Türkiye’nin gündemi çok çabuk değişiyor. Başka gündemlerle esas konuların üstünün örtüldüğü bir ülke haline getirilmiş durumda.







Her hafta, çok önemli olduğu intibası yaratılarak birkaç konu gündeme taşınıyor.







Ama ondan sonraki hafta bunlar unutuluyor. Wikileaks, füze kalkanı tartışıldı, bitti. Maalesef bunların çoğu da magazin şeklinde tartışılıyor. Alkolle ilgili tartışma da magazin haline dönüştürüldü.







En son başkanlık sistemi tartışmaları başladı, devam ediyor. Tunus Mısır da devam eden halk hareketleri tartışılıyor.







Ne ilginç, Tunus ve Mısır’da halkın talepleri tartışılırken, buna kulak verilmesi istenirken Türkiye’de sanki benzer durum yokmuş gibi konuyu ele alan yok..







Tunus lideri Bin Ali ve Mısır lideri Mübarek’in kendisi, oğulları ve yakınlarının servetleri tartışılıyor ama Türkiye’deki liderlerin, eşleri, çocukları ve yakınlarının kısa sürede elde ettikleri servetler konuşulmuyor.







Zengin kesim ile fakir kesim arasındaki uçurum Tunus ve Mısır’da var diye tartışılıyor ama Türkiye’deki durum ne diye tartışılmıyor.







Sanatçı Defne Joy’un alkol’den mi yoksa başka bir nedenle mi öldüğü tartışması yapılıyor.



Dnyanın her tarafında en temel sorunlardan birisi alkol ve uyuşturucu kullanımının giderek yaygınlaşması. Türkiye’de uyuşturucu ve alkole başlama yaşı 12-13’e kadar inmiştir.







Bir hükümetin, toplumu yönetenlerin vazifesi, özellikle gençleri bu tür kötü alışkanlıklardan koruyacak düzenlemeler yapmaktır. Bu çerçevede, Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurulu tarafından yapılan düzenlemeler aslında yerinde ve doğrudur.







Alkol içen, bunu alışkanlık haline getirmiş olanlar var, bundan kurtarılmaları lazım. Devletin vazifesi alkol alışanlığı ve kötü alışkanlıkları önlemektir ama bu alışkanlıklara sahip olan ya da bu şekilde tercihleri olan ve kullanan insanlara hakaret anlamına gelecek şeyleri söylememelidir.







Muhteşem Yüzyıl adlı diziyle ilgili tartışma ise sürüyor. Dünyanın hiçbir ülkesinde bir dizi üzerinden siyasi tartışma yapılmaz..







Söz konusu dizinin, tarihçilerin de ifadelerine göre, tarihi gerçekler konusunda hatalarla ve eksiklerle dolu. Sanatsal ve estetik anlamda yanlışları da olabilir. Ama sonuçta bir dizidir. Bunun üzerinden kıyamet koparmak, Türkiye’de siyasi tartışmalar yapmak anlamsızdır.







Vatandaşların yapması gerekeni yaptığını ve Osmanlıya hakaret ve yanlış tarihsel bilgiler olduğu gerekçesiyle RTÜK’e çok sayıda müracaat yapılmış.







Şimdi RTÜK’ün vazifesi, yasaların kendisine verdiği yetkileri kullanarak uyarılarını yapmaktır. Yoksa bir dizi üzerinden siyasi tartışma yapmak, herhalde uygun bir mesele değildir. Herkes bu memlekette istediği diziyi çeker, yapar ama ne dizi yapanların, ne de bir kısım insanların bunu siyasi tartışma alanına çekmesi doğru değildir.







Aynı şekilde, bu tür dizileri yapanların da bu ülkenin tarihiyle ve kültürel değerleriyle, ülkenin ortak birikimleriyle, bir yerde gerçeği de yansıtmayacak şekilde birtakım hesaplaşmalar içine giriyor olmalarını da doğru bulmam.







Bir diğer tartışma konusu ise Arena stadı açılışında yapılan ıslıklı protestolardı..







Bir hafta sonra söz konusu tartışmalar da unutuldu..







Türkiye; ağız ishalinde… Herkes konuşuyor, konuşuyor… Peki konuşulanlar ülkeye ne kazandırıyor, ne kazandıracak?







Tavsiyem, bu konular üzerinden suni gündemler oluşturmak değil, Türkiye’nin esas gündemine ilişkin konuları tartışmaktır.







Türkiye’deki yoksulluğu, fukaralığı, gelir dağılım adaletsizliğini, şehirlerdeki büyük göçleri ve bunların getirdiği sorunları, Türkiye’nin siyasi ve sosyal sorunlarını konuşmak ve çözümüne dönük fikirler üretmek gerekir.







Günün sözü: Hayali şeylerle uğraşanların, hayal kırıklığı yaşaması kaçınılmazdır.