Dört Perdede Filistin Perde I - Afşin EFKARLIOĞLU - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









Dört Perdede Filistin Perde I - Afşin EFKARLIOĞLU
Tarih: 03.06.2010 > Kaç kez okundu? 3341

Paylaş




—Rahat yatakta ölmek acep olmaz mı çile- Nihal ATSIZ

İkinci intifadanın ikinci yılı; İsrail, Ebu Ammar gibi şaşalı bir kod adı taşıyan Arafat”ın Ramallah”da ki karargâhını kuşatmış, elektriğini, suyunu kesmiş. Fakir Filistin halkının 40–50 milyon dolarını jet sosyeteyle yiyecek olan kendinden 38 yaş küçük Hıristiyan karısı Paris”e yerleşmişken, Arafat içerden “can güvenliğim tehlikede” çığlıkları atınca, İsrail bu durumun gerçek olmadığını göstermek amacıyla gazetecilerin girişine müsaade etmişti. O esnada yapılan bir röportaj ve resmi gözlerimin önünden gitmiyor. Arafat, yanındaki masada İsrail yapımı tabancası, İsrail”in kendine uyguladığı baskıdan bahsediyor, sular kesildiği için tuvalete bile gidemediğinden yakınıyordu. Sokaklarda çocuklar ölüyordu ve Arafat katillerin su vermediğinden şikâyetçiydi. O tabloda Filistin”in kurtuluşunu görmüştüm ben. Arafat o silahı eline alıyor, karargâhın kapısına çıkıyor ve “Yaşasın Filistin” veya “Filistin”e hürriyet” veya sadece “Hürriyet” diye bağırarak şarjörünü boşaltıyor ve orada, tüm dünyanın gözü önünde, canlı yayında şehit oluyor. ( Hadi itiraf edin, Mel Gibson”ın Cesur Yürek”indeki “fredom”ından daha karizmatik bir sahne değil mi bu)



Gözünüzde canlanıyor mu? Yetmiş dört yaşında bir adam… Halkı için bir kıvılcım çakıyor. Yetmiş dört yaşında bir adam elindeki tek tabancayla M-16ların hedefi oluyor… Arafat”ın şahadetinin görüntüleri tüm dünyada yankılanıyor. İsrail, önce o saldırdı diyor, Amerika İsrail”in nefsi müdafaa hakkını kullandığını sayıklıyor ama Nobel barış ödülü almış bir adamın canı pahasına ortaya koyduğu bu isyan tüm dünyanın vicdanına kazınıyor.



Filistin o gün kurtulurdu. O günden sonra Filistin için hiçbir şey aynı olmazdı. O görüntü tarihe düşülecek en içli, en karizmatik, en haklı görüntü olurdu. O görüntünün insan muhayyilesinde uyandıracağı karşılıklar bırakın Filistin”i Arap dünyasının “makûs talihini” yenmesine bile yardımcı olabilirdi. Ama olmadı. Arafat iki yıl daha yarısı yatalak sürecek bir ömrü şerefli bir ölüme tercih etti. Her zaman abartarak anlattığı iki eylemin ekmeğini elli sene yiyen adam yapması gereken asıl eylemi yapacak cesarete sahip olamadı.



Şimdi Filistin”i en ateşli savunucuların bile içinde bir yerlerde bir ukde saklı, bir iç ses saklı. “Bizim yüzyıllarca çok uzak topraklardan gelen askerlerimizin kanı pahasına müdafaa ettiğimiz toprakları Filistinliler Yahudilere parayla sattı” diyor o ses. O ses “namaz kılan Müslüman çocukların kolları taşlarla kırılırken Arafat”ın Marilyn Monroe özentisi Hıristiyan eşi Süha”dan olma çocuğunun kıyafetlerinin parasıyla gündeme gelmesini” soruyor. O ses İsrail”e karşı alınan trajik yenilgilerin korkaklıkların belki hesabını sormuyor ama nedenini soruyor. Arafat iki yıl daha yaşayabilmek için sadece Filistin davasını zafere ulaştırmaktan vazgeçmedi, o sesi susturmayı da başaramadı.



Perde II

–Mazlumsuz bir dünya-



Komplo teorilerinin hiçbir türüne itibar etmem, gerçeklerin görünenden çok farklı olduğunu düşüncesini asla kabul etmem. Bir yerlerde dünyayı yöneten ruh hastası tiplerin olduğunu hiç düşünmedim, düşünenlerle de her zaman dalga geçtim. Görünen gerçeklerden kaçmak için uydurulmuş yalanlar olduğunu, gizemle gölgelenmeye çalışılan korkaklık olduğunu düşündüm vesaire… O sebeple yazacaklarımın komplo teorisini andırmasından çekiniyorum. Bu ön notu düşmesem olmazdı.



