TÜRKİYE’NİN 9 GÜNLÜK BAYRAM TATİLİ LÜKSÜ OLAMAZ.. - Dr. Tahir Tamer KUMKALE - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









TÜRKİYE’NİN 9 GÜNLÜK BAYRAM TATİLİ LÜKSÜ OLAMAZ.. - Dr. Tahir Tamer KUMKALE
Tarih: 18.11.2010 > Kaç kez okundu? 2812

Paylaş


Büyük işler ve önemli atılımlar ancak birlikte çalışma ile elde edilebilir. -Gazi Mustafa Kemâl Atatürk(1925)

Dokuz günlük bir Kurban Bayramı tatilini daha geride bırakıyoruz.



İddia ediyorum ki; pek çok alanda dünya sıralamasında alt seviyelerdeki yerini koruyan Türkiye gereksiz uzun tatil uygulamaları ile dünyadaki birinciliğini asla bırakmak niyetinde değildir.



Bana göre dini bayramlarımız kesinlikle tatil ve dinlenme günleri olarak görülmemelidir. Ama günümüzde dini bayramlarımız tamamen tatil olarak algılanmaktadır..



Bayramları tatil olarak uygulatan yönetimlerin milli kültür değerlerimize büyük bir saygısızlık yaptığını düşünüyorum. Çünkü dini bayramlarımız milletimizin birlik, beraberlik ve bütünlüğünün pekiştirildiği, dostlukların sağlamlaştırıldığı, gelenek ve göreneklerimizin en üst düzeyde yaşandığı, yani millet olma vasıflarımızın yeniden hatırlandığı çok özel ve güzel günlerdir. Bu özelliğin ise tatil ile hiçbir ilgisi yoktur.



Türkiyemiz her yönü ile bir tatil cennetidir. Bu bakımdan dünyada benzeri yoktur. Bu cennet tarifinden olağanüstü coğrafi, tarihi ve doğal güzelliklerinden, Türk insanının eşsiz misafirperverliğinden dolayı tatillerini yurdumuzda geçirmek isteyen turistlerin birbirleriyle yarıştığı tatil cenneti anlaşılmamalıdır. Burada bahis konusu çok az çalışıp çok yorularak devamlı tatile ihtiyacı olan, bu yüzden yöneticilerince kendilerine her vesile ile tatil imkânı sağlanan insanların yaşadığı güzel ülkemden bahsediyorum.



Gereğinden çok olan tatil yapılmasını ülkemin önemli ve acilen çözülmesi gereken bir sorunu olarak değerlendiriyorum. Ayrıca 2010 Türkiyesinde insanlarımızın daha çok tatile değil, daha çok çalışmaya ihtiyacı olduğuna inanıyorum.

Gereksiz tatil uygulamaları ile sonucunda insanlarımızın geleneksel değer yargıları ile sosyal hayata bakış açıları değişmiştir. Görüyoruz ki, artık insanlarımızn büyük bir kesimi çalışmayı düşünmemekte ve oturduğu yerden hiç emek harcamadan para kazanmayı istemektedir.



Bugün yeni işe giren bir kimsenin uzun vadeli hedefleri ortadan kalkmıştır. Şimdi gençlerimiz otuz yıl sonra ulaşabilecekleri yaşam standardını daha işe başlarken kazanmak istiyorlar. Evlâtlarımız aileleri tarafından bir ömür boyu çalışarak kendilerine sağlanan yaşam standardını kendi kazanımları olarak görüyorlar ve işe yeni yaşantılarına buradan başlamaları gerektiğini düşünüyorlar. Doğal olarak istediklerini bulamayınca da kolaylıkla bunalıma giriyorlar.



Tamamen tüketim ekonomisine endeksli 9 günlük bayram tatillerinin milli gelenekler ve milli karakterimizi değiştirdiği söyleyebiliriz. Bayramda akraba, dost ve komşularla kaynaşılması, büyüklerin ziyareti, yardımlaşma ve komşular arası dayanışma şeklindeki geleneksel davranışlar yavaş yavaş yokolmuştur. Önce büyüklerimiz tatil yörelerine ve yazlıklarına kaçmışlardır. Sınırsız harcamaları ile dünyada isim yapan zenginlerimiz dünyanın en lüks tatil beldelerinin aranılan ve değer verilen vazgeçilemez müdavimleri olmuşlardır. Bu uygulamaları kendine örnek alan gençlerimiz de aynen büyüklerini taklit etmişlerdir. Sonunda bayram denilince bayram dayanışması değil, tatil ve evden uzaklaşmak akla gelmeğe başlamıştır. Acı ama gelinen gerçek budur. Asırlardır devam eden güzel bizi biz yapan güzel alışkanlıklarımız ne yazık ki teker teker yok edilmektedir.



Milli servetimiz; bize nereden geldiği belli olmayan tatil hevesi yüzünden şehirlerden tatil köylerine taşınmıştır. Bu taşınma ile birlikte gelenek ve göreneklerimiz, Türkün kendine has milli hasletleri de giderek kaybolmaktadır.



