İŞTE GERÇEK TÜRKİYE - Mustafa Nevruz SINACI - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









İŞTE GERÇEK TÜRKİYE - Mustafa Nevruz SINACI
Tarih: 08.08.2012 > Kaç kez okundu? 2692

Paylaş


Bu araştırma “TÖMER DİL MERKEZİ” tarafından yapılmış...

Seçilen konu bazında, çok önemli, güncel ve bilimseldir. Üstelik, doğru, namuslu, ilkeli ve dürüsttür. Gerek araştırma veya gerekse yayında, her hangi bir siyasi beklenti yoktur. Yazı ve araştırmaya aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz. Bu, birilerinin destek, diğerlerinin köstek tartışması da değildir. Bilimsel bir disiplin dairesinde yapılan; Onurlu ve sorumlu bir analiz olup; Araştırma sonucu ortaya çıkan gerçek; Ülke ve halkımızı yönetmeye çalışanların; Son derece bilgisiz, özgür irade yoksunu ve “utanç verici” derecede bencil; Bir ihtimal haymatlos veya kripto olduklarının acı göstergesidir. Zira bu hezimeti, düşüş ve çöküşü başka türlü açıklamak mümkün değildir.

Bakınız: http://yakintarihimiz.org/dusunemiyorum-oyleyse-cagdasim.html

Evet, hakikatte Türkiye “madden de, manen de” batmış.

1960 sonrası başlatılan “kasıtlı” erozyon, yozlaşma ve çürüme batışı tetikliyor.

O zamanın aktörleri; Özellikle hırsızlık, rüşvet-iltimas, yalan-talan, yolsuzluktan malûl “başpezevenkleri”, veledi zina ve sorospu çocuklarının bir kısmı sözde “darbeye teşebbüs etmekten” yargılanıyor gibi görünüyor. Ancak, olay ciddi olsa 27 Mayıs gibi “naklen” yayın yapılır; Adalet’in mutlak hakikat ve tereddütsüz belgelere göre tecelli etmesi için; (27 Mayıs domuzları gibi değil) erkekçe, mertçe, fazilet ve feragatle gereği yapılırdı…

Hiç utanmadan, tam bir “haçlı zihniyeti” ile bu süfli davalara Ergenekon adı verilmezdi.

MHP ve CHP’de bu süreçte “Türk ve Türkiye” partisi olmadıklarını kanıtladılar.

Başta ANAYASA olmak üzere; mevcut ve mer-i hukukun, bütün emir ve hükümleri “ırkçı, narko-terörist, militarize tedhiş örgütünün aleni maşası” vakıası sabit bulunduğu halde; “Anayasa Değiştirme” bahanesiyle bu eşkıya sürüsünden (muhtemelen) yararlanıyor veya asla affedilmeyecek bir şekilde korsan başlarıyla görüşebiliyorlar…

LÜTFEN DİKKAT EDİNİZ:

Mezkür melânetlere, sayın diyen, “tabandan-tavana her hangi biri dâhil” görüşen veya görüşme yolunu açanların hiçbirinin; Sürecin doğal gereği Müslüman, Türk veya İnsan olmaları mümkün değildir. En basit ispatı şu ki: Devlette veya muhalefette sadece bir insan; Türk veya Müslüman olsa; TC sınırları içinde “bir tek: Hırsız, yolsuz, donsuz, anarşist, terör-tedhiş unsuru” bulunamaz; Ülkede varsa, başta “her hükümet kademesi, siyasi partiler ve karar mercilerinde” de var demektir. Bunun millete ve tarihe karşı vebali çok büyüktür. Tez belâlarını bulurlar inşallah.

Fakat hala sözde aydın, bilim adamları ve kanaat önderleri “kim ne dedi” diye aymazca tartışılıyor; Tıpkı Endülüs’ün mahvolduğu gün gibi: Bütün özü ve cevherini kaybetmiş bedbahtlar ve “fikren ve bedenen” fahişeleşmiş, pişkin ve kart kaltaklar gibi; “çöküşü durdurmaya değil”, var güçleriyle hızlandırmaya çalışıyorlar...

