Ekonomide “Yapı” Nedir, Neden Önemlidir? (I) - Prof. Dr. Cihan Dura - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









Ekonomide “Yapı” Nedir, Neden Önemlidir? (I) - Prof. Dr. Cihan Dura
Tarih: 08.01.2009 > Kaç kez okundu? 10287

Paylaş


“Yapı” kavramı günümüzde çok ilgi gören, ekonomik teori ve politikada geniş ölçüde kullanılan bir kavramdır. Bir iktisatçı, ekonomik olgu ve sorunlara yapısal açıdan yaklaşmadıkça, ne iyi bir teorisyen ne de iyi bir iktisat politikacısı olabilir.

Ancak yapı evrensel bir olgu olduğundan, yapı kavramı bütün bilimler de kullanılmaktadır. Örneğin, fizik bilimler maddenin yapısını, biyoloji canlı organizmaların yapısını inceler. Matematik kendi alanında, örneğin sayılar dünyasındaki yapı tiplerini tanımlamaya çalışır. Sosyal bilimler, toplumsal olgu ve kurumların, insan davranışlarının yapısını araştırır.

Bu yazının konusu, ekonomik yapı kavramı ve onun ekonomik teori ve politikadaki yeri hakkında temel bilgiler sunmaktır.

I) GENEL OLARAK YAPI KAVRAMI

Yapı kavramını anlamak ve tanımlamak için, bir olgu ile ilgili olarak üç husus göz önüne alınır:

- O olgunun bir “küme” olduğu,

- O kümeyi oluşturan elemanlar,

- Küme ile elemanlar arasındaki, elemanlarla elemanlar arasındaki oransal ilişkiler (kısaca yapısal ilişkiler)...

Buna göre “yapı” şöyle tanımlanabilir: Yapı, bir küme olarak düşünülen bir olgu ile elemanları arasındaki ve o elemanların kendileri arasındaki oransal ilişkilerdir. Her bütün kendi yapısının etkisi altındadır. Basit bir örnek verelim:

Bir A olgusu (küme’si) var. Yalnızca iki elemandan, aı ve a2’den oluştuğunu kabul edelim. A’nın ölçüm değeri 60, elemanlarınki sırasıyla 15 ve 45 olsun. Buna göre, A’nın yapısal karakteristikleri (oransal ilişkileri) şöyle olacaktır: A olgusu (küme’si) içinde aı’in payı %25’dir. A olgusu (küme’si) içinde a2’nin payı %75’dir. A olgusu içinde, a2 elemanı 100 sayılsa, aı 33 olur. Ancak bu gözlemle yetinmeyip bulguların yorumlanması gerekir. Yorum şöyledir: A olgusu; öbür elemana oranla daha büyük bir paya sahip olduğu için, daha çok a2 elemanının etkisi altındadır. A’nın özellikleri ve davranışları, daha çok a2’ye bağlı olarak oluşur.

Gestalt Theorie evrendeki her olguyu bir küme (bütün, cümle, “set”) olarak görür. Kümeler otonom birimlerden (elemanlardan) oluşur. Bu birimlerin bir iç dayanışması ve kendilerine özgü görevleri vardır. Her elemanın oluş biçimi, kümenin bileşimine ve bunları yöneten yasalara bağlıdır.

II) YAPISAL YAKLAŞIM VE YAPISAL ANALİZ

Yerde maişeti peşinde koşturan bir karıncadan Evren’de dolanan galaksilere; maddenin en küçük parçaları sayılan atomdan bir insan toplumuna kadar, dünyada bilimlere konu olan her şeyin bir yapısı vardır. Anlamaya çalıştığımız olgulara bu gözle bakmadıkça, onların yapılarını araştırıp ortaya koymadıkça, gerçeklere ulaşamayız. Öyleyse:

- Hangi olguyu incelersek inceleyelim, o olguyu önce bir küme (bir “set”) olarak göreceğiz.

- Sonra o olgunun, kendisinden daha basit elemanlardan oluştuğunu düşüneceğiz.

