YENİ CHP NEDEN KAYBEDİYOR? - Dr. Tahir Tamer KUMKALE - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









YENİ CHP NEDEN KAYBEDİYOR? - Dr. Tahir Tamer KUMKALE
Tarih: 02.12.2011 > Kaç kez okundu? 2833

Paylaş




------------------------------------------------------



Bir milletin siyasi alın yazısında mevki sahibi olabilmek için onun ihtiyacını görebilme ve onun kudretini takdir edebilmede ehliyet sahibi olmak birinci şarttır.- Gazi Mustafa Kemal Atatürk-1927

----------------------------------------------------------------------



Türkiye’de öyle gelişmeler oluyor ki insan bunuda mı görecektik demek zorunda kalıyor. Konumuz CHP. Ama Atatürk’ün değil, Kılıçdaroğlu’nun yeni CHP’si.



Demokrasileri diğer yönetim usullerinden ayıran temel unsur bu sistemde muhalefet partilerinin olmasıdır. Muhalefet partileri iktidar alternatifi olabilme gücünü devam ettirdiği sürece iktidarlar hatasız çalışmak zorunda kalırlar ve daha başarılı olurlar. Muhalefetin denetiminden yoksun iktidarlar ise seçilebilme endişesi de olmadığından hizmetleri aksatırlar. Muhalefetin iktidar alternatifi olamadıkları ülkelerde kaos eksik olmaz. Bu demokrasilerin doğal yapısıdır. Türkiye bugün bu durumu yaşamaktadır.



Bugün 10 yaşında olan Ak Parti Kasım 2002 seçimlerinden itibaren girdiği bütün seçimleri kazanmıştır. 10 yıldır tek başına iktidar koltuğunda bulunmaktadır. Gerek merkezi yönetim ve gerekse yerel yönetim seçimlerinden gücünü arttırarak çıkmıştır. Ak Parti güçlenip kurumsallaşırken ana muhalefet durumundaki 88 yaşındaki CHP ise güç kaybetmekte ve mevcut durumu ile giderek iktidar alternatifi olmaktan uzaklaşmaktadır.



Bu durum eşyanın tabiatına aykırıdır. Çünkü güçlü muhalefet denetiminden yoksun iktidarlar zaman içinde gevşeyerek büyük hatalar yapar ve yıpranırlar. Sonunda geniş halk kitlelerinin hoşnutsuzluğuna sebep olurlar. Bu durum seçim sonuçlarına da ciddi şekilde etki eder. Yani iktidar sayısal güç kaybederken muhalefet güçlenir. Bugün bu doğal gelişme ters yönde işlemekte ve iktidardaki Ak Parti yerine ana muhalefet CHP güç kaybetmektedir. Kanaatimce bu husus Ak Partinin çok başarılı olmasından değil, CHP yönetimininin başarısızlığından kaynaklanmaktadır.



Evet günümüzde Kemal Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP giderek küçülmektedir. 88 yıllık demokrasi tecrübesine sahip CHP iktidarın alternatifi olma konusunda başarısızdır. Çünkü yeni CHP iktidarla değil, kendisiyle mücadele ettiği görüntüsü vermektedir. Günümüz CHP’sinin Gazi’nin kurduğu CHP ile ismi ve altı Ok'lu amblemi dışında benzerliği kalmamıştır. Atatürk ve İsmet İnönü’nün CHP’sini sahiplenerek israrla oy veren kesimler ibretle ve de üzüntüyle bu garip durumu seyretmektedir.



Eski CHP genel başkan yardımcısı Onur Öymen’in Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığa getirilişiyle ilgili 25 Kasım 2011 tarihli basında yer alan değerlendirmeleri yenir yutulur cinsten değildir. Kılıçdaroğlu’nun başkanlığının ABD tarafından organize edildiğini iddia eden Öymen ile ilgili haber özetle şu şekildedir;



