PKK”IN SİLAHLI PROPAGANDASINA KARŞI ÖNLEMLER - Dr. Tahir Tamer KUMKALE - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









PKK”IN SİLAHLI PROPAGANDASINA KARŞI ÖNLEMLER - Dr. Tahir Tamer KUMKALE
Tarih: 23.06.2010 > Kaç kez okundu? 2928

Paylaş


Ordu istemeyen ve ordunun yüklediği maddi, manevi fedakârlığı göze aldırmayan bir millet esaret zincirini kendi eliyle boynuna geçirir.cGazi Mustafa Kemâl Atatürk-(1930)

PKK terör örgütünün ülkemizin toprak bütünlüğünü parçalamaya yönelik şiddet içeren silahlı saldırıları özellikle güvenlik güçlerini hedef alarak devam ediyor. PKK bu eylemleriyle sonuç alamayacağını çok iyi biliyor. O halde neden başarılı olamayacağını bildiği halde doğrudan asker ve polise saldırıyor.?

Çünkü, devletin silahlı gücünü teşkil eden asker ve polise saldırı ile verdireceği en küçük zararın dahi medyada abartılarak yer alması ile örgütün gücünün olduğundan çok fazla olarak değerlendirileceğini de iyi biliyor. Yani silahlı propagandanın medya eliyle gerçekleştirilen etkisine güveniyor.

11 şehidin verildiği son Şemdinli saldırısından sonra toplanan Devlet Güvenlik Zirvesinde alınan kararlar arasında PKK”nın “Silahlı Propaganda” uygulamalarına karşı önlemlerin yer almadığı görülmüştür. Oysa terör örgütlerinin saldırıları ile mücadelede bu husus önem taşımaktadır.

Son PKK eylemlerinin amacı Silahlı Propagandadır. Hedefi ise terör örgütünü olduğundan daha güçlü göstermektir. Bugün medyanın döne döne gösterdikleri Türkiye”nin dört bir yanında gerçekleştirilen terör saldırıları ve evlere ateş düşüren şehit cenazelerinin birbirinden duygusal görüntüleri karşısında insanlarımız devletin gücünü sorgulamaya başlamışlardır. Milletimiz bezginlik, karamsarlık ve geleceği hakkında ümitsizliğe sürüklenmektedir. İşte bu PKK”nın istediği husustur ve başarı hanesine kaydedilmiştir.

Medyada sorumsuzca yapılan yayınlar ve bu yayınlara katılan uzman dedikleri bazı aklıevvel aydın kimlikli kişilerin ağızlarından çıkan, dolaylı olarak terör örgütünün güçlü olduğunu ve mutlaka muhatap olarak alınması gerektiğini vurgulayan akıl almaz sözler ülkede yürütme erkinin iflas ettiği şeklinde algılanmasına neden olmaktadır.

Oysa devletimiz asla güçsüz değildir. Devletimiz kendini koruyacak her türlü yasal tedbiri almış ve kendini korumakla görevli anayasal kuruluşları da oluşturmuştur. Ayrıca devlet kadroları terör olaylarında yetişmiş dünyanın en tecrübeli ve yetenekli personeline sahiptir. Fakat yönetimin aklına hâlâ elinde mevcut imkanlarını kullanmak gelmemektedir.

PKK”nın her kanlı saldırısını abartarak göstererek silahlı propagandanın bütün imkanlarından PKK örgütü ve sempatizanlarını yararlandırıp sevindiren bir kısım sorumsuz medyaya mutlaka dur demelidir. Medyanın asli görevi halkı olaylar hakkında zamanında ve doğru haberlerle bilgilendirmektir. Medyanın terör örgütünün bedava propagandasını yapmak gibi bir görevi yoktur. Burada medya yönetimine büyük sorumluluklar düşmektedir. Habercilik görevinin terör örgütünün değil, ülkemiz ve insanlarımızın yararına kullanılmasının esas alındığı politikalar uygulanmalıdır.

Ayrıca haber veriyorum veya demokratik konuşma hakkımı kullanıyorum örtüsü altında PKK örgütünün dolaylı yoldan propagandasını yapmanın da örgüte destek vermek ve yandaş olmakla eşdeğer olduğu unutulmamalıdır.. Cumhuriyet savcılarımızın bu sorumsuz davranışı uygulayanların kapılarını herzaman çalabileceği hususu da akıllardan çıkarılmamalıdır.

Propaganda; hedef olarak seçilen toplulukların morallerini bozmak, onların her alanda başarma gayretlerini, mücadele azim ve iradelerini yok etmek, insanların inançlarını zayıflatarak kendilerine olan güvenini kaybettirmek ve nihayet kendileri tarafından tespit edilen belirli fikirleri aşılamak maksadı ile psikolojik savaş yöneticilerinin başvurduğu etkili bir vasıtadır.



