TRT 1 Ocak 2009 tarihinden bu yana “Resmen suç işlemektedir.”



ancak ne Cumhuriyet Savcıları ne de başka merciler bu konuda seslerini



çıkarmamaktadır. TRT Şeş’in yayın yapması Anayasa’nın ilgili maddelerine açıkça



aykırıdır.



TRT Şeş’in yayın hayatına geçmesinden bu yana bölgeye katkısı var



mı sorusuna yanıt vermekle başlayalım dilerseniz. Öncelikle bölge halkı TRT Şeş



kanalının açılmasını “siyasi bir yatırım” olarak gördü. Tabii bunda PKK’nın



propagandası sonucu olmuştur. AKP bu kanalı seçim malzemesi olarak kurduğu için



yapılan iş ölü doğmuştur. Aslında bu yanlış, bölge halkını tanımamaktan dolayı



yapılmıştır. AKP sanmıştır ki kanalı açınca bölge halkı onlara inanacak ve güvenecek.



Halka yönelik böyle bir çalışma için eldeki bölge radyosu ve TRT GAP Televizyonu



kullanılamamıştır. Bu araçları kullanabilmek için akıl gerekir….!



Roj Televizyonu’nun bölgedeki gücü karşısında, “körün gözüne



parmak sokar gibi” TRT Şeş ile karşısına çıkmak ancak bölgeyi tanımayanların işi



olabilir…! Bu arada bölgenin Kürtçe aksanını bir türlü tutturamayan beceriksizlere



ne demeli takdir sizin…..! TRT Şeş’in bölgede yoğun olarak izlendiği palavraları da



cabası. Bir yayın kuruluşunun en önemli özelliği de “Yayın alanını ve izleyici profilini



iyi etüt edebilmesidir.” ama gelin görün bizim TRT yönetiminde böyle özellikler



aramak beyhudedir….! Ne zaman doğrular bulunur Allah bilir. Bu gidişle zor ama çok



zor….



Gelelim işin hukuki yönüne… Bu konuda da komediler yaşanmakta.



Bilindiği konuyla ilgili 5767 sayılı Kanun 26 Haziran 2008 tarih ve 26918 sayılı Resmi



Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdi. Bu kanun 6. Maddesinin son cümlesi “Kurum



tarafından Türkçe dışında farklı dil ve lehçelerde de yayın yapılabilir." şeklinde



düzenlendi. Cümleden ne anlaşılıyor diye sorduğunuzda ne dersiniz acaba? TRT



Kurumu İngilizce Haber vermiyor muydu, bu kanun çıkana kadar? İngilizce haber



veriliyordu, Dış Yayınlar Dairesi Başkanlığı acep ne iş yapar diye soran çıktı mı? Hayır



en azından ben duymadım. Tüm Kamu yayıncılığı yapan yayın kuruluşlarının yabancı



dilde yayın yapan bir birimi vardır. Türkiye’nin Sesli Radyosu ne iş yapar, hangi dilde



yayın yapar? İsterseniz bir sorun bakalım ne yanıt verecek TRT Genel Müdürü?



Yabancı dilde yayın yapabilen kurum açısından bu kanunla “Yabancı



dil yayını” açısından kazancı yok. “Türkçe dışında farklı dil” cümlesinin anlamı yok.



Peki “farklı lehçelerde de yayın yapabilir.” cümlesi ne getiriyor kurum yayınlarına? TRT



Şeş’i herhalde….! Şimdi sorumuz şu “Kürtçe hangi dilin lehçesi?”, devam edelim



“Türkçe’nin hangi lehçesiyle TRT’de yayın yapılıyor?” bu soruların yanıtını bu kanunu



çıkaran kişilerin de bildiğinden kuşkuluyum açıkçası….! Dilbilim açısından “Kürtçe’nin



dil olup olmadığı?” sorusunun yanıtı çok tartışılmaz bizce. Dilin gerçek anlamda



bilimsel açıdan tanımı ve özellikleri bellidir. Neyse tartışma bu değildir.



Anayasanın üçüncü maddesini “turistik bir madde” haline getiren



“TRT Şeş” uygulamasının temelinden suç olduğunu TRT’nin hukukçu Genel Müdürü



daha iyi bilmesi gerekir, tabii işine gelirse…..! Çok dilli belediyecilik yaptıkları



gerekçesiyle görevden alınanların Danıştay’a başvurusunda, Yüksek Mahkemenin



kararı yeterince açıktır. Ne demiş Danıştay 8. Dairesi “Çok dilli belediyecilik



kararının' gerek Anayasa ve yasa maddeleri, gerekse Avrupa Yerel



Yönetimler Özerklik Şartı kapsamında bir hakkın kullanımı olarak



değerlendirilmesinin olanaklı olmamaktadır. Anayasa ve uluslararası



sözleşmelerde belirlenen ve güvence altına alınan temel ve hak özgürlüklerin



kullanımını aşan, bu kuralların amacına ve öngörüsüne aykırı bir niteliğin



oluştuğu sonuç ve kanaatine ulaşılmaktadır." Özellikle altı çizili cümleye



dikkatinizi çekmek isterim. AİHM ne demiş “Karar ulusal mahkemelerindir.” Türkçe



meali her ülkenin kendine özgü koşulları vardır, biz buna karışmayız….! Avrupalılar



bile arka çıkmıyor anlayacağınız.



TRT Kurumu, Genel Müdürü İbrahim Şahin sayesinde



“Hukuksuzluğun ve hükümet yağcılığının kalesi” olmuştur. Açıkça Anayasa ihlali



yapılmakta ve bölücülük yapılmaktadır. TRT “Lazca, Süryanice gibi dillerde “niye



yayın yapmıyor? Yoksa onlar dil değil mi, hemen o dillerde uydurmasyon kitaplar



çıkarılır ve Kürtçe gibi onlarda hemen Dünya Diline kazandırılırlar. Ey TRT’nin hukukçu



sayın Genel Müdürü biri kalkar da mahkemelerde “Anayasanın eşitlik ilkesine aykırılık



iddiasında” bulunarak dava açarsa ne diyeceksiniz? TRT Şeş Kanalı yayınları



Anayasanın 3. ve 10. maddelerine açıkça aykırıdır. Anayasanın 10. Maddesi “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.” der. 10. Maddenin son fıkrası da “Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.” cümlesiyle biter. Neymiş devletin organları ve idare makamları bütün işlemlerinde “Kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak” hareket etmek zorundaymış. TRT devletin organı değil midir? Bana sorarsanız şu an “AKP’nin organı olarak işlevini sürdürmekte. Bu arada aklımıza şeytan mı getirdi ne; bir Alevi vatandaşımız çıksa TRT bize özgü bir kanal kursun derse, ya da Fener Rum Patriği kanal isterse ne olacak? Sayın Genel Müdür o zaman ne yapar? Hiç kuşkunuz olmasın Başbakana sorar, zaten kurumun adı “Tayyip Radyo Televizyonu” değil mi…! 09.12.2010 Saygılarımızla.