20 TEMMUZ 1974, KIBRISTA BARIŞIN DOĞDUĞU GÜN - Dr. Tahir Tamer KUMKALE - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









20 TEMMUZ 1974, KIBRISTA BARIŞIN DOĞDUĞU GÜN - Dr. Tahir Tamer KUMKALE
Tarih: 20.07.2010 > Kaç kez okundu? 3178

Paylaş






Tarih, bir milletin kanını, hakkını, varlığını hiçbir zaman inkar edemez. Gazi Mustafa Kemâl Atatürk-(1927)



20 Temmuz 1974” de Türkiye, 1960 Garanti Anlaşmalarının kendisine tanıdığı hakkı kullanarak Yunanistan albaylar cuntasının adamı Nikos Sampson”un darbe yaparak idareye el koyduğu Kıbrıs adasına müdahale etmiştir. Barış Harekâtı adı altında adaya çıkan Türk askerleri Kıbrıs halkının topyekün katliamını önlemiştir. Türkiye 36 yıl önce bu harekat ile adaya barış getirmiş ve Kıbrıs Türkünün acılarına son vermiştir.

Barış harekatı Kıbrısta iç barışı sağlamakla kalmamıştır. Yunan askeri cuntasının devrilmesinin önünü açarak Yunanistana demokrasiyi geri getirmiş ve Rum toplumunun ekonomik gelişmesinin kapısını açmıştır.

300 yıl adanın tek hakimi olan Kıbrıs Türk toplumunun acılı yılları adanın 1878” de Osmanlı”dan İngiliz idaresine geçtigi dönemlerde başlamıştır. Bu tarihten itibaren ada Rumları ile Yunanlıların tek hedefi Yunan Megal-i İdeasında da yer alan ENOSIS”i (Adanın Yunanistan”a bağlanması) gerçekleştirmek olmuştur. Nitekim Kıbrıs Barış Harekâtı öncesinde bu faaliyet çerçevesi içerisinde hazırlanan AKRITAS Plânı ile Kıbrıs Türk toplumunun imha edilmesinin hedeflendiği ortaya çıkmıştır.

Türkiye, Yunanistan ve İngilterenin garantörlüğü altında 1960”da kurulan iki ortaklı Kıbrıs Cumhuriyeti yönetimi ancak üç yıl devam edebilmiştir. 1963”den itibaren yönetimden zorla atılan Türklerin köyleri yakılmış, bilahare evlerini terk ederek açlık ve sefalet içinde yaşamak zorunda bırakılmışlardır. 1963-1974 arasında Türk toplumuna yönelik şiddet olayları artarak devam etmiş, ancak Türk direnişi sayesinde Rumlar Enosis amaçlarına ulaşamamışlardır.

15 Temmuz 1974 sabahı kışlalarından çıkan Yunan askerleri ve fanatik EOKA” cılar yönetimindeki Rum Milli Muhafız Ordusu, Nikos Sampson liderliğinde ENOSIS amacıyla Makarios yönetimine karşı darbe başlatmıştır. Bu darbe girişimi Türkiye”yi 1960 Garanti Anlaşmasında öngörülen haklarını kullanarak adaya müdahale etmek zorunda bırakmıştır.

Adaya Türk askeri müdahalesinin amacı, adada kalıcı barışı sağlamak,Türk toplumunun imhasını önlemek ve adanın Yunanistana bağlanmasına engel olmaktı. Bu harekatla birlikte adada terör olayları son bulmuş ve Türk halkı özgürlüğüne kavuşmuştur.

Bu gün Kıbrısta, kendi bölgelerinde, kendi özgür yönetimleri altında yaşayan iki halk vardır. Kıbrıs Türk toplumu, 15 Kasım 1983”te kurduğu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti çatısı altında kendi geleceğini belirleme hakkına sahip olarak hür ve bağımsız olarak yaşamaktadır. Ancak, Kıbrıs Cumhuriyeti ünvanını yasadışı olarak kullanan ve kendini tüm Kıbrıs”ın meşru hükümeti olarak gören Rum Yönetimi, Kıbrıs Türk halkının yasalardan aldığı haklarını kabul etmemekte direnmektedir.

