Müjdeler olsun artık devletin radyo televizyonu “Teröristleri”



programa çıkarıyor. Ne gam ne tasa “Kamu Yayıncılığı, dürüstlük ve en önemlisi



saygınlık” kavramları ayaklar altında….!



Daha önce “Ergenekon Soruşturması Kapsamında” yapılan



operasyonları yapılmadan önce bilerek “Dünya Habercilik Tarihinin en önemli



müneccimlik olayına” imza atan Tayyip Radyo Televizyonu bu başarılarını gölgede



bırakacak çalışmalar için sürekli çalışıyor. Düşünün kişi evi aranmadan önce TRT’den



duyuyor…..Sanırsınız yayın kuruluşu değil müneccim âlimleri türü bir teşkilat… Kim



bilir TRT’de “Cemaat yapılanması yerine Müneccim yapılanması” olmuştur. Bu



iktidardan her şey beklenir.



Neyse daha sonra İnterpol’un “Kırmızı Bültenle” aradığı ve AKP Hükümeti



için “Okyanus Ötesi” destek sağlama şebekesi üyesi Tuncay Güney’i ekrana çıkararak



“Asrın Soytarılığına” imza atan TRT Yönetimi aldığı cezadan da akıllanmamış



gözüküyor. Milletin parasını cezalara ödeyen bir yönetim var TRT Kurumunda artık…!



Allah’a çok şükür “Biat ettikleri Hükümet“ gibi burunlarını mahkeme kapılarından



çıkaramıyorlar. Sonuç olarak “Saygınlığı kalmayan bir kurum ve halkın parasını



cezalara ödeyen bir yönetim” profili çıkıyor ortaya….!



Referandum sırasında yaptığı programlarla “Evet” üzerine propaganda



yapan TRT’nin kimi yöneticileri yargıda. Peki bunları kim atadı ve göz yumdu diye



soran yok…. TRT 1, TRT Haber ve TRT 6 Kanallarının Koordinatörleri hakkında “Görevi



Kötüye Kullanma” suçundan dava açılmış ve bilirkişi raporu “Kanalın Tarafsızlık



İlkesini” ihlal ettiği yönünde rapor vermiş, hem de program program……! Tabii bu



arkadaşlar rahattır, AKP bu tip suçlar için indirim ve af getiriyor. Ne derler sinek



sineği ısırmazmış….

Bu vukuatlardan sonra, sıra Mehmet Ali Ağca denen teröriste TRT



ekranlarını açmaya geldi. Hemen onu da yapıverdiler. Niçin yapma gereği duydular?



Bu soru kimse tarafından sorulmadı. Adımızdan emin olduğumuz kadar eminiz ki,



hedefte MHP vardır. Çünkü MHP’yi ancak halk arasında “Ülkücü” olarak bilinen bir



kişinin anlattıklarıyla çok daha rahat vurabilirisiniz. Bakın Mehmet Ali Ağca ilerleyen



zamanlarda daha çok sahne alacaktır ve sözleri ve saptamalarıyla MHP’nin oyları



düşürülmeye çalışılacaktır. Bakalım TRT ekranlarını hangi teröriste açacak. Sırada



kim var göreceğiz. Bakarsınız PKK elebaşı Abdullah Öcalan çıkmış değil mi ya…!



Ana Muhalefet partisi CHP bayağı çalkantılı bir hafta geçirdi. Ancak çabuk



toparlandı. Burada üstünde durulması gereken konu “Önder Bey’in gitmesi” sonucu



CHP siyasetinde değişim olacak mı olmayacak mı sorusudur? Bu soru çok ama çok



önemlidir. Deniz Baykal ile Önder Sav arasındaki ortak nokta ikisinin de “Ulusal Sol”



görüşe sahip olmasıdır. Bugün parti örgütlerinde Önder Bey güçlü olsa da, tüm örgüt



Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nu desteklemektedir. Güç sorunu başkanlıkta değil,



Milletvekillerini seçecek mevkide…. Sayın Sav ne dedi “Partide başkan sorunu yok”. Bu



sözlerin meali şudur “Sayın Kılıçdaroğlu ile sorunumuz yok, ama…..” yani belirlenecek



milletvekillerini kim seçecektir, sorunun özü budur.



