BİLGİ TOPLUMU OLMA YOLUNDA KUZEY KIBRIS-1 - Refet RAMİZ - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









BİLGİ TOPLUMU OLMA YOLUNDA KUZEY KIBRIS-1 - Refet RAMİZ
Tarih: 20.11.2010 > Kaç kez okundu? 4296

Paylaş


Bilgi toplumu olma yolunda; bilgi, altyapı, yönetim, eğitim, vatandaş dikkate alınması gereken sistemin iyi bir şekilde işlemesini sağlayacak olan en temel hususlardır. Bu doğrultuda insanlar arası ilişkiler, fikir ve anlayışlar yönlendirici etkenler olarak gözetilmelidir. Temel hususları iyi tespit edilmiş, insanlararası ilişkileri ve fikir ve anlayışları iyi analiz edilmiş bir ülkenin halkı, toplumu gelecekte iyi bir bilgi toplumuna dönüşebilecek, bunun neticelerinden biri olarak da siyasi anlamda iyi bir demokrasinin oluşmasına olanak yaratacaktır.



İnsanlar Arası İlişkiler

Günümüz insanlarını genel anlamda dört farklı ilişkiye sahip olabilen kişiler olarak düşünmek mümkündür: a) arkadaşlık ilişkisi (insani), b) ticari ilişki, c) görev ilişkisi, d) siyasi ilişki. Kişilerde bu ilişkilerin hangisinin veya hangilerinin ağır bastığı, kişilerin karakterini de ortaya koymaktadır. Halkın belirli kesimlerine göre bu ilişkilerin önceliği, ağırlığı da önem arzetmektedir. Tanım yerinde ise tüm aktiviteler de bu ilişkiler üzerinden kurulmakta, yürütülmektedir. Bu ilişkilerden hareketle olası birçok sektöre yönelik çok farklı aktiviteler tanımlanabilir. Bilgi toplumu olma yolunda herbir ilişkiye karşılık düşen hizmet konularının doğru tanımlanması ise hizmetlerin sağlıklı ve güvenilir bir şekilde yerine getirilmesinde önemlidir. Bilgi toplumu oluşturmada, genel olarak devlet sektörü ve özel sektör olmak üzere iki sektörü dikkate almakta fayda vardır. Özel sektör bakış açısıyla, yukarıda tanımlanan ilişkilerin önceliği, ağırlığı çok da önemli olmayabilir. Ancak devlet sektörü anlamında, konusuna göre mutlaka ilişkilerden en az biri ağır basmak durumundadır. Siyasi hükümet açısından, hükümeti kuran kişilerin ve beraberinde çalışacak kişilerin siyasi ilişkisi ağır basmak zorundadır. Hükümet kuran kişilerin, bu dört ilişkiyi ayni anda değerlendirmesi, özellikle bilgi güvenliği açısından önemlidir. Bilgi güvenliği ise devletin güvenliği, hükümetin güvenliği, devamı açısından dikkat edilmesi gereken bir husustur. Bu, devlet çatısı altında yapılacak, yürütülecek çalışmaların sağlıklı ve güvenilir olması açısından da önemlidir. Bu anlamda birçok örnek verilebilir; örneğin Türkiye’de siyasi anlamda CHP ve/veya DP’yi destekleyen istisnai birkaç kişi, K.K.T.C.’de siyasi anlamda C.T.P. den F.S. Soyer ve M.A. Talat’ı ve arkadaşlarını desteklerken, kendi kişisel çıkarları doğrultusunda, birbaşka değişle ticari anlamda U.B.P. li hükümet çalışmalarını ve/veya A.K.P. çalışmalarını doğrudan veya dolaylı destekler görülebilir. Yine Türkiye’de Sn.Abdüllatif Şener, siyasi ilişkisi sona erdiği için AKP partisinden ayrılarak kendi partisini kurmuştur. Bu bağlamda K.K.T.C.’de siyasi hükümette yeralan kişilerin siyasi ilişkilerinin mi, eskiden kalma ticari ilişkilerinin mi ağır bastığına dikkat etmeleri gerekir. Tümüyle ticari zihniyetle ülke yönetilemeyeceği birçok kez ispatlanmıştır. Türkiye’de bir Cumhuriyet kurulu olduğu, insanlar tarafından da bu çok önceleri benimsendiği için, kişiler arası ilişkilerin düzenlenmesinde, kontrolünde büyük yol katedilmiş, en azından insanlar nelerin dışına çıkamayacaklarını büyük ölçüde kavramışlardır. K.K.T.C.’de ise bu böyle değildir. Her nekadar K.K.T.C.‘de demokrasi’nin daha gelişmiş olduğu söylense de, gelişmiş olan sadece insanların yukarıda tanımlanan ilişkileri gereği, bazıları tarafından tam da benimsenememiş, hazmedilememiş fikir ve anlayışlarını serbestçe ifade edebiliyor olmalarıdır, seçimlerde bir siyasi parti yanında doğrudan istedikleri bireyleri milletvekili, belediye başkanı olarak seçebilmeleridir. Örnek olarak belirtilebilecek bir husus da; ticari ilişki, görev ilişkisi gereği yetersiz olan kişinin siyasi ilişkiyi öne çıkarmasıdır. K.K.T.C.’de geçmiş hükümet döneminde bu doğrultuda birçok örnek bulunmaktadır. Bu bağlamda örneğin K.K.T.C.’deki siyasi hükümette yeralan kişilerin; özellikle arkadaş ilişkisi, görev ilişkisi ve siyasi ilişkisi hepsi birden ortak yeterli bulunan kişilerle, güvenilir çalışmalar yürütmesi doğru ve ahlaklı olacaktır.



