Türk Ocakları Ankara Şubesi’nin düzenlediği anma toplantısında Hüsnü Poyraz, ülkü devlerinden Galip Erdem’i, genç Türk Ocaklılara anlattı.



ANKARA (Haber Merkezi) - Türk Ocakları Ankara Şubesi’nin düzenlediği anma toplantısında Hüsnü Poyraz, ülkü devlerinden Galip Erdem’i ölümünün 14. yıldönümünde, genç Türk Ocaklılara anlattı.

Türk Tarım Teşkilatında uzun yıllar görev yapan Poyraz, Galip Erdem’in bir “Derviş Dede” olarak anıldığını hatırlatarak, Erdem’in kendisi için değil Türk milleti için yaşadığını ifade ederek şunları söyledi:

“Galip Erdem, ülkücülüğün çırağı olmayı her şeyin üstünde tutardı. Birbirimizi sevmeye mahkum değil mecbur olduğumuzu söyleyen bir ülkü devimizdi. Galip Erdem’i genç Türk Ocaklıların çok iyi bilmesi gerekir. Onun kısa süren mücadele hayatı bizim için en güzel örnektir.

12 Eylül ihtilâlının sonrasında Mamak’ta yatan ülkücüler için hayatını adadı. O dönemde tüm hayatını Mamak’ta mahkum olanların aile ve yakınlarına yardım için adadı. Nerede bir ülkücü işsizse onun işe yerleştirilmesi için çaba harcadı, durdu.”

Konuşmacı Hüsnü Poyraz, toplantıda tarihi Türk Ocakları binasının durumuyla ilgili olarak da bir hatırlatma yaparak “Tarihi Türk Ocakları binası benim için bir kızıl elmadır. O binanın harcında Türkçülerin harçlıkları bulunmaktadır. Bu bina mutlaka yeniden Türk Ocakları’na kazandırılmalıdır” dedi.

Hüsnü Poyraz, konuşmasında genç Türk Ocaklılara Galip Erdem’in hayat felsefesi ile ilgili sözlerinden örnekler verdi. Poyraz ayrıca Galip Erdem’in ardından Türk düşünür ve fikir adamlarının söylediklerini aktardı.

HATIRALAR TAZELENDİ

Toplantıya katılan Yücel Hacaloğlu, Türkmen Onur, Özer Revanoğlu ve Türk Ocakları Ankara Şubesi Başkanı Türkan Hacaloğlu da, gençlere Galip Erdem ile ilgili anılarını anlattılar. Erdem’i anma toplantısı gelen misafirlere helva ikramının ardından sona erdi.

ERDEM’DEN HATIRALAR…

“Ülkü Devi” Galip Erdem’in hayatından 3 ilginç anı ile büyük Türkçü’yü bir kere daha rahmetle analım.

Galip Erdem, 16 yaşlarındadır. Okuduğu bir 23 Nisan Bayramı şiiri sebebiyle 100 lira ödül kazanır. Erdem, bu 100 lira ile Türkistan’ı kurtarmak hedefini gerçekleştirmek için yola çıkar. Türkistan’ı kurmak kolay olmaz, İran sınırına kadar geldiği hudutta genç bir teğmenin kendisini tevkif etmesi ile son bulur.

İkinci bir anı... Genç bir ülkücü Mamak zindanlarındadır... Nişanlanır ama nişan yüzüğünü bir türlü parmağına takamayınca Galip Erdem devreye girer. O dönemlerin kurtarılmış bölgesinde komünistlere meydan okuyan Tuzluçayırlı bir kadına ulaşılır. Görüntüsü itibariyle bir hüner beklenmeyen kadın, tüm aramaları boşa çıkarır ve nişan yüzüğünü ülkücü gence ulaştırır. Ve ülkücü genç, süregiden davalarda yüzüğünü Galip Erdem’e göstere göstere pozlar verir.

Üçüncü bir anı ile noktayı koyalım:

Galip Erdem, sabahtan akşama kadar yatan gece de durmadan yazan, yemekten çok çay tiryakiliği ile ünlü idi. Onun için geceler Türk milletine faydalı olabilecek şeyleri düşünmek ve yazmakla geçerdi.

Bir gün tansiyonu düşer ve o anda bir de araba çarpar. Aracın şoförü merhametlidir, Galip Erdem’i kucakladığı gibi en yakın hastaneye götür. Hastaneye kadar tansiyonu normale dönen Erdem, anlattıkları ile şoförün bir ülkücü oluşunu sağlar.