BM Yaptırımları Karşısında İran´ın Tutumu - Doç. Dr. Abbas Karaağaçlı - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









BM Yaptırımları Karşısında İran´ın Tutumu - Doç. Dr. Abbas Karaağaçlı
Tarih: 10.07.2010 > Kaç kez okundu? 4853

Paylaş




09.07.2010 - 21:32 .

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi”nin İran”ın nükleer faaliyetleriyle ilgili aldığı son karar, bütün dünyada olduğu gibi İran”da da büyük yankı yaratmıştır. Güvenlik Konseyi”nin 1929 sayılı kararı Tahran Nükleer Takas Anlaşması”nın onaylanmasının hatta anlaşmanın muhatabı olan Viyana Grubu ve Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu´nun anlaşmaya yönelik tutumlarının ilanını beklemeden alelacele alınmıştır.

İran, Batılı Devletlerin Takas Anlaşmasını kabul etmeleri ve anlaşma çerçevesinde karşılıklı müzakerelerinin sürdürüleceği umudunu taşımaktaydı. Takas Anlaşması´nın diğer tarafları yani Türkiye ve Brezilyanın sağlam duruşu da bu umudu güçlendirmişti.

Oysaki ABD, İngiltere, Fransa, Kanada, İsrail ve başka Batılı devletler büyük çaba göstererek, vaatler ve ödünler vererek Rusya ve Çin Halk Cumhuriyeti”ni de yanlarına alarak İran”a karşı yeni ve öncekilerden daha kapsamlı yaptırımlar ön gören bir paketin uygulanma kararını oy çokluğuyla Güvenlik Konseyi´nden çıkarmışlardır. BM Güvenlik Konseyi bundan önce İran”ın nükleer faaliyetlerini durdurmak amacıyla 3 kez daha yaptırım kararı çıkarmış ve uygulamaya koymuştur. Genel kanı bu yaptırım kararlarının pek de caydırıcı olmadığı doğrultusundadır. İran Devleti bütün bu yaptırım kararları karşısında sert ve tavizsiz bir tutum izlemiştir. Yaptırımlara karşı ataklar gerçekleştirmiştir:

1- Birinci yaptırım paketine karşı İran Devleti NPT” in Ek protokolünü askıya almış ve Eerak Nükleer Tesisleri´nde Ağır Su üretimine başlamıştır.

2- İkinci yaptırım paketine karşın İran Netenz Nükleer Tesislerinde 3000 yeni santifirüjü devreye sokmuş ve Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu denetçilerinin denetim alanlarına kısıtlama getirmiştir.

3- Üçüncü paket onaylanınca İran nükleer yakıt üretim aşamasına geçtiğini dünyaya duyurmuştur.

4- Dördüncü karara gelince İran Cumhurbaşkanı M. Ahmedinejad bu kararı hukuki dayanaklardan yoksun değersiz bir kâğıt parçası olarak niteleyip, bu ve benzeri kararların İran”ın barışçıl nükleer hedeflerine engel olamayacağını belirtmiştir.

M. Ahmedinejad 1929 sayılı yaptırımlar kararına yönelik önümüzdeki dönemlerde kesin tavır ve görüşlerini açıklayacaklarını görüşmeleri sürdüreceklerini, müzakerelerin devamı için batılı devletlerin bazı konulardaki düşünce ve tutumlarını ortaya koymalarını istemiş, tavırlarını net bir şekilde ifade etmeye çağırmış ve bazı koşullar öne sürmüştür. Bu koşullar:



1- İsrail Devletinin elindeki nükleer bombalar.

2- İsrail Devletinin NPT üyeliği.

3- Müzakerelerin amacı.

Kuşkusuz İran”ın bu koşulları ileri sürmesi Batılı devletlerle yaşadığı nükleer anlaşmazlıkta Müslüman ve bağlantısız devletlerin desteğini kazanmaya yönelik diplomatik bir taktiktir. Başta ABD olmak üzere Batılı Devletler, İran”ı köşeye sıkıştırmak, ekonomik ve siyasi yönden zaafa uğratmak ve izole etmek için Güvenlik Konseyi kararını bahane ederek bu ülkeye karşı baskılarını attıracaklardır. Nitekim ABD senatosu hiç beklemeden İran”a karşı yeni yaptırımlar devreye sokmuş ve bu ülkeyle önemli ticari ve yatırım bağlantıları olan şirketlere yönelik ağır yaptırımlar uygulamayı öngören yasaları yürürlüğe koymuştur.

