Huzur, bereket, kardeşlik ve ibadet ayı Ramazan geldi. Mevlam bu güzel ayın, ülkemize ve tüm insanlığa hayırlar getirmesini nasip etsin. Ne yazık ki, iç ve dış olaylar, huzurlu olmamıza imkan vermiyor;

1- İslam aleminin tümünde kargaşa ve huzursuzluk yaşanıyor. İsrail/ABD/AB/Rusya şer ittifakı her yeri karıştırmaya devam ediyor ve ne yazık ki gerçek anlamda bağımsız bir İslam ülkesi yok. Tümünün yönetimleri dışa bağımlı ve halkına karşı saygısız. Demokrasiye inanan, mevcut saltanatından ve çıkarlarından vazgeçmeye niyeti olan yok. Arap Baharı diye tezgahlanan olaylardan sonra ne değişti ? Hiç. Eski köleler gitti, yenileri geldi. Libya parçalandı, Mısır’da askeri diktatörlük daha da katılaştı, Yemen ve Tunus huzura kavuşmadı, Irak’ta her gün sabotaj, her gün çok sayıda masumun katli sürüyor, Suriye ise tam bir felaket; Esad tam anlam ile çıldırdı, hem kendi ülkesini mahvediyor hem de -bizim gibi- komşularına büyük zararlar veriyor. Suriye’den gelen sığınmacıların sayısı 30 bini aştı. Yaptığımız harcamalar astronomik rakamlara ulaştı. Buna rağmen nankörlük ediyorlar. Bayrağımızı indirebilme, polisimize karşı gelme cesaretini bulabiliyorlar. Çok şımardılar, küstahlaştılar. (Bunları kapı dışarı edecek bir anlayış da yok) Düşürülen uçağımızın hesabını da henüz sormadık. Nasıl düşürüldü, neyle düşürüldü tarzında lafların üretimi ile vakit öldürüyoruz.

2- Terör iyice azdı. Her gün yeni saldırılar, yeni şehitler. Devamlı yüreklerimiz kanıyor. Anaların gözyaşları dinmiyor. Devletin yok edici sillesi indirilmiyor. Hatta BDP’lilerin şımarıklıkları hazmediliyor. Büşra Ersanlı gibi terörist eğiticileri de medya tarafından (Hatta Sn. Dışişleri Bakanınca da) övülüyor.

- Davalar pehlivan tefrikasına döndü. Bir türlü bitmiyor, karara bağlanmıyor. Art niyetlilere sulandırma fırsatları sunuluyor.

- Helikopter kazası, trafik kazası vb. olaylar da ayrı birer üzüntü kaynağı. Rabbim, vatan için çalışanların tümünü, askeri/polisi/korucusu/öğretmeni/bürokratı ile korusun.

3- Ramazan geldi, sanki bazı tipler kudurdu. Her gün yeni bir cinayet, tecavüz. Zavallı kadınlarımızın hayatları tam anlamı ile tehlike altına girdi. Psikopat kocaların insafına kaldı. Niçin idam cezası geri getirilmiyor ? Terör, tecavüz, orman yakma, vahşet cezasız bırakılıyor ? Niçin devamlı aflar çıkartılıyor ? Niçin hukuki mevzuat bu kadar zırt pırt değiştiriliyor ? (Korkarım ki yeni anayasa da bölücülere tavizler veren, ülkeyi parçalanmaya sürükleyecek bir metin olmasın)

4- Trafik kazaları ayrı bir trajedi. Yollar tam anlamı ile kan gölü. Her gün çok sayıda kayıp, sönen ocaklar, sakar kalan insanlar. Direksiyona geçenler niçin bu kadar sorumsuz olabiliyorlar ? Nedir bu hız merakı, sollama hastalığı ? Nedir bu kurallara saygısızlık ? Bu arada “duble yol” diye bol bol övünme malzemesi yapılan yolların hali de tam perişanlık. Her yıl tamir istiyor. Yolların çoğu yine tek şeride düşmüş durumda. Hele şu Balıkesir – Susurluk arası, 20 yıldır bitmedi. Bu müteahhitlerden hesap sorulmalıdır. Tazminat ödettirilmelidir. Kara listeye alınmalıdır ve şüphesiz denetimi yapanların da canına okunmalıdır. Hesap sorulmalıdır. Rüşvet almışlarsa burunlarından fitil fitil getirilmelidir. Şüphesiz gerçek çözüm, şeffaf ve dürüst ihale düzeninde yatmaktadır. Yandaşları kayırma dönemi sona ermelidir. Milletvekilleri ve partililer, torpil/terfi/tayin/iş ve ihale takibi hastalıklarını terk etmelidirler. Birtakım eski ve yeni milletvekilleri çantacılık yapmaktan vazgeçmelidir. (Birtakım emekli paşaların da silah alımlarında aracılık yapmalarının önüne geçilmelidir.

5- Bu ayda camilerimiz – normal zamanlara göre – çok daha kalabalık olmaktadır. Sn. Diyanet İşleri Başkanımız, vaazlarda, fıkıh konularının – din bilgilerinin yanı sıra, günlük konularda da nasihat edilmesini sağlamalıdır. Dürüstlük, vatan sevgisi, milli bütünlük mevzuları da işlenmelidir. Sorumluluk mesajları verilmelidir.

Rabbim ülkemize ve tüm insanlığa lütuflarını esirgemesin. Huzur ve bereket versin. Kendimizi geliştirmemize vesile kılsın…