Noel-Akçam Bayramımız Kutlu Olsun - Emrah BEKCİ - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









Noel-Akçam Bayramımız Kutlu Olsun - Emrah BEKCİ
Tarih: 28.12.2012 > Kaç kez okundu? 3076

Paylaş


Bizler millet olarak genelde hep dinlemeye alıştık, yani araştırmadan okumadan söylenen sözlerin doğru olduğuna inanan bir toplumsal çoğunluk kitle halindeyiz.









Kendi kültür ve mazimiz binlerce yıllık miraslar ile dolu. Yalnız bu gerçek ve renkli, huzur verici mazimizden koparıldık, bunun bir çok nedenleri var. Sonuçları ise kültürümüzün asimilasyonu şeklinde devam ediyor.









Kısacası kendi kültürümüze renkli kılıflar geçirilip, başka milletlerin harika, muhteşem kültürleri olarak büyük kutlama günleri halinde önümüze sunuluyor.









Bu kutlamalardan biri de, yakınlarda dünyanın genelinde kutlanacak olan ''NOEL'' bayramı.









Nedir bu noel, anlatıldığı gibi Hz.İsa (A.S) doğuşumudur ?









Yoksa yine bizlere, yani ''TÜRKLERE'' ait olan kültürümüzün üzerinin süslenerek tekrar servis edilmesi mi ?









Bu konuda, kendi alanında araştırmalarda bulunmuş, gelecek hafızalarımıza kültürümüzün özünü anlatmak isteyen iki değerli şahsiyetin; M.İlmiye ÇIĞ ile Mehmet Turgay KÜRÜM'ün çalışmalarından sadece birer bölümü aktarmam yeterli.









Ayrıca,''NOEL'' denilen bayramın, ''AKÇAM'' bayramından aşırma, nakil bir bayram olduğunun tarihsel yürüyüş ve efsanesi ile geneli düşündürmek amaçlı nakletmek istiyorum.









Sayın Sümerolog (Sümer Kraliçesi) Muazzez İlmiye Çığ'ın Araştırmasından alıntıdır:









“Çam ağacı süslemek tamamıyla Türk adetidir. Yeni Türk devletleriyle münasebetimiz bize yepyeni şeyler öğretiyor. Eski Türklerde yerin göbeğinden göğe kadar bir ağaç tasavvur ediliyor. Bu hayat ağacı. Sümerlerde de var.









Bir ucunda göktanrısı duruyor. Türklerde güneş kutsal ama tanrı olarak kabul edilmiyor. 22 Aralık’ta güneş yeniden fazla olarak dünyayı aydınlatmaya başlayacak. Günler uzamaya başlayacak. Türklerin göktanrısı gün ile geceyi tanzim ediyor gökte. Sözde gün ile gece sürekli münakaşa halinde. 22 Aralık’ta gün geceyi yeniyor. Bunu “Yeniden doğuş bayramı” Türkler kutluyorlarmış.









Türkistan’da bir ağaç varmış, akçam, ve bu akçam başka yerde yetişmiyormuş. Akçam getirip eve koyuyorlar, akçamın altına o sene Tanrı onlara güzel şeyler verdi, güzel bir yaşam verdi diye Tanrı’ya hediyeler koyuyorlar. Dallarına da ertesi sene için Tanrı’dan niyaz ettikleri şeyler, adak olarak istedikleri şeyler için paçavra veya kurdela koyuyorlar.









O günlerde büyük bayram, şenlik yapıyorlarmış. Aileler toplanıyor, büyükler varsa ziyaret ediliyor, özel yemekler yeniliyor, güzel elbiseler giyiliyor. Bu adet Türkler yoluyla Avrupa’ya geçti. Konunun Noel’le alakası yok. İznik Konsili’nde pagan adeti görülen bu adeti İsa’nın doğuşu olarak kabul edelim diyorlar ve bu adet Hristiyanlara geçiyor. Ama ağaç süsleme pek yok, 16. yy’da Almanya’da başlıyor, daha sonra Fransa’ya geçiyor ve dünyaya yayılıyor.”









Avrupa bu kültür nasıl geçiyor ?









