* Karanlık, hangi sınırda aydınlık olmaya başlar?

* Makûl olma ile saçma sapan olma hangi sınırda ayrışır?

* Kimsesizlik ile kimselilik arasındaki sınır çizgisi nerededir?



* Ilık ile serin’in fizikî sınırı nerededir?

* Rüzgâr, hangi sınırda fırtına haline gelir?

* Sıcak ile soğuk’un sınırı, nerede dost olur?



* Uzayın ve yolların sınırı var mıdır?

* Yol ve Yolculukların sınırı nerede başlar?

* Aç gözlülük ile tok gözlülüğü hangi sınır belirler?



* Güçlü ile güçsüz hangi sınırda ayrılır?

* Ses ile sessizlik’in fizikî sınırı nerededir?

* Acı, hangi sınırda biter; tatlı, hangi sınırda başlar?



* Sinir ile sınır’ın bir sınırı var mıdır?

* Dere, hangi sınırda ırmak haline gelir?

* Eşyanın tabiatı, hangi sınıra kadar hüküm fermâdır?



* Vekiller hangi sınırda, asıl haline gelir?

* Ölüm ile uyku hali, hangi sınırda aynîleşir?

* Gölge ile aydınlık hangi sınırda özdeş haline gelir?



* Zehirlenmenin bir sınırı var mıdır?

* Deliliğin ulaştığı bir sınır var mıdır?

* Deliler hangi sınıra geldiklerinde Veli olabilirler?



* Uyku ile uyanıklık halinin sınırı nerededir?

* Dostluk ile arkadaşlık nerede sınırdaş olurlar?

* Gençlik ile yaşlığının sınırı nerede biter nerede başlar?



* ‘Zihinsizler’ hangi sınırda ‘zihinli’ hale gelirler?

* ‘Vurdumduymazlık’ hangi sınıra kadar devam eder?

* Aptalların, akıllı hale geldiğini sınırı bilenlere ne denir?



* Zaman, ne zaman, zamansızlık sınırına ulaşır?

* Sınırlar olmasaydı, sınır kavramı nasıl tanımlanırdı?

* Her şeyin bir ‘zamanı’ vardır ama bunun sınırı nerededir?



* Öğrenme hangi sınırda öğrenme halinden çıkar?

* İnançsızlık, hangi sınıra geldiğinde inançlılık haline dönüşür?

* İki gözün, aynı objeyi farklı görmeye başladığı sınır neresidir?



* Uysallık hangi sınıra geldiğinde gaddarlık haline gelir?

* Siyasetçi hangi sınırda politikacı kimliği kazanır?

* Hüzün ve huzur hangi sınırda buluşurlar?



* Hüznün bir sınırı var mıdır?

* Huzurun bir sınırı var mıdır?

* İnce duygusallığı hangi sınır kaba duygusallıktan ayırır?



* Siyasetin ve siyasetçinin bir sınırı var mıdır?

* Politikanın ve politikacının bir sınırı var mıdır?

* Bunların her ikinin sınırını bilen vatandaş var mıdır?



* Adamlığın sınırı nerede biter?

* Sonsuzluğun sınırı nerede başlar?

* Fâniliğin bir sınırı var mıdır? Varsa nerededir?



* Siyaset, hangi sınırda siyaset olur?

* Politika, hangi sınırda politikacı doğurur?

* Üçkâğıtçılığın sınırı nerede başlar ve nerede biter?



* Politikacılar hangi sınırda hayata vedâ eder?

* Arkadaşlarına ihanet edenler, hangi sınırda ölürler?

* Fizikî ölüm ile manevî ölüm, hangi sınırda birbirinden ayrılır?



* Neciplik, hangi sınıra geldiğinde, Necis olur?

* Farklılığın, farksızlıktan ayrıldığı sınır nerededir?

* Öğrenmenin bitip, öğretmenin başladığı sınır hangi yaştır?



* Kimin işi, hangi sınırda kimin işinden ayrılır?

* Sınırlar-ötesi ile sınırlar-arası hangi sınırda sınırdaş olur?

* ‘Kendi kendine güvey olmak’ ile olmamak, hangi sınırda ayrışır?



* Muhabbet ile nefret duygusu, hangi sınırda ayrılır?

