SİYASET-YARGI ÇEKİŞMESİ VE ADALET! - Nurullah AYDIN - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









SİYASET-YARGI ÇEKİŞMESİ VE ADALET! - Nurullah AYDIN
Tarih: 08.01.2011 > Kaç kez okundu? 2807

Paylaş


Düşünce yapısının ve bakış açısının belirlenmesinde kavramların önemli

yeri var. Kavramlara anlamlar yükleniyor..



Hatırlatalım; Hukuk, hak kelimesinin çoğuludur. Yani haklar anlamına

gelir. Hukuk düzeni de toplumun ve bireyin haklarının güvence altına almak

amacıyla oluşturulur..



Yasaların ve onların uygulanış tarzının; hukuk çerçevesinde olması,

hakları güvence altına alması ve haksızlıkların önüne geçmesi gerekir.

Aksi halde adının hukuk sistemi olması bir şeyi değiştirmez. O yine zulüm

düzenidir.



Hukukun veya yasaların uygulanmasına genellikle adalet, yasaları uygulayan

kurumlara da adliye deniyor. Arapçadaki köküne bakıldığında adalet

kavramının eşitlik anlamına geldiği görülür. Eşitliği sağlayana adil, bir

şeyin dengine, aynen benzer olanına adil denir.



Kavramla kastedilen toplumun bütün bireylerine yasaların aynı şekilde

uygulanması, kimseye ayrıcalık tanınmaması, cezalandırmada da hakları

kullandırmada da herkesin eşit tutulmasıdır. Eğer bu yapılmıyorsa uygulama

adalet değil zulümdür. İsim olarak adaletin kullanılması, yasaları

uygulayan kurumlara adliye denmesi bir şeyi değiştirmez.



Arapçada kanunların uygulanması hakkında yaygın olarak yargı anlamına

gelen kadâ kelimesi kullanılır. Osmanlı döneminde de daha çok bu kavram

kullanılıyor ve yasaları uygulayan kişiye kadı deniyordu. Sonra şeriatı

uygulayanlar hakkında kullanıldığı düşüncesiyle isim kaldırılmıştır.



Şeriat kelimesinin de belli bir yasal düzenlemenin, hukuk sisteminin

bütünü hakkında kullanıldığını hatırlatalım. İslâm’ın da kendine

göre bir yasal düzenlemesi, hukuk sistemi olduğu için ona da İslâm şeriatı

adı verilmiştir. Ama şeriat kavramı sadece İslâm şeriatına has değildir.

Bundan dolayı hukuka, kabul edilmiş yasal düzenlemelere uygun olana meşru

yani şeriata uygun, tersine de gayrimeşru yani şeriata aykırı denmektedir.





Bir yasal düzenlemenin hukuk olabilmesi için insanların haklarını

güvenceye alması ve haksızlıkların önüne geçmesi gerekirken; insanların

meşru haklarını kullanmalarına imkân tanımayan, bunu engelleyen

düzenlemelere, hukuk çerçevesinin geçirildiğini görüyoruz. .



Tsunaminin bütün mekanizmaları etkisi altına alacağı görülüyor.



Güçler ayrılığı tersyüz ediliyor. Siyaset kurumunu, milli iradeyi,

çoğunluk yığınların oy’unu abartılıyor. İstismarcılar, güç

sahipleri derebeyliklerini ilan etmiştir. Kimse kimseyi takmamaktadır.

Hiçbir kurum bir diğerinin üstünlüğünü kabul etmediği gibi, adeta

varlığından da haz etmiyor görünmektedir. Böyle bir güçler ayrılığı

olabilir mi?



Tarihte egemen güç boşluğu derebeylikleri doğurmuştur.

Halk; Cumhuriyetle, demokrasiyle, hukuka göre idare edildiğini düşünüyor.

Oysa; her bir tarafı, derebeylik kurumları sarmış. Bu durumda hukukun

üstünlüğünden, hukuk devletinden, demokrasinin erdeminden bahsedilmesi

anlam ifade etmiyor!



Bu durumda, Türkiye’de hukuk vardır; ama yetkinin, makamın hukuku!

Yani siyaset kurumu ve güç sahiplerince çorbaya çevrilen kurallar! Herkes

oynuyor. Kendine göre değiştiriyor, yorumluyor, uyguluyor. Gücün hukuku,

keyfiliğin hukuku var!



Yargının bağımsızlığı konusu, siyaset kurumu tarafından bir yerde fantezi

ya da lüks varsayılabilir. Ancak siyaset, yargının bağımsızlığını

önemsemelidir.



Yargının bağımsızlığına gölge düşürecek her türlü şaibeli adımdan

öncelikle imtina etmesi gereken siyaset ve yargıdır. Ancak siyaset kurumu

da yargı da yargıya müdahalede bulunuyor görüntüsüne sebebiyet veriyor.

Öyle ya, et kokarsa tuzlarsın, ya tuz kokarsa!



Türkiye’de görüntü hiç de iç açıcı değil: Ne ortak akıl kalmıştır,

ne toplumsal-kurumsal mutabakat! Her şey iflas etmiştir.



Halkın, bireylerin; aradığı ihtiyaç hissettiği şey adalettir.

Siyasetin çivisi çıkabilir, ekonominin çıkabilir. Fakat adaletin çivisi

çıkarsa hiç kimse yarınlara güvenle bakamaz.



Günün Sözü: Adalet temellerinden sarsıldığında, hiçbir şeyin

sağlamlığından söz edilemez.