AB; Türk tarafını senelerce oyaladıktan sonra “1960 Kıbrıs Cumhuriyeti” Anayasasına ve uluslararası kuruluş anlaşmalarına aykırı olarak, Türk tarafının haklı itirazlarını dikkate almadan Rum yönetimini adanın tek temsilcisi olarak tam üyeliğe kabul etmiştir. Bu hem Kıbrıs Türklerine hem de NATO müttefiki Türkiye”ye yapılan çok büyük bir haksızlıktır ve tarihi bir hatadır. Bu garip ve hukuksuz durumun oluşmasında ne yazık ki Türk dış politikasının pasif tutumunun önemli etkisi olmuştur.

Kıbrıs sorununa çözüm arayışı adı altında 36 yıldır süre gelen görüşmeler, batının Türk tarafını oyalama politikasının bir parçasıdır ve hiç bir çözüme ulaşamayacağı her iki toplum yönetimi tarafından bilinmektedir. Dini, dili, kültürü ve tarihi gelişimleri ayrı olan iki toplumun aralarında geçen pek çok acılı olaydan sonra hiçbirşey olmamış gibi bir araya gelerek birlikte yaşamaları düşünülemez.

Bugün 20 Temmuz 2010”da Kıbrıs Türklerinin kendi kaderini tayin etme hakkının bir sonucu olan KKTC”nin sonsuza kadar yaşatılmasından başka çözüm bulunmadığı açıkça görülmektedir.

Kıbrısta çözüm adı altında taviz üzerine taviz vererek Rum tarafının himayesi altında uydu bir devletçik oluşturma yolunda çalışan Cumhurbaşkanı Talât ve partisi CTP”ye Kıbrıs Türk halkı gereken cevabı milletvekilliği ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kendi hür iradesi ile vermiştir. Aslında Kıbrıs Türk toplumunun ABD, AB ve AKP”nin Talât yönetimine olağanüstü desteğine rağmen Derviş Eroğlu”nu cumhurbaşkanlığa ve Ulusal Birlik Partisini iktidara taşımasından Türkiye”nin alacağı pek çok dersler vardır.

Kıbrıs”ın Yunanistan”a terki Türkiye”nin anavatan savunması açısından son derece sakıncalıdır. Tarihinde bir gün dahi Yunanistan”a ait olmayan adaya İngiltere ve Yunanistan ile birlikte anlaşmalarla kurulmasını garanti eden Türkiye”yi dikkate almadan ve adada 400 yıldır egemen olarak yaşayan Türk Toplumunu yok kabul ederek egemen olmak mümkün değildir.

Adada 36 yıldır tek bir silah patlamamıştır. Kıbrıs Türk toplumu 1960 antlaşması gereği adada konuşlandırılan Kıbrıs Türk Alayı ve kolordu seviyesinde Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı birliklerinin himayesinde barış içinde yaşamaktadırlar. Dünya istese de, istemese de fiilen ve 36 yıldır kendi kendini idare eden müstakil bir Kıbrıs Türk Devleti vardır. Fiili durumun daima hukuki statüden önde olduğunu unutmamak gerekir. Fiili durum böyle olmasına rağmen her şeyi ile müstakil bir devletin özelliklerini taşıyan bu devleti bugüne kadar Türkiye dışında hiç bir ülke siyasi olarak tanımamıştır.

Türkiye, 36 yıldır Kıbrıs Türklerini her alanda desteklemiştir. Bu uğurda evlatlarını seve seve şehit vermiştir. En güçlü ve kuvvetli kolordusunu burada tutmaktadır. Başta ABD olmak üzere müttefikleri olan batı ülkelerinin her alandaki ambargoları ile karşı karşıya kalmıştır. Uluslarası arenada Kıbrıs konusu daima öne sürülerek emperyalist ve işgalci bir devlet muamelesine maruz bırakılmıştır. Ekonomisi önemli zararlar görmüştür. Bütün bunlara rağmen KKTC Türkiye”nin namusudur, gururudur ve şerefidir. Kıbrıs Türk toplumuna ve topraklarına gelecek en küçük kötülük bize yapılmış demektir. Onlarla birlikte bizimde güvenliğimiz tehlikeye gireceğinden, oraya karşı atılan her şer adım bize karşı atılmış gibi kabul edilmelidir.

Bir cümle ile ile özetlemek gerekirse; Kıbrıs Türk toplumunun çıkarları Anadolu Türk toplumu ile özdeşleşmiştir. O toprakları Mersinden, İzmir”den, Sivas ve Çorum”dan farklı göremeyiz. Bunun için kendi kendimizi inkar etmemiz gerekir ki, bu asla mümkün değildir.

