11 EYLÜL 2001 SALDIRISI - Dr. Tahir Tamer KUMKALE - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









11 EYLÜL 2001 SALDIRISI - Dr. Tahir Tamer KUMKALE
Tarih: 12.09.2011 > Kaç kez okundu? 2962

Paylaş


İnsanları mesut edeceğim diye onları birbirine boğazlatmak insanlıktan uzak ve son derece üzülünecek bir sistemdir-Gazi Mustafa Kemâl Atatürk (1931)



11 Eylül 2001'de ABD'de İkiz Kuleler ile Pentagon'a yapılan terör saldırısının üzerinden on yıl geçti. Tam on yıldır televizyonlarından canlı olarak izlediğim bu vahşi saldırı olayının nedenleri ve sonuçları hakkında yazıyorum. Acaba geçen yıl uluslararası terörizmin önlenmesi ve dünya milletlerinin eskisinden daha güvenli olarak yaşayabilmesi açısından neler yapıldığını araştırıp konuyu derinliğine irdelemeye çalışıyorum. Bu süreçte hep olumlu bir gelişme olup olmadığını değerlendirmeye çalışıyorum.



Ama ne yazık ki terörün her geçen yıl daha da büyüyerek ve etki alanlarını genişleterek insanlığı tehdit etmeye devam ettiğini görüyorum. Uluslararası terörün giderek yaygınlaştırılmasında 11 Eylül terör saldırına muhatap olan ABD’nin attığı yanlış adımların büyük etkisinin olduğunu değerlendiriyorum.



Geçen on yıl içinde dünyanın bu en büyük terörist saldırısının nedenleri yeterince ortaya çıkarılamamıştır. Ve yine bu süre içinde uluslararası terörün önlenebilmesi için hiçbir somut adım atılmamıştır. Aksine dünyamız bugün eskisinden çok daha fazla terör olaylarıyla karşı karşıya kalmaktadır. Teröre kurban verilen masum insanların sayısı azalacağı yerde artmaya devam etmektedir. Bugün dünyanın her köşesi terörizmin hedefi haline gelmiş ve çare bulmak daha da zorlaşmıştır. Yani terör bölgesel olmaktan çıkıp küreselleşmiştir. Son olarak ABD’nin Büyük Ortadoğu Planına uygun olarak Müslüman Ortadoğu devletlerinde başlattığı terör olayları giderek iç savaşlara dönüşmüş ve ülkemizin de içinde bulunduğu bölge tam bir ateş cehennemine döndürülmüştür.



Oysa 11 Eylül 2001 terörizmle mücadelede bir milât olmalıydı. Bu tarihten itibaren dünya el ele verip bu insanlık ayıbı vahşi terör belasından kurtulmalı idi. Ama gerçekler beklenenin tam tersi oldu. Bugün geldiğimiz noktada geleceğe çok daha karamsar bakıyoruz. Çünkü geçen on yılda terör yangınını söndürecek su bulunamamıştır. Ama daima yanan terör ateşinin üzerine benzin sıkılmaya devam edilmiştir.



11 Eylül saldırıları tarihe kara bir gün olarak geçmiştir. 11 Eylül sadece ABD'nin değil, bütün insanlık için yeni bir devrin başlangıcıdır.



Gerçek bir insanlık suçu olan terörizm, İkinci Dünya Harbi'ni takip eden soğuk savaş dönemi'nin etkili bir silahı olarak kullanılmıştır. Devletler terörü kendi millî menfaatlerinin elde edilmesinde acımasızca uygulamışlardır.



Görünüşte bütün resmi devlet ağızlarından terör ve anarşi kınanmıştır. Sahte sözcüklerle ve yarım ağızlarla verilen mücadele sözcükleri ile konu savsaklanmıştır. Fakat terör ateşi daima olmuş ve bu ateş sadece düştüğü yeri yakmıştır.