ŞİMDİ ARAŞTIRMANIN SONUCUNA BAKALIM:

ABD 71.681

Almanya 70.400

Japonya 44.224

İtalya 31.762

Fransa 30.193

S. Arabistan 13.579

Türkiye 7.260…

Bu rakamlar ne? İlköğretim okullarında okutulan ders kitaplarının içerdiği kelime ve kavram sayısı… Araştırmayı yapan: Ankara üniversitesi, Tömer.. İlkokulu bitiren bir Amerikan çocuğu 70 bin kelime öğreniyor… Yaşıt bir Türk çocuğu ise 7.000 kelime… Bizler Amerika’nın edebiyatını, bilimini, tekniğini kıskanıyoruz. Adamlar “adam gibi” yapmış… Belediye ve çiftlik idare eder gibi değil!. Üstelik, durmadan ülkemizde “dil” ile oynanıyor. Oysa bir Türk için dil ne demektir? “Türk’çe düşünmek, Türk’çe konuşmak ve Türk’çe yaşamak” M. Kemal Atatürk

“Bir millete yapılacak en büyük kötülük, O’nun diliyle oynamaktır.” Goethe

NAMUSSUZLAR YALAN SÖYLER,

BİLİM GERÇEĞİ HAYKIRIR

Mustafa Nevruz SINACI

OYSA, TARİHİ, DOĞAL VE UTANDIRAN GERÇEK:

Bünyesinde 1,000'den fazla Türkçe kelime bulunan diller:

Arapça’da 1,000

Farsça’da 2,000

Macarca’da 2,000

Romence / Moldavca’da 3,000

Rumca / Yunanca’da 6,000

Bulgarca’da 7,500

Arnavutça’da 7,500

Sırpça’da 9,000

Rusça’da 10,000

Ermenice’de 10,000

(Kaynak: Dr. Yusuf Gedikli)

ÇÖL SICAKLARININ SUÇLUSU YÖNETİMDİR

Neredeyse 5, 6 yıldır bölgenin en sıcak ülkesi Türkiye. Neden? Çünkü:

1. En verimli ovalar ile 1. sınıf tarım arazileri betonlaşıyor.

2. Ülke içinde, kaynak yakın çevresi hariç suyu içilebilir dere, göl ve nehir kalmadı.

3. Ankaralılara suyu içirilen Kızılırmak dâhil hepsi lâğım’a dönüştü.

5. Şehir, kasaba, köy, otel-motel ve sanayi tesislerimizden denize bağlantılı foseptik, şehir, sanayi ve insan (?) atık bağlantılarının sayısı 50 bin’i buluyor….

2002 Aralık ayında bir gram altın: 18 TL

2002 Aralık ayında Bir çeyrek altın: 23 TL

2012 Mayıs ayında Bir gram altın: 92 TL

2012 Mayıs ayında bir çeyrek altın: 156 TL

2002 Aralık ayında Asgari ücret: 250 TL

2012 Mayıs Ayında Asgari Ücret: 659 TL

Şimdi bu rakamlardan yola çıkarak, icraatta 10 yılını doldurmak üzere olan; Sözde “ADALET” ve “KALKINMA” partisi, AKP iktidarının bir mini karnesini birlikte çıkaralım

2002 de 1 gram altın: 18 TL iken, bu gün: 92 TL dır. Artış: % 510

2002 de çeyrek altın: 23 TL ilken bu gün: 156 TL dır. Artış: % 670

2002 de asgari ücret: 250 TL dır.

250 : 18 = 14 yani asgari ücretle 14 gram altın alınabiliyordu.

2012 de asgari ücret 659 TL. Altın ise 92 TL dır.

Bölerseniz 7 çıkar. Yani bu gün asgari ücretle 7 gram altın alınabiliyor.

Şimdi biraz daha rakamlara boğulmadan incelemeye devam edelim.

2002 den bu yana külçe altının bir gramı temel alınırsa hayat % 510 pahalanmıştır.

Asgari ücret yine altın temel alınırsa alım gücü: %100 azalmıştır.

Bu rakamlar AKP iktidarında milletimizin yaşamının ne kadar kötüye gittiğinin rakamlarıdır. (Kaynak: BCP, Müge Gülses)

BİR MESELE DAHA VAR!...

Ortadoğu'da Barzani liderliğinde ön plana çıkmaya başlayan ve "kriz içinde kriz" olarak da adlandırılan "Büyük Kürdistan Projesi (BKP)" ve bunun batı ayağı "Kuzey Suriye" gündemdeki yerini karşılıklı tehditler, provokasyonlar ve gövde gösterileri ile korumaya devam ediyor. Hatta bu gidişle, Maliki-Barzani arasında başlayan yeni bir gerginlik unsuru olarak Suriye krizinin de bir adım önüne geçebileceğinin güçlü sinyallerini veriyor. Bu noktada Maliki yönetiminin atacağı bir ileri adım, bölgedeki krizi gerek mahiyeti gerekse de aktörleri ve etki alanı itibarıyla çok farklı noktalara çekecektir, ki bu olasılık hiç de zayıf değildir. Özellikle de Esad rejimini bölgesel çapta başlatılacak yeni bir kriz ile rahatlatmayı hedefleyenler açısından...