* Hangi dinozor, hangi sınırda kıdemli dinozorluğu hak eder?

* Adam olma yaşının sonu ile dinozor olma yaşının başı hangi sınırdır?



* Bazıları için ölüm ile yaşamak arasındaki ince sınır nerededir?

* Ne tür inançsızlık olursa olsun inançsızlık sınırı nerede başlar?

* Hangi din mensubu olursa olsun, dindarlığın sınırı nerede başlar?



* Fizik ile kimya hangi sınırda birleşirler?

* Kimsesizler ile kimseliler hangi sınırda aynîleşirler?

* Aşkın sınırı ile nefretin sınırı nerede başlar ve nerede biter?



* Samimiyet ile samimiyetsizlik hangi sınırda birbirinden ayrılır?

* Aşk ve nefret olmasaydı, bunlar arasında bir sınır da olmaz mıydı?

* Zehirlenmeye maruz kalanlar, hangi sınırdan itibaren tedavi edilemez?

* Sibirya’nın sınırı ile Ekvator’un sınırı, aynı sınır mıdır?

* Farklı olanın, farklı olmayandan farkı, hangi sınırda anlaşılır?

* Kâlp yangını ile orman yangınının farkı, hangi sınırda belirgin hale gelir?



* ‘Vurdumduymaz’ olanlar ne zaman ve hangi sınırda ‘vurdum duyar’ olurlar?

* ‘Vurdumduyanlar’ da yeri geldiğinde, ‘vurdumduymaz’ olurlar. Hangi sınırda?

* Kimyası bozulanların, fiziği bozulanlarla, aynı duyguyu yaşadığı sınır neresidir?



* Bu âlem ile öteler âlemi’nin sınırı gerçekte nerede başlar?

* Hayat’ın sınırını mezar mı çizer? Mezar nasip olmayanların sınırı nerededir?

* ‘Kimliği düzgün’ ile ‘kimliği bozuk’ olanın ayrıştığı sınırı kim ve nerede çizer?



* Hâdd’ini bilmeyenlerin sınırları bilinir mi bilinmez mi?

* Bir ‘sınır’dan bahsetmek için illâ fizikî bir ‘mekân’ gerekir mi?

* Kişinin ‘hâddini bilmesi’, aynı zamanda sınırlarını da bilmesi anlamına gelir mi?



* Bülbül’ün Gül’e tutkusu hangi sınıra kadardır?

* Kaliteli olmak ile kalitesiz olmak hangi sınır noktasında bir birinden ayrılır?

* ‘Kalitesiz hayat’ hangi sınır noktasından itibaren ‘kaliteli hayat’ olmaya başlar?



* Dindarlığın kindarlığa dönüştüğü sınır neresidir?

* Ruhî boşluk, hangi sınırda manevî boşluk haline gelir?

* Aymazlık, hangi sınırda aynı zamanda duymazlık haline gelir?



* Kendilerine İnanılanlar, hangi sınırda artık İnanılmaz olurlar?

* Güç Zehirlenmesi’nin sınırı ile Gıda Zehirlenmesi’nin sınırı aynı mıdır?

* Vitrin (teşhir-gösteri) günü, hangi sınırda atölye (çalışma) günü haline dönüşür?



* Dostluğun yok edildiği sınır neresidir?

* Kişi, Dostlarını Kaybettiğini, hangi sınırda ne anlar?

* Ortada sınır kalmadığında dostlarla eski dostlar, eski sınırlarına dönerler mi?



* Kişi, Gücünü kaybettiğini anladığında, hangi sınırda bulunur?

* Kendisini çok Güçlü zannedenler, güçlerinin sınırlarını da bilirler mi?

* Güçlüler, güçlerini kaybettiklerinde sınırda terk ettiklerini bulabilirler mi?



* Kişinin ‘gözünü toprak doyurması, kendi sınırını bildiği anlamına gelir mi?



Âhh, ah!…

Ah sınırlar ah…



Ey gönül!

Sana ne,

Onun bunun

Sınırından?



Sen,

Kendi sınırına bak…

Bırak,

Başkalarının sınırı,

Başkalarının olsun.



Sen!

Sahtelikten uzak,

Gerçek

Kadim dostlarının

Arasına

Sınır

Koyma

Yeter!