ABD´in yanı sıra Fransa, İngiltere, Avrupa Birliği, Kanada hatta Rusya birbiri ardına yeni yaptırımlar öngören paketler hazırlayarak İran”a karşı saflarını belirlemişlerdir. Bu arada her zaman Batının ve özellikle ABD”nin güdümünde hareket eden irili ufaklı devletler de kafileden geri kalmamak için kollarını sıvamışlardır. Örneğin Birleşik Arap Emirlikleri herkesten önde koşarak İran kaynaklı 41 şirketin malvarlığına ve hesaplarına el koymuştur.(1) Aynı şekilde ABD, İran Devrim Muhafızları´na yakınlığıyla bilinen şirketlerin mal varlığını ve hesaplarını dondurmuş, Avrupa Birliği bu yönde kararlar almış başka ülkeler de bu hususta adımlar atmışlardır. Almanya, Kuveyt ve BAE işi daha da ileri götürerek Güvenlik Konseyi yaptırım kararını temel göstererek İran Hava yollarına ait sivil uçaklara bile yakıt ikmalini durdurmuşlardır.

Güvenlik Konseyi´nin yeni yaptırımlar öngören kararına İran”dan sert tepkiler gelmiştir. İran İslam Cumhuriyeti”nde karar alma, yönetim, güç odakları, siyasi ve dini teşekküller, dini otoriteler ve benzeri pek çok kurum, kuruluş ve odak var. Ülkenin bütün sorun ve meseleleri karşısında bu grupların farklı ve birbirinden bağımsız görüş ve fikirleri söz konusudur. Ama genel olarak ülkenin genel gidişatı ve önemli iç ve dış politik kararlar meclis tarafından deklare ve empoze edilmektedir. Zaten Meclis de bütün bu dini ve siyasi yelpazenin tecelli ettiği en yüksek kurum konumundadır. Nükleer faaliyetler ve buna karşılık yürütülen Batının olumsuz tavır, davranış ve kararlarına karşın Meclis ve bu hususta Meclisin ihtisas Komisyonu olan Milli Güvenlik ve Dış Politika Komisyonun fikirleri ülkenin genel düşünce yapısının aynısı ve yansıması gibidir. Bu nedenle öncelikle bu etkin siyasetçilerin düşüncelerine göz atmak istiyorum.

Ülkenin en önemli devlet adamlarından Eski Nükleer Baş müzakereci ve Milli Güvenlik Konseyi Genel Sekreteri Kum ili milletvekili İslami Meclis Şurası Başkanı Dr. Ali Laricani yeni yaptırım kararını şöyle değerlendirmiştir: “İran her zaman müzakereden yanadır. Görüşmeler için yeni format getirilecektir. İran”ın Nükleer politikası hükümetler üstü bir konudur. Stratejik bir meseledir. Batılılar bizi kandırmak peşindeler, bundan vazgeçmelidirler. Bizce UAEK casusluk yuvasına dönüşmüştür. Gemilerin aranması konusuna gelince, İran misilleme siyaseti uygulayacaktır. Uluslararası denizlerde bizim gemilerde arama yapmak isteyen herkese karşılık veririz. Fars Körfezinde üç ülkede ABD “in deniz, hava ve kara üstü var, bu üstlerin varlığı bölgeyi güvensizleştiriyor.”(2)

Meclis Milli Güvenlik ve Dış politika Komisyonu Başkanı Alaiddin Birucirdi ise Tahran Nükleer Takas Anlaşması´nın bundan sonraki dönemlerde İran”ın temel dayanağı olacağını belirtmiştir. Anlaşmaya sadık olduklarını Tahran Nükleer Araştırma Reaktörü”nün ürettiği nükleer ilaçların 850,000 hasta için gerekli olduğunu ve bu hastaların sağlığını tehlikeye atamayacaklarını, yaptırımların şiddetlenmesi durumunda Batıyla müzakereleri sürdürmenin imkânsız hale geleceğini ifade etmiştir.(3) Komisyonun diğer üyeleri de düşüncelerini kamuoyuyla paylaşmışlardır. Milli Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu Başkan Yardımcısı Bircend Milletvekili Hasan İbrahimi ABD ve İngiltere”nin entrikalarına karşın Milli Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu bünyesinde bir komitenin oluşturulmasını önermiştir. Bu komitenin de nükleer sahadaki başarıların korunması ve geliştirilmesi doğrultusunda görev yapmasını önermiştir.(4) Bu öneri daha sonra 40 milletvekili tarafından imzalanmış ve meclis başkanlığına sunulmuştur.