Dolayısıyla Esad ve destekçilerinin iyice köşeye sıkıştığı bir ortamda çıkan bu "ani kriz" ile gerçekte Barzani ve yandaşlarının aslında kime ve neye hizmet ettikleri oldukça tartışmalıdır. Doğrudan Şam üzerine odaklanması gereken Ankara'nın önüne Erbilmerkezli yeni bir sorun alanının çıkartılması, kuşkusuz Türkiye'nin menfaatlerine çok da uygun düşmemektedir. Kriz fırsatçılığı olarak da adlandırılabilecek böylesi bir ortamda, Barzani tarafından atılan ve bir takım oldu-bittilere dayanan adımlar, beraberinde kirli-kaypak ittifak ilişkilerini de akıllara getirmektedir. Dolayısıyla, BOP'un bir parçası olarak BKP'nin daha özelde kimlere, ne şekilde hizmet ettiğine, nasıl kullanıldığına, kullanılabileceğine göz atmakta fayda bulunmaktadır. "Yeni Türkiye'ye Kürt Seddi mi?" başlıklı yazımızda da ortaya konulduğu üzere dört deniz havzasını (Karadeniz, Akdeniz, Hazar, Basra-Arap Denizi) içerisinde barındıran, toplamda 30 milyon civarında bir nüfusa sahip BKP, her şeyden önce Ankara'yı "hizaya getirme", "ikna etme","çevreleme" ve Türk-İslam dünyasından "izole etme" projesinin bir "aracı"olarak karşımıza çıkmaktadır. Türkiye'yi aşamalı olarak önce tamamlanmamış Misak-ı Milli sınırları içine, ardından da gelişmelere bağlı olarak Sevr haritası ile büyük paralellik arz eden BOP'da uygun görülen bir alana hapsetmek isteyen güçler açısından BKP, alanda kendisinden beklenen agresif, militarist rolü oynamakta zorlanan "Yeni Türkiye Projesi"nin; dinamik, hırslı, saldırgan ve kullanıma açık bir alternatifi olarak gündemdeki yerini almaya başladılar……..





Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 62
Dün Tekil 1349
Bugün Tekil 688
Toplam Tekil 4073964
IP 18.224.0.25






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























15 Sevval 1445
Nisan 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


Asil yetimler anadan babadan de il, ilim ve ahlaktan yoksun olanlard r. (HZ. AL )


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.215 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap

"Bu site en iyi mozilla firefox'ta 1280x960 çözünürlükte görüntülenir."

Turan Portal v1.3 | Tasarım TURAN-SAM , Kodlama Serkan Aygün

Turan Nedir?, Bilimsel Dergiler, En popüler Bilimsel Dergi, Endeksli Bilimsel Dergiler, Saygın Bilimsel Dergi, Türk Dünyasının en popüler ve en saygın Bilimsel Hakemli Dergisi, SSCI, SCI, citation index, Turan, Türk Devletleri, Türk Birligi, Türk Dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetler, Özerk Türkler, Öztürkler, Milliyetçi, Türkçü, Turancı, Turan Askerleri, ALLAH'ın askerleri, Turan Birliği, Panturan, Pantürk, Panturkist, Türk, Dünyası, Stratejik, CSR, SAM, Center for Strategical Researches, Araştırma, Merkezi, Türkiye, Ankara, İstanbul, Azer, Azeri, Azerbaycan, Bakü, Kazakistan, Alma-Ata, Astana, Kırgız, Bişkek, Kırgızistan, Özbekistan, Özbek, Taşkent, Türkmen, Türkmenistan, Turkmenistan, Aşxabad, Aşkabat, Ozbekistan, Kazakhstan, Uzbekistan, North, Cyprus, Kıbrıs, MHP, AKP, CHP, TURKEY, Turancılık, KKTC, Vatan, Ülke, Millet, Bayrak, Milliyet, Cumhuriyet, Respublika, Alparslan Türkeş, Atatürk, Elçibey, Bahçeli, Aytmatov, Bahtiyar Vahabzade, Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Gaspırinski, Nihal Atsız, Alptekin, Kürşad, Tarih, Kardeş, Xalq, Halk, Milletçi, Milliyetçi, Yürek, Ürek, Türklük, Beynelxalq, Arbitrli, Elmi, Jurnal, Nüfuzlu