“TEK MİLLET-TEK DEVLET-TEK BAYRAK-TEK DİL-TEK VATAN” SLOGANI ÜZERİNE - Alp Tümen ARSLAN - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









“TEK MİLLET-TEK DEVLET-TEK BAYRAK-TEK DİL-TEK VATAN” SLOGANI ÜZERİNE - Alp Tümen ARSLAN
Tarih: 16.05.2013 > Kaç kez okundu? 2620

Paylaş


Başlıkta tırnak içinde yer alan ifade, adına “süreç” denilen ve kim olduğu tam olarak bilinmeyen yürütücülerinin bugünlerde kısmen tekrarladıkları bir slogana ait. Kim olduğu bilinmeyen demek icap ediyor çünkü “süreç” denen şeyin görünürdeki sahibi, iktidar partisi AKP. Kısmen demek lazım zira AKP temsilcileri, bu slogandaki “tek dil” ifadesini çıkartmış durumdalar. 2007 genel seçimlerinden beri sloganın beşli orijinal hâli yerine, dörtlü şeklini kullanan AKP, seçim meydanlarında aklına gelen bu sloganı şimdilerde değişik zeminlerde de dillendirmeye başladı. Bu slogana samimiyetle inanıp inanmadığı, hakikaten hayata geçirmek isteyip istemediği ayrıca düşünülüp değerlendirilmesi gereken bir mesele. Ancak dikkat çeken husus, sloganın kendisine odaklanan kamuoyunun sloganın ortaya çıkışını hatırlamaması ve özellikle de Türk Milliyetçilerinin ve onun siyasî temsilcisi MHP’nin bu slogana yaklaşımı.

Öncelikle sloganın ortaya çıkış dönemini hatırlamakta fayda var. Bu slogan, meşhur 28 Şubat 1997 tarihli MGK toplantısı sonrasında yaşanan gelişmelerin akabinde, Necmettin ERBAKAN’ın Başbakanlığı’nı yaptığı RP-DYP Hükümeti’nin düşmesinden sonraki günlerde ortaya çıktı. ANAP, DSP ve Hüsamettin CİNDORUK’un prematüre doğumla meydana getirdiği Demokrat Türkiye Partisi’nin ortaklarını oluşturduğu azınlık hükümetinin kurulduğu günlerde, askerî birliklerin ve orduevlerinin caddeye bakan kısımlarına birer pano yaptırıldı. Panoda büyük bir Türkiye haritası, haritanın üzerinde “Laik ve Demokratik Cumhuriyet Temelinde” ibaresi ve haritanın içinde de başlıkta belirttiğimiz beşli slogan yer aldı. Panoda büyük bir Türkiye haritası, haritanın üzerinde “Laik ve Demokratik Cumhuriyet Temelinde” ibaresi ve haritanın içinde de başlıkta belirttiğimiz beşli slogan yer aldı. Bu pano, bir anda bütün Türkiye’ye yayıldı. İrticanın kırmızı kitapta birincil tehlike olarak bölücülüğün yerine getirildiği ve laiklik temelinde gelişen/geliştirilen gündemin içinde, bu panodaki slogan geri planda kaldı ya da slogana yeterince dikkat çekilmedi. Ne zaman ki bebek katilinin yakalanmasına yol açan, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Atilla ATEŞ’in açıklamalarıyla başlayan gelişmeler hızlandı, o tarihten sonra bu slogana yapılan atıflar çoğaldı. Bebek katilinin yakalanması, yargılanması ve idam cezasına mahkûm olması esnasında ise bu slogan zirve yaptı. Mahkûmiyet kararının Başbakanlık’ta rafa kaldırılmasından sonra ise yavaş yavaş gündemden düştü ve bu sloganın yer aldığı panolar ortalıktan kaybolmaya başladı.