Komisyonun bir diğer üyesi Nişabur kenti Milletvekili Hüseyin Suphaniniya, yaptırım kararı karşısında, UAEK”yla işbirliği alanlarının azaltılması konusunda henüz kesinleşmiş bir kararın söz konusu olmadığını beyan etmiş buna rağmen bundan önce gönüllü olarak UAEK denetçilerinin ziyaretleri konusunda sağladığımız bazı kolaylıkları gözden geçireceğiz demiştir.(5)

Komisyonun bir diğer üyesi Ğolamrıza Keremi ise Güvenlik Konseyi yaptırım kararını sömürgeci ve emperyalist güçlerin zorbalığının bir göstergesi olarak değerlendirmiş ve yaptırımlar sayesinde ekonomik yönden daha da gelişeceklerini ifade etmiştir.

Veramin kenti Milletvekili ve komisyon üyesi Seyit Hasan Negevi”ye göre ABD yaptırım kararını çıkarmakla bu sorunun çözümü peşinde olmadığını ve İran”a yönelik siyasal hesaplar peşinde olduğunu beyan etmiştir. Negevi, “ABD baskıcı ve zorba yöntemlerle kendi isteklerini başka ülkelere dikta etmek ve uygulatmak siyaseti gütmektedir. ABD uluslararası anlaşma ve sözleşmeleri hiçe sayarak İran”a baskı uygulamak peşindedir. Sivil uçaklarımıza bile benzin ikmali yapılmaması bunun bir örneğidir. Biz bundan önceki yaptırımları da fırsata çevirdik. Bu ve benzeri girişimlerin bizim gelişmemizi engellenmesine izin vermeyeceğiz” şeklinde konuşmuştur.(6)

Şahrut Kenti Milletvekili, Milli Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu Sözcüsü Kazım Celali”ye göre nükleer başarıları korumak ve güvence altına almak, ABD ve İngiltere”nin hilelerine, yaptırımlar konusunda hazırlıklı olmak amacıyla acilen tedbirler alınmalıdır. İlişkilerin seviyesinin düşürülmesi, gemilerin aranması durumunda karşılık verilmesi gibi önlemler alınmalıdır. 40 milletvekilinin önerisinde değinen K.Celali, “Bu önerinin milletvekillerinin ABD ve Siyonistler tarafından İran”a karşı yürütülen saldırgan davranışların farkında olduklarının göstergesidir. Önümüzdeki haftalarda komisyonumuz konuyu etraflıca kendi içinde tartışacak ve aldığı kararı Meclis Genel Kurulu”yla paylaşacaktır. ABD”nin tutumu değişim iddiasında olan bir ülkenin devlet ve meclisinin davranışı gibi değildir. ABD”nin izlediği politika yanlıştır. Batılılar Tahran Takas Anlaşması´nı göz ardı ederek tarihi bir fırsatı kaçırmış ve aşırılıklara yol açmıştır” demiştir(7) Komisyon üyesi Mehmet Keremirad ise: ABD baskısının kendilerini yıldıramayacağını, bundan sonraki dönemlerde 5+1 gurubuyla yürütülecek müzakerelerin Tahran Takas Anlaşması baz alınarak yapılması yönünde olmalıdır demiştir. M. Keremirada”a göre bundan önceki yaptırımlar da olduğu gibi bu yaptırımlarda ülkesinin daha da gelişmesine vesile olacaktır.(8)