“Takvim gazetesinin haberine göre Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP lideri olması 2 yıl önce ABD raporlarında yer alıyordu. Bu iddialara CHP'nin eski genel başkan yardımcısı Onur Öymen'de destek vererek durumdan haberdar olduğunu belirtti. Öymen, Baykal’ın gidişi ve Kılıçdaroğlu’nun gelişinin “ABD destekli bir operasyon” olduğu yönünde rapor bulunduğunu ve bu rapor 2009 yılı başlarında kendisine de ulaştığını bildirdi. Onur Öymen, ABD derin devletine yakın Slikroad Enstitüsü’nün 2008 yılında hazırladığı ve içinde “Baykal istifa ettirilecek, yerine Kılıçdaroğlu gelecek” ifadesinin yer aldığı raporun, diğer belgelerle birleşince daha fazla anlam kazandığı görüşünde… Öymen; Sadece bu kadar değil ki dedi… WikiLeaks belgelerinde de benzer ifadelerin bulunduğunu söyledi. İki önemli belgeyi daha gündeme getirdi”



Ve olaylar aynen haberde söylendiği gibi gelişti. Baykal hiç beklenmeyen bir şekilde ve en güçlü olduğu değerlendirilen bir zamanda basına servis edilen bir kaset ile apar topar koltuğunu Kemal Kılıçdaroğlu’na devretti. Böyle bir iddia iktidar alternatifi olan ciddi bir partinin genel başkanı için çok düşündürücüdür. Bu iddialar CHP teşkilatlarının kolunu kanadını kırmıştır. Dışarıdan destekle atandığı belirtilen bir başkanla iktidar alternatifi olduklarına halkımızı inandırmaları artık çok zordur.



Ciddi ve dürüst devlet adamı kişiliği ile Sayın Kılıçdaroğlu başlangıçta kamuoyunun büyük desteğini almıştır. Kamuoyu yoklamaları CHP’nin oy oranında ciddi artışlar ortaya koymuştur. Rahşan Ecevit dahil daha önce küserek CHP’den uzaklaşmış sosyal demokratlar koşarak CHP saflarına katılmışlardır. Ama bu süreç uzun sürmemiştir. Kısa sürede yapılan yanlış uygulamalarla CHP tabanının beklentilerini karşılayamayan Kılıçdaroğlu güvenirliğini yitirmiş ve cumhuriyeti kuran parti için uygun lider olmadığı hususu basında sıkça dile getirilmeye başlanmıştır.



Modern teknolojik imkanlarla donatılmış güvenlik kuvvetlerimiz geçen süre içinde Baykal’ın kasetinin esrarını çözememiştir. CHP yönetim kadrolarının da genel başkanlarına yapılan kaset saldırısının faillerinin bulunmasında israrlı olmadığı görülmüştür. Sonunda Sayın Baykal hâlâ kaset konusunda aklanamamış ve üzerindeki şaibeli ortamı kaldıramamıştır. Oysa 9 Eylül 1923’teki kuruluşundan 69 yıl sonra, 9 Eylül 1992’de bugünkü CHP bizzat Deniz Baykal tarafından kurulmuştur. Günümüz CHP’sinin herşeyinde Deniz Baykal’in ismi ve imzası vardır.



Ve bu tecrübeli siyasetçinin sonu böyle olmamalıydı. Nitekim Kılıçdaroğlu CHP’sinin ilk icraatı, Baykal ile birlikte yıllarca birlikte çalışan tecrübeli siyaset adamlarını teker teker yönetimden uzaklaştırmak oldu. Gidenlerin yerine geçmişte CHP kadrolarında hiç hizmet etmeyen ve hiçbir seçimde CHP’ne oy vermediğini kendileri açıklayan kişiler parti yönetimine alındı.



Türkiyenin bölünme ve parçalanmasına yardımcı olan Soros'un desteklediği Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı’nın (TESEV) 183. sıradaki kurucu üyesinin Kemal Kılıçdaroğlu olduğu medyada yer almıştır. Kılıçdaroğlu’nun gazetecilerin TESEV’deki çalışmaları ile ilgili sorularını cevapsız bırakması da çok manidardır.



Son seçimlerde bilgisayar dehası olan CHP milletvekili Emrehan Halıcı başkanlığında seçimlerin sandık kontrolunu sağlayacak sistem oluşturulmuş ve iddialı olarak seçimde yapılabilecek en küçük yanlışın dahi ortaya konulacağı vurgulanmıştı. CHP’liler buna güvenerek sandığa gittiler. Ama bu çok iddialı güvenlik sisteminin 15 dakikada çökmesi sonucunda oylarının sahipsiz kaldığını görerek kahroldular. CHP yönetiminin bu konuda mantıklı bir açıklama yapmaması üzerine yönetime güvenlerini sorgulamaya başladılar.



