22 Temmuz 2010



ÇEKİN KİRLİ ELLERİNİZİ ÜLKÜCÜLERİN ÜZERİNDEN

AKP”li yöneticilerin ve Başbakanın Tayyip Erdoğan”ın her fırsatta MHP ve Ülkücüleri hedef alarak hakarete varacak ifadelerle yaptığı suçlamalar referandumdan çıkacak hayır korkusu ile artmıştır. Esasında sekiz yıldır devam eden bu saldırıların son günlerde artması ve yandaş medyayla birlikte eş zamanlı saldırılması bazı mahfillerin yine düğmeye bir yerlerden bastıklarını göstermektedir.

AKP zihniyetinin ülkücülere bakışı, esasında yeni olmayıp 12 Eylül”de oluşan meşum zihniyetin devamı niteliğindedir. Yani bir siyasi parti olarak o dönemde mevcut olmasa da AKP zihniyetinin Ülkücü düşmanlığı, 12 Eylülden devraldığı mirastır. Ancak AKP zihniyetinin saldırganlığı 12 Eylül işkencecilerini aratır niteliktedir.

Çünkü “Türk” kavramından rahatsız olan bu zihniyetin sekiz yıllık iktidarları süresi içinde bürokrasiyi yandaşlarıyla doldururken özen gösterdikleri tek husus, “ülkücü olmasın da kim olursa olsun” anlayışı olmuştur. AKP iktidarının bürokratları görevden alma ile ilgili tek kıstası “Türk milliyetçisi” olmaları olarak kabul edilmiştir.

Bununla da yetinmeyen siyasi iktidar ve yandaşları, Ülkücüleri birbirine düşürmek için bazı yayın organları ve belediye başkanları vasıtasıyla özel mesai sarf etmişlerdir. Ülkücüleri iktidar yandaşı yapabilme adına içi boşaltılmış, değersizleştirilmiş ve menfaat peşinde koşan kişiler “eski ülkücü” adı altında tedavüle sürülmüştür. MHP ve Ülkücüler üzerinden milli değerlere, sabah akşam ekranlarda ve köşelerinde saldıran lejyonerlerin sahibi de AKP”dir.

Bütün bunlar yetmiyormuş gibi AKP iktidarı şimdi de ateşle imtihan edilmiş bir neslin verdiği şerefli mücadelede, şehit olan Ülkücüler üzerinde siyaset yapmaktadır. Dün ve bugün farklı fitnelerle Ülkücüler arasına nifak sokanlar, Ülkücü şehitlerimizi istismar siyasetine başlamışlardır.

AKP zihniyetinin istismarcı başbakanı Erdoğan”ın çift kişilikli davranışları, toplumu da şaşkına çevirmektedir. Dün, “eli kanlı”, “mafya kopukları”, “namaza durmayanlar” ve “şehit istismarcıları” dediği Ülkücülerin ardından gözyaşı dökerek farklı tavır göstermesi, kişilik sorununun bir yansıması olarak dikkat çekmektedir. Başbakanın, Ülkücüler hakkında farklı açıklamalar yapması, korkunun ve ulaşmak istedikleri hedefe varabilmek için tüm değerleri istismar edecek boyutta zavallılaşmalarının ibret alınacak görüntüsüdür. Başbakan verdiği bu görüntü ile şairin “En iğrenç yalan gözyaşına girendir” sözünün ne kadar haklı olduğunu bir kez daha ispat etmiştir.

Siyasi iktidarın suç ortağı olan yandaş medya ve yandaş aydınların da, bugün hâlâ Ülkücülere ve şerefli mazilerine alerji duyarak ortaya koydukları düşmanlıkları ancak AKP”nin kazandırdığı cüretle izah edilebilir. Bu süreçte bizce anlaşılabilir olan tek husus Ülkücü ve Türk düşmanı olan bu güruhun varlık sebeplerinin gereğini yapmaları ve meşreplerine uygun davranmalarıdır.

Bugün gelinen noktada AKP saldırganlığının tek bir anlamı vardır: Korku bacayı sarmıştır. Türk Milletine yönelik bunca ihanetin sergilediği 8 yıllık zulüm iktidarının alternatifi olarak MHP”den başka bir siyasi parti yoktur. Türk Milleti, Habur”da yaşanan PKK rezaletinin, açılım yoldaşlığı yaptığı İmralı canisiyle ahbaplığın hesabını “Hak ve adalet” terazisi olarak gördüğü MHP eliyle soracaktır. Artık korkunun, ecele faydası yoktur. Hesap günü gelmiştir. Vatana millete HAYIR”lı olsun.