Barack Obama 4 ağustos 1961 yılında dünyaya geldi.1988 yılında Harward Üniversitesi Hukuk Fakültesine girdi.1966-2004 yılları arasında Illinois eyalet senatörü olan Obama,2004 yılında da ABD Senatosu’na seçildi.ABD tarihinde Barack Obama,4 kasım 2008’deki seçimleri kazanarak,ilk siyahi ABD başkanı olarak tarihe geçti.

Barack Obama’nın Demokrat Parti’den aday olarak açıklandığı ilk günden beri Dünya’da yeni bir şeylerin olacağı yönünde beklentiler ortaya çıktı.Çünkü ABD ve Dünya bir değişim istiyordu.Ancak birilerinin bilmediği ve anlamak istemediği bir şey vardı.Beyaz Saray’a ister siyahi,ister beyaz başkan gelsin ABD politikalarında köklü bir değişiklik beklenmesi beklenemez.Çünkü ABD’de kurumsal yapı vardır.Obama’da buna uymak zorundadır.Obama’nın seçilmesinin nedenlerine bakmak için öncelikle dönemin ve ortamın değerlendirilmesi gerekmektedir.2008 yılında seçilen Obama dünya da küresel krizin ortasında doğmuş yeni bir bebek gibi karşılanmış ve hatta bu krizin önleyici melek olarak karşılanmış ve birtakım beklentiler yüklenmiştir.ABD,halkının üstünde ekonomik baskı olması ve Bush döneminin Irak ve Ekonomi politikaları altında ezilmesi Obama’nın seçilmesine neden oldu.Siyasal hayatta karizmatik lider diye adlandıracağımız özelliklere sahip olması,kötü koşulların olduğu zamanda ortaya çıkması,belli sorunların üstesinden gelmesi gerektiği yönündeki beklentilerin gerçekleştireceği vaatleri,halka güven vermesi seçilmesinde etkili olmuştur.

Fakat,bilinen bir gerçek var ki ABD’de 2020’den önce bir siyahinin başkan olacağı beklenmiyordu.Bunun nedeni de ABD derin devletinin Obama’nın tekerine çomak sokmamasıdır.

Bizim açımızdan önemli olan Türkiye’nin bağımsızlığı,Kıbrıs davası ve Ermeni Meselesi hakkında Yeni Başkan’ın neler düşündüğü ve politikalarının neler olacağıdır?Öncelikle başkanın seçim vaatlerini incelediğimiz zaman bizim açımızdan Kıbrıs ve Ermeni konularında Türkiye karşıtı bir tutum izlemektedir.Ayrıca,ırak ve iran politikaları da değişkenlik göstermektedir ve bu yönde eleştirilmektedir.ABD’nin müdahalesi öncesinde savaşa karşı sesini yükselten,Irak savaşının başından beri bunu eleştiren Obama,İranlı liderlerle de kuşkusuz görüşmeden yana olduğu yaklaşımıyla eleştirilere maruz kalmıştır.

Obama’nın Kıbrıs konusuna bakış açısını aday olduğu ilk günlerde Yunanistan’a yazdığı mektupta açıkça göstermektedir.Obama Kıbrıs sorununda söz ederken Türkiye için işgalci kelimesini kullandı.Kıbrıs tek bir egemenliği bulunan bir ülke olarak kalmalıdır.Bu ülkede iki toplum da ,iki bölgeli federasyon içinde siyasi merci olarak icraatla bulunabilir dedi.Türkiye’nin Heybeliada Ruhban okulunun yeniden açılmasına izin vermesi ve her uyruktan din adamlarına eğitim hakkı tanınması gerektiği de dile getirdi.

İsrail’in güvenliğini önemsediği ve İsrail’in bu konudaki politikalarını desteklediğini her zaman dile getiren Obama,kendi topraklarında işgalci ve terörist konuma düşen Filistin halkının güvenliğini es geçti.

Başkan Obama olarak Ermeni Soykırımını tanıyacağını,Ermenistan’a ticari,siyasi,askeri ve kültürel anlamda büyümesine yardımcı olacağını söyledi.Hem kendisinin Ermeni lobisine taahütleri,hem de yardımcısı joe bider’in kariyerinde Türkiye konusunda tutarlı şekilde sergilediği menfi yaklaşım dikkate alındığında,bunun ciddi bir risk olduğu görülmektedir.

Son olarak;Dünya yeni bir değişim istiyordu ve bu değişimin meyvelerini önümüzdeki dönem de hep beraber görücez.Fakat Obama’nın cevap vermesi gereken ve bizim de sorduğumuz sorular vardır:1)Obama ile gerçekten tüm dünya da pozitif manada bir değişim yaşanacak mı? 2)Bush’un ABD de yaktığı ateşler,Obama’nın ABD’si tarafından bir bir söndürülebilecek mi?

Bu sorularla yazıma ve geleceğe olan inancımı kaybetmemek adına son vermekteyim.