Yöneticilerimiz ise karar verdikleri yerli yersiz tatillerle, yerleşik düzendeki insanlarımızı adeta evlerinden çıkartarak tatil beldelerine gitmeye zorlayarak milletçe karşılaştığımız manevi yıkımın gerçek mimarları olmaktadırlar.



Bugün deniz ve göl kıyılarımız, kıyılara bakan bütün tepelerimiz ile ormanlık bölgelerimiz; kibrit kutusu gibi birbiri üstüne binmiş sayısız tatil evi ile doldurulmuştur. Yazlık almak ve hatta mümkünse birkaç tane almak moda olmuştur.



Yılda en fazla 1,5-2 ay kalınabilen bu yazlık evlerde her türlü konfor ve medeni gereç mevcuttur. Telefon, beyaz eşya ve modern mimarinin bütün süslü imkânları düşünülmüştür. Ayrıca çoğu hiç kullanılmayan bu evlerde her yıl deniz ve rutubetin meydana getirdiği tahribatın tamiri için zorunlu olarak harcanan meblağlar ise düşünüldüğünen çok daha fazladır.



Alt yapı sorunları asla çözülemeyen ve sadece dinlenmek fikri üzerinde gerçekleştirilen bu büyüklükte bir çarpık bir yapılaşmanın örneğine gelişmiş ülkelerde rastlamak mümkün değildir. Çok tehlikeli bir deprem kuşağında yer alan ülkemizde; bu üçüncü sınıf malzeme ile inşa edilerek, boya ile süslenen yüzbinlerce binanın insanlarımıza mezar olduğunu 17 Ağustos 1999 depreminde birlikte yaşayarak gördük..



Oysa bu tatil beldelerine sadece dinlenmek hedefine yönelik olarak yatırılan büyük paralarla ülkemizin her yanında üretime yönelik sayısız işyeri kurulabilirdi.



Keşke, turizm açısından eşsiz değerdeki bölgelerimizdeki tatil evlerini almak için yaptığımız küçük, fakat bir araya geldiğinde çok büyük meblağlara ulaşan tasarruflarımızı daha faydalı ve yararlı yatırımlara yöneltilebilseydik.



Keşke, insanlarımızı dinlenmeye ve yatmaya değil de, daha çok çalışmaya ve daha çok tasarrufa teşvik edilebilseydik.



İşte o zaman milli gelirden aldığımız pay da bugünkü seviyesinin birkaç kat üzerinde olurdu. Hem fert ve hemde devlet olarak daha zengin olurduk.



Sonuç olarak; Ak Parti en son kurban bayramı tatilini uzatma uygulaması ile yanlış yapmıştır. İşsizlik tehdidi altındaki Türk milletinin bugünkü ekonomik gelişmişlik düzeyi ile dinlenmeye ve tatile değil daha çok çalışmaya ihtiyacı olduğunu yöneticilerimiz artık görmelidir.





Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 29
Dün Tekil 1238
Bugün Tekil 1722
Toplam Tekil 4065930
IP 3.144.243.160






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























9 Sevval 1445
Nisan 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


Saraylarda s remem da larda s rd m , Bin cihana de i mem u ks z T rkl m .
(H seyin Nihal ATSIZ)


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 2.217 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap

"Bu site en iyi mozilla firefox'ta 1280x960 çözünürlükte görüntülenir."

Turan Portal v1.3 | Tasarım TURAN-SAM , Kodlama Serkan Aygün

Turan Nedir?, Bilimsel Dergiler, En popüler Bilimsel Dergi, Endeksli Bilimsel Dergiler, Saygın Bilimsel Dergi, Türk Dünyasının en popüler ve en saygın Bilimsel Hakemli Dergisi, SSCI, SCI, citation index, Turan, Türk Devletleri, Türk Birligi, Türk Dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetler, Özerk Türkler, Öztürkler, Milliyetçi, Türkçü, Turancı, Turan Askerleri, ALLAH'ın askerleri, Turan Birliği, Panturan, Pantürk, Panturkist, Türk, Dünyası, Stratejik, CSR, SAM, Center for Strategical Researches, Araştırma, Merkezi, Türkiye, Ankara, İstanbul, Azer, Azeri, Azerbaycan, Bakü, Kazakistan, Alma-Ata, Astana, Kırgız, Bişkek, Kırgızistan, Özbekistan, Özbek, Taşkent, Türkmen, Türkmenistan, Turkmenistan, Aşxabad, Aşkabat, Ozbekistan, Kazakhstan, Uzbekistan, North, Cyprus, Kıbrıs, MHP, AKP, CHP, TURKEY, Turancılık, KKTC, Vatan, Ülke, Millet, Bayrak, Milliyet, Cumhuriyet, Respublika, Alparslan Türkeş, Atatürk, Elçibey, Bahçeli, Aytmatov, Bahtiyar Vahabzade, Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Gaspırinski, Nihal Atsız, Alptekin, Kürşad, Tarih, Kardeş, Xalq, Halk, Milletçi, Milliyetçi, Yürek, Ürek, Türklük, Beynelxalq, Arbitrli, Elmi, Jurnal, Nüfuzlu