Türk Birliği Rüyadan İdeale Oradan Gerçeğe Uzanan Yol - H. Okan Balcıoğlu - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









Türk Birliği Rüyadan İdeale Oradan Gerçeğe Uzanan Yol - H. Okan Balcıoğlu
Tarih: 24.12.2008 > Kaç kez okundu? 2983

Paylaş


Sovyetler Birliği dağılmaya başladığı ve üyesi olan bir çok ülke arka arkaya bağımsızlıklarını ilan etmeye başladıkları 1991 senesinde özellikle ülkemizde çok büyük bir heyecan – sevinç yaşanmaktaydı. Artık yüzyıllık hasret bitecek Türk milletinin en batı da yaşayan bir devletin halkı kardeş halklarla bir araya gelecekti. Çoğu vatandaş o güne kadar çoğunun adlarını duymadığı sadece son günlerde yayınlanan Sovyet Rusya ile ilgili haberlerde ve yine oralarda yapılan gösterilerde taşıdıkları Türkçe pankart ve Türkiye cumhuriyeti bayrağından Türk olduklarını öğrendiği bu unutulmuş, unutturulmuş kardeşlerine, akrabalarına karşı yoğun bir ilgi vardı.

Artık 100 yıllık hasret bitecekti. Dünya Türklüğünün yegane devleti olan Türkiye’nin yanı sıra bir sürü kardeş ülke geliyordu. Artık karşılaştığımız, bizi bölmek, parçalamak isteyen güçlere karşı daha kavi ve dayanıklı olacaktık. Belki dağılan Sovyetler Birliği gibi bir yapı oluşturacak, tek kimlikle arzu ettiğimiz devlete rahatla gidebilecek orada yaşayabilecektik. Sahip olduklarımız yer altı ve üstü kaynaklarımızı öncelikli olarak birbirimizle paylaşarak dünyanın en güçlü ekonomisini oluşturacak, üzerlerinde Bilge Kağan, Atilla, Timur, Şah İsmail, Fatih, Kanuni ve Atatürk gibi Türk dünyasında milletinin gururu olmuş yöneticilerimiz ile Kaşgarlı Mahmut, Yusuf Has Hacip, Fuzuli, Yunus Emre, Abay, Cengiz Aymatov, Mahtumkulu, Ahmet Cevat gibi edebiyat değerlerimizin resimlerinin olduğu paralar basacaktık. Gaspıralı İsmail’in 20. yüzyılın başında yayınladığı Tercüman gazetesinin o günlerde ki Türk coğrafyasının her yerinde okunduğu gibi, yine İstanbul’da basılan bir gazete Bişkek’te, Yesi’de oralarda basılan bir dergi İzmir’de, Ankara’da okunabilecek ve tam anlamıyla bir gönül birliği oluşacaktı. Türkçe sadece Türkiye’de kullanılan bir dil olmaktan çıkacak 7 ülkenin birbirleri ile temas kurmada kullandığı Rusça’nın yerini alarak uluslar arası bir iletişim dili olacaktı. Ordumuz Rusya, Amerika Birleşik Devletleri ve Çin ordusunun teknoloji ve insan gücü seviyesine çıkacak, eskisi gibi dünya düzeninde görülen haksızlıklar bizim de süper güçlerin aralarına girmemiz sayesinde sonlanacaktı.

Peki bunlar çok ütopik kavramlar mıydı? Hayır, bunların dünya üzerinde örnekleri vardı. Dili, dini, milliyeti birbirinden ayrı ülkelerden birlikler oluşurda nasıl her şeyi ile bir olan ortak tarih, kültür, din, dil gibi bir topluluğu millet yapan özelliklerin hepsinin bulunduğu bir milletin devletleri nasıl olur da birleşmesin, neden biz kurmayalım? Türkiye’nin ve yeni kurulan devletlerin kaybedilmiş onlarca yılı vardı. Bunlar telafi edilmeli, eksikler tamamlanmalı, sorunlar giderilmeliydi.