Sayın Mehmet Turgay KÜRÜM'ün, ''İskandinav Runik Yazısının Kökeni'' 2009 yılı, çalışmasındaki bir bölüm aşağıdadır:









''Avrupa’daki pek çok halkın atası olan (Almanlar) Gotlar kimlerdir?









Gotların ana yurdu, bu günkü İsveç’in güneyi olan Gotland’dır. (ayrıca Baltık denizinde Gotland adası da vardır) Gotland’ın merkezi bugünkü Goteburg şehridir.









Milattan Sonra 1. yy da Got etnosundaki kabilelerden bir kısmı, artan nüfus ve kötü iklim koşulları nedeni ile Baltık denizini aşarak güneye eski İskit ve Sarmat ülkesine yani bugünkü Ukrayna’ya inmeye başlamışlar, İskit ve Sarmat’ların bakiyeleri olan Alan’ları egemenlik altına almışlar, kuzeyde Baltık Denizinden, güneyde Azak Denizine kadar, Batıda Tuna Nehrinden doğuda Don nehrinin doğusundaki ovalara kadar hakimiyet kurmuşlar, zaman zaman Bizans’a ve Anadolu’ya akınlar yapmışlar, Karadeniz, Don Dinyeper ve Dinyester nehirlerindeki deniz ticaretini kontrol altına alıp güçlenmişler ve M.S. 300 lü yıllarda Kırımda Bir Got krallığı kurmuşlardır.









O döneme kadar yaklaşık 200 sene Hunlarla barış içinde komşuluk yapmış, Hazar Denizinin kuzeyinden geçen ve Hunların denetiminde olan Kuzey İpek yolundan gelen malların, başta Bizans ve diğer Avrupa ülkelerine dağıtımından aldıkları vergilerle güçlenmişlerdir.









Gotlar Pagan inancına sahiptirler, Bizans, o dönemde Firig ve Likya yazısından geliştirilmiş olan Greek alfabesinden esinlenerek yaratılmış Latin alfabesini kullanmaktadırlar. Ancak Gotlar Bizans’ın bu gelişmiş Latin alfabesi yerine kendileri gibi pagan-şaman inancındaki yerli halkın (İskit Sarmat bakiyeleri ) ve doğu komşusu bozkırdaki Turani Hun kavimlerin kullandığı Türk Runik yazısından esinlenerek, kendi dillerine uygun şekilde, Runik alfabeyi, geliştirip kullanmaya başlarlar.









Hermanarik (Ermanaric- Germanaric) , Kırımdaki Gotların Kralı olur. Askeri ve Ticari ilişkiler içinde oldukları Bizans’ın da etkisi ile Hermanarik Hıristiyan olur. Paganizmi yasaklar. Bu durum Gotları ikiye böler.









Bir kısmı Hıristiyan olur bir kısmı Pagan İnancını korur. Pagan inancını koruyan Gotların ( Ostrogot – Doğu Gotları ) büyük bir kısmı kendileri gibi doğa dinine (Şamanizm) sahip olan Hun etnosuna katılırlar. Pagan inancını koruyan bir kısım Got ise Odin liderliğinde ana yurtları olan İsveç’in güneyine, Gotland’a geri döner. Ve burada Viking Krallığını kurarlar.









Hunlara katılan pagan Gotların da kışkırtmasıyla Hun İmparatoru Atilla kırım Got Krallığına saldırarak Hermanarik’i öldürür ( M.S.376) ve Atilla’nın Avrupa’yı istilası başlar.







Gotland’a geri dönen Odin halkına yazıyı öğretir. Çünkü Gotland’da kalanlar yazıyı bilmemektedir. Tabii ki pagan inancında olan Odin, Hıristiyan Bizans’ın Latin Alfabesini değil, İskitlerin bakiyeleri ve Hunların kullandığı Türk Runik yazısından esinlenerek 16 sembollü Viking yazısını geliştirmiştir.







