Wikileaks belgeleri dünyayı sarsmaya, devam ediyor. Kurucusu gözaltına alındı. Belgeler her ülkede deprem yaratıyor.







İktidar; yalan, iftira, gerçek dışı diye olayı örtbas etmek isterken, muhalefet ters düşmüş durumda. Birisi ne alaka ise itibar edilmemesini ileri sürerken, diğeri yalnız başına ülke gündeminde konuyu, tutmaya çalışıyor.







Türkiye yine oyun içinde oyunla karşı karşıya! Ne için?







Wikileaks belgelerine tepkiler devam ediyor. Artık gerek ülke içinde gerekse uluslararası platformda belgelerde yer alan konular tartışılıyor.







11 Eylül sonrasındaki ortamı veya stratejik zemini üçüncü veya dördüncü dünya savaşı olarak nitelendirilmişti. Thomas Friedman ve CIA eski başkanlarından Woolsey de bu yakıştırmayı veya tanımı paylaşıyorlardı. Bu bir siber dünya savaşı olarak nitelendirilebilir mi? Gerçekten ortada bir savaş var. Bu savaşın merkez üssü Türkiye ve çevresindeki ülkeler.







İşin iki boyutu var. Belgelere ulaşabilmek ve seçici davranılması yani bir planın gözetilmesi ve ürünü olması! Belgelere ulaşabilmek belki de siber korsanlıkla mümkün olabilir. İsrail’in kayrıldığı ve Türkiye, Suudi Arabistan ve İran gibi ülkelerin de hedef seçildiği anlaşılıyor.







Sızdırmaların gerisinde stratejik bir akıl var. Noam Chomsky seçme belgelerin kamuoyuyla paylaşıldığı ve İsrail’in de özenle kayrıldığını, söylerken, Zbigniew Brzezinski ve Hadley, Wiki’nin sızdırdığı bilgilerin büyük bir çoğunlukla bıktırıcı, biraz utandırıcı ama son tahlilde pek de önemli olmayan geniş çaplı ve düşük düzeyli bir veri dökme olayı olduğunu düşünüyorlar. Brzezinski, bu verilerin içine ABD ve Çin’in, Türkiye’nin, Suudi Arabistan’ın ilişkilerine zarar verme ihtimali yüksek verilerin de serpiştirildiğine inanıyor.







Eski ABD büyükelçisi Edelman ise kanaatini Türk basınıyla paylaşıyor. Edelman ve bağlı bulunduğu hem ideolojik hem de çıkar çevreleri Neoconlar ve onlarla bağlantılı olan İsrail! Sızdırmalarla dünya politikasını yönlendirmek istiyorlar. 11 Eylül sonrasındaki gibi kartları yeniden karıyorlar.







Ross Wilson, ABD’nin diplomatik görüntüsünde büyük bir deliğin açılmış olduğunu itiraf ediyor. Sızdırmalarla birlikte kaynak da ifşa olduğundan dolayı bir yerde bilgi toplayan ve bunu Washington’a ileten diplomatların raporları ve faaliyetleri bizzat ABD Dış İşleri bakanlığı sözcüsünce benimsenmiş takdir, edilmiş ve savunulmuştur.







Dünya’da ve Türkiye’de Siber saldırıyla mücadele önem kazanmıştır.



Son yıllarda giderek artan ve bir siber savaşa dönüşen internet suçlarının küresel çapta 100 milyar dolarlık zarara yol açtığı belirtiliyor. Şirketleri, devletleri hatta sıradan vatandaşları bile tehdit etmeye başlayan siber savaşta Türkiye de büyük risk altında!. Kredi kartı dolandırıcılığı ve banka hesaplarının boşaltılması suçlarında patlama yaşanıyor. 2008’de 830 olan olay sayısı 2009’da 1.511’e yükseldi. Toplam siber suç sayısı ise 2.871 oldu.







Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun hazırladığı Bilgi Güvenliği: Riskler ve Öneriler başlıklı raporda vatandaşları uyarıyor. İnternette kötü niyetli yazılımlar ile hackerların kişilere ait kişisel verileri ele geçirdiği belirtilerek, özellikle Facebook, Myspace, Twitter gibi sosyal amaçlı eğlence ve paylaşım siteleri üzerinden saldırılar yapılabildiğine dikkat çekiliyor.







BTK’nın verilerine göre, dolandırıcılar, kişilerin banka hesabını boşaltmakla kalmıyor. Aynı zamanda bu bilgilerin satıldığı bir pazar da oluştu. Bu pazarda 30-400 dolar aralığında değişen fiyatlarla banka hesapları satılıyor. Kredi kartı numaraları ise 0.50-5 dolar gibi rakamlara el değiştiriyor. Kimlik bilgileri de 10-150 dolar gibi rakamlara satılıyor.







Dinlemeler, internet açılımları ile normal adli mekanizma kilitlenmiş durumda. Yasal düzenlemeler yeterli mi değil mi tartışmaları yaşanırken herkesin kafası karışık.







Günün Sözü: Akıllı ile aptalı ayıramıyorsan, kendini gözden geçir.