Türkiye ve Kuzey Kıbrıs’ta Fikir ve Anlayış Farklılığı

Genel olarak Türkiye Cumhuriyeti’nde fikir ve anlayış olarak benimsenen başlıca ilkeleri a) Cumhuriyetçilik, b) Demokratiklik, c) Devletçilik, d) Halkçılık, e) İnkılapçılık, f) İslamiyet, g) Laiklik, h) Maddiyatçılık, ı) Milliyetçilik olarak tanımlamak mümkündür. Bu ilkeler, burada belirtilmeyen diğer birkısım fikir ve anlayışı da kapsadığı için ayrıca belirtmeye gerek yoktur. Türkiye açısından en güzel şey, siyasi anlamda ister “sağ” isterse “sol” çizgiyi temsil ettiği söylenen çok sayıda siyasi partinin ve bunların destekleyicisi insanların, az ya da çok yukarıda belirtilen ilkelerin hepsini benimsemiş olmalarıdır. Zaman zaman birbirlerine üstünlük sağlamak için, farklı çekişlemeler yaşasalar da bu ilkelerden sapmadıkları söylenebilir. Bu ilkeler o kadar benimsenmiştir ki, belirli konularda, veya yaşanan belirli olumsuzluklar sonrasında farklı fikir ve anlayışta olsalar da, mutlaka ilkeler arakesitinde buluşabildikleri için birlikte, dayanışma-yardımlaşma halinde çalışmalar yapabilmişlerdir.



Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yakın tarihte İ. İzcan isimli siyasi şahsiyetin belirttiği bir konu, her ne kadar kendisi kanaatimce doğru algılamasa da, bu anlamda iyi bir örnek teşkil etmektedir: İ.İzcan, K.K.T.C.’deki son Cumhurbaşkanlığı seçimlerini, Sn. Dr.Derviş Eroğlu lehine Türkiye’deki 1980 cuntasının, Ergenekoncuların desteklediğini belirtmiştir. Bunu Sn. Recep T. Erdoğan leyhine/aleyhine olumsuzluk yaratmak amacıyla maksatlı olarak söyleyebileceği de unutulmamalıdır. Ancak, belli ki İ.İzcan’ın ve onun gibi düşünenlerin, özellikle 1980 ve sonrası hakkında bilmediği, algılayamadığı çok şey vardır. Türkiye’deki ve K.K.T.C.’deki tecrübeli kişiler de kanaatimce bu düşünceye sahip kişilere her konuda bilgi vermemekle, böyle davranmakla doğru yapmışlardır. Çünkü iyi bir sistem doğru insanların elinde iyi olur, yanlış insanların elinde ise kötü olur. Türkiye’de doğrularıyla ve yanlışlarıyla büyük ölçüde benimsenen bir sistem vardır. Adı geçen kişi, bunu söylerken bile desteklemekte olduğu Avrupa Birliği mentalitesinin de “dünü” hatırlamaya dayalı olduğunun bilincinde değildir. Öncelikle Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde arkasından yürüdüğü “dünü unutun” mentalitesine ters düşmüş, kendisi ilk olarak dünden bir şeyi hatırlamıştır; o da 1980 Türkiye olaylarıdır. E. Cumhurbaşkanı Sn. Kenan Evren’in 1980 olayları ile ilgili olarak söylediği bir cümle özellikle çok anlamlıdır; “....kendi kendini yönetemeyen demokrasi nedeniyle bu harekat yapılmıştır.....”. Sn. Kenan Evren’in harekat sonrası yaptığı çalışmalarda ise “sağ” ve “sol” dan kişileri belirli görevlere getirerek, Türkiye’nin yeniden değerlerine sahip çıkmasına imkan sağlandığı unutulmamalıdır. Örneğin rahmetli Emekli Vali Sn. Fahri Görgülü, ağırlıklı olarak Cumhuriyetçi Halk Partisi’ne yakınlığı ile biliniyor olmasına rağmen, 1980 sonrası Emniyet teşkilatının başına getirilmiştir. Bu kişi 1974 ve öncesi Kıbrıs olaylarında da Kıbrıs Türküne Türkiye’den yardım aktarılmasında katkı sağlamıştır. Yine rahmetli E. Başbakan Sn.Bülent Ecevit’in, Sn. Necmettin Erbakan ve diğerleri ile birlikte 1974 Kıbrıs Barış harekatı ve sonrasında yaptıkları unutulamaz. Bu kapsamda daha birçok farklı siyasi çizgideki kişinin Kıbrıs’a, K.T.F.D.’ne, K.K.T.C.’ye yaptığı katkılarından bahsedilebilir. Yine bazılarının beğenmediği 1980 olayları, rahmetli E. Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile ANAP’lı dönemlerin başlamasına sebebiyet vermiştir. Bunu takibeden dönemde de Türkiye’nin ve K.K.T.C.’nin kalkınma anlamında sağladığı faydalar aşikardır. 1999’da MHP, DSP ve ANAP’ın yan yana gelebilmesi de, gerektiğinde farklı siyasi görüşte kişilerin yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda biraraya gelebilmelerine iyi bir örnektir. Burada önemli olan Türkiye’deki “sağ” veya “sol” görüşlü olarak nitelendirilen kesimdeki insanların büyük çoğunluğunun yukarıda belirttiğim başlıca fikir ve anlayışları her zaman olarak benimsemiş olduklarıdır. Bu anlayış nedeniyledir ki, Türkiye’deki “sağ” veya “sol” ayrımı gözetmeksizin bu siyasi görüşlerdeki insanların büyük çoğunluğu, Kıbrıs Türk halkını desteklemekte, zaman zaman siyasilerin politikaları gereği küçük standard sapmalar yaşasalar da, özellikle K.K.T.C.’deki Ulusal Birlike Partisi (UBP), Demokrat Parti (DP), Milliyetçi Adalet Partisi (MAP), Halk İçin Siyaset (HİS) parti gibi siyasi partilerle, bu siyaseti destekleyen insanlarla belirli ölçüde fikir ve anlayış birliği taşımaktadır. Nitekim, K.K.T.C.’deki bu siyasi partiler ve onların destekleyicisi insanlar da son cumhurbaşkanlığı seçimlerinde biraraya gelmiş ve Sn. Dr. Derviş Eroğlu’nu destekelmişlerdir. Bu bağlamda; Cumhuriyetçilik, Demokratiklik, Devletçilik, Halkçılık, İnkılapçılık, İslamiyet, Laiklik, Maddiyatçılık, Milliyetçilik ilkelerinin hepsini birden az ya da çok benimsemeyen K.K.T.C.’deki Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP), Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP), Birleşik Kıbrıs Partisi (BKP) gibi siyasi partilerin fikirlerini benimseyen kişilerin, Türkiye’deki insanların anladığı anlamda ne “sol”, ne “sağ” ne de “merkez” olarak nitelendirilmesi doğru değildir. Bu siyasi görüşlere sahip kişiler, K.K.T.C.’de yapılan bazı organizasyonlara Türkiye’den “sol” olarak nitelendirilen siyasi görüşe sahip şahsiyetleri getirtmekle, davet etmekle de “sol” görüşlü olamayacaklarını iyi bilmelidirler. Türkiye’deki ilkelere bağlı “sol” siyasi anlayışı benimsemiş insanları da yanıltmamalı, onların Kıbrıs Türküne yapmaya çalıştığı yardımlara yanlış yönde engel olmamalıdır. Bu kişiler ille de “sol” çizgide yeralmak istiyorlarsa, doğru olan bu siyasi parti destekleyicisi kişilerin de Türkiye’de olduğu gibi, (örneğin Türk solu gibi) en azından Atatürk ilkelerinde yeraldığı şekliyle, Cumhuriyetçilik, Devletçilik, Milliyetçilik ilkelerini doğru ve yeterince benimsemeleridir. Kaldı ki, gelişen bu çağ, özellikle Türkiye ve Kuzey Kıbrıs’ta, farklı olarak nitelendirilen siyasi partileri, bu siyasi partileri destekleyen insanları olabildiğince başta belirttiğim dokuz ilkenin hepsinin birden benimsenmesine itmektedir.