Sovyetler Birliğinin hızlı bir şekilde dağılması sonucu ortaya çıkan yeni Türk devletleri olgusu Batı Avrupa ülkeleri ve Amerika Birleşik Devletlerini de sarsmış, etkilemişti. O günlerde dünyanın en büyük haber ajanslarının muhabirleri Türkiye’ye gelmiş bu gelişmelerin akabinde ortaya çıkacak yeni Türk birliğinin doğuş anına şahit olmak için gelmişti. Batı Avrupa ve ABD’de faaliyet gösteren bir çok strateji kuruluşunun bu konuda ortaya çıkarttıkları haritalar ve istatistiki çalışmalar dünya medyalarında devamlı yayınlanıyor, üzerine tartışmalar yapılıyordu.

Peki ne oldu? Ogünleri hatırlayıp, bu günleri gördükçe utanmaktayım. Biz dünyanın bizden umduğunu şu ana kadar gerçekleştiremedik. En azından Azerbaycan’la ve Türkmenistan’la olsun bir birliktelik kuramadık.

Bunda ki etmenler nelerdir? Rusların, Çinlilerin entrikaları, ABD’nin olumsuz istihbarat çalışmalarımı, yoksa böyle bir projeyi gerçekleştirmekten yoksun devlet adamlarımızın olması ve bürokratlarımızın cahilliği, ilgisizliğimi veya yeni Türk devletlerinin başında olanların bu birlik algısını liderlik konumlarını sarsacağı düşüncesi ile uzak durması mı? İnanıyorum ki bugün anket yapılsa bunun başarılamamasının nedeni olarak hepimiz yukarıda belirttiğim hususlardan kendimize göre bir sıralama yaparız.

Günümüzde durum nedir?

Bugün yeryüzünde K.K.T.C dahil olmak üzere 7 tane bağımsız Türk devleti bulunmaktadır. Ne yazık ki Türk esaslı olan bu devletlerin vatandaşlarının çoğu hala Türklük bilinci üzerinde uzlaşabilmiş değildir. 100 yıllık Rus emperyalizmi o coğrafyalarda yaşayan insanlarımızı önce kimliksizleştirmeye çalışmış akabinde ise yeniden formatlayarak farklı bir etnik yapıya sahip oldukları bilincini onlarda oluşturmaya çalışmıştır. Bu baskılar ve çalışmalar sonucunda insanlarımızın içinden çıkan, kendini menfaatlerini yönetimin menfaatleri ile örtüştüren sahte aydınlar ve yine milletinden kopmuş yönetici zümre dışında arzu ettikleri insan tipini o coğrafyada oluşturamamışlardır. Fakat bu tür çalışmalar insanlarımızın zihinlerinin bulanmasına ve geçmişi net algılayamamasına sebep olmuştur. Ruslar milleti millet yapan özelliklerden dille bile oynamış ağızdan lehçe lehçeden sözde dil türetmiş bunu da topluma empoze ettirmiştir. Ama onlar Türklerin bir değerini ki bu Türkleri birbirine bağlayan en önemli etmen ve aynı milletten olmanın kanıtı olan adetleri, gelenekleri yani halk kültürünü ortadan kaldıramamışlardır.

Eğer millet olmanın kıstası ortak değer yargıları ve kültür ise bugün Türklerin yaşadığı bütün bir coğrafya aynı değerleri paylaşmaktadır. Bu biz Türklerin kültürümüze olan bağlılığının mükafatıdır.

Türk cumhuriyetlerinin bağımsızlıklarını ilan etmesinden bu yana gerçekleştirdikleri en büyük adımlardan biri alfabe değişikliği yaparak Latin alfabesine geçişleridir. Bundan başka bir çok öğrenci gerek o ülkelerden Türkiye’ye gelirken, bir çok gencimizde yine okumak için atavatan topraklarına gitmiştir.Bugün hem ülkemizde, hem de kardeş ülkelerde eğitim için bulunmuş oldukları ülkeyi tanıyan, oralarda arkadaşları, dostları bulunan binlerce insanımız bulunmaktadır. Ayrıca 1991 yılında ki bağımsızlık ilanından bu yana binlerce Türk iş adamı o coğrafyalarda işletme açmak ve ticaret yapmak için gitmiş olup hala da çalışmalarını genişleterek sürdürmektedirler. Bunun yanı sıra o ülkelerden gelen yatırımcılar da Türkiye’de faaliyetlerini geliştirmektedirler.