Bilindiği gibi terör daima şiddet içerir. Terör beklenmeyen yerde ve zamanda belirlenen hedeflere kuralsız şiddetin uygulandığı saldırı demektir. Adam öldürme, adam kaçırma, yaralama, şantaj, tahrip, sabotaj gibi saldırılarla kendini gösterir. Bu olaylar ne kadar kanlı ve ne kadar yıkıcı olursa basının ilgisi o ölçüde olacaktır. Hatta fidye için çok önemli kişilerin kaçırılması, bir devlet kurumunun veya elçiliğin işgal edilmesi gibi sıra dışı olaylar medyanın sürekli ilgisini çeker. Bu durumda medyanın ulusal sınırları da kalkar ve olaylar bir anda dünyanın öteki yanındaki sade vatandaşın gündemine taşınır. İşte bunun bilimsel adı, Silahlı Propagandadır.



Terör örgütleri ile birlikte kendi yönetimine karşı çeşitli nedenlerden dolayı muhalif olan gruplar seslerini duyurabilmek için bu metodu çok sık kullanırlar. Hedef seçilen toplumda korku, şiddet ve kargaşa yaratarak adlarını ve eylemlerinin sebeplerini duyurmaya ve bu şekilde ülke yönetimlerinden davaları ilgili olumlu sonuçlar elde etmeye çalışırlar. Bu gibi terör olayları planlanırken seçilen hedefler tamamen masum ve olaylarla hiçbir ilgisi olmayan kesimlerdir. Bu şekilde olayın sansasyon etkisi ve haber değeri artarak gündemde daha fazla yer alması sağlanır.



Silahlı Propaganda terör örgütlerince dünyada çok sık kullanılmasına rağmen bugüne kadar bu grupların başarılı sonuçlar aldığına rastlanmamıştır. İnsanların, ne kadar haklı gerekçeleri olsa dahi masum kişilerin saldırılara maruz kalmasını kabul etmesi zordur. Başlangıçta sansasyonel eylemlerle silahlı propaganda metodunu kullanarak adlarını duyuran ve kamuoyu üzerinde baskı kurmayı başaran gruplar yaptıkları insanlık dışı kanlı eylemlerden dolayı kısa süre sonra kendilerini besleyen halk desteğini de karşılarına aldıkları gerçeği ile karşılaşırlar.



Silahlı propaganda medya yardımı ile uygulanır. Sansasyon yaratan görüntüler ve abartılı yorumlarla halkta korku ve dehşet saçma işlevi sürdürülür. Yapılan sistemli saldırılar ile öncelikle halkı ve bilahare yönetim kademelerini yıldırarak geleceğinden umutsuz, sürekli gergin ve korkudan şiddete boyun eğmiş kitleler oluşturmayı hedef alır. Bu saldırılara karşı mücadele için öncelikli görev, bu işleri yapanların değil, yaptıranların bulunması ve ne elde etmek istediklerinin ortaya çıkartılmasıdır.



Silahlı propaganda ile bir yandan güvenlik güçleri ve hukuk yolu ile mücadele edilirken esas olarak devletin bunu önlemeye yönelik karşı psikolojik harekât örgütünün uzman planlamacılarına önemli görevler düşmektedir. Bu plânlamacıların işi, birbiri ile koordineli ama birbirinden tamamen farklı üç ayrı alanda sürdürülmek zorundadır.



Bunlardan birincisi; teröre muhatap olan hedef kitlelerin moral takviyesi ve manevî yönden güçlendirilmeleridir. Çünkü terörü besleyen psikolojik ortamda insanlar kendilerini zayıf, güçsüz, çaresiz ve çözümsüz hissederler. Onları kendilerini güçlü hissedecekleri öğelerle takviye etmeleri önce yapılacak iştir. Bu şekilde propagandaya maruz kalanlar manen ve moral açıdan güçlendirilir, kendilerine güvenleri sağlanır ve karşı psikolojik harekât esnasında kullanılmaya hazır hale getirilir.



İkinci çalışma grubu psikolojik harekât ajanlarının kullandıkları silahlı propaganda uygulayıcılarıdır. Yani, aslında güçsüz ve çaresiz oldukları ve kaybedecekleri bir şey olmadığı için küresel mihraklarca çoğunlukla para ve makam ile ödüllendirilerek kullanılan silahlı propaganda uygulayıcıları üzerinde çalışılacaktır. Onlara bizzat kendilerinin kaybettikleri ve yakınlarının kaybedecekleri hususlar hissettirilerek yaptıkları işin yanlış ve sonuçsuz olduğu, başarı şansının hiç olmadığı yönünde yaklaşılarak inandırılmaya çalışılır. Burada hedef kazanılan bu şahısların karşı psikolojik harekât unsuru olarak değerlendirilmesini sağlamaktır. Bu yöntemin çoğunlukla başarılı olduğu görülmüştür.