En büyük güven kaybı seçimden sonra tutuklu milletvekilleri Haberal ve Balbay TBMM’de yemin edene kadar kadar CHP’li vekillerin yemin etmeyecekleri ve TBMM çalışmalarına iştirak etmeyecekleri kararının arkasında durulamaması ile yaşandı. Başbakan Erdoğan CHP’nin bu tutumunu blöf olarak değerlendirmiş.“Tıpış tıpış gelecek ve oy verecekler” demiştir. Bu alaycı tavra aynen riayet edilmiş ve CHP milletvekilleri başbakanın dediği gibi tıpış tıpış gelerek yemin etmişlerdir. CHP kadroları Ak Partili milletvekillerinin alaycı gülüşleri altında yemin eden CHP milletvekillerinin yemin görüntülerini içleri burkularak seyretmişlerdir.



Kılıçdaroğlu; “Arkadaşlarımız yemin etmedikçe, biz dört yıl da olsa yemin etmeyeceğiz” demiştir. Başbakan bu söze “Bu sözü unutmayın. Tükürdüklerini yalayacaklar” diye cevap vermiştir. Başbakan haklı çıkmıştır. Yeminin üzerinde altı ay geçmiştir ve CHP’li vekiller hâlâ hapistedir. Ufukta tutuklu milletvekillerinin kısa sürede çıkacakları yönünde hiç bir ışık görünmemektedir.



Cumhuriyetimizi ve CHP’yi kuran Atatürk’e karşı her alanda başlatılan haksız ve insafsız saldırılara anında karşılık vererek halkı doğru bilgilerle bilinçlendirmek CHP Genel Başkanı başta olmak üzere bütün CHP’lilerin asli görevidir. Bu konuda etkin bir tutum sergilenmediği de bir gerçektir.



CHP’nin yeni Anayasa yapımı konusundaki çalışmaları da tamamen Ak Partiye payanda olunması ve iktidarın isteklerine meşruiyet kazandırılması yönünde gelişmektedir. CHP yönetiminin bu teslimiyetçi tutumunu seçmenlerine anlatabilmesi çok zordur.



Libya, Irak, Gazze ve Suriye konusunda iktidar kendi bildiği yolda hızlı adımlar atarken ana muhalefet CHP’in bu konudaki kararlarını açıklayan veya hükümetin uygulamalarına tepkilerini gösteren sesi hiç duyulmamıştır. Ayrıca iç politika çatışmalarını yurtdışına taşıyarak yabancılara Türkiye’yi şikayet eden bir parti başkanının Türkiye’nin yönetimine talip olduklarını vurgulaması vatandaşa pek de inandırıcı gelmemektedir.



Türkiyenin gündemi tamamen Ak Parti ve başbakan tarafından oluşturulmaktadır. Hazırlanan suni gündemlere takılıp kalan CHP yönetimi Ak Partinin dümen suyunda debelenip durmaktadır. Yazılı ve görsel basında magazin görevi yerine geçen Erdoğan- Kılıçdaroğlu polemikleri ile siyaset yapıyorum sanılırken hükümet kanun hükmünde kararnamelerle ülkenin temel konularını kendi istekleri doğrultusunda istediği gibi şekillendirmektedir. Kıbrıs, terörle mücadele, issizlik, yolsuzluk, Suriye, Libya, Irak gibi temel sorunların gündeme taşınmasında CHP ortada görünmemektedir.



Genelkurmay Başkanlarınca sıkça dile getirilen Türk askerine karşı sürdürülen Asimetrik Psikolojik Savaş saldırıları hakkında CHP’nin düşüncelerini halkımız duyamamıştır. Hatta bazı CHP’li yöneticilerinin orduya karşı çok aşırı istekleri gündeme getirerek yürütülen asimetrik psikolojik savaşa destek vermesi de kamuoyunun tepkisini çekmiştir.



