TÜRKİYE – ERMENİSTAN İLİŞKİLERİNDE YENİ AKTÖR KKTC OLABİLİR Mİ? - Samet ZENGİNOĞLU - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









TÜRKİYE – ERMENİSTAN İLİŞKİLERİNDE YENİ AKTÖR KKTC OLABİLİR Mİ? - Samet ZENGİNOĞLU
Tarih: 17.08.2011 > Kaç kez okundu? 3070

Paylaş




XXI. yüzyıl Türk dış politikası, XX. yüzyıl Türk dış politikasından farklı söylem ve pratiğe sahiptir. Şüphesiz, bu durumda Soğuk Savaş’ın sona ermesinin ve ardından oluşan yeni dünya konjonktürünün büyük bir payı olsa da, Türkiye’de yaşanan tarihi, siyasi; mekânsal ve kültürel ‘yeniden idrak’ sürecinin de payı göz ardı edilemeyecek düzeydedir.

Türkiye, II. Dünya Savaşı ertesinde yakın/etkin tehdit olarak gördüğü Rusya ile ve bir dönem Türkiye’deki terör örgütüne alenen destek veren Suriye ile ilişkilerini hem ekonomik, hem de siyasal açıdan belli bir noktaya taşımıştır. Burada dile getirilen iki ülke ile Türkiye arasında vizelerin kaldırılması da ulaşılan noktanın somut neticeleri olarak addedilebilir. Bunun yanında enerji nakil hatları noktasında Gürcistan ile ilişkiler istikrarlı bir görünüm arz etmektedir. Irak müdahalesinin/işgalinin ardından geçen on yıllık süre zarfında Türkiye –her ne kadar tartışılmaya devam edilse de- K. Irak yönetimi ile siyasi ve diplomatik ilişki kurmuştur. Türkiye, İran ile Brezilya ilişkileri ile Batı arasında dengeleyici etkin bir aktör olabilmektedir. Görülebildiği gibi, Türkiye yakın komşuları ile sorunların çözümüne yönelik politikalarla (bu politikalara getirilen bir takım eleştirilere rağmen) bölgede ve buna bağlı olarak uluslararası arenada yeni bir konum elde etmiştir.

Bütün bu olumlu havaya rağmen, Türkiye aleyhine esen rüzgârlar devam etmektedir. İki kronik problem üzerindeki çözümsüzlük, atılan adımlara rağmen halen belli bir sonuç ver(e)memiştir. Bu iki kronik problemden biri, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) tanınmamasıdır. İkincisi ise, Ermenistan’ın (sözde) ‘soykırım’ iddialarına devam etmesi ve bu söylemin tanınma yolu ile bazı aktörler tarafından destek görmesidir.

Kıbrıs’ın Avrupa Birliği’ne dâhil olmasının ardından bu sorundaki aktörler temelde Türkiye ve Avrupa Birliği olmuştur. Çünkü artık, gerek Yunanistan gerekse İngiltere, Kıbrıs’a yönelik söylemlerinde Avrupa Birliği kartını kullanmaktadırlar. Ermeni iddialarına bağlı olarak Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde yer alan diğer aktörler; Ermeni lobisi aracılığı ile soruna doğrudan müdahil olan Amerika Birleşik Devletleri, Güney Kafkasya’da dengeleri gözeterek etkinliğini koruma çabasını devam ettiren Rusya Federasyonu ve gerek enerji nakli noktasında gerek tarihi, kültürel bağlara istinaden ve Ermenistan ile ilişkileri donmuş vaziyette olan Azerbaycan’dır.

Bir yandan Kuzey Kıbrıs tanınmamaktadır, diğer yandan Ermeni iddiaları Demokles’in kılıcı gibi Türkiye’nin üzerinde durmaktadır. Türkiye iki alanda ‘tanınmama’ ve ‘tanınma’ arasındadır. Yaşanan deneyimler göstermiştir ki, her iki sorunun ayrı ayrı çözüme kavuşturulması mümkün değildir. O halde, Türkiye’nin tartışmaya ve eleştiriye açık yeni alternatif çözüm yollarına ihtiyacı vardır.

