Türkiye hukuk devleti olmadığı ve iktidarlar kanun tanımayanlara devamlı taviz verdiği için; Devlete kafa tutmak/halkın haklarını hiçe saymak/sokakları savaş alanına çevirmek/işe gitmemek/ekonomiye ciddi zararlar vermek/kabadayılık etmek/polise saldırmak, olağan hale gelmiştir.

-THY'de yaşanan son rezalet de bunun yeni bir örneğidir. Tam anlamı ile yüz kızartıcıdır. Vatandaşın haklarına saldırıdır. Ve mutlaka cezalandırılması şarttı. Aksi halde; mağdur olan, işi aksayan, sağlığı riske giren, yüz bine yakın vatandaşın ahı iktidarın sırtına binecektir.

-O ne çirkin tablo. Tam bir keşmekeş. Tam bir curcuna. Bağıranlar, düdük çalanlar, halay çekenler. (Çoğu da kadın.) Ve neticede, mağdur olan yüzbine yakın yolcu. THY’nin uğradığı 2 Milyon Dolarlık zarar. Ve hala kabadayılık taslayan Hava İş sendikası yönetimi. 30 yıldır değişmeyen bir sendika başkanı.

-Yıllardı, hep aynı çirkin provokasyonlar. THY karşı, ekmek teknesine karşı, tasvip edilmeyecek provokasyonlar. Firmanın itibarına, iş hacmine (özellikle Turizm ve Hac sezonları seçilerek) vurulan darbeler.

Ve, ne yazık ki, yapanın-yaptığı yanında kar kalmaktadır. İktidarlar pısırık ve aciz durumdadır.Mesela, şimdi, özellikle merak ediyorum;

1-THY, tamamen mevzuata uygun olarak çıkardığı kişileri, tekrar işe alma, basiretsizliğini gösterecek midir? (Bu kişiler, kaybettikleri tüm tazminat ve hakları, Hava-İş sendikasından talep edebilirler.)

2-THY, uğradığı zararı, (Mevcut mevzuat imkan verdiğine göre) Sendika’dan talep edecek ve çatır-çatır alacak mıdır?

3-AKP, (daha önce gerçekleştirdiği ve ne yazık ki CHP nin başvurusu ile Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği) uygulamayı tekrar gündeme alacak mıdır? Sendikalarda ve tüm STK’larda, iki dönemden fazla başkanlık yapma yasağını getirecek midir? Böylece mevcut saltanat ve ağalık düzenini yıkacak mıdır? Aleni yağma furyasını sona erdirecek midir?

4-Grev yasağını getirmede gösterdiği kararlılık ve cesareti; sendika ve tüm STK larda titiz bir mali denetimi gerçekleştirmede de gösterecek midir? Bu arada; sendika aidatlarının, işveren tarafından topluca ödenmesi düzenini kaldırıp, işçilerin insiyatifine bırakacak mıdır?

5-Sadece ücrete dayalı sendikacılık düzeni yerine, verimliliği esas alan ve teşvikli ücret sistemlerini/performansı ön plana çıkaran bir uygulamayı gerçekleştirebilecek midir?

6-İş mahkemeleri ve Danıştay; mevzuatı bir tarafa koyarak, devamlı olarak işçi yanında yer alacak ve hep işvereni haksız görmeye devam edecek midir?

7-İktidarlar, (hiçbir sendikalı işçinin olmadığı) medyanın gazına ve baskılarına kapılarak, çalışma mevzuatını iş veren aleyhine düzenlemeye devam edecek midir?



8-Bu kadar çok işsizin olduğu bir Ülke’de; her şeye razı olarak, binbir torpil arayarak işe girenler; ne zaman vicdanlarının sesini dinleyecekler, şükretmeyi öğrenecekler, kanunlara sayğılı davranmaya başlayacaklar, saldırgan tavırları terk edeceklerdir?

Bütçe’nin % 30 maaş ve ücretlere gitmektedir. Acaba, kaç kişi, “aldığımı hak ediyor muyum” diye sormaktadır? Eğer bir öğretmen, dersini terk ediyor ve öğrencilerine karşı sorumsuzluluğunu idrak etmiyorsa, zaten bu göreve layik degildir ve aldığını hak etmemektedir. Yine bir doktor hastaları ile ilgileneceğine sokaklarda kavga ediyorsa, af edilecek tarafı yoktur.

Ve ne yazık ki, aynı grupları ve sendikaları, sadece maaş-ücretle ilgili olaylarda görmüyoruz. Her provokasyonun ve huzur bozucu eylemin içinde, kızıl bayraklar altında da görüyoruz.

Sayın Ulaştırma Bakanı, kabin memurlarının 6.200 TL aldığını söylemektedir. Bu, az bir para mıdır? Kimse yeri doldurulmaz değildir. Beğenmeyen çeker gider. Zaten, kapıda binlerce bekleyen bulunmaktadır.

Grev yasağı ile ilgili düzenleme, fevkalade isabetlidir ve zaruridir. Sendikaların Türk ekonomisine verdiği zararları hesaplamak mümkün değildir. Nitekim; Yunanistanı ve KKTC yi batıranlar da, (doymak bilmeyen) sendikalardır.

İşçi hakkı masalı ile tüm Türk halkının haklarını gaspetmeye, kimsenin hakkı yoktur. Verilen her taviz, ekonomik çöküşü daha da hızlandıracaktır..

İşsizlerin hakkı daha acil ve önemlidir?