Beşli sloganın yeniden gündeme gelmesi, 2007 genel seçim kampanyasına denk gelmektedir. Bu slogan, AKP lideri ERDOĞAN ve ekibi tarafından sürekli olarak, “Biz Hâkkari’de bile yaptığımız mitinglerde insanların eline Türk bayrağı verip bu sloganı meydanlarda haykırıyoruz.” şeklinde bir propaganda malzemesine dönüştürüldü. Yukarıda da bahsettiğimiz üzere, kırpılarak kullanılan bu slogan, devam eden yıllar boyunca AKP tarafından her fırsatta dile getirildi. Son olarak adına “süreç” denilen muammanın şekli, içeriği ve yöntemiyle ilgili tartışmalar esnasında bölücü örgütle pazarlık yapılıp yapılmadığı yönündeki polemiklerde Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali YILDIRIM tarafından kullanıldı. Pazarlık yapılıp yapılmadığıyla ilgili olarak YILDIRIM, “Pazarlık yaptığımız doğrudur. Bir tek şeyin pazarlığını yaptık, o da tek millet-tek devlet-tek bayrak-tek vatan!” diyerek tribünlere oynayan bir görüntü çizdi.

AKP’nin bu sloganı sahiplenmesinin arkasında çeşitli amaçlar yatmaktadır. Öncelikle “tek dil” ifadesini slogandan elemeleri, bilinçli atılan bir adımdır. Bu adımla ana dili Türkçe olmayan vatandaşlar memnun edilmiş olmaktadır. “Laik ve demokratik cumhuriyet” başlığının silinmesi ise mütedeyyin kesimin 28 Şubat uygulamalarından duyduğu rahatsızlığın paylaşıldığını göstermeye yönelik bir stratejidir. Öte yandan sloganın geri kalanını toptan sahiplenme ise millî hassasiyeti yüksek seçmenle kurulan ortak paydadır. Kurulduğu günden bu yana takip ettiği faydacı siyasî stratejinin güzel bir örneğini teşkil eden bu yöntemle AKP, herkese mavi bocuk dağıtmış olmaktadır. Bu mavi boncuğun işe yaradığı düşünülüyor olmalıdır ki kırpık slogan yine dillerdedir, yaklaşan ardışık seçimlerde de yine bol bol tüketime malzeme olacak gibidir.

Slogana diğer partiler tarafından geliştirilen yaklaşıma bakılacak olursa BDP’nin ve seleflerinin önce reddiyeci ve soğuk, daha sonra mesafeli ve unutkan, son günlerde de kısmen ve kerhen eğilimli olduğu anlaşılmaktadır. Kürtçü bir partiden Türkiyeci bir karaktere evrildiğini iddia eden BDP, söylem itibarıyla “tek bayrak-tek devlet-tek vatan”la sorunu olmadığını ileri sürmektedir. BDP açısından söylenecek fazla bir husus yoktur. Söylemde de eylemde de değişmeyen tek gerçek, “sosyo-kültürel haklar kazanma, özerklik elde etme, Türkiye içinde bağımsız devlet kurma, son aşamada ise Türkiye, İran, Irak ve Suriye topraklarından pay almış Büyük Kürdistan’ı oluşturma” şeklindeki sıralı hedeflerdir. BDP, açıkça egemenlik talep etmekte ve bölücü örgüt eliyle siyasî şantajını hâlen devam ettirmektedir. Aksini düşünenler ve söyleyenler için en güzel muhatap, külâhlardır.