Bu analizdeki alternatif çözüm önerisi, Türkiye’nin bu iki sorunu birlikte çözmesi üzerine kurgulanmıştır. Yani Türkiye, Kuzey Kıbrıs ve Ermeni(stan) sorununu birlikte ele almalıdır.

Öneriye geçmeden önce iki hususun belirtilmesinde fayda var. Birincisi, Türkiye’de oluşan ‘Batı’ imajında Batı’nın yeknesak bir yapı arz ettiği görülmektedir. Bu algının ortadan kalkması gerekmektedir. Bugün, Türkiye için ‘Batı’ Amerika ve Avrupa (Birliği) olsa da, ABD’nin ve Avrupa’nın bölgesel ve uluslararası politikalarda aynı düşüncelere sahip olduğunu söyleyebilmek mümkün değildir. İkincisi, Avrupa Birliği, oluşturulmuş olan sui generis yapılanma ile ulus-üstü (supranasyonel) bir örgüt olsa da, bütün Avrupa ülkelerinin her konuda aynı fikirde olduğunu söyleyebilmek de mümkün değildir.

Bu iki husustan iki sonuç çıkmaktadır. Birinci sonuç, Batı, Ermenistan ve Kıbrıs sorununda birlikte hareket etmemektedir. Bu iki sorunda Amerika’nın farklı, Avrupa Birliği’nin farklı amaç ve çıkarları vardır. İkinci sonuç, Ermeni iddialarının bazı Avrupa Birliği üyesi ülkeler tarafından tanınması, bu tanımayı Avrupa Birliği’nin gerçekleştirdiği anlamını taşımaz.

Bu farklılıkların ortaya konulmasının ardından, çözüm önerisini net bir şekilde ortaya koymak mümkündür: Türkiye, Ermenistan ile ilişkilerin geliştirilmesi (sınırın açılması başta olmak üzere) için, Kuzey Kıbrıs’ın Ermenistan tarafından tanınmasını şart koşmalıdır. 2009 yılında Zürih’te imzalanan protokolle Türkiye çözümü isteyen taraf olduğunu dünya kamuoyuna göstermiştir. Ancak, daha sonraki süreçte Ermenistan Anayasa Mahkemesinin protokole yönelik tavrı, çözümsüzlüğün halen devam etmesine neden olmuştur. Türkiye bu tavrı kendi lehine çevirmelidir. Çözüme giden adımda çözümsüzlüğün sürmesine neden olan tarafın Türkiye değil Ermenistan olduğu dünya kamuoyuna açıklanmalıdır. Bu takdirde, yeniden anlaşmaya gidilmesi durumunda şartları öne sürebilecek olan taraf Türkiye olacaktır. Buradan çıkan sonuç şudur: Türkiye böyle bir şartı ileri sürebilmek için gerekli zemine sahiptir.

Bu zeminde, Kıbrıs’ın Ermenistan tarafından tanınması şartı öne sürüldüğü vakit:

(a) Kuzey Kıbrıs uluslararası platformda de facto ‘aktör’ durumuna gelecektir,

(b) Her iki sorunun birbirinden ayrı kısır döngüsü ortadan kalkacak ve problemler sadece o soruna yönelik noktalarda ele alınmayacaktır,

(c) Ermenistan-ABD tarafının ilgisi, tehcir meselesinden çok Kıbrıs’a yoğunlaşacaktır,

(d) Türkiye-Azerbaycan ilişkilerindeki Ermenistan faktörü, Dağlık Karabağ sorunu ile değil, Kuzey Kıbrıs’ın tanınıp tanınmaması noktasında ele alınacaktır,

(e) Ermenistan’ın bu yönde atabileceği her adım Azerbaycan’ın Kuzey Kıbrıs’ı tanımasının yolunu açabilecektir,

