Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.Gazi Mustafa Kemal ötelerden böyle seslenmişti Türk gençlerine ve ilave etmişti ‘’Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur.’’

Başbuğ Mustafa Kemal Atatürk gençlere ve gençliğe o kadar güveniyordu ki gençlere bir bayram bile hediye etmişti.Gençlik bir ulusun kaderiydi bunu görüyordu ve biliyordu.Başbuğ Mustafa Kemal Atatürk’ün gençlik hakkındaki şu sözleri durumu özetler nitelikteydi aslında.‘’Her şeye rağmen muhakkak bir ışığa doğru yürümekteyiz. Bende bu imanı yaşatan kuvvet, yalnız aziz memleket ve milletimin hakkındaki sonsuz sevgim değil, bugünün karanlıları, ahlâksızlıkları, şarlatanlıkları içinde sırf vatan ve hakikat aşkıyla ışık serpmeye ve aramaya çalışan bir gençlik görmemdir.’’ Cumhuriyet kurulurken iskelesi ve omurgası gençlik üzerine inşa edilmişti.Sebebi yedi düvel asker ordusunun karşısına gözlerini kırpmadan daha onaltısında silahlarında mermi dahi olmasa da süngüleriyle göğüslerini siper eden bir ruhun Türk gençliğinde var olmasıydı.O dönemin Türk gençliği öyle destanlar yazıyorlardı ki bir ulusun kaderini belirlemekle kalmayıp bir sonra ki Türk gençliğine şanlı bir mazi bırakıyorlardı.O şanlı maziye imza atan ölümsüz kahramanların çoğunluğu Türk talebeleriydi.Henüz liseliydiler.Kayseri lisesi,Edirne Lisesi,Galatasaray Lisesi mezun vermedi.Çünki o yıl hepsi vatan için sınava girmişlerdi Çanakkale’de hepside kazanmışlardı.Çanakkale destanında bugün ki İstanbul Üniveristesi Tıp Fakültesi eski adıyla Daru’l-Fünun öğrencilerinin de ayrı bir yeri vardır.Daru’l-Fünun 1. Sınıfta öğrenim gören 2 bin 500 tıbbiyeli,okullarını bırakarak Çanakkale’ye koştular.2 tümen halinde Gelibolu’ya giden gençler bir Anzak baskını sonucu şehit oldu.Bu nedenle sonra ki yıl açılışta siyaha boyanan Daru’l-Fünun 1921 yılında hiç mezun veremedi.Galatasaray Lisesi öğrencileri,sporcuları ve müstandemleriyle birlikte Çanakkale cephesine koştu.Birdaha da geriye dönemediler.İşte o dönemin Türk Gençliğinin ölümsüz hürriyet sevdaları bugün ki coğrafyamızın bize yurt olmasını sağlamıştır.

Birinci vazife olarak Başbuğ Atatürk’ün Türk Gençliğine işaret ettiği Türk istiklalini Türk Cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve mudafa etmek olan ödevi acaba yerine getirebiliyormuyuz diye bir öz eleştiri yapmaya itiyor bugün ki durumlar. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin diye seslenmişti ta ötelerden Başbuğ Atatürk.İstiklal ve Cumhuriyetin tehlikeye düştüğü şu günlerde bizler Türk Gençliği olarak ne yapıyoruz ?

Kendi ikballerimizi üstte tutup bunca olup bitene alkış tutarak atalarımızın kemiklerini sızlatmıyormuyuz ?

Taraftarı olduğumuz takımın ilk onbirini saymaya gelince bülbül kesilip Türk tarihinde onbir tane Türk büyüğü saymaya gelince lal kesilmiyormuyuz ?

Kendi tarihimize burun kıvırıp üçyüz ne olduğu belirsiz hayal kahramanı spartalıyı izleyip onların tarihlerine manasız bir şekilde hayranlık göstermiyormuyuz?

Oysa ki Kürşad Ata ve kırk çerisinin öz be öz tarihimiz olduğunu bildiğimiz halde suspus kalmıyormuyuz ?

Çanakkale destanını bir anzaklı kadar idrak edebiliyormuyuz ?

Urumçi’yi haritada kaçımız gösterebiliyoruz ?

Kurtuluş savaşı destanını kaçımız okuyup kaçımız da göz yaşı damlaları beliriyor ?

Ey Türk İstikbalinin evladı yazıktır incitme atanı ; bu topraklarda kefensizce yatanı.

Hoyratça yitirilecek bir vatana sahip olmadığımızın idrakına vardığımız gün cihan bizimdir….

Şanlı mazideki Türk Gençliğinin ruhu Başbuğ Atatürk’ün gençliğe hitabesinde gizlidir.Hepimiz birdaha birdaha birdaha hiç bıkmadan Gençliğe Hitabeyi okumalı idrak etmeli ve Başbuğ Atatürk’ün işaret ettiği İstiklal ve Cumhuriyeti müdafa konusunda şüpheye düşmeden var gücümüzle çalışmalıyız.