Partinin Deniz Bey’in ve Önder Bey’in belirlediği rotadan çıkıp çıkmayacağı



herkesin merak konusu. Türban konusunda hafif bir kımıldama oldu ancak taban buna



izin vermedi. Sayın Kılıçdaroğlu’nun “Genel Af Söylemi” kimilerince erken oldu,



kimilerince söylenmemesi gereken bir sözdü. Biz ilk düşüncenin doğru olduğunu



düşünenlerdeniz. Geçtiğimiz gün Ulusal Kanal’da “Alternatif” programını izlerken,



gazeteci ağabeyimiz sayın Sabahattin Önkibar’ın bir eleştirisini dinledim. Kemal



Kılıçdaroğlu’nun Fransa’da “Ahmet Kaya’nın ve Yılmaz Güney’in mezarlarını ziyaret



edeceğini” söylediğini bunun da yanlış olduğunu vurguluyordu. Ağabeyimizin



düşüncesine hem katılıyorum hem de katılmıyorum…. Niçin katılıyorum diye



sorarsanız, bu eleştiriyi “Milliyetçi oylara sahip” bir parti için doğru olduğunu



düşünüyorum. CHP açısından “Milliyetçi–Sağ cephesinde” tepki toplayacağı kesin. Ama



unutulmamalıdır ki, CHP sağ değil sol bir partidir. Bu pencereden bakılırsa da, bu



düşünce yanlıştır. Ahmet Kaya ölmeden önce “PKK Çizgisinde” görünen bir sanatçı



olsa da, “Türk Solu” açısından önemlidir. Müziği ile kitleleri etkilemiş bir sanatçı Ahmet



Kaya, özellikle “Türk Solunu”… Dönemimizin üniversite gençliği çok etkilenmiştir



ondan. O zamanlar “PKK” o kadar gündemde değildi. Sonuç olarak bu gerçeği



değiştiremezsiniz. Yılmaz Güney’de “Sol Düşüncenin” önemli bir ismidir. CHP’nin



yıllardır “Sol Değerleri öne çıkarmadığını” söyleyip de sandığa gitmeyenlerin sayısı bir



hayli çoktur. Bu itibarla CHP artık daha sol bir parti olacaktır. Kimse CHP’den “Merkez



Sağa” kaymasını beklememelidir. CHP kurulduğu tarihten bu yana “Sol Anlayışta”



olmuştur. Ama “Ulusal Sol Kimliğinden” asla sapmayacaktır. Eğer böyle bir anlayışa



girerse taban bunu da önler, kimse merak etmesin. CHP tabanı asla “Merkez Sağ



Partilerin Tabanı” gibi lidere her zaman biat etmez. Bu da CHP’nin sigortasıdır. Birkaç



cümleyle de, bir gazetenin köşe yazarının CHP’nin Genel Başkan Yardımcılarından



ve dostumuz sayın Mesut Değer’i “Kürtçü” olarak nitelemesi konusuna değinelim.



Dostumuz Mesut Değer’i bu satırların yazarı kadar kimse doğru tanıyamaz. Daha



öncede belirtmiştim, Mesut Bey, Diyarbakır’da kimse “Ben CHP’liyim” demeye cesaret



edemediği dönemde, bunu söyleyebilmiş ve eylemleriyle de bunu kanıtlamış bir



arkadaşımızdır. Diyarbakır’da Atatürk’ün partisine sahip çıkmak için önce yürek sonra



da inanç gerekir. Bunu kimse aklından çıkar mısın? Kişileri doğru tanımak çok önemli.



Sözümüzü bitirirken Kurban Bayramının İslam Alemine hayırlı olmasını dilerim, daha



nice bayramlara. Saygılarımızla. 15.11.2010