SDE E-BÜLTEN - Prof. Dr. Yasin AKTAY - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









SDE E-BÜLTEN - Prof. Dr. Yasin AKTAY
Tarih: 22.02.2011 > Kaç kez okundu? 3163

Paylaş






TARİH: 21 ŞUBAT 2011



SAYI: 40



Stratejik Düşünce Enstitüsü yazar ve uzmanları tarafından kaleme alınan iç ve dış gündeme dair yazılarımızı dikkatinize sunuyoruz. Yazıların tamamını aşağıdaki linklerden veya www.sde.org.tr internet sitemizden okuyabilirsiniz.





Mısır'dan Bakınca Çeşitlenen Türkiye Modeli

Prof. Dr. Yasin Aktay



"Türkiye'nin özel ve istisnaî durumu, İslamcı Araplar olarak bizler için öyle kalmalı. Yani devletin işlerini, hasımlarını ve düşmanlarını, diğer İslamî gruplarla olan ilişkilerini, uluslararası ve bölgesel ilişkilerini idare ettiği yöntemden istifade edilmeli. Bu yönteme yaklaşmalı ve sihrine kapılıp olduğu gibi taklit etmeye kalkışmadan incelemeliyiz. Zira farklı deneyimler arasındaki "sosyal farklılıkları" daima göz önünde bulundurmalıyız". Mısırlı araştırmacı yazar Dr. Kemal Habib'e ait bu sözler, geçtiğimiz Aralık ayında Ankara'da Stratejik Düşünce Enstitüsü'nün düzenlediği Arap Türk Sosyal Bilimler Kongresinde sunduğu "Arap Dünyasında Türkiye Deneyimi tartışmaları" başlıklı tebliğden.





Mısır Musa’sını Arıyor

Prof. Dr. Birol Akgün



Ortadoğu halkları uzun bir siyasi atalet döneminden sonra aniden hareketlendi. Bölgeyi devrim ateşi sardı. Kenan illerinde halk demokrasi talebiyle sokaklara dökülüyor. Onlarca yıldır bir yandan batının siyasi desteği diğer yandan acımasız baskı ve yıldırma politikaları ile ayakta kalan bölgedeki otoriter diktatörler kâğıttan kaplanlar gibi birer birer yıkılmaya başladı. Benzer özellikler taşıyan diğer bölge ülkelerinde de ciddi kıpırdanmalar var. Kısa sürede Suriye, Yemen, Cezayir ve Ürdün gibi güçlü liderlerce yönetilen Arap rejimlerinin yükselen bu siyasi dalgadan etkilenmemeleri mümkün değil. Çünkü Wikileaks’in kurucusu William Assange’in dediği gibi “cesaret bulaşıcıdır.”





Bürokrasi ve Kölelik Tarihi

Prof. Dr. Hasan Tahsin Fendoğlu



Özgürlük açısından Osmanlıdaki bürokrasi-kul sistemi eleştirildiğinde, günümüz modern uluslararası ilişkilerindeki kılık değiştirmiş bürokrasi-kul olgu ve anlayışı da hatırlanmalıdır. Tarihin en eski kurumlarından biri olan kölelik için ünlü düşünür Aristo, kölenin en iyi davranışının efendisine itaat etmek olduğunu, kölelerin evcil hayvan satüsünde bulunduğunu belirtmişti. Kölelik kuşkusuz ki, insan haklarına tamamen aykırı bir düşüncedir. Osmanlı’da köle sistemi eleştirilmeden önce, günümüzdeki “Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyine bağlı Kölelik Çalışma Grubu”nun çalışmaları da izlenmelidir. Kölelerden kurulu askeri güç teşkili, Osmanlılardan önce, Tulunoğulları, İhşidiler, Samanoğulları, Eyyübiler, Memlükler, Gazneliler, Selçuklular ve Endülüs Emevilerinde görülmektedir. Bu devletlerden bazılarının kurucusu kul menşelidir; Eyyübiler ve Memlükler gibi. “Atabeylik” veya “Atabeklik” kurumu, Selçuklularla birlikte İslam dünyasına girmiş, Osmanlılarda “lala” adı ile sürdürülmüştür.





Mısır’da ABD ve İsrail Devrildi

Alper Tan



WikiLeaks’in kripto yayınlarının başlaması ile medyamız “ABD ve İsrail şokta” manşetleri atmış, yorumlar bu varsayım üzerinden yapılmıştı. ABD Başkanı Barack Obama’yı da hedef alan WikiLeaks ifşaatlarının daha ilk günlerinde bu kripto ifşaatlarının iç yüzünün ne olduğuna dair medyada yazılanların aksine şeyler yazmıştım. 29 Kasım 2010 tarihli “WikiLeaks, ABD-İsrail'in oyunu” ve 1 Aralık 2010 tarihli “WikiLeaks'ten sızmayanlar” başlıklı yazıların özeti şuydu. WikiLeaks’in “seçilmiş” kripto ifşaatları ile Neocon Amerika’nın, dünyaya, yeni bir numara çektiğini, Büyük Ortadoğu Projesi elinde patlayan ve iflas eden Neocon zihniyetin, ülkelerin siyasetlerini ve kamuoylarını kendi arzuladığı istikamette yönlendirmeye çalıştığını ifade etmiştim.