Sn. Recep T. Erdoğan başkanlığındaki AKP’nin geçmiş dönemde KKTC’deki tabir yerinde ise “sol” siyasi görüşe sahip CTP yi desteklerken, Türkiye’de “sol” siyasi görüşe sahip CHP, DSP, SHP, DTP, v.d. gibi siyasi partileri desteklememesi, istisnai durumlar haricinde fikir birliği taşımaması da ilişkilerdeki öncelik açısından ilginç bir örnektir. Ancak zaman göstermiştir ki halk iradesine karşı uzun süreli siyasi oyun oynamak, ilkeler nezdinde mümkün olamamaktadır. Yine “sol” ve/veya “sağ” siyasi mentaliteyi parametre gibi kullanarak, destekleyerek yukarıda belirttiğim ilkelerin tümüne rağmen politika devam ettirebilmek mümkün değildir. Basit anlamda ilkelerden yoksun siyaset, ilkelerin birlikte tam olarak benimsendiği ve uygulandığı toplumlarda, ülkelerde zaman içerisinde yenilmeye mahkumdur. Sürekli istikrarı sağlayacak olan da ilkelerin iyi anlaşılması ve toplumda, gelecekte tümüyle doğru bir şekilde yerleşmesinin sağlanmasıdır. KKTC’deki Özgürlük ve Reform (ÖRP) partisi gibi, ilkelerin tam olarak benimsenmediği ve rüzgara göre yön değiştiren, islamiyeti ve bazı sözde “sol” mentaliteyi benimser gibi gözüken, danışmanını bile “sol” anlayışlı kişilerden seçen siyasi anlayışın ise süreklilik arzetmesi olası değildir. Nitekim KKTC’de birkısım ÖRP partisi destekçisi insan, benimsedikleri ilkeler, taşıdıkları siyasi mentaliteye üstün geldiği için partilerinden ayrılıp, diğer partiye(lere) katılmışlar ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Sn. Dr.Derviş Eroğlu’nu desteklemişlerdir. İleriki dönemde Türkiye’de de cumhurbaşkanlığı seçimi halka açık yapıldığında, KKTC’dekine benzer işbirliklerinin yanında, bundan farklı olarak “sağ” ve “sol” siyasi görüşe sahip insanların ortaklaşa bir kişiyi destekleyebileceği de görülebilecektir. Bu ise Türkiye’nin demokratik bir kazanımı olacaktır. Bunun arkasında da ilkeler nezdinde insanların benimsedikleri ortak fikir ve anlayışlar olacaktır. K.K.T.C.’de bunun güzel bir örneği geçmiş dönem Güzelyurt belediye başkanlığı seçimidir. İlişkiler ve benimsenen ilkeler, siyasi görüşleri farklı bile olsa birkısım insanlar UBP adayını belediye başkanı olarak seçmişlerdir. Kısacası insanlar tarafından geliştirilecek ilişkiler, beraberinde pekiştirilecek ilkeler gerçek anlamda gelişmenin, ilerlemenin, güvenin kalıcı hale gelmesini sağlayacaktır. İleriki nesillere birşeyler bırakabilmenin temelinde de bu yatar. Bugünün, geleceğin “dünü” olacağı düşünülürse, bugünü doğru tanımlamak gelecekte de doğrularla karşılaşılmasına imkan yaratacaktır. Bu doğrultuda şu basit yaklaşım geçiş döneminde faydalı olacaktır: Grup iyi veya doğru ancak grubun bazı bireyleri yanlış olabilir veya birey iyi veya doğru ancak temsil ettiği grup yanlış olabilir.





Siyasi hususlar ve bunun dışında birçok konuda düzenli işleyişi sağlayacak yeni bir sistem tanımlanmıştır. (R.Ramiz).





***

Refet RAMİZ kimdir ?