Cumhuriyeti kurduğunu iddia eden (?) CHP[1] ise aslına bakılırsa BDP’ye benzer biçimde döneme göre değişen bir tutum takınmıştır. 1990’lı yılların ilk yarısında CHP’nin selefi sayılan SHP, bu sloganın içeriğine tam uyum sağlayamamıştır. Deniz BAYKAL’ın CHP’si ile Murat KARAYALÇIN’ın SHP’sinin birleşmesinin ardından liderlik koltuğuna oturan Deniz BAYKAL döneminde, bu sloganın beşli hâli tam olarak sahiplenilmiştir. CHP’nin içinde yer alan ve gençlik aşkları Marksizm’in değişik türevleriyle hâlâ duygusal veya zihinsel bağları devam eden ve mezhepçi yaklaşımlar sergileyen grupların tasfiyesi, bu sloganın sahiplenilmesinde önemli bir rol oynamıştır. Bu gruplardan her nasılsa CHP içinde kalmış olanlar ise edilgen bir siyasî tavır takınmak zorunda kaldıkları için suskunlukla siyasî hayatlarına devam etmişlerdir. Deniz BAYKAL’ın malûm şekilde tasfiyesi ve Kemal KILIÇDAROĞLU’nun genel başkan olmasıyla CHP içindeki suskunların dillerinin bağı çözülmüştür. Ayrıca KILIÇDAROĞLU’nun BAYKAL döneminde tasfiye edilen grupların liderlerini yeniden CHP bünyesine almasıyla birlikte bu slogan tartışılır bir hâle gelmiştir. Genel Başkan KILIÇDAROĞLU ise kafası karışık bir görüntü çizmiştir. CHP’nin tarihî çizgisiyle kendi yerel kimliği arasında bocalayan KILIÇDAROĞLU, “orta sahada top çevirmek” zorunda kalmıştır. Top çevirdiği takım arkadaşlarının hem sloganı destekleyen hem de karşı olanlardan oluşması, takımın ahengini bozmaktadır. Her iki taraf da bir an önce hücuma geçmek istemektedirler ancak KILIÇDAROĞLU hangi kalenin kendilerine ait olduğunu tam olarak bil(e)mediği için bocalamakta ve yan pas yapmaya devam etmektedir.

“Tek millet-tek devlet-tek bayrak-tek dil-tek vatan” sloganına yaklaşımda özellikle ele alınması gereken parti ise MHP’dir. Bu sloganın Türkiye sınırları içerisinde tek ve gerçek savunucusu toplumsal taban itibarıyla Türk Milliyetçileri, siyasî zeminde ise MHP’dir. Türk Milliyetçilerinin ve onların partisi MHP’nin bu sloganla hiçbir sıkıntısı ve derdi yoktur, olamaz. Ancak madalyonun öteki yüzüne bakıldığında ise bu slogan Türk Milliyetçilerini tatmin etmeyecek bir içeriğe sahiptir. Türk Milliyetçileri için milletin adı Türk’tür, dilin adı Türkçe’dir ve bunlar tek’tir. Bu durum Türkiye içinde de böyledir, dışında da. Ama Türk Milliyetçilerinin dünya tasavvurunda Türkler, sadece Edirne ile Kars arasında yaşayan bir millet olmadığı gibi yeryüzünde bağımsızlığını kazanmış altı adet daha devleti ve bayrağı olan bir topluluktur. Kaldı ki özerk cumhuriyetler ve topluluklar ile başka devletlerde yaşayan Türklerin sembol olarak seçtiği bayrakları hesaba katıldığında, bayrak sayısı en az iki düzineyi bulur. Vatan ise ne yalnız Türkiye’dir ne de Türkistan. Büyük ve müebbed bir ülke olan Turan’dan bahseden Türk Milliyetçileri için Türk’ün vatanı da coğrafî ve/veya siyasî sınırla bağlı değildir. Dolayısıyla Türk Milliyetçiliği Fikir Sistematiği açısından bu slogan eksiktir, yetmemektedir.

