Terörist Devlet, İSRAİL - Doç. Dr. Abbas Karaağaçlı - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









Terörist Devlet, İSRAİL - Doç. Dr. Abbas Karaağaçlı
Tarih: 31.05.2010 > Kaç kez okundu? 2978

Paylaş


31.05.2010 - 16:46 .

Kamuoyu İsrail Devleti’nin son terörist saldırısını ibret, nefret ve şaşkınlıkla izlemektedir. Yıllardan beri İsrail Devleti’nin acımasız ablukası altında bulunan Gazze’ye insani yardım taşıyan gemilere saldıran Terörist İsrail Devleti’nin vahşi askerleri, onlarca masum vatandaşımızı katletmiş ve onlarcasını da yaralamıştır. Doğrusu ben bu saldırı ve katliama hiç şaşırmadım, zira; terör, İsrail Devletinin özüdür, karakteridir ve prensibidir. Emperyalist İngiltere ve diğer Batılı Devletlerce Müslüman topraklarında haksızca kurdurulan İsrail Devleti kurulduğu günden beri saldırganlığı, devlet terörünü ve masum insanlar üzerinde katliamlar yapmayı devlet politikası olarak uygulamayı yeğlemiştir.



Bütün Dünya kamuoyunca takip edilen bu gemilerde yalnızca insani yardım malzemesi ve gönüllü insanların bulunduğu, kafilenin tamamen barışçıl ve insani yardım niteliğinde taşıdığı herkesçe malum olmasına rağmen Siyonist İsrail Devleti, başından beri bu yardım filosunu hedef tahtasına almış ve saldırgan bir tutum izlemiştir. Nihayet, yardım gemileri, dün gece açık denizde, İsrail karasularına 70 kilometre mesafedeyken İsrail helikopterlerinin saldırısına uğramış ve korsanca bir uygulamayla komandoların işgaline uğramış ve gemilere el konulmuştur. Gemilerde ülkemizin vatandaşlarının yanı sıra Cezayirli, Yunanistanlı ve pek çok ülkenin yardım gurupları yer almaktaydılar. Gemilere saldıran İsrail askerleri helikopterlerden sarkıtılan merdivenlerle gemilere inmiş, ellerinde susturucu takılmış otomatik silahlarla masum sivil yardım gönüllülerini yakından hedef almış ve katliamı gerçekleştirmiştir.



İsrail; ordusu, hükümeti, Mossad’ı, muhalefeti ve tüm devlet aygıtlarıyla bir bütündür ve terörist bir devlettir. Nitekim daha katliamın üstünden bir saat geçmeden muhalefet parti ve liderleri katliamı desteklediklerini ve saldırgan Siyonist devletlerinin yanında olduklarını beyan etmişlerdir. Barış, dostluk, insanlık, kardeşlik, insan hakları, hukuk, sevgi, yardım vb. kavramlar saldırgan Siyonist İsrail Devleti için yabancı kavramlardır. Vahşet, terör, işkence, katliam, saldırı, soykırım, biyolojik ve kimyasal silah kullanımı, kadın, çocuk, yaşlı ve sivilleri öldürmek, Siyonist İsrail Devleti’nin karakteri ve özelliğidir.



Kurdurulduğundan beri İsrail Devlet adamları, ordu komutanları, başbakan ve cumhurbaşkanların elleri masum insanların kanını taşımaktadır. O ülkede katliamlara, masum ve sivillere uygulanan işkencelere, sivillerin öldürülmesine iştirak etmemiş hiçbir İsrailli, o üst makamlara yükselemez. İnsani yardım taşıyan gemilerimize saldıran ve sivil yardım gönüllülerini gözlerini kırpmadan katleden komandalar ve komutanlar ödül olarak gelecekte İsrail Devletinin en üst makamlarına getirileceklerdir. İsrail Devlet geleneklerine göre en çok masum Müslümanı öldüren en yüksek makama gelme şansını elde eder. Unutmayalım Sabra Şettila katliamlarını yapan Deir Yasin gibi onlarca köyü ve kasabayı içinde yaşayan bütün canlılarıyla yok edenler daha sonra bu sahte rejimin Başbakanı ve Genelkurmay Başkanı olarak karşımıza çıkmışlardır.



İsrail devletinin on bin ton gıda, ilaç ve diğer yardım malzemelerini taşıyan gemilere açık denizde saldırması, bir kez daha bu devletin yapısını, niyetini ve amaçlarını göstermiştir. Ülkemizde ve bütün dünyada bu vahşi saldırı, duyarlı insanlar tarafından kınanacak ve protesto edilecektir. Ama bakalım kendilerini Haremeyn-i Şerif’in Hadimleri olarak gören mürteci Suudi Kralları, Batı’nın uşaklığını ve köleliğini prensip edinmiş bu ailenin yanı sıra, Ürdün, Fas, Körfez ülkelerin mürteci hükümdarları, Mısır’ın ömür boyu diktatör başkanı ve diğer mürteci ve satılmış liderler ne yapacaklar, ne diyecekler? Halktan kopuk, diktatör ve Batı uşağı bu liderlerden hiçbir beklentimiz yok, zira onlar için emperyalizmin uşaklığını yapmak, kendilerinin var olma nedeni olduğu için, öncelikli bir siyasal tutumdur. Eminim bu liderler, etraflarındakiler ve onların sofrasından beslenen kalemler, şu anda Siyonist Devlet’in düştüğü bu aciz ve lanetli durumdan dolayı çok üzgündürler.



