Sanayi ve Ticaret Bakanı KOBİ'lere toplam 3 milyar liralık kredi destek paketini açıkladı. Pakette, İhracat Kredi Destek Programı'nın üst limiti işletme başına 200 bin dolar, Ölçek Endeksli Büyüme Kredisi Destek Programı kapsamında işletme başına verilecek mikro ölçekli kredinin üst limiti 30 bin lira, küçük ölçekli işletmeler için üst limit 50 bin lira, orta ölçekli işletmeler için üst limit ise 80 bin lira olarak tespit edildi.



Bu çerçevede mikro kredi 10 işçiden az işçi çalıştıran, yıllık ciro toplamı 1 milyon liradan az olan, küçük ölçekli işletme kredisi 10-49 arası işçi çalıştıran, yıllık cirosu 1-5 milyon lira arası olan, orta ölçekli işletme kredisi 50-249 arası işçi çalıştıran, yıllık cirosu 5-25 milyon lira arası olan işletmelere verilecek.



Destek paketi çerçevesinde verilecek kredilerin faizlerinin dörtte üçünü KOSGEB, dörtte birini işletme karşılayacak. Açıklamaya göre; kredinin aylık faizi yüzde 0.94 olarak belirlendi.



Daha önce de Bakan demişti ki; Ana sözleşmelerde artık bir noter tasdikinin olmayacağı bir döneme gideceğimizi görüyoruz. O zaman göreceğiz, noter arkadaşlarımız bir direniş gösterecekler. Diyecekler ki ’Ne olacak bizim harçlardan aldığımız paylar, noter tasdik ücretleri?’... Olmayacak. Bakkal dükkanlarına nasıl yeniden yapılanmayı öğütlüyorsak noterler için de yeniden yapılanmayı ve onun için yeni mekanizmalar kurmayı geliştireceğiz…..Bu kadar çok noter olmayacak mesela o zaman. Daha az olacak, daha organize olacak, daha nitelikli başka tür işler ortaya çıkmış olacak. Ama bu teknolojik gelişmenin önüne geçmek mümkün değil, elektronik imza ile şirket kurmayı yapmayalım mı? Ana sözleşmeleri evinden imzalasın, notere gitmesin, bu kolaylıktan insanlar istifade etmesinler mi? Etsinler. Bir mekanizma devreden çıkıyorsa, çıksın o mekanizma devreden ve insanlar işlerini daha hızlı yapsınlar.”



Bakan bunları diyor ama Türkiye gerçekliğini bir tarafa bırakıyor. Yıllardır yapılan açıklamalar birbirinin tekrarı.



Oysa KOBİ’leri; Türkiye ekonomisinin çözülmesi gereken bir sorunu olarak değil, ekonominin motoru olarak görmek gerekir.



Türk sanayisi, montaj sanayi olmaktan da çıkıp tamamen ithal yapılanmaya giderken, güçlü yabancı dev şirketlerle rekabet olanağı da ortadan kaldırılmış oluyor.



KOBİ stratejisini oluştururken KOBİ’lerin ekonomik olduğu kadar sosyal faydalarının da dikkate alınması gerekir.



KOBİ’ler, faaliyet gösterdikleri bölgelerde istihdam ve gelir artışı sağlayarak, sosyal istikrara katkı sağladıkları unutulmamalıdır.



Başarılı KOBİ’ler bulundukları bölgede, kalifiye elemanlar yetişmesine ve yeni işletmelerin doğuşuna da zemin hazırlıyorlar.



İşletmelerin yüzde 99’undan, istihdamın ise yüzde 80’inden fazlasını oluşturan KOBİ’lerin, ekonomiye yatırım, üretim, istihdam, ihracat ve ödedikleri vergiler açısından önemli katkı sağladığı göz ardı edilmemelidir..



Küresel krizin temel çıkış noktalarına yönelik bir açılım henüz yok. Ancak yangının hasarının nasıl giderileceği, enkazın nasıl temizleneceği yeni yapının nasıl çatılacağı henüz belirsiz. Yeni bir kriz dalgası ile karşılaşıp karşılaşılmayacağından da kimse emin değil.



Bu küresel krizi mikro yapısal sorunların üzerine gitmek için bir fırsata dönüştürmemiz şart görünüyor. Önümüzdeki dönemde ortalama büyüme hızını bugüne kadarki yüzde 4’lük eşikten yukarı çekmek zorundadır. Bunun nasıl yapılacağı tartışılmalıdır.



Büyümenin iç dinamiklerinin rekabet, yatırım ortamı, bölgesel kalkınma, yeni ihraç pazarları gibi boyutları üzerinde özenle, dikkatle, detaylı olarak çalışmak şart!.



Ancak bunlar görülebiliyor mu? Hayır.

Gündem konusu ne; açılım saçılım, demokratikleşme, anayasa değişimi, türban. Hep aynı hep aynı?



Günün Sözü: Hedeflerine varmak istersen her ihtimale göre düşün planla ve uygula.