Son kırk boyunca uluslararası terörizmin acımasızca uygulandığı bir savaş alanına döndürülen güzel ülkemiz terörizme on binlerce masum insanını kurban vermiştir. Nice yuvalar yıkılmış, masum ocaklar söndürülmüştür. Ekonomimiz altüst olmuş, halkımızın refah ve mutluğuna kullanılacak sınırlı ölçüdeki milli gelirimiz de terörle mücadele alanında silahlı mücadele için ayrılmıştır.



Ülkemizdeki terörü yaratan ve destekleyen ülkeler ile bunların denetim altında bulundurdukları uluslararası kuruluşlar bölücü teröristleri açıkça desteklemekten asla çekinmemişlerdir. Ve bu karanlık güçler her terörist eylem sonrası teröristlerden değil, devletimizin yetkili organlarından hesap sormuşlardır. Hatta kanuni yetkilerini kullanan güvenlik güçlerimize karşı da "teröristleri neden cezalandırıyorsunuz" diye açıkça diklenmişler ve parayla sattıkları silahları dahi kullanmamızı engellemeye çalışmışlardır. Ve bu güçler ölen masum insanların acılı ailelerini değil, onları öldüren hapisteki terörist katillerini ziyaret ederek desteklemekten çekinmemişlerdir.



30000 kişinin katili olan çetenin başı Abdullah Öcalan'ı Türk adaletinin elinden kaçırmak için komşumuz Avrupa ülkelerinin üst düzey devlet görevlilerinin birbirleri ile yarıştığını bütün dünya görmüştür. Bosna’da, Kosova ' da, Filistin' de, Çeçenistan' da, Afganistan’ da Irak’ta ve son olarak Tunus, Libya, Mısır, Yemen ve Suriye’de sürdürülen terörist faaliyetlere daima destek olunmuş ve "devletlerin iç meselesidir" denilerek gözler kapattırılmış, binlerce masum insanın katledilmesine göz yumulmuş ve adeta teröre zemin hazırlanmıştır.



Dünya güç dengesini ellerinde tutan devletlerin teröre karşı son derece duyarsız, vurdumduymaz ve destekler mahiyetteki tutum ve davranışları hep devam etti. Ama bunun acı sonucu olarak 11 Eylül 2001’de ABD 'ne yapılan korkunç saldırı gerçekleştirildi.



11 Eylül çapında bir terörist saldırısı ilk defa meydana gelmiştir. Ve bir terörist saldırı bütün ayrıntıları ile dünyanın gözleri önünde kurgu bilim filmi seyreder gibi bire bir yaşanmıştır. Saldırının oluş şekli ve neticeleri ile bu olay, terörist saldırıdan çok artık adı konulması gereken bir yeni savaştır. Çünkü saldırının boyutları ve sonuçları terörizmin çok ötesindedir.



Savaşlar iki hasım ülke veya ülkeler grubu arasında olur. 11 Eylül saldırısında taraflardan birinin ABD olduğu açıkça bellidir. Peki, öte tarafta kim veya kimler vardır. Şu ana kadar binlerce makale, yüzlerce kitap yazılmasına rağmen bunun cevabı net olarak ortaya çıkarılamamıştır.



Bu soruya geçerli olan cevabı ancak ABD verebilirdi. Ancak o da konunun gerçek yönünü ortaya çıkartmaktan ziyade on sene öldürmek için beklediği Usame bin Laden ismine yani El Kaide örgütüne kilitlenmiştir. Fakat meydana gelen durumdan dünyayı yeniden yapılandırma projesinin ortaya konulması için yeterince faydalanılmıştır.,



Şurası bir gerçek ki bu saldırıyı yapanlar başarıya ulaşmışlardır. ABD yönetimi ve halkı ile bu saldırıdan büyük maddi ve manevi yara almıştır. ABD'nin gururu kırılmıştır.



