Kiliselerin AB ve ABD Politikasındaki Yeri Ne? - Emete GÖZÜGÜZELLİ CİVAN - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









Kiliselerin AB ve ABD Politikasındaki Yeri Ne? - Emete GÖZÜGÜZELLİ CİVAN
Tarih: 07.04.2010 > Kaç kez okundu? 3398

Paylaş




Emete Gözügüzelli Civan

emete.gozuguzelli@gmail.com



Aslında herşey apaçık ortada. Kıbrıs meselesini çözeceğiz diyenler hala var olan gerçekleri görmezden gelerek ille de birleşik Kıbrıs oluşturacağız diyorlar. Kulaklarını güneyde cereyan eden siyasi ve dini statüdeki zatların tutumlarına tıkamışlar “Kıbrıs”ta barış engellenemez” diyorlar. Bir anlamda söylenen söz Doğru! Kıbrıs”ta barış engellenemez! Kıbrıs”taki huzur ve sukunet ortamını biz Kıbrıs Türkleri TSK”nın güvencesinden alarak tekrar Rumların ve batı dünyasının kucağına atamayız! Bu nedenle Kıbrıs”ta var olan barış ortamını yeniden birleşik Kıbrıs diyerek sizlere emanet edemeyiz!



Efendim, Rum Ortodoks Kilisesi II. Hrisostomos meydanı o kadar boş bulmuş olacak ki hiç sıkılmadan “Kıbrıs”ın Türkleşmesine karşıyız” diyerek yeni bir mücadele başlatmış. Bu mücadelesinde de sadece Kıbrıs Türklerinin egemen varlıkları değil, Türkiye ve Türk askerine de karşı olduklarını beyan etmiş. Görülüyor ki Hrisostomos o kadar ileri gitmiş ki Kıbrıs Türklerini de aşarak Türkiye”ye kafa tutmaya çalışıyor! Yani 70 milyona! Gerçi Hrisostomos”un korkulu rüyası tüm Türk milleti! Burada açıkça görülen husus Rum Ortodoks Kilisesinin geçmişten beri değişmeyen tutumu olsa gerek. Ne de olsa bu tutumun arka plandaki destekçileri Yunanistan olmak üzere Amerika ve Avrupa Birliği değilmidir?



Adanın stratejik konumu, jeoekonomik ve jeopolitik faktörlerin de birleşmesi ile tahmin edilmeyecek derecede önem arzediyor. Asya,Avrupa,Ortadoğu hatta Afrika kıtalarına ve Doğu Akdeniz”e egemen olmanın yolu adada kurulacak hakimiyetten geçiyor! Petrol kokusu,Ortadoğuya, Anadolu”ya hatta Balkanlar ve Kafkaslar”a hakim olma hırsı sömürgecilerin gözünü boyamış. Türk milletinin bu fay hattındaki egemen varlıkları,güçlü ordu statüsü onlar için baş tehlike unsurlarından biri! Bu sebepten ötürürür ki Rumlarla diğer Hristiyan dünyasının dayanışması daha da önem kazanıyor. Ne de olsa tarihte Osmanlı”nın 1571 yılında adayı ele geçirmesi ardından başlatılan Haçlı seferlerinin uzantısı bugün farklı bir kılıf altında yürütülüyor! Artık devletleri sömürmek,onları kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirmek, kısaca üzerlerinde hakimiyet kurmak tankla tüfekle olmuyor. Sivil darbeler,kültür ve din ihracı,keza,ekonomik politikalar ile arttırılan bağımlı kılma yöntemleri ile arzulanan sinsi hedef gerçekleştirilmek isteniyor.



Hatırlanacağı üzere Rumlar kendi meclislerinde almış oldukları bir karar vardı; “AB”ne üye olan bir devlet olan birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti”nde garantiler ve garantörler düşünülemez”demişlerdi. Rumların bu meclis kararı oldukça sinsi bir içerik taşıyor ki olası anlaşmada biz garantiler ve garantörlük konusunu kabul edemeyiz diyorlar. Tek egemenlik, tek vatandaşlık, tek uluslararsı temsiliyet diyorlar. Merkezi devlette Kıbrıs Türklerinin veto hakkı olmamalı diyorlar. Çapraz oylama yöntemi ile Rumlar da Türk seçimlerini etkilemeli diyorlar. Yani olası bir anlaşmada adada oluşabilecek bir Türk egemenliğini kabul etmek istemiyorlar.



Rum kilisesi için ise çözümün ekseni “Helenizim ”! Yani Kıbrıs meselesinin çözümü için oluşturulacak plan tüm adanını Rum hakimiyetine geçecek nitelikte olması! Kısaca biz buna İncil planı da diyebiliriz! Ne de olsa kilise demek rum siyasi duruşunun özü demek...



Bilindiği üzere Hristofyas”ın seçimleri kazanmasında da Rum Ortodoks Kilisesi oldukça etkili olmuştu. Annan planının reddinde de kilise yine baş aktördü. Tüm bu olumsuz ve uzlaşmaz tutumlarında gerek Kilise gerekse Hristofyas”ın hedefindeki duruşun özü ; Kıbrıs Türklerinin ayrı egemenliğinin olmadığı,özerk bir yönetim ile kendilerine hüküm edilebilecek statüde kaldıkları kısaca azınlık haklarına maruz oldukları bir çözüm modeli değilmiydi? Bunun için değilmidir ki Kıbrıs Türkleri için önem arz eden garantiler,egemenlik ve diğer hassas konular halen kabul görmüyor!