1971’de Lefkoşa’da doğdu. K.K.T.C. ve T.C. vatandaşıdır. Lefkoşa Türk Lisesi’nden 1989’da okul 3.sü olarak mezun olduktan sonra, Yıldız Teknik Üniversitesinde Elektronik ve Haberleşme Müh. Böl. nü kazandı ve 1993’de bölüm 2.si olarak tamamladı. 1996 da Haberleşme Yüksek Müh. Programını Bölüm 1.si ve enstitü 2. si, 2000 yılında Haberleşme Doktora programını tamamladı. 2000-2006 yılları arasında Y.T.Ü. ‘de, İstanbul-Hava Harp Okulu’nda, 2007’de UKÜ’de, 2008-2009 döneminde de Çankaya Üniversitesinde Öğretim Üyesi olarak çalıştı. Türkiye’nin ilk GSM Laboratuvarını kurdu (2002). 55 den fazla tez danışmanlığı yürüttü. Y.T.U.-IEEE kulübünü (2001), Y.T.U.-Güneş Arabası kulübünü (2005) kurdu. Öğrenci yardım komitesinde yeraldı. Elektronik savunma sistemleri, GSM Sistemi test ve ölçümü konularında yeni kurslar açtı. 1 kitabı, 26 uluslararası makalesi, bildirisi, 15 ulusal makalesi, 1500’den fazla teknik raporu, 40 tan fazla mahkeme bilirkişi raporu bulunmaktadır. 1 ulusal resmi protokol, 1 ulusal özel protokol ve 1 uluslararası resmi protokolün imza sahibidir. Telekom Dünyası dergisi danışma kurulu üyesidir. Davetli olarak 4 uluslararası konferans, 1 ulusal sempozyum, 1 kongre düzenlemiştir. 3 uluslararası programa delege olarak davet edilmiştir. Türkiye’yi temsilen delege olarak uluslararası komite toplantısına katılmıştır. İngiltere, Amerika, Fransa, İtalya, Almanya, Avusturya, Macaristan, Malezya, Tayvan, Dubai, İsviçre, Türkiye, Kanada, Kuzey Kıbrıs’ta bulunmuş ve davetli olarak konferanslara, sempozyumlara katılmıştır. Türkiye’de Turkcell, Telsim’e ait projelerin yürütücülüğünü üstlenmiştir (2001-2002). Elektromagnetik Alan ölçümü konusunda Türkiye genelinde ilk yetkili kılınan kişilerden biridir (2001). Bu konuda Telekomünikasyon kurumuna (bugünkü adıyla Bilgi ve İletişim Teknolojileri Kurumu) danışmanlık yapmıştır. Telekomünikasyon Kurumu ile işbirliği, Ericsson şirketi ile işbirliği anlaşmalarına imza koymuştur (2002). 2 araştırma fonu projesi tamamlamıştır. K.K.T.C. Lisans, Yüksek Lisans, Doktora Teşvik bursu kazanmıştır. TÜBİTAK kimya ödülü, TÜBİTAK teşvik ödülü, T.C. Milli Eğitim Bakanlığı teşvik ödülü, Y.T.Ü. Bilim Teşvik ödülleri almıştır. IEEE, URSİ, EUMWA, Elektromagnetics Academy, Bilirkişiler derneği, Kıbrıs Türk Kültür Derneği, KTEMO üyesidir. 2000-2006 yılları arasında K.K.T.C.’deki bazı derneklerin Türkiye’deki temsilciliğini yapmıştır. Türkiye’de Telekomünikasyon kurumu bünyesinde yürütülen projelerde (M.Ç.K.S., IMEI, v.d.), muhtelif elektronik ve haberleşme kanun taslaklarının oluşturulmasında danışmanlık yapmıştır. İngiltere ile Türkiye resmi kurumları (Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı, Dış Ticaret Müsteşarlığı, Gümrük Müsteşarlığı, Telekomünikasyon Kurumu, v.d.) arasında Uluslararası Resmi bir toplantının proje yöneticiliğini, koordinatörlüğünü yürütmüştür (2004). Uluslararası dergi makaleleri, ulusal sempozyum makaleleri için hakemlik yapmıştır. Avrupa standardlarının Türk standardlarına dönüştürülmesinde görev almıştır. Alternatif enerji sistemleri, elektronik, haberleşme, elektromagnetik, elektronik harp, GSM, Askeri, Politik, Ekonomik yönetim, güvenlik sistemleri, standardizasyon, telekomünikasyon, bilişim teknolojileri, kablosuz haberleşme, v.b. ilgi alanına girmektedir. Halen bekar olup, iyi derecede ingilizce bilmektedir.















Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 54
Dün Tekil 1505
Bugün Tekil 648
Toplam Tekil 4075429
IP 18.119.107.161






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























16 Sevval 1445
Nisan 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


T rk milletindenim diyen insanlar her eyden nce ve mutlaka T rk e konu mal d r.
(Mustafa Kemal ATAT RK)


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.382 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap