Şeref sözcüğünü ağzına almak için, o sözün gereklerini yerine



getirmek gerekir. Başkalarının şereflerinin ölçüsünü ölçmenin temeli budur.



Recep Bey buyurdu “AKP PKK ile görüştü diyenler şerefsizdir.”



Tamam böyle bir görüşme yoksa dediğiniz yerden göğe kadar haklı ve doğrudur.



Ancak…. Burada adama sorarlar “Ey Recep Efendi, sen MHP ve CHP’ye şerefsiz



diyorsun da, bunu Kandil’den açıklayan Karayılan hakkında niçin aynı sözleri



söylemiyorsun ya da söyleyemiyorsun?” Öyle değil mi ya, ilk açıklamayı yapan



PKK’nın Komuta Kademesinin en üst düzey yetkilisi Murat Karayılan…. O zaman şeref



konusu en çok onu ilgilendirir….! Diyemez çünkü o görüşme yapılmıştır. Eğer Murat



Karayılan’ın şerefiyle ilgili en küçük açıklama yaparsa, bu kez kimlerin nasıl görüştüğü



yer ve zamanıyla birlikte basına açıklanır. Bunun anlamı da Recep Efendi’nin siyasi



tarihin mezarlığına süpürülmesi demektir. Kime anlatabilir PKK ile hükümetin görüşüp



anlaşmasının nedenlerin…. İşte size şerefin yerlere serildiği bir manzara. Ey Türkiye



Cumhuriyeti’nin Başbakanı bu mudur senin şeref anlayışın. Senin şeref anlayışında



“Bu memleketin Mehmetçiklerini acımadan vuran ve kendi halkına kurşun yağdıran



Terör Örgütü PKK ile masaya oturup anlaşmak” mı vardır? Bunun anlamını Damat



Ferit Paşa’dan sormak gerekir.



Ne diyorduk “Kişilerin şerefini ağzına sakız edebilmek için, önce



senin şerefin tartışılmamalıdır…..!” Devam edelim örneklerimize. Silivri Oteli’nde hâlâ



suçlarını bilmeden yatan kişilere yapılanlara ne demeli…! PKK’nın elebaşı Abdullah



Öcalan’ın İmralı Swiss Oteli’nin genişliği, büyüklüğü tartışılırken, Silivri Oteli’nde sekiz



metrekarede yaşayanlar “Adam öldürmeyip, bu vatanın bütünlüğünü savundukları”



için mi eziyet çekiyorlar. PKK elebaşı her türlü isteği yerine getirilirken, suçlarının ne



olduğunu bilmeyen “Yurtsever, vatansever, milliyetçi ve ulusalcı” kişilere çektirlenler



hangi şerefle, hangi insan izanıyla açıklanır. Ey Türk Ulusu bir ülkenin aydınını, PKK



ile savaşarak başarı kazananlarını hem de gerekçe göstermeden yıllarca içeride



tutmak ve eziyet etmek ancak şeref sözcüğünü unutmuş kişilerin işidir. Gerçek



şerefsiz bebek katili PKK ele başı Abdullah Öcalan’a sonsuz olanaklar tanıyıp da,



ülkesini sevenlere eziyet edenlerdir….!



Dünyanın hiçbir yerinde “Evrakta sahtecilikten, kalpazanlıktan



yargılanması gerekip de köşe bucak kaçana” şerefli demezler. Şerefli adam



dokunulmazlığını kaldırır ve bu suçlardan aklanır. Ama bizim Recep Bey’de bu düşünce



yoktur. Recep Bey’in aklı fikri “Yargıya toslamadan nasıl tüyerim” konusunda yollar



aramaktadır. Bir ülkenin Başbakanının acınası durumunu görüp de ne denir bilemeyiz.



Şeref sözcüğünü ağzına almanın bedeli çok ağırdır Recep Bey. O sözcük senin ağzına



hiç mi hiç yakışmıyor….!



Şeref sözcüğünü ağzına alanın ülkenin dış politikasında da aynı



sözcük doğrultusunda hareket etmesi gerekir. Ermenistan gibi Türkiye’nin yüzde biri



büyüklüğündeki ülke karşısında küçük düşme konumuna getirmek şeref sözcüğü ile



açıklanamaz. Bitmedi “Amerika Birleşik Devletleri ile Büyük Ortadoğu Projesi eş



başkanlığını üstlenip” Kuzey Irak’ta yüz binlerce Müslüman sivilin ölümüne yol açıp,



“İslam Dünyası’nın liderliğine” soyunuyor görüntüsü vermenin şerefle ne ilgisi vardır?



Din kisvesi altında “İnsanların dini duygularını sömürmenin” şerefle asla ilgisi yoktur.



İnsanların cep telefonlarını arayarak “Allah rızası için ‘evet’ oyu



verin” diyerek insanların dini duygularını sömürmenin adı “Şerefsizliktir…!” Şerefsizi



başka partilerde arayanlar, yaptıklarına bakarak yanı başlarında aramalılardır. Allah’ın



yüce adı üzerinden “Yargıdan kaçanların cezasını Yüce Mevla’mız verecektir.”













Bu arada Recep Bey’in danışmanı “Bir tutuklu aracılığıyla pazarlık



yapıldığını” açıkladı. AKP Terör Örgütüyle değil, tutukluyla pazarlık yapıldı buyurmuş.



AKP yetkililerine sormak gerek tutuklu acaba İmralı Swic Oteli’nin Kral Odasında yatan



Abdullah Öcalan mıdır? Öyle ya siyasi iktidarın yandaş yargı kanadı tutukluluğu ön



önlem olmaktan çıkarıp ceza durumuna getirmiştir. Bu konuşulan tutuklu herhalde



üç ev ya da dört araba soydu diye içeri girmemiştir. PKK Terör Örgütü adına



eylemlerden yatıyordur. Ayrıca bu arkadaşa (Eğer içeride eline verilmemişse) telsiz



verilmemişse İmralı ve Kandil ile nasıl kontak kurmuştur? Ahhhh ve vahhh ülkem



hangi şerefle ilgili olmayanların eline kalmışsın, insanları aptal sanan zavallılar



tarafından yönetiliyorsun ne kötü ne acı….! Bundan daha kötüsü nasıldır hayal bile



edemiyorum.



Sözün kısası “CHP ve MHP’ye ‘şerefsiz’ diyenler, önce kendi



yaptıklarının şerefle ilgilerini düşünsünler ve sonra başkalarının şereflerine söz



söylesinler. Özellikle de Recep Bey, çünkü bu aralar iyice kimyası bozulmuş



gözüküyor. Bu kadar çelişkiyi anlatmak o kadar zor ki…. Hepsi için ayrı ayrı masal



uydurmak zor iştir……! Benim esas merak ettiğim halkın uykudan uyanıp gerçek



şerefsizlerin ve gerçek yalancıların farkına varması sonrası, AKP’nin yalancılarının



nereye kaçacağıdır…..! 24.08.2010 Saygılarımızla.





Özgür UĞUR