18 Mart tarihinin anlamını bilenlerle bir seneyi daha geçtik.

Anadolu'nun içinden fışkıran genç Türk nesli, kandırılarak kıtaları aşan kendi yaşıtı insanlara karşı inançları, devleti ve milleti adına geçmiş nesillerini kıskandıracak gelecek nesillere erişemeyecekleri itibarlı, şanlı, şerefli ve insanlığın kabul ettiği yüce tarihimizin altın sayfalarını tertemiz kanı ile yazan şehit ve gazi ecdadımızı rahmetle anarken onların cennet bahçelerinden seyrettiği ve genç nesillere emanet ettiği Türkiye Cumhuriyetimizde her türlü zorluklarda ATATÜRK prensipleri ile kararlı ilerlediğimizi görmeleri onların ruhlarını huzura kavuşturduğunu, Türk toplumu ile iftihar ettiklerine inanıyorum.

Anadolu topraklarının bekçiliğini Cenabı Allah Türk Milletine vermiştir. Bu uğurda şehit veya gazi olmanın bilinci içindeki nesillerimiz, doğudan-batıdan-kuzeyden-güneyden veya başka yönlerden gelecek saldırılara karşı bu toprakları Cenabı Allah'ın desteği ile koruyacak ve Türkiye Cumhuriyetimiz ATATÜRK prensipleri ile kıyamete kadar ilelebet payidar kalacaktır.

Gururla haykırırım; ben de bu neslin bir ferdi ve bir Çanakkale gazisi torunuyum.

27 sene önce vefat eden, Antalyamız'da yaşamış, rahmetli dedem, Kıbrıslı Salih İğnegöl Kaptan gözlerinden akan yaşlarla bizlere bizzat bulunduğu ve savaştığı Çanakkale deki anısını sizlere anlatıp, gelecek nesillere hediye etmek istiyorum, lütfen kabul buyurun.

Çanakkale savaşları sırasında, bomba mevki sırtlarında müdafaa hattındaki siperlerde dedem ve silah arkadaşları nöbetleşe savaşırlarken, yorgunluk ve uykusuzluk nedeni ile cephe gerisinde istirahat etmiş birliklerle yer değiştirip istirahatta iken, mensup olduğu birliğin dinlenme süresi dolmadan tekrar komutanlarının verdiği marş marş emrinin kutsallığı ile siperlere koşarken bu ani karara da bir anlam verememişler ve Allah, Allah nidaları Aslanlar gibi coşku ile Ceylanlar gibi daha önceki savaştıkları siperlere atladıkları zaman, siperlerin alt zemininde adeta bir dere yatağının ıslak zeminine düşmüş gibi bastıkları zeminin kaygan ve ıslak olduğunu hissedince bir kere daha şaşırmışlar. Zira hava günlük güneşlik yağmur çiselememiş bile olmasına rağmen bu nasıl bir iştir diyerek karanlığa gözleri alışıp ta etraflarına baktıklarında siperlerde nöbeti devrettikleri silah arkadaşlarının elde silah, nişan almış vaziyetteki canlı duruşları karşı düşmanı aldatmış ve muharebenin devamını sağlayarak düşmanın ilerlemesini engellemiş kişilerin siperde uyur gibi yatanları dahi en son erine kadar bütün arkadaşlarının şehit olduklarını görerek, onların şehitliklerini kıskanarak ve bu olayı seneler sonra 93 yaşında bir ulu çınarın heybeti ile dikleşerek, gözlerinden yaş akarak tekrar savaşa girişlerini ve acele marş marş emrinin nedenini anlatmasını unutamadım. Bu eğerli anımı da sizlerle paylaşmak istedim.

Daha sonraları tanıdığım, ve vefat eden aile dostumuz (İngiliz Kemal'in arkadaşı) İskenderun'da rahmetli olan Kemal Belada amcamız da bu olayı teyit ederek "Aynı birlikte ben de bulundum. Siperlerin gerisinde muhabere subayı idim. İngilizce bildiğim için İngilizlerin konuşmalarını dinleyip şifrelerini çözüp karargaha iletirken bu katliamdan kurtulan üç kişiden biri idim." diye aynı anlatımı anlatıp göz yaşlarını tutamayarak o günleri yaşayıp, şehit arkadaşlarının memleketi ve lakaplarıyla anarak bizlere bir tarihin sayfalarını hediye etmişti. Şehitlik ve Gazilik mertebesine eren, dolu dolu yaşayan bu insanları kıskanmamak mümkün mü?

(Bu iki anlatımı "Bomba sırtı olayı" olarak Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün el yazması not defterinden Türk Tarih Kurumu sekreteri Sayın Uluğ İğdemir Ve Korgeneral M. Cemalettin Altıokun Genel Kurmay Harp tarihi dairesi yayınlarının 1978 yılı basımı 3. kitabı 172 ile 173. sayfalarda belgeleyerek anlatmışlardır.)

Her Türk vatandaşının ve her müslümanın hac görevini yerine getirmeden önce ziyaret ederek saf ve temiz insanların kanı ile susanmış Çanakkale topraklarında en az iki rekat namaz kılıp veya o toprakları koklayıp, yüzümüze sürmemizi Cenabı Allah nasip etsin, bu vatan topraklarında can verenlerin bizlere hediye ettiği Hürriyetimiz ile ulus olarak kıymetini bilen nesillerin devamını dilerken, Ahirete intikal etmiş şehitlerimizi, gazilerimizi saygı ile anarak dualar göndermemizi tüm milletimizden arzu ederim. Şen ve esen kalınız sevgili okuyucularımız.

4 Nisan 2001 tarih ve 22560 sayılı Antalya gazetesinde köşe yazım olarak yayınlandı. Özkan EKEKON