PKK, İsrail uşağı değildir, Yahudiler, bu çocuk katili Kürtleri sahiplenmeyecek onlara güvenmeyecek kadar zeki insanlardır. Ancak bu PKK”nın kimi zaman taşeronluklar yaptığı gerçeğini de değiştirmez. İskenderun”da ki saldırının PKK”nın bir tercihi olduğuna kimse beni ikna edemez. İsrail yola çıkan insani yardım gemileri için “bu bizim iç işimizdir, karışmayın” uyarısını yapmıştır… Daha evvelden yaptığı “iç işlerimize karışanın iç işlerine karışırız” tehditleri de alenidir. Ve gemiler yoldayken PKK hiç yapmadığını yapıyor, bir deniz üssüne saldırıyorsa bu gizli saklı değil aleni bir İsrail siparişidir. Artık birkaç yüz milyon dolar mı verilmiştir, bilemiyorum; birkaç yüz RPG ve birçok ileri teknoloji içeren harp teçhizatı mı vermiştir, bilemiyorum veya Türkiye ile ilgili hayati istihbaratlar verme karşılığı mı yapılmıştır anlaşma… Belki de bazı PKK yöneticilerinin İsrail”de yaşamaları… Ama nihayetinde bu bir İsrail siparişidir. İsrail”in Türkiye”ye verdiği bir gözdağıdır: Sen bu yarayı kaşırsan daha çok askerin ölür.



Dolayısıyla askerimize mi üzülelim, gemidekilere mi sorusu yanlıştır. Çünkü ikisinin katili de aynı eldir. Birinde doğrudan yapmış, diğerinde eldiven takmıştır. Fakat yıllar süren PKK saldırıları karşısında bırakın bir eylemi, şehit cenazelerini bile taşkınlık olarak tanımlayanların, Mavi Marmara trajedisi için on binleri taksime, elçilik önüne toplamaları dudağımızda “bu ne yaman çelişki” şarkısını hatırlatan bir melodiye yol açıyor. Şehit haberlerini Mavi Marmara trajedisinin gölgesinde bırakmaya kimsenin hakkı yoktur. O gemiye binenleri kınamıyorum, yanlış bir şey yaptıklarını kesinlikle düşünmüyorum. Ve hatta doğru( fakat eksik) yaptıklarına inanıyorum, Arap dünyasının sokaklarında ellerinde Türk bayraklarıyla dolaşan çocukları gördükçe Mavi Marmara”ya bin selam yolluyorum. Cesaretlerini, eylemciliklerini kutsuyorum. Ancak, yaptıklarının sorumluluğunu taşımaya davet ediyorum. Bu anlamlı yolculuk sadece gemide şehit olan 4 vatandaşımızın kanı pahasına yapılmamıştır. 6 askerimizin şehit edilmesi de bu sebepledir. O sebeple Mavi Marmara”dan bahsederken İskenderun”dan bahsetmeyenleri sorumluluğa davet ediyorum. İskenderun”u kınamayanların, İskenderun”un acısını yaşamayanların, Mavi Marmara”nın acısını taşımalarına inanmıyorum ve hatta onları Türklükten utanmakla itham ediyorum, tezyif ediyorum. Alıştım, okuma özürlülerin çarpıtmalarına, sözüm meclisin hem içinedir hem dışına, kastım çok net: Her kim İskenderun”un acısını taşımıyor ve hatta mavi Marmara mezaliminin, trajedisinin acısını duyduğu kadar duymuyorsa kan problemi olan adi, bayağı ve aşağılıktır( tezyif kelimesinin hakkını verdim umarım).



Perde III

—Vatan böyle korunur-

Rahmetli İlham Bardakçı”dan rivayet… Kudüs”e ilk gidişi, 1968, Mescidi Aksa ve Kubbet-üs Sahra ziyaretindeler. Ortalarda hayli uzun, kavruk, Arap olmayan fakat hayli esmer bir meczup dolaşmakta. Omzunda çalışmadığına artık herkesin emin olacağı tüfeği. Duvarlara çok yaklaşanları garip seslerle uyarıyor, mukaddes mabetleri kendince koruma telaşında. Hikmeti bilinmez bir yakınlık duyuyor, selam veriyor. Selamı Anadolulu bir “aleyküm selam” ile alınınca Türk olduğunu anlıyor, muhabbete koyuluyorlar. Öğreniyor ki eski zamanların bir savaş adeti uyarınca birliklerimiz geri çekilirken değerli alanları yağma ve talandan korumak için düşman kuvvetleri gelene kadar bırakılan birlikten bir Türk askeriymiş. Allahu ekber. Elli sene. Elli sene kutsal toprakları tek başına bekleyen bir Türk askeri. Elli sene verilen görevinin başında durup kutsal toprakları bekleyecek bir irade… bir ricası oluyor en son: Memlekete avdetinde yolun Tokat sancağına düşerse, Hasan Çavuşu bul, de ki ona, askerin Mehmet görevi başında!