Neler yapılması hususunda başlıkları belirtmeden mevcut coğrafya üzerinden bir jeostratejik tahlil yapmanın yerinde olacağını düşünüyorum.

Bugün Türk dünyasına Türkiye’nin doğrudan ulaşım imkanı ne yazık ki bulunamamaktadır. Orta Asya’ya yegane ulaşım koridorumuz olan Güney Kafkasya Gürcistan, Ermenistan ve İran’la çevrelenmiştir. Türk dünyası ve hatta Azerbaycan ile aramızda adeta bir tampon oluşturan bölgelerin, bilinçli bir şekilde dünya güçleri tarafından oluşturulduğu malumdur. Bugün ismi değişmiş ama zihniyeti değişmemiş o güçlerin mevcut konumdan memnun olduğu ve devamını istediği bir gerçektir.

Günümüz stratejik oluşumunda Gürcistan’ın tam anlamı ile ABD ve Avrupa Birliğinin menfaatleri ile örtüşür bir oluşum içinde olduğu görülmektedir. Ermenistan geleneksel Türk düşmanlığı siyasetini sürdürmektedir. İşin ilginç yanı bu siyaset ona prim sağlamakta olup küçük olması, nüfusunun azlığı ile denize çıkışının olmaması gibi etmenler bile yayılmacılık emellerini engel dizginleyememektedir. Diğer yandan kadim Türk toprağı olan ve halihazırda Azerbaycan vilayeti olarak adlandırılan kadim Türk toprağı üzerinde 35 milyon soydaşımız yaşamaktadır. Bir darbe ile Türk Kaçar hanedanlığını yıkarak iktidara gelen Farsi kökenli Rıza Şah İran nüfusunun yarısını oluşturan Türklere karşı mezhepçilik altında yoğun bir Farsilik propogandası başlatmıştır. Bu asimile çalışmasını oğlu Şah Muhammed Rıza Pehlevi de devam ettirmiş olup, İslam devrimi akabinde iktidara gelen dini kesim mezhep farkını buna alet etmiş, milliyetçiliğin günah olduğu söylemini öne çıkarırken alttan Farsiliği dayatmışdır. İslam devleti yapısını her ortamda öne çıkaran İran söz konusu Türkiye, Azerbaycan ve Türkler olduğunda çok farklı yaklaşımlar sergilemektedir. Sözgelimi kuzey komşusu Azerbaycan’a ait toprakların %20 sini işgal etmiş olan Ermenistan’a her türlü desteği vermekte ve çeşitli kolaylıklar göstermektedir.

Bu mevcut jeo stratejik durumu özetlersek Ermenistan’a 1923 de Türkiye Türklüğü ile Azerbaycan Türklüğü arasında tampon olması maksadı ile verilmiş olan yine eski bir Türk toprağı olan Zengezur bölgesi problem olmaktan çıkarılmalıdır. Bu toprak parçasının asli sahiplerine dönmesi hususu Karabağ ve hatta Karabağ’dan daha da önce gereklilik arz etmektedir. İran’da yaşayan soydaşlarımıza gelince onların halihazırda yaşadıkları coğrafyada Türklük için çok büyük önem taşımakta olup Türkiye’yi baş Orta Asya’yı vücuda benzetirsek, orasının Türklüğün boynu olduğunu söyleyebiliriz. O bölgenin ileride ki durumunu yine o ülkede Farsiler ile Farsileşmiş soydaşları tarafından yönetilen ve Farsileştirilmek istenen Türkler belirleyecektir. Farsilerin unutmaması gereken bir husus var. O da ülkeleri hudutları içinde yaşayan Türklerin yüzlerce yıl onları idare etmiş olması ve dillerinin de devlet dili olarak kullanılmış olması gerçeğidir. Yani Türkler silik bir azınlık olmayıp İranı yönetmiş bir milletin kendisidirler.