Kıbrıs politikaları partilerin politikaları değildir. Kıbrıs politikaları; bütün milletin desteklediği milli davranışları içermek zorundadır. Politikacılar bu konuda milletin sesine ve iradesine kulak vermelidirler. Kıbrısta çözüm konusunda milletin desteğinin alınması ve milletin sesinin dinlenmesi için konunun millete maledilmesi gerekir. Millete maletmek; konuyu bütün çıplaklığı ile ona anlatmakla olur. Oysa 2010 Temmuzunda görünen gerçek o ki; biz bu davayı milletin hiç bir kesimine anlatamamışız. Onlar bilmedikleri şeye nasıl destek vereceklerdir. Davayı kendi milletine ve Kıbrıs Türk toplumuna anlatamayan ve desteğini alamayan bir yönetimi, diğer millet ve devletlerin desteklemesini beklemek ve anlayışlı olmalarını istemek boşa kürek çekmektir.

Sonuç olarak; AB”ne tam üye yapılarak sırtı sıvazlanıp bütün adanın tek hakimi olarak kabul edilen Kıbrıs Rum tarafı ile uzlaşmak ve birarada yaşamak artık mümkün değildir. Rum tarafı her fırsatta Türklerle birarada yaşamalarının mümkün olmadığını açıklamaktadır. Onlar, mevcut statülerini koruyarak KKTC ve Türkiye”den daha neleri koparabileceklerinin ince hesabı içine girmişlerdir.

Bu durumda bize yapılacak tek şey kalmıştır. O”da var gücümüzle KKTC”nin dünya devletleri tarafından tanınmasını sağlayacak bir uygulama içine girmek olmalıdır. Bu konuda başarılı olamadığımız takdirde, yani dünya devletleri ABD ve AB”nin baskılarına boyun eğerek KKTC”yi tanımamakta direndikleri bir durumda ise yapılacak son iş KKTC”ni 82 nci vilayet olarak Türkiye Cumhuriyeti Devletine bağlamak olacaktır.

20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekâtını icra eden kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerine ve o günlerin siyasi liderlerine şükranlarımı sunuyor, Kıbrıs topraklarını kanları ile sulamış aziz şehitlerimiz ve gazilerimizi rahmetle ve saygı ile anıyorum.







Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 48
Dün Tekil 1505
Bugün Tekil 1601
Toplam Tekil 4076382
IP 3.138.114.94






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























16 Sevval 1445
Nisan 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


T rk milletindenim diyen insanlar her eyden nce ve mutlaka T rk e konu mal d r.
(Mustafa Kemal ATAT RK)


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.406 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap

"Bu site en iyi mozilla firefox'ta 1280x960 çözünürlükte görüntülenir."

Turan Portal v1.3 | Tasarım TURAN-SAM , Kodlama Serkan Aygün

Turan Nedir?, Bilimsel Dergiler, En popüler Bilimsel Dergi, Endeksli Bilimsel Dergiler, Saygın Bilimsel Dergi, Türk Dünyasının en popüler ve en saygın Bilimsel Hakemli Dergisi, SSCI, SCI, citation index, Turan, Türk Devletleri, Türk Birligi, Türk Dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetler, Özerk Türkler, Öztürkler, Milliyetçi, Türkçü, Turancı, Turan Askerleri, ALLAH'ın askerleri, Turan Birliği, Panturan, Pantürk, Panturkist, Türk, Dünyası, Stratejik, CSR, SAM, Center for Strategical Researches, Araştırma, Merkezi, Türkiye, Ankara, İstanbul, Azer, Azeri, Azerbaycan, Bakü, Kazakistan, Alma-Ata, Astana, Kırgız, Bişkek, Kırgızistan, Özbekistan, Özbek, Taşkent, Türkmen, Türkmenistan, Turkmenistan, Aşxabad, Aşkabat, Ozbekistan, Kazakhstan, Uzbekistan, North, Cyprus, Kıbrıs, MHP, AKP, CHP, TURKEY, Turancılık, KKTC, Vatan, Ülke, Millet, Bayrak, Milliyet, Cumhuriyet, Respublika, Alparslan Türkeş, Atatürk, Elçibey, Bahçeli, Aytmatov, Bahtiyar Vahabzade, Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Gaspırinski, Nihal Atsız, Alptekin, Kürşad, Tarih, Kardeş, Xalq, Halk, Milletçi, Milliyetçi, Yürek, Ürek, Türklük, Beynelxalq, Arbitrli, Elmi, Jurnal, Nüfuzlu