Birkaç milyonu, bir asker Mehmet etmeyenlere edilecek çok laf var da( şaşırmayın, o buruk iç ses ateşli Filistin savunucularındadır, ben de ki iç ses değil, doğrudan ünlem) teşbihte hata olmaz, malum atasözü geliyor aklıma: İtin yoksa sahibinin hatırı var.



Perde IV

—Zulüm payidar olmaz-

Ne yapılmalı sorusuna birkaç maddeyle cevap vermek güç değil. Eksik bırakmayalım:

- Sayın başbakan derhal büyük bir neşeyle aldığı Yahudi cesaret ödülünü iade etmelidir.

- İsrail özür dileyene kadar büyükelçimiz geri çekilmeli ve gönderilmemelidir.

- İsrail büyükelçiliğinin olabildiğince yakınına hem Gazze”de ölen çocuklar hem de mavi Marmara da ölen eylemciler için bir anıt yaptırılmalıdır.

- İsrail ile yapılacak tatbikatların iptal edilmesi kafi değildir, verilen müddet içinde özür dilemesi ve ölenlerin yakınlarına tazminat ödenmesi istenmeli, aksi halde her türlü ticari anlaşmadan çekileceğimiz ilan edilmeli ve sözde durulmalıdır.

- Laçkalaştırmadan, anlamsız şekilde yayıp uygulanabilirliğini ortadan kaldırmadan, İsrail”den doğrudan ithal ürünler belirlenmeli ve boykot edilmelidir.

- Sansürlemeyelim, İsrail”in müstahakı yeni bir Hıttindir. Zaten komplekslerinin altında bu korku yatar. Her türlü iletişim aracı kullanılarak İsrail halkına, bu yolun Hıttin”e çıktığı anlatılmalı, İsrail halkının kendi devletlerine duyduğu şizofrenik güven, gerek iletişim araçlarıyla gerek istihbari faaliyetlerle ve hatta beşinci kol faaliyetleriyle sarsılmalıdır.



“Yüce Tengri dost oluban, medet irsün, hanım hey”

















Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 31
Dün Tekil 1927
Bugün Tekil 1292
Toplam Tekil 4067426
IP 3.19.56.45






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























10 Sevval 1445
Nisan 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


T rk hakanlar ve T rkmen Padi ahlar devlet i lerinde hatunun fikirlerini st n tutar.
(N ZAM L-M LK)


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.192 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap

"Bu site en iyi mozilla firefox'ta 1280x960 çözünürlükte görüntülenir."

Turan Portal v1.3 | Tasarım TURAN-SAM , Kodlama Serkan Aygün

Turan Nedir?, Bilimsel Dergiler, En popüler Bilimsel Dergi, Endeksli Bilimsel Dergiler, Saygın Bilimsel Dergi, Türk Dünyasının en popüler ve en saygın Bilimsel Hakemli Dergisi, SSCI, SCI, citation index, Turan, Türk Devletleri, Türk Birligi, Türk Dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetler, Özerk Türkler, Öztürkler, Milliyetçi, Türkçü, Turancı, Turan Askerleri, ALLAH'ın askerleri, Turan Birliği, Panturan, Pantürk, Panturkist, Türk, Dünyası, Stratejik, CSR, SAM, Center for Strategical Researches, Araştırma, Merkezi, Türkiye, Ankara, İstanbul, Azer, Azeri, Azerbaycan, Bakü, Kazakistan, Alma-Ata, Astana, Kırgız, Bişkek, Kırgızistan, Özbekistan, Özbek, Taşkent, Türkmen, Türkmenistan, Turkmenistan, Aşxabad, Aşkabat, Ozbekistan, Kazakhstan, Uzbekistan, North, Cyprus, Kıbrıs, MHP, AKP, CHP, TURKEY, Turancılık, KKTC, Vatan, Ülke, Millet, Bayrak, Milliyet, Cumhuriyet, Respublika, Alparslan Türkeş, Atatürk, Elçibey, Bahçeli, Aytmatov, Bahtiyar Vahabzade, Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Gaspırinski, Nihal Atsız, Alptekin, Kürşad, Tarih, Kardeş, Xalq, Halk, Milletçi, Milliyetçi, Yürek, Ürek, Türklük, Beynelxalq, Arbitrli, Elmi, Jurnal, Nüfuzlu