BAŞKENT GÜNLÜĞÜ / NECDET SİVASLI



e.mail: necdetes@mynet.com



HATAY’DAKİ KAMPLARDA



KİMLER BARINIYOR?..



Daha önce Hatay’daki kamplarla ilgili yazılar yazmış ve bu kampların çoğunda, Esad muhaliflerinin eğitim kampı olarak kullanıldığının iddia edildiğini belirtmiştik. Hatay’daki kamplardan son günlerde gelen şikâyetlerin artması, bu söylentileri doğrulur nitelikte görünüyor. Nitekim konu ile ilgili olarak CHP’li bazı milletvekillerinin bu kampları ziyaret etme isteklerinin yerine getirilmemesi ile bu konuda iktidar ile muhalefet partisi arasında da tartışmalar başlatmıştır.



Gerek yabancı basın, gerekse bizim basından bazı arkadaşlarımızın Hatay kamplarındaki izlenimleri, bu kampların bazılarında eli silahlı, sakallı, eşkıya kılıklı bazı gruplarca kontrol edildiği yolunda görünüyor. Hatay’daki bazı ailelerin de huzurunu kaçıran bu tür görüntülerin bölgeyi de giderek tedirgin etmeye başladığı görülüyor. Özetleyecek olursak, Hatay’daki vatandaşlarımızın şikâyetleri her geçen gün katlanarak artıyor.



TÜRKİYE’NİN İMAJI YARA ALIYOR



Biz, Hayat üzerinde dururken, bazı yabancı basın, Esad’a karşı savaşacak olan bazı muhaliflerin de İstanbul’daki kamplarda eğitildiğini duyuruyor. Eğer, iddialar doğru ise, Türkiye, bazı terörist grupların eğitildiği, silahlandırıldığı bir ülke olarak değerlendirilecek. Bu da hiç kuşkusuz ülkemizin imajını kökten yaralayacaktır.



Zaten fazla uzaklara gitmeye de gerek yok. Suriye’den geldiği iddia edilen bazı sığınmacılar, Hatay’daki kamplarda adeta terör estiriyor. Marketler basılıyor, birçok yerden hizmet alınıyor, ücreti ödenmiyor. Gidip yemek yedikleri lokantalara da para vermiyorlar. Daha da ileri giderek esnafı bile tehdit ederek, kendilerine karşılıksız hizmet edilmesini istiyorlar. Bölge halkı, bu nedenle büyük tedirginlik yaşıyor, korku içinde bulunuyorlar. Hava karardıktan sonra Suriye’ye sızan bu grupların, gündüz kamplara gelerek uyuduğu, dinlendiği de söyleniyor.



TEHLİKELİ BİR TIRMANIŞ



İşin en ilginç tarafına geçelim:



Bu çapulcular grubu, gelecekte bizim de başımızı daha fazla ağrıtacaktır. Bunların, Suriye’den gelip, bize sığınan garibanlarla hiçbir ilgisi yoktur. Bu açıkça belli olmuştur. Dışişleri Bakanı Davutoğlu ise, bu çapulcular grubuna sahip çıkıp, “Ezilen Suriyeli sivil halkı” diyebiliyor. Biz bunu bir devlet ciddiyeti ile bağdaştıramıyoruz. Kaldı ki, bu grupların Suriye’de işledikleri cinayetlere de böylece ortak oluyoruz.



Birçok Arap ülkesinden toplanan ve Sünni oldukları belirtilen bu grupların, Suriye’deki çatışmalarda Şii katliamı yaptığı, akıl almaz biçimde cinayetlere imza attığı, “Şii katliamı vaciptir” bandajları taşıdıkları da aynı kaynaklar tarafından ifade ediliyor. Bu da bir noktada Suriye’de bir mezhep çatışmasının yaşlandığı, bu çatışmalarda da Türkiye’nin Sünni grupları eğiterek destek verdiği görülüyor. Biz, bunu son derece tehlikeli bir girişim olarak görüyoruz.



Şimdi ise Hatay halkı ayağa kalkmış “Sığınmacı kampları Hatay’dan kalksın” çağrısı yapıyor. Birçok Hatay’lının kamplara yakın bölgelerden göç ederek, yakınlarının yanlarına sığınmaya başladığı da gelen haberler arasında yer alıyor. Eğer, bu kamplardaki düzen aynı biçimde sürerse, Hatay, patlamaya hazır bir bomba haline dönüşecektir, bu endişemizi de altını çizerek belirtmek istiyoruz.



ÇOK VAHİM İDDİALAR VAR



Hatay’daki kamplar için çok vahim iddialar ortaya atılıyor. Bu iddiaların ortadan kalkması için, adı geçen kampların hem muhalefet parti milletvekillerine, hem de iç ve dış medya mensuplarına açılması gerekiyor. Bunda ne sakınca olabilir? Eğer, siz hala adı geçen kamplar için “ Oraların durumu farklı, kampta kalanların güvenliği açısından oraları açamıyoruz” diyorsanız, kamuoyundan birçok şeyi saklıyorsunuz demektir.



Şimdi ister istemez akıllara şu sorular geliyor:



Bu kamplar eğitim yerleri midir? Eğitim yerleri ise kimler eğitiliyor? Bu eğitimi kimler veriyor? Bunlara silahlar nereden sağlanıyor? Hükümet, bu kamplar için ortaya bir yasak koymuş ise, bu yasakla kamuoyundan saklanan nedir? Daha akla gelen onlarca soru var. Gerçek anlamda kendi evimizde teröristler eğitiliyor, mezhep çatışmalarına gönderiliyorsa bunların gelecekte bize kesilecek faturası da çok ağır olmayacak mı?



Her geçen gün daha da sıkıntılı olmaya başlayan bu kamplarda, güvenlik güçlerimize karşı bile silah çeken, kavga çıkaran, halkı tedirgin eden, bayraklarımızı yere indiren, tehdit bile savuran bu karanlık yüzlerin masum sığınmacı sınıfına konulmasını artık kimse yemiyor. Bize öyle geliyor ki, bu kamplarda barındırılan terörist gruplar, gün gelecek ellerine verdiğimiz silahları bize bile doğrultabilecek konumdadırlar. Biz, tehlikeli bir tırmanış olarak gördüğümüz bu gelişmelerin daha da yaygınlaşmaması için, ilgililerin gereken önlemleri mutlaka almaları gerektiğini anımsatmak istiyoruz.