- Nihayet, o olgu (küme) ile elemanları arasında, elemanlarla elemanlar arasında ilişkiler olduğunu bilip onları nicel olarak ifade edeceğiz.

Bu temel yaklaşımı benimsemedikçe, dünyada -ister maddî, ister manevî olsun- hiçbir olguyu tam olarak anlayamayız.

Bir olgunun “yapısal analizi”nde, onun oluşturucu elemanlarını görmeye çalışırız. Yapısal ilişkileri hesaplar ve yorumlarız. Bu işlemleri yapmadıkça, o olguyu anlamamız olanaksızdır. Örneğin, Türkiye ekonomisinde tarım olgusunu yapısal analize tâbi tuttuğumuzu kabul edelim. Bu takdirde, tarım sektörünün -örneğin- hangi alt sektörlerden oluştuğuna, bunların göreli büyüklüğüne (2005’te çiftçilik ve hayvancılık: %92, ormancılık ve balıkçılık: %4’er), tarım işletmelerinin boyutuna ve organizasyonunun nasıl olduğuna, hangi teknolojilerin, ne ölçüde kullanıldığına analitik şekilde bakmamız gerekir.

III) “EKONOMİK YAPI”NIN TANIMI VE ÖLÇEKLER

A) Tanınmış Fransız ekonomisti François Perroux (okunuşu: Fransua Peru) “ekonomik yapı”yı şöyle tanımlar: Bir ekonomik ünitenin yapısı belli koşullar altında ve belli bir zamanda o üniteyi karakterize eden oranların tümüdür. Ekonomik yapının bu tanımı, statik bir tanımdır. Çünkü tanımın ilgili bulunduğu ekonomik bütün (küme), belli bir zaman ve mekân boyutunda konumlanmış bulunmaktadır. Örnek: Türkiye’de işsizlik oranı 2007 yılında yüzde 10’dur.

Ekonomik yapının dinamik tanımı şu şekilde yapılabilir: Yapı; bir ekonomik kümenin belirli bir dönem boyunca nispeten istikrarlı görünen (çok yavaş hareket edip, çok yavaş değişen) oranlarıdır.

Dinamik açıdan yapıya örnek: Tablo 1’de görüldüğü gibi Türkiye’de 40 yıl gibi çok uzun bir dönem (1963-2002) boyunca gelir dağılımı eşitlik yönünde esaslı bir değişme göstermemiştir. Katsayılarda gelir eşitliği yönündeki değişmeler yavaş ve küçüktür. Demek ki gibi “aşırı gelir eşitsizliği” dinamik açıdan Türkiye’nin yapısal bir özelliğidir.

Türkiye’de yıllar boyunca tasarruf oranının ve sanayi sektörünün istihdam payının düşüklüğü (1996: %17, 2005: %19) de dinamik açıdan Türkiye’nin yapısal bir özelliğidir.

Tablo 1: Yüzde 20’lik Nüfus Gruplarına Göre Türkiye’de

Gelir Dağılımı (% Olarak)

Grup - Alt - Orta Alt - Orta - Üst Orta - Üst - Toplam

1963 - 4.5 - 8.5 - 11.5 - 18.5 - 57.0 - 100.0

1973 - 3.5 - 8.0 - 12.5 - 19.5 - 56.5 - 100.0

2002 - 5.3 - 9.8 - 14.0 - 20.8 - 50.0 - 100.0

Kaynak: TÜİK

B)Ekonomik yapı, araştırma konusuna göre birkaç ölçekten biri seçilerek incelenebilir: Millî ekonomi ölçeği, sektörel, sektör-içi ölçekler gibi. Örnekler:

- Bir ekonominin yapısı, örneğin şu oranlarla ifade edilir: * Üretimin yapısı (tarım, sanayi, hizmetler), * İstihdamın yapısı (tarım, sanayi, hizmetler), * Millî gelirin dağılımı (kâr, ücret, faiz, rant gelirleri), * Ekonomik faaliyetin yönlenişi (yurt-içi pazar, uluslararası pazar.)

