* Birileri, “Mustafa Kemal’in askerleri ‘çapulcu’ olamazlar” diyor; diğerleri, ‘bal gibi olur!’ diyorlar.



* Birileri, “çapulculuk ‘kötü’ bir şeydir”, diyor; diğerleri, “anlamı değişti artık, ‘iyi’ ve ‘güzel’ bir şey oldu’ diyorlar.



* Birileri, “yeter artık, biraz da ‘adam’ olun”, diyor; diğerleri, “adam olanları da gördük, ne gereği var! ’ diyorlar.



* Birileri, “sahip olduğum tüm nimetlere elhamdülillah” diyor; diğerleri, ‘seni gidi, kapitalist gerici seni…” diyorlar.



* Birileri, “yiyin, için fakat israf etmeyin; çünkü O, israf edenleri sevmez..." diyor, diğerleri, “israf da ne ki?” diyorlar



* Birileri, ‘oruç birayla açılmaz’ diyor; diğerleri, ‘devir değişti artık açılıyor, hatta su bulunmazsa, onunla abdest bile alınıyor’ diyorlar.



* Birileri, ‘alma mazlûmun âhını çıkar, âheste âheste’ diyor; diğerleri, ‘çıkarsa çıksın, demirden korkan trene binmez’ diyorlar.



* Birileri, “her günü son gününüzmüş gibi yaşayın, bir gün muhakkak ‘haklı’ çıkacaksınız” diyor; diğerleri, “biz hiç ‘haksız’ olmadık ki” diyorlar.



* Birileri, “yahu arkadaş, şu üç günlük âlemde güzel güzel ‘adam’ olalım” diyor; diğerleri, “biz ‘çapulcu’ olduk, daha ne olsun, yetmez mi?” Diyorlar,



* Birileri, “güneşi getiriyorum kapına, ışığın en hasını / Karanlığını ver bana, tutarım ben yasımı” diyor; diğerleri, “biz yarasayız, korkarız aydınlıklardan…’ diyorlar.



* “Şerefsizliğinizi zafer işareti yaparak meşrulaştıramazsınız; ‘şerefsizlik’le sonuçlanan hiç bir şey ‘zafer’ değildir, çünkü ‘şerefsizliğin zaferi’ olmaz” diyor; birileri, “hadi be, senin kafan çalışmıyor!” diyorlar.



* Birileri “bir katilin resmi önünde zafer işareti yapacak kadar alçalan bir zihniyetten ne millete ne de memlekete hayır gelmez!” diyor; diğerleri “siz öyle sanının, katilsiz güzellik olmaz” diyorlar.



* Birileri, “artık âhir ömrünüzde biraz da ‘adam’ gibi yaşayın” diyor; diğerleri, Ömer Hayyam’ın bir şiiri ile cevap veriyorlar: “saf şarap olamadan yaşayamam ben, bu ten yükünü şarapsız taşıyamam ben”…



* Birileri, “LGBT Bloku da ne?” diye soruyor, diğerleri de “ LGBT, Lezbiyen, Gay, Biseksüel ve Transseksüel’lerir oluşturduğu, bu tanılyarın baş harflerinin bir araya gelmesiyle oluşan ve Yeryüzü Sofrası’nda (YS) iftar yaptığı yeni bir Sivil Toplum Kuruluşu (STK) ” dır, diyorlar.



* Birileri, “başka Cennet nağmesi yoktur ‘ezan’ gibi… Abdestsiz, namazsız gezersen ‘sazan’ gibi… Cehennemde yaparlar seni ‘kazandibi’ gibi” diyor; diğerleri, ‘bunlar hep hikâye, geçelim bunları!” diyorlar.



* Birileri, “ramazan, oruç ve iftar, çapulcular sayesinde daha önce hiç bu kadar rencide olmamıştı” diyor; diğerleri, “hayır hayır, çok iyi oldu, kavramlar ihyâ oldu ve bira ile orucun açılabileceği görüldü’ diyorlar.



* Birileri, “yeryüzü iftarının sahuru da rüyalar âleminde oluyor gâliba… Eliaçık ve nev’i şahıslarına münhasır müritlerini bir de ‘yeryüzü sahuru’nda görebilseydik ne iyi olurdu!” diyor; diğerleri, “biz takvada diğerlerinden daha üstünüz, sahursuz oruç tutuyoruz” diyorlar.



* Birileri, (özür dileyerek) “homoseksüellik, pezevenklik, puştluk, lezbiyenlik, geylik, ibnelik, orospuluk ve benzeri sıfatları taşıyanlar, toplumun ‘hasta’ tipleridir” diyor; diğerleri, ‘hayır, hayır, Gezi’den sonra onlar artık tedavi olup STK olarak toplumda saygın bir yer edindiler” diyorlar.



* Birileri, “tesettürde pantolon, darlık, topuklu ayakkabı, rengârenklik, parfüm ve makyaj yoktur! Bunlardan biri dahi olsa onun üstünde, tesettür yoktur!” diyor; diğerleri de, “peki günümüzde başörtülü, parfüm kokan, makyajlı ve pantolon ile kıvırtarak sokaklarda dolaşanlar ‘çıplak’ mı?” diye sordular…



* Birileri, (yine özür dileyerek) “yahu etmeyin, tutmayın; homoseksüellik, pezevenklik, puştluk, lezbiyenlik, geylik, ibnelik, orospuluk, sarhoşluk, alkoliklik, ayyaşlık ve benzeri sıfatlar hiç hoş sıfatlar değil. Bu kavramları kullanmayın” diyor; diğerleri, “ hayır, hayır. Bu kavramlar artık normalleşti. Artık Gezi’den sonra, toplumda ne kadar iyi sıfat varsa onların yerine bu kavramlar kullanılıyor. Devirler nasıl değişiyorsa, insanlar nasıl eski insanlar değilse, kavramlar da eski kavramlar değil… Bırakın anlayan anladığı şekilde anlasın” diyorlar.



Hey güzel Allah’ım!

Şimdi ben ne yapayım?

Nerelere gideyim?

Sen benim

Aklıma mukayyet ol, çıldırmayayım!

Sen de onları,

Bildiğin gibi yap!