Ülkemizin girişimi ve önderliğinde bir hafta önce imzalanan İran Nükleer Takas Anlaşması’nın bütün dünyada büyük yankı yaratması, Brezilya ve Türkiye eksenli bir mihverin oluşumu ve Türkiye’nin dünyadaki buhran ve krizlere aktif ve yapıcı bir şekilde müdahil olması nedeniyle ülkemizin dış politikada elde ettiği muazzam başarıları çekemeyenler bu tarihi süreci sabote etmeye çalışacaklardır. Düşünün son bir ayda ülkemiz İslam ülkeleri meclis başkanları zirvesi, Balkan devletleri zirvesi, Somali iç savaşının sorunlarının ele alındığı toplantı, Filistin’e yardım toplantısı, Sayın Başbakanın katıldığı Medeniyetler arası doruk oturumu ve nihayet Nükleer Takas Anlaşması ülkemizin bölgesel ve saygın bir güç olmasında öteye götürmüş ve uluslararası denklemlerde önemli bir figür ve aktör haline getirmiştir.



Siyonist İsrail devletinin bu terörist saldırısı ülkemizin diplomatik başarılarına yönelik kıskançlık ve çekememezlik politikalarının bir göstergesidir bence. İsrail devleti Filistin topraklarını haksız yere işgal etmiştir ve işgali altında tutmaktadır. Uluslararası kurallara göre; İsrail, işgal ettiği bölgelerde yaşayan Filistinlilerin bütün insani ve günlük ihtiyaçlarını gidermelidir. Oysaki İsrail Devleti bırakın ihtiyaçları temin etmeyi acımasız bir ambargo uygulayarak açlıktan, ilaçsızlıktan ölüm sınırında bulunan Gazze’lilere yardım taşıyan gemilere bile izin vermeyerek saldırgan ve korsan bir tutum izlemiştir. Mısır’ın Gazze ile olan sınır kapılarını kapatarak İsrail’in bu tecrit politikasına destek olması utanç verici bir durum ve Başkan Hüsnü Mübarek’in İsrail yanlısı bir tutum takındığının göstergesidir.



Ülkelerini Siyonist İsrail’in işgalinden kurtarmak ve saldırılarına karşı koymak hedefiyle mücadele eden Hamas ve Hizbullah vb. direniş hareketlerini terörist olmakla suçlayan Batılı Devletlerin izinden giden ülkemizdeki kimi gazetelerin ve yazarlarının tutumu ne olacak acaba, yine eskiden olduğu gibi bin bir bahane öne sürerek saldırgan İsrail Devletini aklama yolunu mu seçecekler, yoksa bir kez de olsa uluslararası hukuku hiçe sayan, masum ve suçsuz vatandaşlarımızı katleden, beyaz bayrak çekilen ve açık denizlerde seyir halindeyken korsanca el konulan ve savaş suçu işleyen İsrail Devletini kınayacaklar mı, yoksa yüzsüzce İsrail’in ileri sürdüğü yalan ve iftiralara ortak mı olacaklar, izleyip göreceğiz,



Yardım gemilerine bile acımasızca saldırması, İsrail Devleti’nin ne denli zayıf ve acz içinde olduğunun bir göstergesidir, İsrail, bu ve benzeri saldırgan tutum ve davranışlarıyla bütün insanlığın nefretini kazanmıştır. Dünyanın en ücra köşesinde Batı karşıtı herhangi bir devlette meydana gelen küçük bir olaya büyük tepki gösteren ABD, uluslararası savaş suçu sayılan bu terörist saldırı karşısında ne gibi tavır takınacak, ABD Başkanı ve olur olmaz her konuda yersiz demeçler veren Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın tavrı ne olacak?



İsrail Devleti, bu saldırgan ve vahşi tutumunun bedelini ödeyecektir. Türk bayrağı taşıyan silahsız bir yardım gemisine üstelik açık denizlerde korsanca saldırı yapmak ve orada bulunan vatandaşlarımızın öldürülmesi, yaralanması ve gemilerimize el konularak İsrail limanlarına götürülmesi, İsrail’in şiddet politikasının en bariz örneğidir. Dünya barışına yapılmış bu saldırıyı şiddetle kınıyorum. Kanımca İsrail yöneticileri bu insanlık dışı saldırının doğuracağı uluslararası tepkileri bütün boyutlarıyla önceden tahmin etmişler, buna rağmen planlı bir çerçevede gerçekleştirmişlerdir. Bu operasyonda hedefledikleri amaç; barış, arabuluculuk ve iyi niyet girişimlerini baltalamak ve acımasız ve küstah yüzlerini bütün dünyaya göstermektir. Üstelik basına ve haberlere sansür uygulayarak gerçekte faşist ve ırkçı bir devlet olduklarını da göstermektedirler. Unutmayalım, daha bir hafta önce Güney Afrika yönetiminin açıkladığı gizi belgelere göre; 1975 yılında İsrail Devleti, o dönem dünya devletlerinin ahir çoğunluluğun ambargo uyguladığı ırkçı Güney Afrika hükümetine nükleer silah satmak istediğini açıklamıştır. Bu ve buna benzer binlerce uygulama göstermiştir ki İsrail Devleti hiçbir uluslararası kurala ve yasaya saygı göstermemektedir.



Buna rağmen İsrail, başta ABD olmak üzere Batılı Devletlerin de desteğiyle şiddet ve çatışma politikasını sürdürmekte, Filistin, Suriye ve başka komşularının topraklarını işgale devam etmekte ve en küçük bir direniş hareketine tank, top ve hatta kimyasal ve biyolojik silahlar ve bombalarla karşılık vermektedir.



İsrail Devleti’ni şiddetle lanetliyorum.!





Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 46
Dün Tekil 1349
Bugün Tekil 965
Toplam Tekil 4074241
IP 3.144.97.189






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























15 Sevval 1445
Nisan 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


Asil yetimler anadan babadan de il, ilim ve ahlaktan yoksun olanlard r. (HZ. AL )


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.192 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap