SAHTE ULUSALCI PERİNÇEK ve İÇİMİZDEKİ ÇİNLİLER - Yücel TANAY - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









SAHTE ULUSALCI PERİNÇEK ve İÇİMİZDEKİ ÇİNLİLER - Yücel TANAY
Tarih: 19.08.2010 > Kaç kez okundu? 3267

Paylaş


Bizim Meşhur Perinçek ordusu da, Çin’in yanında yer almayı göze alamadığı için, dolaylı yollarla Uygurları “neden özgürlük ve bağımsızlık istiyorsunuz?” diyerek suçlayarak Çin’i aklamaya çalışmaktadır. Aydınlıkta yayınlanan bir yazıda Rabia Kader’in CIA ajanı olduğu tezinden hareket edilerek Uygur direnişi küçültülmeye, ABD emperyalizminin bir isteğinin yerine getirilmesi olarak gösterilmeye çalışılıyor. Çin’e methiyeler düzerken, Çin’in Doğu Türkistan’da, yani Uygurların tarihi topraklarında ne aradıklarını hiç sorgulamıyor.

ABD emperyalizminden söz ederken, Çin emperyalizminden hiç bahsetmiyor. Doğu Türkistan adını ağzına bile almayan bu kişi, Sincan adının ne zamandan beri kullanıldığını hiç araştırma zahmetine bile girmiyor. O toprakların tarih boyunca Türkistan olduğundan söz bile etme erdemini gösteremiyor. Rabia Kader’in CIA ajanı olması ya da olmaması ile olaylar arasında nasıl bir ilgi kuruyor? Velev ki, Rabia Kader CIA ajanı, onun CIA ajanı olması, Çin zulmü altında inleyen milyonlarca Türk’ün mücadelesini yok saymaya, son olaylarda ölen yüzlerce Türk’ün katillerini aklamaya yeter bir neden midir? Bu nasıl bir anlayıştır? Biliyoruz, bizimle beraber tüm Türkiye de biliyor, Çin’i seviyorsunuz, Çin’e toz kondurmak istemiyorsunuz ama el insaf!

Gözünüzün önünde olan bu olaylarda bile mazlumun yanında değil, zalimin yanında nasıl yer alıyorsunuz? Çin’e olan sevginiz ve aşkınız gözlerinizi mi kör ediyor? Kulaklarınız sağır duymuyorsunuz, gözleriniz de mi kör görmüyorsunuz? Bir de utanmadan siyaset arenasında “Ulusalcıyız!” diyerek boy gösteriyorsunuz. Sizin ulusalcılığınız her halde Çin’e kadar, araya Çin girdiği zaman, ulusalcılığınız bitiyor. Sevsinler sizin bu ulusalcılık anlayışınızı. Lideriniz ve arkadaşlarınızdan bir kısmı tutuklu değil mi? Onların ulusal hukuk kuralları içinde yargılanmasını istediğinizi defalarca yazdınız, çizdiniz, söylediniz. Hukuk kuralları ihlallerini televizyonlarınızda yüzlerce kez anlattınız ve gösterdiniz.

Çin uluslararası hukuku ihlal etmiyor mu? Kişi ve toplum özgürlüğünü, insan haklarını çiğnemiyor mu ? Neden bir kerecik olsun, Çin’i protesto etmeyi, bıraktım protestoyu, kınamayı bile düşünmezsiniz? Uygur Türklerinin insan haklarından ve uluslararası hukuktan yararlanma hakları yok mu? Bundan sadece sizlerin, yani Çin ve Çin’i sevenlerin yararlanmasını mı istiyorsunuz? Adama sorarlar; bu ne biçim hukuk ve insanlık anlayışı diye… Görüyorsunuz ya, her şeyinizin sahte olduğu gün gibi ortada. Sonra da, hala binde birlerdesiniz dediğimiz zaman kızıyorsunuz. Bin bir dereden su getirerek seçim sonuçlarını çarpıtarak başarılı olduğunuzu beyhude yere göstermeye çalışıyor ve bir sürü nedenler uyduruyorsunuz. Halbuki, neden ortada duruyor; sizin bu sahte ve tutarsız politikanız! Her şeyi işinize geldiği biçimde yorumlamanız ve sahte nedenler uydurmanız. Bu millet aptal değil beyler! Yarın seçimlerde binde yarımlara ineceksiniz, uyanın artık! Bizden uyarması, gerisi sizin bileceğiniz iş!

Emperyalizmin dünya siyasi lügatinde tek bir tanımı vardır. Buna uyan hangi devlet ve kim varsa hepsi emperyalisttir. ABD ne kadar emperyalistse, Rusya da, AB de, Çin de o kadar emperyalisttir. Kınanacaksa hepsi birden kınanacaktır, mücadele edilecekse hepsi ile birlikte mücadele edilecektir. Bir tarafın kucağına oturup diğerlerine emperyalist demek sahtekârlıktan başka bir şey değildir. Çin’in kucağından indikten sonra, bir diğerinin kucağına oturmayacağınıza kim garanti verebilir? Yani, aslında siz, emperyalizmle falan mücadele etmiyorsunuz, siz, emperyalizme çanak tutuyor ve yalakalık yapıyorsunuz. Şu olaylarda yaptığınız, Çin’e yalakalıktan öte bir şey olmadığı gibi… !