(f) Avrupa Birliği’nin üyesi olarak kabul ettiği adaya yönelik böyle bir söylemin geliştirilmesi ve ABD’nin Avrupa Birliği karşısında bu öneriyi bir koz olarak kullanabilme ihtimali, AB’nin Kuzey Kıbrıs’ın tanınmaması için, örgüt bünyesinde tehcire yönelik ortak bir siyasi ve hukuki tutum geliştirmesinin yolunu açacaktır,

(g) Türkiye-Gürcistan-Azerbaycan yatay hattına karşı, Rusya’nın Ermenistan-İran ile yeni dikey bir hat oluşturma çabası, Rusya’nın da bu sorunun çözümünde yer alma girişimini ortaya koyacaktır.

Her ne açıdan bakılırsa bakılsın, bu öneriye Ermenistan’ın olumlu cevap vermesi ihtimali, tepkiyle reddetmesi ihtimali ya da böyle bir öneriye sessiz kalması ihtimali, her iki sorunda yer alan aktörlerin farklı amaç ve çıkarları çerçevesinde davranacaklarından hareketle, ortaya çıkacak olan aktörler arası denge durumu ve dengenin korunması için atılması gereken adımların zorunluluğu (şu anki çözümsüzlüklere kıyasla) Türkiye’nin lehine sonuçlar doğuracaktır.

Sonuç olarak, her ne kadar gerçekliği ve tutarlılığı tartışmaya açık olsa da, Türkiye’nin Kuzey Kıbrıs ve sözde Ermeni soykırımı konularında yeni çözüm yollarına ihtiyacı vardır. Ancak bu şekilde çözümsüzlüğü bir çözüm kabul eden fikirler ortadan kalkabilecektir.

sametzenginoglu@gmail.com

SAMET ZENGİNOĞLU















Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 44
Dün Tekil 1505
Bugün Tekil 1431
Toplam Tekil 4076212
IP 18.190.217.134






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























16 Sevval 1445
Nisan 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


T rk milletindenim diyen insanlar her eyden nce ve mutlaka T rk e konu mal d r.
(Mustafa Kemal ATAT RK)


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.502 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap

"Bu site en iyi mozilla firefox'ta 1280x960 çözünürlükte görüntülenir."

Turan Portal v1.3 | Tasarım TURAN-SAM , Kodlama Serkan Aygün

Turan Nedir?, Bilimsel Dergiler, En popüler Bilimsel Dergi, Endeksli Bilimsel Dergiler, Saygın Bilimsel Dergi, Türk Dünyasının en popüler ve en saygın Bilimsel Hakemli Dergisi, SSCI, SCI, citation index, Turan, Türk Devletleri, Türk Birligi, Türk Dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetler, Özerk Türkler, Öztürkler, Milliyetçi, Türkçü, Turancı, Turan Askerleri, ALLAH'ın askerleri, Turan Birliği, Panturan, Pantürk, Panturkist, Türk, Dünyası, Stratejik, CSR, SAM, Center for Strategical Researches, Araştırma, Merkezi, Türkiye, Ankara, İstanbul, Azer, Azeri, Azerbaycan, Bakü, Kazakistan, Alma-Ata, Astana, Kırgız, Bişkek, Kırgızistan, Özbekistan, Özbek, Taşkent, Türkmen, Türkmenistan, Turkmenistan, Aşxabad, Aşkabat, Ozbekistan, Kazakhstan, Uzbekistan, North, Cyprus, Kıbrıs, MHP, AKP, CHP, TURKEY, Turancılık, KKTC, Vatan, Ülke, Millet, Bayrak, Milliyet, Cumhuriyet, Respublika, Alparslan Türkeş, Atatürk, Elçibey, Bahçeli, Aytmatov, Bahtiyar Vahabzade, Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Gaspırinski, Nihal Atsız, Alptekin, Kürşad, Tarih, Kardeş, Xalq, Halk, Milletçi, Milliyetçi, Yürek, Ürek, Türklük, Beynelxalq, Arbitrli, Elmi, Jurnal, Nüfuzlu