Küreselleşen dünyada, bazı yaşananları çok farklı bir alandan okumak gerekiyor.







Örnek olarak taksim gezi parkı gibi.







Taksim gezi parkı bu hali ile, küresel güç kutupları adaylarının, kendini ispat etme alanına döndü- alanıdır.







Tüm dünyayı tek odağa yönlendirmek ve kendini izlettirmek, dikkat çekmenin en basit yolu evrensel eylemlere güç unsurlu müdahale biçimleridir. Bu müdahaleler soğuk savaş dönemlerinde çok defa tekrarlanıp, kendi toprakları üzerinden başka ülkelere ve aktör model lider adaylarına mesaj ile mazbata teslim törenidir.







Her zafer, çığlıklar üzerine inşa edilir. Zahmet çekmeden sonuç elde edilmez. Basit olarak zafer elde etmek isteyenler, acıyı ve çığlıkları kendi alanında gerçekleştirip, ardından dünya geneline servis ederler.







Bir ülkede, özellikle de Türkiye’de, devletin haberi olmadan veya başka hesapları olmadan, yaprak bile kımıldamaz. Aksi durum ‘’Töresel Devlet’’ geleneğine ve ‘’Devlet-i Ebed Müddet’’yasalarına aykırıdır.







Taksim gezi parkı, kurgulanmış muhteşem senaryolardan biridir, senaryoya oyuncu olarak, birkaç ağaç ve ağaç severler ile başlayıp, sazan gibi meydana dalıp oltaya takılan marjinal-özgürlükçüler katılım göstermiştir, tüm bunların karşısında ise küresel bölgesel liderin güç unsurları.







Aslında tablo çok net.







Türkiye’de açılım süreci ile başlayıp tepkilerin doruğa çıktığı, dağlardaki eşkiyanın sınırları terk ettiği bir zaman da, açılım gerilimini soğutmak, hatta bir taşla iki kuş vurmak için yazılan- uygulanan kusursuz bir senaryo.







Yarın, yani birkaç gün sonra. Eylemciler ile mevcut hükümet barışır, sözde yapılması gerekenler yapılacak diye konuşulur, hatta aynı fotoğraf karesinde gülen yüzler görülür, Taksimde çekirdek çitleyen çocuklar ile balon uçuran insanlar görür seniz şaşmamak lazım gelir.







Türkiye’de kapital faiz unsurları ile insanları sömüren bankaları sindirmek, Avrupa liderlerine (A.B) sürecinde, Türkiye’nin kalbinden güçlü iktidar- lider mesajı göndermek, kısacası ‘’artık küresel gücüm ben’’ demek için kurgulanan bilimsel uygulama.







Sanırım strateji uzmanlarının harıl harıl çalışıp sundukları, kusursuz bir senaryo.







Ama tabii ki, bazı ters tepkileri de olabilir tüm bu yaşananların.







Örnek olarak Muhalefet partileri ‘’Sine-i Millete’’ gidebilir.







İşte o zaman, küresel güç liderliği suya düşer. Bundan dolayıdır ki, tüm bu olup bitenlerden muhalefet alanında siyaset yapan erklerinde, tabanlarını kaybetmeden dahil olmaları gerekmektedir.







Yani kısacası, ‘’Ne yardan geçerim, ne serden’’ misali.







İşte Taksimin arkasında ki derun ama, görünmeyen bir başka yüz bu olabilir mi?















Saygıyla.