Mısırlıları Anlamak

Zeynep Songülen İnanç



Mısırlılar iki haftadan fazla zamandır bir derdin peşinde koşuyorlar. Sorunlarını anlatma çabasıyla sokaklara çıkıyorlar, uluslararası kamuoyuna seslenmeye çalışıyorlar. Seslerinin kimler tarafından ve ne ölçüde duyulduğu halkın taleplerinin karşılanması açısından önem taşıyor. Üstelik talepleri yoksullukla, işsizlikle, yolsuzlukla, otoriter rejimle mücadele etme gibi son derece insani bir zemine dayanıyor. Mısırlıların yeni geleceklerine ilişkin beklentilerinin karşılık bulmasında ise hem iç hem dış dinamikler etkin rol oynuyor. Sokağa çıkan Mısırlılar öncelikle kendi iç yönetimlerine ve devlet başkanı Hüsnü Mübarek’e dertlerini anlatmaya çalışıyorlar. Halk tabanından kaynaklanan bir değişim talebiyle harekete geçen – özellikle genç kesimler, Mısır’daki siyasi ve ekonomik sistemin bir bütün olarak ele alınmasını ve bu çerçevede topyekûn bir dönüşüm sürecini işaret ediyorlar.





İslam Coğrafyasına Yayılan Değişim Rüzgârı

Prof. Dr. Talip Özdeş



Tunus’ta bir gencin yönetimi protesto için kendisini yakmasıyla başlayan ve uzun yıllardan beri Tunus halkı üzerinde her türlü baskı ve sindirme yöntemlerini uygulayarak iktidarı elinde tutan Zeynel Abidin bin Ali rejiminin sonunu getiren büyük direniş ve protestolar, Mısır’daki protesto ve muhalefet hareketlerinin de fitilini ateşlemiştir. Mübarek’i ve rejimini protesto için toplanan Kahire’den İskenderiye’ye ve diğer Mısır şehirlerine kadar milyonlarca insanın müşterek bir amaç (özgürlük, demokrasi, hukukun üstünlüğü, adil paylaşım) için “kefayâ Mubârak” (Artık yeter, Mübarek!) sloganı ile ortaya koydukları tezahürat ve protesto gösterileri, bütün provokatif girişimlere, tehdit ve baskılara rağmen çözülmemiştir.





Mısır Olayları ve Çin’in Tutumu

Doç. Dr. Erkin Ekrem



Pekin Hükümeti Tunus olaylarından sonra Arap ülkelerindeki isyan haberlerini ve ilgili yorum yazılarını sansüre tabi tutmuştur. Özellikle Mısır olayları yaşandıktan sonar internette “Mısır” veya “Kahire” gibi Mısır’ı çağrıştıran kelimelerin aranmasını yasaklamıştır. Kuzey Afrika ve Ortadoğu’daki olaylar sadece Çin’in Xinhua Ajansı’nda verildiği şekilde yazılmaktadır. Çin basında en çok hükümetin Mısır’da mahsur kalan Çinlileri Çin’e getirme çabaları ile ilgili haberler yer almaktadır. Buna rağmen birçok Çinli bazı web sayfalarının forum bölümlerinde ve kısmen Facebook ve Twitter üzerinden haberleşmekte ve konularla ilgili yorumlar yapmaktadır. Bütün bunlar Çin yönetiminin olaylardan endişe duyduğunu göstermektedir.





İran’da “Fitne” ve Politik Oyunlar

Dr. Kaan Dilek



Son yıllarda İran siyasi literatüründe sıkça rastlanılan bir terimle karşı karşıyayız: “Fitne”… Özellikle 2009 yılında gerçekleştirilen ve Ahmedinejad’ın yeniden cumhurbaşkanı seçildiği olaylı seçimler ardından ilk defa İran Dini Lideri bu hareketleri fitne olarak adlandırmış ve ardından İran’da yönetim kadrosu her türlü muhalefeti yeni bir fitne dalgası olarak yorumlamışlardır. Tahran yönetimi son yıllarda gördüğü muhalefet hareketleri karşısında ciddi psikolojik ve politik açmaza doğru sürüklenirken, İran’da yönetici elitlerin rejimin resmi söylemi ve ideolojik temellerine dair en küçük muhalefeti dahi “Fitne” olarak adlandırmaya çalıştığını görüyoruz.





Ortadoğu Yeniden Yapılanıyor

Prof. Dr. Mustafa Aydın



Ortadoğu’da Tunus’la başlayan halk hareketleri gelişerek devam ediyor. Mısırla doruk noktasına ulaşan başkaldırı şimdi Yemende yoğunlaşıyor ve muhtemelen derece farkları gösterse bile her biri despotizmle yönetilen Cezayir, Ürdün, Suudi Arabistan, Suriye ve diğer ülkelere de geçecek ve despot yöneticiler bugün olmasa bile yakın bir gelecekte bu yönetimlerini bırakmak zorunda kalacaklardır. Esasen yükselen dalgayı gören yöneticilerin büyük bir kısmı, adil seçimler ve halkın taleplerini karşılayacak reformları gerçekleştirme sözü vermektedirler. Sözün kısası bölgenin yarım yüzyılı aşkın bir zamandır süregelen siyasal yapısı değişmenin eşiğindedir.E-Bülten üyeliğinden çıkmak için tıklayınız.