Daha önce belirttiğim gibi dünya üzerindeki bir çok mazlum ülke için bile bir çıkış noktası olarak görülen Türk birliği projesi tabi ki mevcut güçler için çıkarlarını tehdit eden bir düşünce ve oluşumdur. Buna izin vermemek için ellerinden geleni yapacaklardır. Ama inanıyorum ki karşımıza çıkacak en ciddi muhalefet yine bu projenin gerçekleşmesini arzu etmeyen yabancılardan beslenerek onların menfaatleri doğrultusunda yayınlar, olumsuzluk yüklü tartışmalar yapacak ve bu proje takipçilerini hayal peşinde koşmak veya Turancı olmakla itham edecek kökü yine bizden olan sözde aydın, akademisyen, siyasetçilerin ortaya çıkması olacaktır. Onlara verilecek tek cevap dünyada benzeri olan birbirinden farklı din, dil ve kültüre sahip olan milletlerin – ülkelerin nasıl bir araya gelerek birlikler, örgütler kurduğu sorusu olacaktır. Lütfen o zaman kendilerine bu tanıtım filmini izlemelerini tavsiye edin veya izlettirin. http://video.google.com/videoplay?docid=-680042511743914144&hl=en Bakalım o zaman yine aynı fikirlerinde ısrarcı olabilecekler mi.

Türk Birliğini gerçekleştirmek için neler yapılmalıdır? Bu hususta izlenecek yollar hakkında düşüncelerimi aşağıya aktarıyorum.

* Türk cumhuriyetleri arasındaki kültürel faaliyetlere önem verilmelidir. Bu yolla ne kadar çok birbirimizle temasta bulunursak ülkelerimizde bulunan insanlarımız o kadar çok ortak değerimiz olduğunu ve aynı kültürün insanı olduğumuzun farkına varacaktır. Bu sebeple sergiler, festivaller, kutlamalar, yarışmalar devamlı düzenlenmeli folklor grupları karşılıklı veya karşılıksız Türk cumhuriyetlerine giderek gösteriler düzenlemelidir.

* Vizyona yeni girecek filmlerin galaları veya ödül programları yurt dışında yapılacaksa öncelikli olarak o ülkeler tercih edilmelidir

* Türk dünyasında yapılan sinema festival ve yarışmalarına mutlaka katılınmalı, onların filmleri de Türkiye’de gösterime girmelidir. Ortak film ve diziler çekilmeli, yazılacak senaryonun bir kısmı o cumhuriyetlerde geçmelidir. Ünlü oyuncular çekilen filmlerde oynatılarak birliktelik vurgusu kuvvetlendirilmelidir.

* Türk dünyası ticaret odaları ortak bir çatı altında buluşmalıdır. İhtiyaçların öncelikli olarak kendi içimizden karşılanmasına dikkat etmeliyiz. Bunların tespiti ve duyurulması için öncelikli olarak ana dilimizi esas alan bir b2b ticari net sitesi kurulmalıdır.

* Yer altı ve üstü kaynaklarımızın tespiti yapılarak eğer yabancılar tarafından işletilmesi talep edilecek ise öncelik Türk cumhuriyetleri kökenli şirketlere tanınmalı. Zenginleştirme ve işleme yine bu ülkelerde yapıldıktan sonra satılmalıdır.

* Türk dünyası ile ilgili dernek, vakıf ve enstitüler Türk dünyasından davet edecekleri ülkesinde başarılı gençleri 15 veya 30 günlüğüne Türkiye’de misafir ederek birlik düşüncesi ile Türk milletinin en batısında yaşayan Türkiye Türkleri hakkında bilgi sahibi olmaları sağlanmalıdır. Bu faaliyet bu birliği oluşturma kaygısıyla Türk cumhuriyetleri içinde oluşturulmuş dernek ve vakıflarca da gerçekleştirilmelidir.