- Bir işletmenin yapısı, örneğin şu oranlarla ifade edilir: * İşletmede kullanılan sermaye ve işgücü arasındaki oranlar, * Kullanılan faktör miktarı ile toplam üretim arasındaki oranlar, * Kullanılan sermaye ile sağlanan kâr arasındaki oranlar.

IV) YAPISAL DEĞİŞME

Bir olgunun herhangi bir ögesinin belli bir andaki (to) yapısını göz önüne alalım. Eğer tı anına geçildiğinde bu yapıyı yansıtan katsayılarda farklı oranlarda değişmeler meydana gelmişse, bu değişmeye “yapısal değişme“ (yapı değişikliği) adı verilir. Bu tanımdan anlıyoruz ki katsayılarda birbirinin aynı oranda değişme olmuşsa, yapı değişmemiş olacaktır.

Yapısal değişmeler; ekonominin, örneğin şu ögeleri göz önüne alınarak incelenebilir: Gelir, fiyatlar, istihdam, yatırım, dış ticaret... Örnek: Türkiye’de 1923-2005 arasında toplam istihdamda tarımın payı %80’den %30’a düşmüştür. Dış ticaretin millî hasılaya oranı %19’dan %53’e yükselmiştir. Bu değişmeler birer yapısal değişmedir ve bulgudur. Bunların örneğin sebepleri, sonuçları, temel sorunlarla ilişkileri açılarından yorumlanmaları gerekir. Örneğin dış ticaretle ilgili katsayılara bakarak, Türkiye’nin dışa bağımlılığının aşırı ölçüde artmış olduğunu söyleyebiliriz.

Bir ekonomide yapısal değişmeye yol açan etmenler (faktörler) şunlar olabilir: Teknolojik gelişme, keşifler ve buluşlar, yaşam düzeyinde ve tüketim kalıplarındaki değişmeler, politik olaylar, devletin ekonomik yapıyı değiştirme yolundaki girişimleri, sosyolojik ve kültürel sebepler.

V) YAPI ANALİZİNİN FAYDALARI

Yapı analizinin rolü ya da sağladığı faydalar iki planda kendini gösterir:

- Açıklama (teori) planında,

- Eylem (politika) planında.

A) Açıklama (teori) planında yapı analizi başlıca üç fayda sağlar:

1) Teorileri Değerlendirme Faydası

Yapısal analiz ekonomik teorilerin açıklama ve uygulanma yeteneklerini ortaya çıkarır. Çünkü her teori belli bir yapıda geçerlidir, farklı bir yapıda işlemez olur. Örnek: Tam rekabet koşulları altında oluşturulmuş bir fiyat ya da üretim teorisi, bir eksik rekabet piyasasında ya da devlet müdahalesinin bulunduğu bir ekonomide geçerli değildir. Çünkü bu son hallerde başka bir yapı bileşimine geçilmiştir. Aslında sorun bu örneğin gösterdiğinden de ciddîdir. Şöyle ki Neoklasik iktisat teorisi gelişmiş Batı ekonomilerinin yapıları göz önünde tutularak oluşturulmuştur. Bu sebeple “az gelişmiş” denilen ekonomilerde birçok açıdan yetersizdir[1].

2) Ekonominin İşleyişini Anlama Faydası

Yapı analizi bir ekonominin global işleyişini daha iyi anlamamızı mümkün kılar. O ekonomide önem derecesi ve etkilenme derecesi farklı alanların mevcudiyetini ortaya koyar. Örnekler: Bir ülkede devalüasyonun ihracat ya da ithalat üzerindeki etkisi, dış ticarete konu malların türüne (tarımsal ya da sınaî ürün olup olmadığına), bunların toplamdaki ağırlığına göre farklı olacaktır.

3) Yorumlama Faydası

Yapı analizi bizi global miktarlar üzerinden yapılan mekanik yorumlardan uzak tutar. Global miktarlar (ekonomik yığınlar) genellikle, kendi içlerindeki elemanların (kısmî miktarların) etki ve tepkilerini gizler. Örnek: Toplam üretim bir global miktardır. Buna karşılık, tarımsal üretim, sanayi üretimi ya da hizmet üretimi birer kısmî miktardır. Yapı analizi bu son elemanlara dayalı yorumlara imkân tanır.

