Wikileaks tarafından tüm dünya kamuoyuna duyurulan ve Türkiye’yi de kapsayan yazışmalar nedense iktidarı da muhalefeti de pek ilgilendirmiyor.







Hangi ülkeleri etkiledi, etkiliyor? Belgelerin bütününe bakıldığında, wikileaks'in sanıldığı gibi ABD'nin menfaatlerine olumsuz bir etkisinin olmadığı, hatta Ortadoğu coğrafyasında İran'a karşı oluşturulacak cephenin daha da güçlendirildiği ortaya çıkıyor.







Belgeler bilinçli sızdırıldı. Belgeler, Beyaz Saray tarafından bilinçli şekilde kamuoyuna sunulmuştur. ABD derin yapılanması, küresel ekonomik krizin etkilerinden kurtulamayan ve Ortadoğu’daki ülkeleri yeniden tanzim etme amacını güden Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) ile de başarısız olan ABD için dünya kamuoyuna bir gösteri sergiledi. Bunun adı küresel güç gösterisidir. ABD’nin psikolojik savaş ürünüdür.







Tüm dünya ülkelerini ve Türkiye’yi ilgilendiren 251 bin adet belgenin birileri tarafından ele geçirildiği iddiası, mantık dışı ve saçma bir iddiadır. ABD Dışişleri Bakanı Clinton’ın ve Beyaz Saray’ın üzüntülerini açıklayarak, sözde özür dilemesi timsah gözyaşlarıdır.







ABD; wikileaks belgeleriyle hedeflerine ulaşmaktadır. ABD, küresel egemenliğine karşı olan tüm ülkelere bir mesaj vermiştir. Bu mesaj ‘Dünyadaki bütün elektronik ağ bendedir. İstihbarat kulağım her yeri kontrol etmektedir.







ABD, kaostan yeni düzene stratejisini uygulamaktadır. ABD’nin yeni dünya düzeni projesinin gerçekleşebilmesi için komşu ülkelerin birbirlerine güvensizliğini artırmak, birleşmelerini önlemek, çatışma yaratmak, ülke içinde de liderler hakkında kuşku meydana getirmek gerekmekteydi. Belgelerde Putin, Merkel, Erdoğan ve Ahmedinejad gibi liderler için yapılan ilginç tanımlamaların temelinde de bu proje var.







Wıkıleaks Türkiye’yi nasıl etkileyecek? 1951 yılında Türkiye’nin NATO’ya girişiyle birlikte, ABD, silahlı kuvvetlerde oluşturmaya çalıştığı gladyo/kontragerilla, MİT’te sürdürdüğü entegre yapılanma ve eğitim danışmanlarıyla bir proje yürütmeye başlamıştır.







Şimdi ise ABD’nin Türkiye’deki örtülü yönetme yapılanmasını yeniden tanzim sürecine girdiğini görüyoruz.







Bu nedenle, iktidar partisi AKP’yi kuran, organize eden, finansmanını sağlayan ve kampanyalarını organize eden ABD, başta Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Tayyip Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, gayri resmi Kürt lider diyebileceğimiz Abdülkadir Aksu ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu başta olmak üzere AKP yöneticilerini deşifre etmek ve danışmanları hakkındaki kanaatini yayınlamak suretiyle, Türkiye’de AKP ve yöneticileriyle ilgili tartışılan konuların da bilindiğini ve gerçekliğini ortaya koymuştur.







ABD; AKP’yi deşifre etmiştir.



ABD, bu belgeleri yayınlayarak bir anlamda Abdullah Gül, Tayyip Erdoğan ve silahlı kuvvetlere yönelik tüm operasyonel planlamayı organize eden Bülent Arınç gibi Türk siyasi yönetiminde olanları deşifre etmiştir.







Belgelerde Tayyip Erdoğan ile ilgili olarak yer alan, ifadeler de ilgi çekicidir. Erdoğan’ın dünyanın en zengin başbakanı olduğu, İsviçre’deki 8 bankada hesaplarının bulunduğu ve Allah’a inanıp Allah’a güvenmediği yönündeki bir tanımla tarif edildiği dikkat çekiyor. Bu ifadeler, Erdoğan’ın gerek Türkiye’de, gerekse İslam dünyasındaki yerini sorgulatmak amacıyla yapılmıştır.







Wikileaks belgelerinde CHP ile ilgili yapılan değerlendirmeler de var. CHP’nin ulusalcı kimliğinin ABD tarafından benimsenmediğini, MHP’nin ise rapora bile alınmadığını görüyoruz. Bu ayrıntılar, ABD’nin Türk siyasetine yaklaşımını göstermektedir.







Wikileaks skandalı neticesinde, küresel ekonomik krizin ABD’de ve dünyada meydana getirdiği olumsuzluklarla ilgili gündem bir anda değişmiştir. Belgelerin yayınlanmasından sonra yaşanan bir takım gelişmeler oldu.







Peki neydi bunlar; Belgelerin yayınlandığı itibaren, Nükleer kalkan projesinin Ortadoğu coğrafyasında meydana getirdiği sarsıntı, bir anda gündem dışına itilmiştir. Özellikle Türkiye ve Ortadoğu ülkelerinin dayanışmasının önüne geçilmiş, husumet sağlanmıştır.







Günün Sözü: Ordusu ve istihbaratı milli olmayan devlet, bağımsız olamaz.