Dış destekli Dersim isyanlarını ve bu isyanın devlet güçleriyle bastırılması konusunu “Dersim Katliamı” sözleriyle dillendiren CHP Tunceli milletvekilinin başlattığı tartışmaların giderek Atatürk’e ve cumhuriyet yönetimine saldırı haline dönüşmesi hususundaki son yanlışlıklar bardağı taşırmıştır. Atatürk’ün kendi halkına askerler eliyle soykırım yaptığının dillendirilmesi T.C. Devletinin temeline dinamit koymakla eşdeğerdir. Bu girişimin hiç bir mantıki açıklaması olamaz .



Yeni CHP kadrolarının her alanda aldığı darbelere direnecek gücünün kalmadığı değerlendirilmektedir. Bu şartlarda Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun yapacağı en olumlu davranış yeni CHP yönetimine taşıdığı partililerle birlikte görevi terk etmek olmalıdır. Çünkü 88 yıllık devlet tecrübesine sahip CHP’nin yapılan bu kadar yanlışla ana muhalefet görevini sağlıklı bir şekilde yapması imkansızlaşmıştır.



Sonuç olarak;



Ülkenin iyi yönetilebilmesi için ciddi bir muhalefete, yani CHP’ye ihtiyacı vardır.



Kendini rakipsiz gören Ak Partinin denetimsiz kalarak ülkeyi maceraya sürüklememesi için güçlü bir muhalefet partisine yani CHP’ye ihtiyacı vardır.



Ama bu CHP Kılıçdaroğlu’nun başında bulunduğu CHP olmamalıdır. Çünkü Sayın Kemal Kılıçdaroğlu bütün iyi niyetli çabalarına rağmen şu anda parti yönetimi üzerindeki kontrolünü kaybetmiştir. Partiyi disipline edebilme şansı da kalmamıştır.



Ülkenin selameti için partinin Anadolu teşkilatları, yani parti tabanı Atatürk’ün CHP’sini yeniden oluşturmak için acilen harekete geçmelidirler.



İnanıyorum ki CHP kendi içinden CHP’nin tarihi misyonuna yakışır şekilde partiyi yönetecek tecrübeli bir lider çıkaracaktır.



Dr. Tahir Tamer Kumkale



2 Aralık 2011 Cuma



http://www.kumkale.net, http://www.bildiriyorum.com





Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 76
Dün Tekil 1097
Bugün Tekil 1342
Toplam Tekil 4073269
IP 18.220.106.241






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























14 Sevval 1445
Nisan 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


K peklerin dudaklar de di diye deniz kirlenmez.
(MEVLANA)


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.215 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap

"Bu site en iyi mozilla firefox'ta 1280x960 çözünürlükte görüntülenir."

Turan Portal v1.3 | Tasarım TURAN-SAM , Kodlama Serkan Aygün

Turan Nedir?, Bilimsel Dergiler, En popüler Bilimsel Dergi, Endeksli Bilimsel Dergiler, Saygın Bilimsel Dergi, Türk Dünyasının en popüler ve en saygın Bilimsel Hakemli Dergisi, SSCI, SCI, citation index, Turan, Türk Devletleri, Türk Birligi, Türk Dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetler, Özerk Türkler, Öztürkler, Milliyetçi, Türkçü, Turancı, Turan Askerleri, ALLAH'ın askerleri, Turan Birliği, Panturan, Pantürk, Panturkist, Türk, Dünyası, Stratejik, CSR, SAM, Center for Strategical Researches, Araştırma, Merkezi, Türkiye, Ankara, İstanbul, Azer, Azeri, Azerbaycan, Bakü, Kazakistan, Alma-Ata, Astana, Kırgız, Bişkek, Kırgızistan, Özbekistan, Özbek, Taşkent, Türkmen, Türkmenistan, Turkmenistan, Aşxabad, Aşkabat, Ozbekistan, Kazakhstan, Uzbekistan, North, Cyprus, Kıbrıs, MHP, AKP, CHP, TURKEY, Turancılık, KKTC, Vatan, Ülke, Millet, Bayrak, Milliyet, Cumhuriyet, Respublika, Alparslan Türkeş, Atatürk, Elçibey, Bahçeli, Aytmatov, Bahtiyar Vahabzade, Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Gaspırinski, Nihal Atsız, Alptekin, Kürşad, Tarih, Kardeş, Xalq, Halk, Milletçi, Milliyetçi, Yürek, Ürek, Türklük, Beynelxalq, Arbitrli, Elmi, Jurnal, Nüfuzlu