B) Eylem (politika) planında yapı analizi etkili bir ekonomik politika oluşturulmasını sağlar. Bir ekonomiye politikalar yoluyla yön verilirken, o ekonominin yapıları mutlaka göz önünde tutulmalıdır. Eş deyişle, ekonomik amaç ve araçlar o ekonominin yapısal özelliklerine göre seçilmelidir. Yapıların ağırlığına, yaşına, dayanışma ve yumuşaklık derecesine göre, devlet müdahalesinin olanakları, yoğunluğu ve araçları farklı olacaktır.

Herhangi bir ülkede başarılı olan bir politika önlemi, başka bir ülkede mutlaka başarılı olmayabilir. Örneğin, devalüasyon her ülkede ihracatı artırmaz; çünkü ülkelerin ihracat yapıları önemli ölçüde farklı olabilir.

Eğer biz herhangi bir ekonomi politikasının bütün ülkelerde aynı sonucu vereceğini düşünürsek, olaya genel olarak (kaba bir şekilde) bakmış oluruz. Bu tutum bilim-dışıdır ve yapısal yaklaşım yokluğunu gösterir. Oysa ekonomi politikalarını uygularken, ülkelerin yapılarını karşılaştırmak ve hesaba katmak gerekir. Gelişme politikası da öyledir; yapı farklılığı sebebiyle ülkeye göre farklılaşma gerektirir.

Yazımın ikinci kısmında yapı ve politika ilişkisi, yapı gerçeğinin ihmali üzerinde duracak, ulaştığım sonuçları sunacağım.

[1] Bu konuda bakınız: Demir Demirgil, “Batı İktisat Teorisinin Türkiye İçin Geçerliliği”, İktisat Dergisi, S.396, Aralık 1999.





Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 42
Dün Tekil 1927
Bugün Tekil 1771
Toplam Tekil 4067905
IP 3.141.100.120






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























10 Sevval 1445
Nisan 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


T rk hakanlar ve T rkmen Padi ahlar devlet i lerinde hatunun fikirlerini st n tutar.
(N ZAM L-M LK)


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.621 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap

"Bu site en iyi mozilla firefox'ta 1280x960 çözünürlükte görüntülenir."

Turan Portal v1.3 | Tasarım TURAN-SAM , Kodlama Serkan Aygün

Turan Nedir?, Bilimsel Dergiler, En popüler Bilimsel Dergi, Endeksli Bilimsel Dergiler, Saygın Bilimsel Dergi, Türk Dünyasının en popüler ve en saygın Bilimsel Hakemli Dergisi, SSCI, SCI, citation index, Turan, Türk Devletleri, Türk Birligi, Türk Dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetler, Özerk Türkler, Öztürkler, Milliyetçi, Türkçü, Turancı, Turan Askerleri, ALLAH'ın askerleri, Turan Birliği, Panturan, Pantürk, Panturkist, Türk, Dünyası, Stratejik, CSR, SAM, Center for Strategical Researches, Araştırma, Merkezi, Türkiye, Ankara, İstanbul, Azer, Azeri, Azerbaycan, Bakü, Kazakistan, Alma-Ata, Astana, Kırgız, Bişkek, Kırgızistan, Özbekistan, Özbek, Taşkent, Türkmen, Türkmenistan, Turkmenistan, Aşxabad, Aşkabat, Ozbekistan, Kazakhstan, Uzbekistan, North, Cyprus, Kıbrıs, MHP, AKP, CHP, TURKEY, Turancılık, KKTC, Vatan, Ülke, Millet, Bayrak, Milliyet, Cumhuriyet, Respublika, Alparslan Türkeş, Atatürk, Elçibey, Bahçeli, Aytmatov, Bahtiyar Vahabzade, Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Gaspırinski, Nihal Atsız, Alptekin, Kürşad, Tarih, Kardeş, Xalq, Halk, Milletçi, Milliyetçi, Yürek, Ürek, Türklük, Beynelxalq, Arbitrli, Elmi, Jurnal, Nüfuzlu