Tahran Milletvekili ve Sosyal Konular Komisyonu üyesi Alirıza Mehcub ise yaptırım kararını sömürgeci bir yaklaşımın göstergesi olarak nitelemiş ve ticaret serbestliğini savunanlar yani Batılı Devletler haksız olarak bu yöntemi İran”a karşı uygulamaktadırlar demiştir. A.Mehcub, “Tarihte ilk önce İngiltere ve İspanya bağımsızlıklarını talep eden toplumlara karşı böyle bir yöntem uygulamışlardır. Ama şimdi baktığımızda sömürgeci devletler yıkılmış o ülkeler ise bağımsızlıklarını kazanmışlardır. ABD eski sömürgecilerin akıbetinden ders almalıdır. Bu yaptırımlar uygulanınca bizim şirketler zarar görecek ve çalışanları işsizlik tehlikesiyle karşı karşıya kalacaklardır. Biz bağımsız olmak istiyoruz, bununda bir bedeli olduğunun farkındayız ve bu bedeli ödemek zorundayız. Devlet tasarruf tedbirlerini uygulamaya koymalı, şartlar zorlaşacaktır, bu yaptırımlar bizi etkilemez tezi doğru değildir” şeklinde konuşmuştur.(9)

Son olarak uluslararası ilişkiler uzmanı Dr. Piruz Müçtehitzade”nin(10) değerlendirmesine bakalım. P. Müçtehitzade”ye göre: yaptırım kararı haksız ve usulsüzdür. NPT anlaşmasına taraf olan bazı ülkeler bile nükleer faaliyetleri konusunda şeffaf değildirler. Örneğin İngiltere Devleti halen ajans denetçilerine pek çok kısıtlamalar getirmektedir. Oysaki İran ajansın denetçilerine hiçbir kısıtlama uygulamaktadır. Uluslararası yasalara yani B.M. beyannamesinin 7. bendine göre bir ülkenin dosyasının Güvenlik Konseyine sevk edilmesi için 3 koşulun gerçekleşmesi gerekiyor. Bunlar:

1- Sözü edilen ülke dünya barışını tehdit eder hale gelmesi.

2- Söz konusu ülke dünya barışını ihlal etmesi.

3- Başka bir ülkeye saldırması.



Oysaki İran”ın dosyası bu üç konunun hiç birini kapsamamaktadır. Üstelik ajans raporları da bu doğrultudadır. İran gemilerinin aranması konusuna gelince böyle bir girişim yani açık denizlerde İran bandıralı ticari gemilerde aramalar yapmak söndürülmesi zor bir yangının çıkışına neden olacaktır. Sonuç olarak yaptırımlar yasadışıdır, konu ancak müzakereler yoluyla çözülecektir.(11)

İran Nükleer Dosyasını yakından takip eden uzmanların birleştiği genel kanı yaptırımlar bu ülkeyi nükleer faaliyetlerinden uzaklaştırmakta yetersiz kalacaktır. Başta ABD ve diğer Batılı Devletlerin İran”a karşı takındıkları tutum nedeniyle büyük bir hazırlık ve emekle hazırlanan Tahran Nükleer Takas Anlaşması ne yazık ki yeterli ve hatta gerekli ilgiyi görmemiş ve ciddiye alınmamıştır. Tahran Takas Anlaşması sorunun diplomatik yollarla çözüleceğinin önemli bir kilometre taşı konumundadır.(12) Ülkemiz ve Brezilya bu anlaşmaya taraf olarak sorunun karmaşık ve çözümsüz görünen en önemli yönlerinden biri olan İran”ı, elindeki %3.50 seviyesinde zenginleştirilmiş uranyumu yurt dışına çıkarmaya razı etmişlerdir. Kanımca Takas Anlaşması´nı bertaraf etmek Türkiye Cumhuriyetinin aktif ve başarılı dış politika ataklarının önünü kesmeye yönelik bir girişimdir.

İran siyasal çevre ve otoritelerinin temel düşüncelerinin tercümanı sayılacak olan parlamenterlerin temel yaklaşımlarını aktarmaya çalıştım. Naçizane değerlendirmelerime göre:

1. İran yönetimi hala Tahran Nükleer Anlaşması´nın ciddiye alınacağına yönelik umutlarını korumaktadır. Bu nedenle bu tip kararların ardından Tahrandan yüksek sesle geldiğine alışık olduğumuz sert ve uzlaşmaz görüntüsünü veren mesaj ve demeçlere rastlamamaktayız.



2. Bütün yöneticiler diyalog kapısını açık tutuklarını ve diplomatik girişimlere şans tanınması düşüncesini dile getirmektedirler.