Türk Milliyetçilerinin ve siyasî temsilcisi MHP’nin bu slogana yaklaşımında, bir önceki paragrafta izah etmeye çalıştığımız bakış açısı bugüne kadar gündeme getirilmemiştir. Bu duruma itiraz edilmemesindeki temel etken, Soğuk Savaş psikolojisinden tam olarak hâlâ kurtulamamış olmak ve 20. yüzyılın dünyasından sıyrılamamaktır. Adında “Türk” olan “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti” bile akla gelmemiş, herkesin ağzına pelesenk olan “iki devlet-tek millet” ifadesi dahi bize Azerbaycan’ı hatırlatmaya yetmemiştir. Bu noktada Türk Milliyetçisi aydınların da herhangi bir itiraz ileri sürmemesi ise başka acı bir durumdur ve aynı ruh hâlinin aydınlarımızda da kesif bir şekilde var olduğunu göstermektedir. Öte yandan, şu günlerde gündemimizde yer alan “süreç” denilen nesneye itirazımızı dile getirirken kullanabileceğimiz bir silah olabilecek bu itirazlar, maalesef paslanmayı beklemektedir. Türkiye sınırları içinde “tek millete, tek devlete, tek resmî dile, tek bayrağa ve tek vatana” rıza göstermeyenlere karşı, Türk’ün anlam dünyasının genişliğini hatırlatmak ve “tek”liğe razı olmayanlara “çok”luğu hatırlatmak, öncelikle Türk Milliyetçilerinin işi olmalıdır. Dar bir Türkiye milliyetçiliğine sıkışıp kalmak, ne ideolojik olarak ne de siyasî strateji açısından Türk Milliyetçileri ve MHP için kabul edilebilir değildir. Genel olarak Türk Milliyetçilerinin ve özellikle MHP’nin “süreççilere ve açılımcılara” karşı, yeni bir “Türk’çe süreç ve açılım” hamlesi başlatabilmesi, kendi anlam dünyasıyla kuracağı rabıtanın yoğunluğuna bağlıdır. Türklüğün dolan bardağından taşan suyun boşa akmaması ve başka bardaklarının olduğunu hatırlayarak yeni dolumlar yapması, Türk Milliyetçilerinin ve MHP’nin iradesiyle doğru orantılı olacaktır zira Türkiye Türklerinin musluğunu tutan ak (?) eller, maalesef ki bizden değildir ve dolayısıyla bize hizmet etmemektedir.





Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 59
Dün Tekil 1505
Bugün Tekil 1324
Toplam Tekil 4076105
IP 3.131.13.194






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























16 Sevval 1445
Nisan 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


T rk milletindenim diyen insanlar her eyden nce ve mutlaka T rk e konu mal d r.
(Mustafa Kemal ATAT RK)


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.692 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap

"Bu site en iyi mozilla firefox'ta 1280x960 çözünürlükte görüntülenir."

Turan Portal v1.3 | Tasarım TURAN-SAM , Kodlama Serkan Aygün

Turan Nedir?, Bilimsel Dergiler, En popüler Bilimsel Dergi, Endeksli Bilimsel Dergiler, Saygın Bilimsel Dergi, Türk Dünyasının en popüler ve en saygın Bilimsel Hakemli Dergisi, SSCI, SCI, citation index, Turan, Türk Devletleri, Türk Birligi, Türk Dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetler, Özerk Türkler, Öztürkler, Milliyetçi, Türkçü, Turancı, Turan Askerleri, ALLAH'ın askerleri, Turan Birliği, Panturan, Pantürk, Panturkist, Türk, Dünyası, Stratejik, CSR, SAM, Center for Strategical Researches, Araştırma, Merkezi, Türkiye, Ankara, İstanbul, Azer, Azeri, Azerbaycan, Bakü, Kazakistan, Alma-Ata, Astana, Kırgız, Bişkek, Kırgızistan, Özbekistan, Özbek, Taşkent, Türkmen, Türkmenistan, Turkmenistan, Aşxabad, Aşkabat, Ozbekistan, Kazakhstan, Uzbekistan, North, Cyprus, Kıbrıs, MHP, AKP, CHP, TURKEY, Turancılık, KKTC, Vatan, Ülke, Millet, Bayrak, Milliyet, Cumhuriyet, Respublika, Alparslan Türkeş, Atatürk, Elçibey, Bahçeli, Aytmatov, Bahtiyar Vahabzade, Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Gaspırinski, Nihal Atsız, Alptekin, Kürşad, Tarih, Kardeş, Xalq, Halk, Milletçi, Milliyetçi, Yürek, Ürek, Türklük, Beynelxalq, Arbitrli, Elmi, Jurnal, Nüfuzlu