Hint yarımadasında yer alan ve onun için uzun bir süre Hint Müslümanları olarak adlandırılan ancak 1947’de bağımsızlığına kavuşan, son yıllarda sık sık suikastlarla sarsılan, (bunların arasında Cumhurbaşkanı Ziya Ül Hak(1988) Başbakan Benazir Butto(2006) gibi üst düzey devlet görevlileri) ve kanlı saldırılarda hayatlarını kaybeden binlerce insan.

Pakistan özellikle Kurtuluş Savaşında Milli Mücadeleye verdiği katkılarla bilinir ve hatırlanır. Prof Dr. Mim Kemal ÖKE’nin Kurtuluş Savaşı ve Uzakdoğu Asya Milletleri kitabı ve Kurtuluş Savaşı ile ilgili yazılan kitaplarda bu konunun tafsilatı ve belgeleri yayınlanmıştır. İstanbul aynı zamanda Hilafet Merkezi olduğu için buranın kurtarılması amacıyla sık sık yardım kampanyaları düzenlenmiştir. Bu kampanyalarda evladını köle olarak satıp parasını gönderen analar, nikâh alyanslarını bağışlayan yeni evli gelinlere kadar nice yardım hikayeleri okuruz. İngiltere’de Tıp eğitimi gören Pakistanlı Müslüman gençler eğitimlerini yarıda bırakarak Anadolu’ya koşmuşlar ve cephe hastanelerinde görev alarak kardeşlerini kurtarmak için mücadeleye atılmaktan çekinmemişlerdir. Gene İngiliz Hükümetlerini zor durumda bırakmak için boykot, yürüyüş vb. çeşitli eylemlerle Anadolu için çalışmışlardır. Pakistan’ın Mehmet Akif’i olarak kabul edilen Muhammed İkbal bir mitingde halkına şöyle seslenmişti. “Bu mücadeleye yardım etmek için verecek hiçbir şeyi olmayanlar gözyaşlarını akıtıp Allah’ın huzuruna öyle varsınlar.”

Çağları aşan sesiyle gönüllere seslenen Yunus Emre

“Mal sahibi Mülk sahibi, Hani bunun ilk sahibi

Mal da yalan Mülk de yalan, Var biraz da sen oyalan” demiş.

Bir atasözümüzde “zenginim diye sevinme bir kıvılcım yeter, güzelim diye övünme bir sivilce yeter” şeklinde yer alan ifadenin amacı dünyada sahip olarak göründüğümüz şeylerin aslında kiracısı olduğumuz ve bunların geçici olduğu gerçeğidir.

İnancımıza göre Ramazan ayı içerisinde her Müslüman bir fitre vermek zorundadır. Bu fitreler bir insanın bir günlük yiyecek miktarıdır ve 2010 yılı için Diyanet İşleri Başkanlığı minimum 7TL olarak belirlemiştir.

Şimdi belki bazıları sen Müftü müsün be adam sana ne bunlardan sana ne bizim fitremizden diyeceklerdir. Ben müftü değilim ama bir kalp taşıyorum. O kalp ki Necip Fazıl’ın ifadesiyle Amerika’da bir insan ölse acaba bunun katili ben miyim diye düşünürüm.

Yaklaşık 2 hafta önce Pakistan’da büyük bir sel felaketi meydana geldi. 1600 kişi hayatını kaybetti. Yaklaşık 2 milyon insan evsiz kaldı ve yardıma muhtaç haldeler. Sel felaketi sonrası tifo, kolera gibi salgın hastalıklar görülmeye başlandı.

Şimdi buradan bu yazıyı okuyan ve okumayan herkesten şunu her şeyden önce kalp taşıyan bir insan olarak kalp taşıyan insanlardan istirham ediyorum, yalvarıyorum. Madem ki hepiniz evinizde yaşayan herkes için bir fitre vereceksiniz hiç olmazsa fitrelerinizin birini Kurtuluş Savaşında ve 1999 Marmara Depreminde yardıma muhtaç olduğumuz o kara günlerde yanımızda olan o kardeşlerimize gönderelim. Unutmayalım ki komşusu açken tok yatan bizden değildir diyen bir peygamberin ümmetiyiz.

Bu konuda gerek sivil toplum örgütleri ve gerekse Kızılay yardımları yerlerine ulaştırmak için çalışıyorlar. Bunlardan mutlaka ama mutlaka birine en az 1 fitre parası vererek yardımlarımızı gönderelim ve bu yazıyı mümkün oldukça yayalım.