3. Güç odaklarının hemen hemen hepsi devlet politikası konumunda olan nükleer siyaset hususunda hemfikir olup, fevri davranış ve kışkırtıcı demeç ve mesaj vermekten kaçınmaktadırlar.



4. Bağlayıcı olacağından dini lider ve diğer üst düzey konumunda bulunan otoriteler şimdilik kaygıyla yaptırım karar konusunda sessizliklerini korumaktadırlar.



5. Bununla beraber İranlılar ulusal egemenlik konularını ilgilendiren hususlarda dik ve sağlam duruşlarını aynen korumaktadırlar. Örneğin bütün yetkili ağızlar ticaret gemilerine yönelik herhangi bir arama veya benzeri girişim yapıldığında misilleme yapacaklarını beyan etmektedirler.



6. Önümüzdeki dönemde Batılı Devletlerin yaptırımlar kararı çerçevesinde İran”a yönelik takınacakları tutum ve davranış bu ülkenin kesin duruşunu belirleyecektir. Eğer bu kararlar bundan önceki yaptırım kararları gibi zamanla etkisi geçecek sembolik ve kâğıt üzerinde kalacaksa İran da sessizliğini sürdürecektir. Yok, eğer bu ülkenin can damarını kesecek, ekonomilerini çökertecek kararlar ve uygulamalar devreye sokulacaksa İran yönetiminin çok sert ve şimdiden tahmin edemeyeceğimiz uygulamalarına şahit olacağız kanaatindeyim.



7. Ülkemizin önemi ve ağırlığı tam da bu aşamada ortaya çıkacaktır. Türkiye”nin İran Devleti üzerinde küçümsenmeyecek çok önemli saygın bir konuma haiz olduğu ve güven yarattığı aşikârdır. Dilerim ABD yönetimi de bunun farkında olarak İsrail devleti ve Yahudi lobilerinin etkisinden sıyrılarak Türkiye”nin sağladığı bu güven ortamını fırsata çevirerek bölgemizi istikrarsızlığa sürükleyecek eylem ve davranışlardan kaçınır.



8. Bitirirken, Başkan Obama”nın İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu”yu Beyaz Saray”da ağırlamasını ve kendisini arabasına kadar uğurlamasını; basın toplantısında İsrail Devleti ile olan sıcak ve samimi münasebetlerine ve İsrail”in güvenliğine dair ABD”nin duyarlılığını belirtilmesini; Ortadoğu barış sürecine, İran nükleer programına, Akdeniz”de Marmara Gemisine saldırı konusuna yönelik, ABD”nin sağduyu ve akıl öncelikli yaklaşımlardan uzak olacağının işareti olarak gördüğümü ve bu konuda umutlarımın tükendiğini belirtmeliyim. ABD ne zamana kadar kendine düşen sağduyulu bir süper güç gibi davranmayıp 5 milyonluk İsrail Devleti”nin peşine takılarak dış politikasını onun yönlendirmesine ve etki altına almasına izin verecektir? Ne yazık ki ABD böyle davranmaya devam ettikçe dünyamız ve özellikle bölgemiz barışa hasret kalacaktır. Afganistan”da kaybedilen savaş Irak”taki belirsiz durum ve yukarıda değindiğim bütün sorunların çözümsüzlüğü ABD”nin bu tutum ve davranışlarında saklıdır. Bu nedenle İran nükleer meselesi de bu çerçevede değerlendirilmeli ve sağduyulu yaklaşımlar olmadığı ve Tahran Nükleer Takas Anlaşması temel alınmadığı sürece krizin giderek derinleşeceği ve başta bölgemiz olmak üzere bütün dünyayı sonu belli olmayan çatışma ve kaos ortamlarına sürükleneceği görülmelidir. İsrail Devleti”nin elinde bulunan nükleer bombaları yok sayan, NPT”ye üye olmayışını önemsemeyen Batılı devletler defalarca İran”a yönelik saldırgan ve anlaşılması zor bu tutum ve davranışlara girmişlerdir. Bunun mantıklı izahı söz konusu değildir.