* Türk cumhuriyetleri arasında yatırım gayesi ile gelen kişilere sahip çıkılmalı, onlara yardımcı olunmalıdır. Unutulmasın ki ticarette birliktelik siyasi birlikteliğin ön aşamalarından biridir.

* Türk dünyası geçleri arasında karşı cinslerle evliliklerin artması için çalışmalar yapılmalı. Bu hususta gençler teşvik edilmelidir.

* Orta Asya Cumhuriyetleri arası turizm teşvik edilmelidir. Özellikle o coğrafyadan ülkemize gelen insanlarımıza ekonomik kolaylıklar sağlanmalı, indirimler yapılarak Anadolu insanı ile benzerliklerini görebilmeleri için Türkiye’ye gelmeleri hususunda teşvik edilmelidirler.

* Türkiye Türkçe’sinin üst iletişim dili olarak tercih edilmesi hususunda çalışmalar yapılmalıdır. Sade bir Türkçe ile çevirisi yapılmış film ve çizgi film cd’leri anaokullarında – eğitim kurumlarında dağıtılmalı veya izlettirilmelidir. Bu yolla özellikle çocukların - gençlerin daha kolay alışması sağlanmalıdır.

* İnternet iletişimine önem vermeli. O ülkelerdeki internet sohbet odalarına giriş kolaylaştırılmalıdır. Ortak bilgi siteleri kurulmalı, siteler üzerinden o ülkelerin basını takip edilmelidir.

* Gerektiğinde televizyon kanallarına programlar için sponsor olma koşulu ile özel yarışma programları düzenletilebilir. Bu programlar da Türk cumhuriyetleri arası bilgi, kültür, yemek, müzik konulu olabildiği gibi sadece çocuklara da yönelik programlar hazırlatılabilir.

* Resmi bayramlar, anma günleri ve matemlere dolaylıda olsa iştirak edilmeli, sevinçlerinin bütün Türklerin sevinci, matemlerinin bütün Türklerin matemi olduğu hissettirilmelidir.

* Ortak tarihi büyüklerimize atfen konferanslar, seminerler yapılmalı, konserler verilmeli, film izlettirilmelidir.

* Türk dünyası ve Türk dilinin yayıldığı coğrafyaları gösteren haritalar her yerde dağıtılmalı. Bunlar çoğu yerde takvimler üzerinde, defter yüzlerinde, gazete ilanlarında sürekli vurgulanmalıdır.

* Türk iş adamlarımızın Türk coğrafyaları arasında ticareti kolaylaştıracak ve ucuzlatacak lojistik alternatif çözümler aramalıdır. Bunun için iddialı lojistik firmaları kurularak bu sahada yabancıların etkileri kırılmalıdır.

* Türk cumhuriyetleri arasında Rusların ilerde sorun çıkarması için bırakılmış etnik köken itibari ile Türk olmayanlara karşı dikkatli olunmalıdır. Türkler o konumlara gelebilmesi için teşvik edilmeli, bu hususta dayanışılmalıdır.

* Türk Cumhuriyetlerinde kurulacak ortaklıklarda muhatabın Türk kökenli, soydaş olmasına önem verilmeli buna istihdam aşamasında da dikkat edilmelidir.

Yazıma son verirken yapılması gerekenler olarak sıralamaya çalıştığım ama mutlaka daha da fazla olduğunu umduğum bu hususların gerçekleştirilmesi için çalışılması şarttır. Şunu belirtmek isterim ki Türk birliği sadece Türk cumhuriyetlerinin hepsini daha güçlü kılacak değildir aynı zaman dünyada söz sahibi olan bir güç olarak ortaya çıkışına da gösterecektir. Bu birlik sayesinde dünyanın çeşitli yerlerinde onlarca yıldır, yüzyıllardır ezilmiş olan ve ezilmekte olan azınlık olarak yaşayan Türklerde haklarını dünyaya karşı koruyacak – savunacak bir güc odağına sahip olmanın mutluluğunu yaşayacaklardır.