Psikolojik harekât plânlamacılarının üçüncü önemli işi, silahlı propagandayı metot olarak kullanan asıl kaynağı, güçleri ortaya çıkarmak, bunların istek ve ihtiyaçları ile muhtemel hedeflerini tespit ederek bunlarla kendi kaynaklarında kendi usullerince mücadele etmektir.



Sonuç olarak; propagandaya maruz kalan kitleler sonunda direnme gücünü kaybederler. İnsanlar dayanacak bir güç ararlar ve işte bu anlarda bu harekâtı yönlendiren güçler ortaya çıkarak sığınacak başka güç arayan kitlelere kolaylıkla sahip çıkarlar. Bu sahiplenme ile zaten hedef toplum teslim alınmıştır. İstenilen her şey o topluma kendi eliyle yaptırılmaya hazırdır. PKK”nın Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde devlet otoritesinin ulaşamadığı bölgelerde halkın desteğini kazandığı hususu unutulmamalıdır.



PKK "Silahlı Propaganda" vasıtasını kullanmakta ustalaşmış bir örgüttür. PKK”nın gücü görünen ve bilinen fiziki güçleri ile sınırlı değildir. Buradaki güç, bu örgütü her alanda destekleyen ve bu desteklerini saklamaya gerek görmeyen ülkeler ile küresel örgütlerin gücüdür. PKK terör örgütü küresel destekçilerden güç alıp terör eylemlerini yaparken insanlarımızın örgütün arkasındaki asıl güçleri bilmelerini de ister. Bu şekilde insanlarımızın destek ülkelerin her sahadaki yaptırım gücünün büyüklüğü karşısında kendilerini elleri-kolları bağlanmış olarak gördüklerinden tam teslimiyet içine girip direnme güçlerini kaybedeceklerini varsayar.



Peki, teslimiyet çare midir? Tabiî ki değildir.

İyi eğitilmiş ve milli değerlerine sahip çıkmayı başarmış toplumların her çeşit propagandaya başarılı bir şekilde karşı koyduklarını unutmamamız gerekmektedir. Milletimiz düşmanını bütün imkan ve kabiliyetleri ile iyi tanımak zorundadır.





Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 40
Dün Tekil 1505
Bugün Tekil 1434
Toplam Tekil 4076215
IP 52.14.85.76






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























16 Sevval 1445
Nisan 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


T rk milletindenim diyen insanlar her eyden nce ve mutlaka T rk e konu mal d r.
(Mustafa Kemal ATAT RK)


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.215 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap

"Bu site en iyi mozilla firefox'ta 1280x960 çözünürlükte görüntülenir."

Turan Portal v1.3 | Tasarım TURAN-SAM , Kodlama Serkan Aygün

Turan Nedir?, Bilimsel Dergiler, En popüler Bilimsel Dergi, Endeksli Bilimsel Dergiler, Saygın Bilimsel Dergi, Türk Dünyasının en popüler ve en saygın Bilimsel Hakemli Dergisi, SSCI, SCI, citation index, Turan, Türk Devletleri, Türk Birligi, Türk Dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetler, Özerk Türkler, Öztürkler, Milliyetçi, Türkçü, Turancı, Turan Askerleri, ALLAH'ın askerleri, Turan Birliği, Panturan, Pantürk, Panturkist, Türk, Dünyası, Stratejik, CSR, SAM, Center for Strategical Researches, Araştırma, Merkezi, Türkiye, Ankara, İstanbul, Azer, Azeri, Azerbaycan, Bakü, Kazakistan, Alma-Ata, Astana, Kırgız, Bişkek, Kırgızistan, Özbekistan, Özbek, Taşkent, Türkmen, Türkmenistan, Turkmenistan, Aşxabad, Aşkabat, Ozbekistan, Kazakhstan, Uzbekistan, North, Cyprus, Kıbrıs, MHP, AKP, CHP, TURKEY, Turancılık, KKTC, Vatan, Ülke, Millet, Bayrak, Milliyet, Cumhuriyet, Respublika, Alparslan Türkeş, Atatürk, Elçibey, Bahçeli, Aytmatov, Bahtiyar Vahabzade, Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Gaspırinski, Nihal Atsız, Alptekin, Kürşad, Tarih, Kardeş, Xalq, Halk, Milletçi, Milliyetçi, Yürek, Ürek, Türklük, Beynelxalq, Arbitrli, Elmi, Jurnal, Nüfuzlu