Dipnotlar:

1- Birleşik Arap Emirlikleriyle İran arasında çok önemli ekonomik ilişkiler söz konusudur. BAE”de 8000 İran ticari şirketi faaliyet göstermekte, 400 bin İranlı yaşamakta ve bu kişilere ait 300 milyar dolar yatırım bulunmaktadır. İran, dış ticaret hacminin %29”u bu ülke kanalıyla gerçekleştirmektedir. Ama iki ülke arasındaki önemli bir sorun söz konusudur. BAE Fars Körfezindeki İran”a ait Tonbe Bozork, Tonbe Koçek ve Ebu Musa adalarının mülkiyetinde hak iddia etmekte, Suudi Arabistan ve bazı körfez ülkelerini de yanına alarak bu konuyu uluslararası camiaya taşımak istemektedir. Öte yandan İran Fars Körfezi Köprüsü projesiyle Kışm (Geşm) adasını kara ve raylı sistemlerle kendi topraklarına bağlayacak planı devreye sokunca BAE tedirgin olmuştur. Zira bu köprü hizmete girdiğinde 250 bin tonluk dev gemiler de limana yanaşacak ve İran kendi limanını kullanacak ve böylece BAE”ye bağımlılığını bitirecektir.



2- http://www.mehrnews.com/fa/newsdetail.aspx?NewsID=1110816

3- http://www.irna.ir/View/FullStory/?NewsId=1204523

4- http://www.isna.ir/ISNA/NewsView.aspx?ID=News-1569645&Lang=P

5- http://www.isna.ir/ISNA/NewsView.aspx?ID=News-1569234&Lang=P

6- http://www.irna.ir/View/FullStory/?NewsId=1213471

7- http://www.irna.ir/View/FullStory/?NewsId=1210965

8- http://www.mehrnews.com/fa/newsdetail.aspx?NewsID=1111523

9- http://www.aftabnews.ir/vdchwinzx23nvmd.tft2.html

10- Tahran Öğretmen Yetiştirme Üniversitesi (Daneşgahe Terbiyete Muallim) öğretim üyesi

11- http://www.mehrnews.com/fa/newsdetail.aspx?NewsID=1107587

12-

http://www.bilgesam.org/tr/index.php?option=com_content&view=article&id=688:nuekleer-takas-anlamas&catid=77:ortadogu-analizler&Itemid=150







Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 49
Dün Tekil 1349
Bugün Tekil 520
Toplam Tekil 4073796
IP 18.191.132.194






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























15 Sevval 1445
Nisan 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


Asil yetimler anadan babadan de il, ilim ve ahlaktan yoksun olanlard r. (HZ. AL )


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.502 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap

"Bu site en iyi mozilla firefox'ta 1280x960 çözünürlükte görüntülenir."

Turan Portal v1.3 | Tasarım TURAN-SAM , Kodlama Serkan Aygün

Turan Nedir?, Bilimsel Dergiler, En popüler Bilimsel Dergi, Endeksli Bilimsel Dergiler, Saygın Bilimsel Dergi, Türk Dünyasının en popüler ve en saygın Bilimsel Hakemli Dergisi, SSCI, SCI, citation index, Turan, Türk Devletleri, Türk Birligi, Türk Dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetler, Özerk Türkler, Öztürkler, Milliyetçi, Türkçü, Turancı, Turan Askerleri, ALLAH'ın askerleri, Turan Birliği, Panturan, Pantürk, Panturkist, Türk, Dünyası, Stratejik, CSR, SAM, Center for Strategical Researches, Araştırma, Merkezi, Türkiye, Ankara, İstanbul, Azer, Azeri, Azerbaycan, Bakü, Kazakistan, Alma-Ata, Astana, Kırgız, Bişkek, Kırgızistan, Özbekistan, Özbek, Taşkent, Türkmen, Türkmenistan, Turkmenistan, Aşxabad, Aşkabat, Ozbekistan, Kazakhstan, Uzbekistan, North, Cyprus, Kıbrıs, MHP, AKP, CHP, TURKEY, Turancılık, KKTC, Vatan, Ülke, Millet, Bayrak, Milliyet, Cumhuriyet, Respublika, Alparslan Türkeş, Atatürk, Elçibey, Bahçeli, Aytmatov, Bahtiyar Vahabzade, Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Gaspırinski, Nihal Atsız, Alptekin, Kürşad, Tarih, Kardeş, Xalq, Halk, Milletçi, Milliyetçi, Yürek, Ürek, Türklük, Beynelxalq, Arbitrli, Elmi, Jurnal, Nüfuzlu