Snorri Sturlason'un Heimskringla isimli eserinde de değinildiği gibi Odin ile beraber bazı Türk dilli kavimlerde muhtemelen Odin’e katılıp, onun liderliğinde İskandinavya’ya gitmiş ve oradaki İskandinav dilinde okunamayan (Oldest Runik- 24 sembollü Futhark da denen) Runik yazıları yazmış olabilirler







Odin İskandinavlara sadece yazıyı öğretmekle de kalmaz. O zamana kadar bir yılı 10 ay olan İskandinav takvimini de değiştirir. Yeni iki ay daha ekler ve bir yılı 12 ay yapar.(Carl J. Becker, A Modern Theory of Language Evolution, iUniverse, 2004, sayfa 360.)Bunda Türk 12 hayvanlı takviminin etkisi de muhtemelen vardır.









Odin’in aynı zamanda sihirli-büyülü (Magic) güçleri vardır. Ülkesine düşmanlar yaklaşınca büyük fırtınalar yaratır yağmur ve kar yağdırarak düşmanların geri dönmesini sağlar.









Ülkesini bu şekilde korur. (Aynen Türklerde de gördüğümüz "yada" taşı olayında olduğu gibi) Bu nedenle Odin’e “Magic Prens” yani büyü prensi de denir.







Odin’in sarayının kapılarını bozkurtlar korur. Bozkurt İskandinav toplumlarınca da önemli bir semboldür. Mitolojik bir ifade olan bu olguyu, Odin'in kraliyet muhafız birliğinin Turani- Türk askerlerden kurulu olabileceği şeklinde yorumlamak ister istemez bize tarihte pek çok kralın muhafız birliklerini Türklerden seçmiş olduğunu anımsatır.''









Yukarıdaki akademik bilgilerin ışığında, milletimize ait olan kültürümüzün nasıl asimile olduğuna şahit oluyoruz. Kültür ve değerlerimizi muhafaza edip yaşamalıyız, aktarmalıyız, aksi halde bir gün gelip ''Türkler diye bir millet yaşamış'' diyecekler.









Saygılarımla









Emrah BEKCİ



Araştırmacı Yazar





Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 51
Dün Tekil 1505
Bugün Tekil 1185
Toplam Tekil 4075967
IP 3.144.172.115






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























16 Sevval 1445
Nisan 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


T rk milletindenim diyen insanlar her eyden nce ve mutlaka T rk e konu mal d r.
(Mustafa Kemal ATAT RK)


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.192 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap

"Bu site en iyi mozilla firefox'ta 1280x960 çözünürlükte görüntülenir."

Turan Portal v1.3 | Tasarım TURAN-SAM , Kodlama Serkan Aygün

Turan Nedir?, Bilimsel Dergiler, En popüler Bilimsel Dergi, Endeksli Bilimsel Dergiler, Saygın Bilimsel Dergi, Türk Dünyasının en popüler ve en saygın Bilimsel Hakemli Dergisi, SSCI, SCI, citation index, Turan, Türk Devletleri, Türk Birligi, Türk Dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetler, Özerk Türkler, Öztürkler, Milliyetçi, Türkçü, Turancı, Turan Askerleri, ALLAH'ın askerleri, Turan Birliği, Panturan, Pantürk, Panturkist, Türk, Dünyası, Stratejik, CSR, SAM, Center for Strategical Researches, Araştırma, Merkezi, Türkiye, Ankara, İstanbul, Azer, Azeri, Azerbaycan, Bakü, Kazakistan, Alma-Ata, Astana, Kırgız, Bişkek, Kırgızistan, Özbekistan, Özbek, Taşkent, Türkmen, Türkmenistan, Turkmenistan, Aşxabad, Aşkabat, Ozbekistan, Kazakhstan, Uzbekistan, North, Cyprus, Kıbrıs, MHP, AKP, CHP, TURKEY, Turancılık, KKTC, Vatan, Ülke, Millet, Bayrak, Milliyet, Cumhuriyet, Respublika, Alparslan Türkeş, Atatürk, Elçibey, Bahçeli, Aytmatov, Bahtiyar Vahabzade, Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Gaspırinski, Nihal Atsız, Alptekin, Kürşad, Tarih, Kardeş, Xalq, Halk, Milletçi, Milliyetçi, Yürek, Ürek, Türklük, Beynelxalq, Arbitrli, Elmi, Jurnal, Nüfuzlu