Dünya Türklüğünün 80 yıllık tek temsilcisi olarak bu Anadolu coğrafyasını düşmandan kurtararak ve tek bağımsız devletini kuran büyük Atatürk’ün – Türk Birliğinin bir gün hakikat olacağına olan inancım tamdır. – Vecizesini esas alarak her birimiz bulunduğumuz ülkelerde gayretli bir şekilde yılmadan ve usanmadan çalışmalıyız. Unutmayalım ki yine Atatürk’ün soydaşlarımızın Sovyet idaresinden kurtulacağı gün için çalışılması vasiyetini tutmamanın getirdiği gafilliğin bize kaybettirdiği zaman kaybını bu yolda çok sıkı çalışarak en kısa zamanda kapatmalıyız. Unutmayalım ki aksi halde sadece Türkiye ve Türk alemi, kaybedecek değildir. Türklerin oluşturacağı böyle bir birliğin bölgesinde oluşturacağı adil dünya düzeni içinde huzur ve güven içinde yaşamayı ummakta olan ama halihazırda neo emperyalist güçlerin kıskaçları içinde kıvranan mazlum insanlık olacaktır. Unutmayalım ki gelişmeyi ve büyümeyi göze almaz bu yolda çalışmaz isek, küçüldüğümüzü, parçalandığımızı görme bahtsızlığına düşeceğiz. Onun için bu tarihi ve kutsal amaç doğrultusunda bütün soydaşlarımı içinde bulundukları toplumunda, Türk Birliği hususunda istekli olabilmesi ve bulundukları ülkenin siyasetine bu konuda demokratik baskı gücü oluşturabilecek seviyeye ulaşabilmeleri için onları sürekli bilgilendirmeye çalışmamız gereklidir. Bu sadece bir Türklük değil aynı zamanda insanlık görevidir.





Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 32
Dün Tekil 1349
Bugün Tekil 1290
Toplam Tekil 4074566
IP 13.59.36.203






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























15 Sevval 1445
Nisan 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


Asil yetimler anadan babadan de il, ilim ve ahlaktan yoksun olanlard r. (HZ. AL )


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.406 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap

"Bu site en iyi mozilla firefox'ta 1280x960 çözünürlükte görüntülenir."

Turan Portal v1.3 | Tasarım TURAN-SAM , Kodlama Serkan Aygün

Turan Nedir?, Bilimsel Dergiler, En popüler Bilimsel Dergi, Endeksli Bilimsel Dergiler, Saygın Bilimsel Dergi, Türk Dünyasının en popüler ve en saygın Bilimsel Hakemli Dergisi, SSCI, SCI, citation index, Turan, Türk Devletleri, Türk Birligi, Türk Dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetler, Özerk Türkler, Öztürkler, Milliyetçi, Türkçü, Turancı, Turan Askerleri, ALLAH'ın askerleri, Turan Birliği, Panturan, Pantürk, Panturkist, Türk, Dünyası, Stratejik, CSR, SAM, Center for Strategical Researches, Araştırma, Merkezi, Türkiye, Ankara, İstanbul, Azer, Azeri, Azerbaycan, Bakü, Kazakistan, Alma-Ata, Astana, Kırgız, Bişkek, Kırgızistan, Özbekistan, Özbek, Taşkent, Türkmen, Türkmenistan, Turkmenistan, Aşxabad, Aşkabat, Ozbekistan, Kazakhstan, Uzbekistan, North, Cyprus, Kıbrıs, MHP, AKP, CHP, TURKEY, Turancılık, KKTC, Vatan, Ülke, Millet, Bayrak, Milliyet, Cumhuriyet, Respublika, Alparslan Türkeş, Atatürk, Elçibey, Bahçeli, Aytmatov, Bahtiyar Vahabzade, Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Gaspırinski, Nihal Atsız, Alptekin, Kürşad, Tarih, Kardeş, Xalq, Halk, Milletçi, Milliyetçi, Yürek, Ürek, Türklük, Beynelxalq, Arbitrli, Elmi, Jurnal, Nüfuzlu