Bu saldırıyı teknik olarak değerlendirmek zordur. Bilindiği gibi en küçük bir askeri karakola yapılacak bir saldırı için aylarla ifade edilen bir ön izleme, gözetleme, planlama, eğitim ve prova safhası gerekmektedir. Dünya güvenlik teknolojileri pazarını elinde tutan ABD gibi bir dünya devinin bu kadar kolay saldırıya hedef olmasının mantıki bir cevabı henüz bulunamamıştır.



Son derece kapsamlı, yapılışı ve sonuçlarıyla inanılmayacak derecede vahşet dolu ve insanlık âlemi için derin yaralar açan 11 Eylül saldırısı; planlı, programlı, yıllar süren titiz bir hazırlık dönemini, eğitimi, provayı, birkaç küçük devletin altından kalkamayacağı kadar yüklü bir maddi desteği, üstün bilgi teknolojisini ve bu teknolojiyi bilip kullanabilen, davası uğruna gözünü kırpmadan ölmeyi göze alabilen bilinçli ve inançlı kişileri, koordineli çalışmayı yönlendirecek yeterli teknoloji ile donatılmış bir komuta merkezine sahip olmayı ve bütün çalışmalarını büyük bir gizlilik içinde yapabilen bir örgütlenmeyi gerektirmektedir.



Uzayı parselleyen uyduları ve dünyanın her kesiminde uçan AWACS uçakları vasıtasıyla binlerce km. öteden çektiği resimlerle insanların göz rengini tespit edebilen, karı-koca arasında yapılan fısıltılı konuşmayı banda alabilen, yeraltının binlerce metre altındaki jeolojik katmanları saptayabilen bilim ve teknolojiye sahip ABD'nin kendi anavatanında vahşice saldırıda bulunulmasını ve bu dünya devinin böyle bir saldırıya karşı hazırlıksız olduğunun görülmesini açıklamak da çok zordur. Bu sorunun cevabı halen verilmemiştir. Mantıki bir izah bulunup kamuoyundaki şüpheler dağıtılamamıştır.



Böyle bir saldırıyı İran, Afganistan, Libya, Irak gibi İslâm ülkeleri ile bazı İslami terör örgütlerine yüklemek yanlıştır ve inandırıcı değildir... Hele Usame Bin Laden gibi her yerde aranan ve daima kısıtlı hareket etmek zorunda bulunan kişilere yüklemek çok daha yanlıştır. Çünkü bu kişiler ve örgütlerin aklı, gücü ve parasının bu çapta bir saldırının organizasyona yetmeyeceği değerlendirilmektedir. Fakat ABD içindeki iktidar ve güç mücadelesinde bulunan fanatik grupların yardım ve desteği ile gerçekleştirildiği anlaşılan bu saldırıda bazı ülkeler ve kişiler taşeron olarak kullanılmış olabilirler. İşte bu mümkün olabilir. Çünkü bu saldırının oluş şekli plânlamanın her safhasında ABD içinden çok önemli yardım alındığını göstermektedir. Aksi halde gerçekleşmesi mümkün değildir.



Bu saldırının etkilerini bütün dünya ülkeleri hissetmiştir. Geçen 10 yıl içinde neler yapılabilirdi? Sorusuna cevap arayacak olursak;



Başkan Bush; ABD halkına yaptığı televizyon konuşmasında "ABD'nin bunu yapanları ve destekleyenleri şiddetle cezalandırarak gücünü dünyaya göstereceğini " vurgulamıştır. Bununla bir büyük yanlışı başlatmış ve yangının üzerine su değil benzin dökmeye başlamıştır. ABD üstün silah ve teknoloji gücünü önce hala çıkamadığı garip Afganistan’da göstermiştir. Sonra Irak ve Saddam Hüseyin üzerine yönelmiştir.