ında yer almayı göze alamadığı için, dolaylı yollarla Uygurları “neden özgürlük ve bağımsızlık istiyorsunuz?” diyerek suçlayarak Çin’i aklamaya çalışmaktadır. Aydınlıkta yayınlanan bir yazıda Rabia Kader’in CIA ajanı olduğu tezinden hareket edilerek Uygur direnişi küçültülmeye, ABD emperyalizminin bir isteğinin yerine getirmesi olarak gösterilmeye çalışılıyor. Çin’e methiyeler düzerken, Çin’in Doğu Türkistan’da, yani Uygurların tarihi topraklarında ne aradıklarını hiç sorgulamıyor.

ABD emperyalizminden söz ederken, Çin emperyalizminden hiç bahsetmiyor. Doğu Türkistan adını ağzına bile almayan bu kişi, Sincan adının ne zamandan beri kullanıldığını hiç araştırma zahmetine bile girmiyor. O toprakların tarih boyunca Türkistan olduğundan söz bile etme erdemini gösteremiyor. Rabia Kader’in CIA ajanı olması ya da olmaması ile olaylar arasında nasıl bir ilgi kuruyor? Velev ki, Rabia Kader CIA ajanı, onun CIA ajanı olması, Çin zulmü altında inleyen milyonlarca Türk’ün mücadelesini yok saymaya, son olaylarda ölen yüzlerce Türk’ün katillerini aklamaya yeter bir neden midir? Bu nasıl bir anlayıştır? Biliyoruz, bizimle beraber tüm Türkiye de biliyor, Çin’i seviyorsunuz, Çin’e toz kondurmak istemiyorsunuz ama el insaf!

Gözünüzün önünde olan bu olaylarda bile mazlumun yanında değil, zalimin yanında nasıl yer alıyorsunuz? Çin’e olan sevginiz ve aşkınız gözlerinizi mi kör ediyor? Kulaklarınız sağır duymuyorsunuz, gözleriniz de mi kör görmüyorsunuz? Bir de utanmadan siyaset arenasında “Ulusalcıyız!” diyerek boy gösteriyorsunuz. Sizin ulusalcılığınız her halde Çin’e kadar, araya Çin girdiği zaman, ulusalcılığınız bitiyor. Sevsinler sizin bu ulusalcılık anlayışınızı. Lideriniz ve arkadaşlarınızdan bir kısmı tutuklu değil mi? Onların ulusal hukuk kuralları içinde yargılanmasını istediğinizi defalarca yazdınız, çizdiniz, söylediniz. Hukuk kuralları ihlallerini televizyonlarınızda yüzlerce kez anlattınız ve gösterdiniz.

Çin uluslararası hukuku ihlal etmiyor mu? Kişi ve toplum özgürlüğünü, insan haklarını çiğnemiyor mu ? Neden bir kerecik olsun, Çin’i protesto etmeyi, bıraktım protestoyu, kınamayı bile düşünmezsiniz? Uygur Türklerinin insan haklarından ve uluslararası hukuktan yararlanma hakları yok mu? Bundan sadece sizlerin, yani Çin ve Çin’i sevenlerin yararlanmasını mı istiyorsunuz? Adama sorarlar; bu ne biçim hukuk ve insanlık anlayışı diye… Görüyorsunuz ya, her şeyinizin sahte olduğu gün gibi ortada. Sonra da, hala binde birlerdesiniz dediğimiz zaman kızıyorsunuz. Bin bir dereden su getirerek seçim sonuçlarını çarpıtarak başarılı olduğunuzu beyhude yere göstermeye çalışıyor ve bir sürü nedenler uyduruyorsunuz. Halbuki, neden ortada duruyor; sizin bu sahte ve tutarsız politikanız! Her şeyi işinize geldiği biçimde yorumlamanız ve sahte nedenler uydurmanız. Bu millet aptal değil beyler! Yarın seçimlerde binde yarımlara ineceksiniz, uyanın artık! Bizden uyarması, gerisi sizin bileceğiniz iş!

Emperyalizmin dünya siyasi lügatinde tek bir tanımı vardır. Buna uyan hangi devlet ve kim varsa hepsi emperyalisttir. ABD ne kadar emperyalistse, Rusya da, AB de, Çin de o kadar emperyalisttir. Kınanacaksa hepsi birden kınanacaktır, mücadele edilecekse hepsi ile birlikte mücadele edilecektir. Bir tarafın kucağına oturup diğerlerine emperyalist demek sahtekarlıktan başka bir şey değildir. Çin’in kucağından indikten sonra, bir diğerinin kucağına oturmayacağınıza kim garanti verebilir? Yani, aslında siz, emperyalizmle falan mücadele etmiyorsunuz, siz, emperyalizme çanak tutuyor ve yalakalık yapıyorsunuz. Şu olaylarda yaptığınız, Çin’e yalakalıktan öte bir şey olmadığı gibi… !