BAŞKENT GÜNLÜĞÜ / NECDET SİVASLI



e.mail: necdetes@mynet.com



TERÖRLE MÜCADELEDE



ABD’NİN TAVRI…



Başbakan Erdoğan da, Dışişleri Bakanı Davutoğlu da, ABD ile ilgili ilişkilerimizde sürekli olarak şu vurguyu yapıyor:



“ ABD, bizim en büyük müttefikimiz ve özellikle de PKK terörü ile ilgili mücadelede bizimle birlikte ortak hareket etmektedir.”



Bu doğru mu? Daha önce bu konularda yazdığımız yazılarda, ABD’nin PKK terörü ile ilgili olarak bize tam destek vermediğini, vermiş olsaydı, terörün kökünün şimdiye kadar kuruduğunu yazmıştık. PKK kartını her zaman elinde tutan ABD’nin, BOP projesi kapsamında bu terör örgütünün daha bir süre kullanılması gerektiğini de sanıyoruz. Konu ile ilgili olarak daha önce yapılan planlar tıkır tıkır işletiliyor.



ABD İKİLİ OYNUYOR



Öncelikle şunu vurgulayalım:



Kandil’e yapılması planlanan kara harekâtının önünü kesen ABD’dir. Ara sıra uçaklarımızın dağı taşı bombalamasına izin veriliyor, böyle terörle mücadelede ortak hareket olmaz. Eğer, ABD istese, Kandil’in bir hafta içinde dümdüz olmasını sağlayabilir ya da sağlatabilir.



Kuzey ırak ile Türkiye sınırı, insansız uçaklarla sürekli kontrol ediliyor. Hâlbuki ağır silahlar, yüzlerce PKK’lı Kuzey Irak’tan sınırı geçip, topraklarımıza giriyor. Bunların bilgisi bizimle paylaşılmış olsa, bunların daha önce önlenmesi mümkündür. Bu da yapılmıyor. Terörle mücadelede ortak hareket böyle mi olur?



Bunların dışında uçan kuştan haberi olan ABD, bize öyle geliyor ki, bazı istihbarat bilgileri ile bizi bile yanıltıyor. Yanlış adrese yönlendiriyor. Bugün, Suriye üzerinde oynanan oyunlar ve Türkiye’nin bu bataklığa doğru sürüklenmesi de bu zincirin halkalarından biridir.



Kaldı ki, bazı istihbarat bilgileri ve eldeki raporlar, ABD’nin PKK’ya yardım ve yataklık yaptığını da gösteriyor. PKK’nın bugünkü konuma gelmesinde ABD’nin katkısının var olduğunu düşünüyoruz. Irak’ta Saddam’a karşı uçuşa yasak bölgede, ABD helikopterlerinin dağlardaki PKK’lılara yiyecek, ilaç ve diğer bazı gerekli malzemeleri atarak destek verdiğini de belgeler arasında yer alıyor.



GÜL’DEN GELEN SİTEM



Ortada bazı gerçekler var. Bunları göz ardı edemeyiz. ABD, terörle mücadelede bize her zaman destek verdiğini, vereceğini söylüyor. Ama bu sözünü tam olarak tutuyor mu? İnandırıcı oluyor mu? Burada bazı soru işaretleri var. Biz, her zaman ABD’nin verdiği sözlere, verdiği güvencelere şüphe ile bakıyoruz. Şuna da inanıyoruz: Amerika, istemiş olsa, PKK diye bir terör örgütü ortada kalamaz. Lider kadroları başta, dağ kadroları bir anda darmadağın edilir.



Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, konu ile ilgili olarak yaptığı açıklamada, ABD’ye sitem ediyor ve “Obama, daha fazlasını yapabilir” diyor. Demek ki, Gül de terörle mücadelede ABD’nin bize tam destek vermediğini vurgulamaya çalışıyor. Amerika’nın PKK terörü ile mücadelede Türkiye’ye yeterli desteği verip vermediği konusundaki bir soruya da “Tam destek verdiği kanaatinde değilim” diyor.



Cumhurbaşkanı Gül’ün bu konuda yaptığı açıklamalar önemlidir. Aynı şekilde, ana muhalefet Partisi Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Bahçeli de, ABD’nin istihbarat paylaşımında ikili oynadığını altını çiziyorlar. Ellerindeki bilgiler ışığı altında, tam tersi zaman zaman müttefikimizin PKK’ya destek sağladığını bile vurguluyorlar.



KUZEY IRAK BATAKLIĞI



Aslında, çözümü çok uzaklarda aramayalım. ABD’nin Kuzey Irak Bölgesel yönetim Lideri peşmergebaşı Barzani’ye verdiği destek, bir anlamda PKK’ya destek olarak da algılanmalıdır. Eğer, Barzani, bütün imkânlarını PKK için ortaya koyabiliyor ve ABD de bunu önlemiyorsa, bu terör örgütüne destek değil de nedir? Kaldı ki, Barzani’nin peşmergelerini Kuzey Irak’a eğiten, silahlandıran da İsraillilerdir. Bütün bunları Amerika’nın bilmemesi mümkün mü?



PKK ‘nın şer yuvaları Kuzey Irak’tadır. Kandil ve çevresindedir. ABD, bu yuvaları ne kendisi dağıtıyor, ne de Türkiye’nin dağıtmasına izin veriyor. Barzani’nin bile önünü kesmiyorlar. İstihbarat paylaşımında da sıkıntılar yaşanıyor. O zaman, müttefikliğimiz, istihbarat paylaşımımız, mücadelede ortak yanımız nerede kalıyor? Bütün bu gerçekler göz önündeyken biz ABD’ye nasıl inanabiliriz?



Ana hedef, Irak, Suriye, İran ve Türkiye’nin Kürt bölgelerini içine alacak bir Büyük Kürdistan’ın kurulmasıdır. Bu, hem ABD’nin, hem İsrail’in çıkarınadır. Batı’da da bunu destekliyor. Böyle bir plan ve proje yıllar önce çizilmiş. Haritalar elden ele dolaşıyor. Aslında bizi PKK ile oyalıyorlar, zayıf düşürüyorlar.