ABD bu saldırılarla terörizmin ve terörist'in tarifini de değiştirmeye muvaffak olmuştur. Vahşice işgal edilerek yakılıp yıkılan vatanını işgalcilere karşı savunan Iraklılar dünyaya terörist olarak gösterilmiştir. Bunların vatanlarını savunmak maksadıyla yaptıkları saldırılarda terörizm olarak nitelendirilmiştir. Kafalar bilerek ve isteyerek iyice karıştırılmıştır.



ABD gibi bilimsel düşüncenin öncülüğünü yapan bir ülke yönetiminin fevri davranışlar içine girmesi için 11 Eylül bahane edilmemeliydi. Terörizmle mücadelede duygular değil bilim ve sağduyu kullanılmalıydı. Burada kanın karşılığı kanla alınmak istenmiş ve sonunda bütün insanlık âlemini karanlığa ve içinden çıkılamayacak bir kaosa sürüklenmiştir. Terörizme karşı ayni misilleme ile, yani ayni silahla değil, daima diyalog içinde diğer ülkelerle işbirliği yaparak çare bulunmalıydı.



Devletlerin bu olayları desteklemelerini önleyecek kesin çözümler bulunmalı ve onları caydıracak geçerli yaptırımlar getirilmeliydi. Teröre çanak tutan ve terör olaylarının oluşmasını hazırlayan ortamı elbirliği ile ortadan kaldırıcı tedbirler" geliştirilmeli ve oluşturulan uluslararası organizasyon ile terör başlamadan kaynağında önlenmeliydi. Ama olmadı.



Sonuç olarak; kuralsız şiddetin sıkça kullanıldığı Asimetrik Savaş uygulamaları günümüz insanlığının gelecek on yıllardaki kaçınılmaz kaderi olacaktır.



Allah masum insanları korusun...







Dr. Tahir Tamer Kumkale



http://www.kumkale.net





Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 33
Dün Tekil 1927
Bugün Tekil 1672
Toplam Tekil 4067806
IP 3.141.41.187






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























10 Sevval 1445
Nisan 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


T rk hakanlar ve T rkmen Padi ahlar devlet i lerinde hatunun fikirlerini st n tutar.
(N ZAM L-M LK)


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.406 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap

"Bu site en iyi mozilla firefox'ta 1280x960 çözünürlükte görüntülenir."

Turan Portal v1.3 | Tasarım TURAN-SAM , Kodlama Serkan Aygün

Turan Nedir?, Bilimsel Dergiler, En popüler Bilimsel Dergi, Endeksli Bilimsel Dergiler, Saygın Bilimsel Dergi, Türk Dünyasının en popüler ve en saygın Bilimsel Hakemli Dergisi, SSCI, SCI, citation index, Turan, Türk Devletleri, Türk Birligi, Türk Dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetler, Özerk Türkler, Öztürkler, Milliyetçi, Türkçü, Turancı, Turan Askerleri, ALLAH'ın askerleri, Turan Birliği, Panturan, Pantürk, Panturkist, Türk, Dünyası, Stratejik, CSR, SAM, Center for Strategical Researches, Araştırma, Merkezi, Türkiye, Ankara, İstanbul, Azer, Azeri, Azerbaycan, Bakü, Kazakistan, Alma-Ata, Astana, Kırgız, Bişkek, Kırgızistan, Özbekistan, Özbek, Taşkent, Türkmen, Türkmenistan, Turkmenistan, Aşxabad, Aşkabat, Ozbekistan, Kazakhstan, Uzbekistan, North, Cyprus, Kıbrıs, MHP, AKP, CHP, TURKEY, Turancılık, KKTC, Vatan, Ülke, Millet, Bayrak, Milliyet, Cumhuriyet, Respublika, Alparslan Türkeş, Atatürk, Elçibey, Bahçeli, Aytmatov, Bahtiyar Vahabzade, Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Gaspırinski, Nihal Atsız, Alptekin, Kürşad, Tarih, Kardeş, Xalq, Halk, Milletçi, Milliyetçi, Yürek, Ürek, Türklük, Beynelxalq, Arbitrli, Elmi, Jurnal, Nüfuzlu