Şimdi ise kilise yine devrede. Bu nedenle Başpiskopos II. Hrisostomos”un yaptığı en en son beyanatında gösterdiği çirkef tutumu esasen yeni bir şey değil. Hatırlanacak olursa şubat ayında yayımladıkları “ Kıbrıs Başpiskoposluğu Bilgi Broşürü”nde ifade ettikleri “Çoğunluk (%82 Kıbrıslı Rum) ile azınlık (%18 Kıbrıslı Türk) arasında demokratik bir devlet kurmaya çalışılıyor, dönüşümlü başkanlıkla, kendi görev süresi içerisinde Kıbrıslı Türk Başkan”a yürütme erki ile oy eşitliği durumunda eşitliği bozan ayrıcalıklı oy veriliyor böylece her Kıbrıs Türk oyu 5 Rum oyuna eşit yapılmaya çalışıyor” sözleriyle Rum halkı üzerinde psikolojik bir yanıltma propogandası başlatmışlardı. Sankide Hristofyas bize ayrı egemenlik tanıyor şeklindeki kara propoganda ile Rum milli cephesini harekete geçirmeye davet edecek çalışmalar başlatmışlardı. Yani bu gerçek dışı sözlerle sanki de Kıbrıs Türklerine eşit egemenlik tanınarak Kıbrıs Rumlarının Helenizim mücadelesinin son bulacağına ilişkin beyanatlar yayımlamışlardı.



Öte yandan Başpiskopos Kıbrıs sorununu bir “istila ve işgal sorunu” olarak adlandırarak yeniden birleşme değil kurtuluş için mücadele etmek ivedi zorunluluktur diyerek Rum halkının helenizim duygularını kabartma yoluna başvuruyor. Bu yolla Hristofyas hükümetinin görüşmelerdeki tavrının “Kıbrıs halkının ulusal yok oluşu yönünde işlediği ve Türkiye”nin en üst hedefi olan Kıbrıs”ın Türkleşmesini yükselttiği” iddiasında bulunuyor..



Tüm bu ortamda bugün neden Kıbrıs Türkleri arasında milliyetçi çizgide olanların daha sıkı bir şekilde birbirlerine kenetlenerek ulusal davada birlik içerisinde hareket ettiklerini hayretle sorgulayanlar izledikleri yanlış yolun güneydeki öz niyete bakarak anlamaları artık gerekmez mi? Zira geçmişin acı tecrübesi ortada!



Rum kilisesinin Türkiye”ye karşı tavrı da açık! Daha Kasım 2009 yılında Türkiye”nin aleyhine KKTC”de dini ibadet yerlerinde ibadet edemedikleri gerekçesi ile AHİM”e dava açan kilise bununla da yetinmeyerek kültürel mirasları tahrip edilip yok olduğu iddiası ile bir kampanya başlattı. Hatta geçen yıl Avrupa Parlamentosunda Kıbrıs”ta Kültürel Miras”ın korunmasına ilişkin düzenlenen toplantıya Kıbrıs Türklerini çağırı-mamaları da bize açıkca AB”nin yanlı politikası yani sağır politikasının yeniden hatırlatmamıza imkan kılmıştır.



Rum ortodoks kilisesinin bu tutumu başta ABD ve AB tarafından destekleniyor demiştim. Zira AB ve ABD, Türkiye”deki Fener Rum Patriği ile Moskova Ortodoks Patirği arasında ki çekişmenin görülmeyen ortak tarafları. Bilindiği üzere,Moskova ortodoks kilisesi kendini ortodoksluğun lideri sayıyor, ancak Fener Rum Patrikhanesi de kendisinin Vatikan olduğunu iddia ederek Moskova”nın bu duruşuna karşı çıkıyor. Çünkü Moskova da kendini III. ROMA sayıyor. Buna karşı duran ABD,AB,Yunanistan ve Türkiye”deki Fener Rum Patriği, Moskova patriğine karşı ortak mücadele ediyorlar. Bunun için Fener Rum patriğinde ekümenlik tanınması, Heybeliada Ruhban Okulunun açılması yönünde Türkiye”ye AB baskısı yapılıyor. Patrikhane sadece bu taleplerle yetinmiyor. Ayni zamanda; Dava açma, mal edinme, vakıf ve dernek kurma, Ayasofya”nın Patrikhane”ye devri dahil tüm eski Ortodoks mal ve mülklerinin geri alınması, İstanbul dışındaki eski akropolitliklerini resmen tanıtma, yer yüzündeki bütün Ortodoks Patrikleri ile bağımsız kiliselerin ve bunlara bağlı tüm kiliselerin evrensel tahtı, Ekümenik Patriklik olarak yurt içinde ve dışında tanınma, Devlet Başkanı statüsünde protokolün ön sıralarında yer alma gibi birçok haklar talep ediyor. Hatta Fener Patrikhanesi”nin AB”de 1995 yılından beri diplomatik temsilciliği bile var. AB”de kilise olarak diplomatik düzeyde temsil edilen ilk kurum da yine Fener Rum Patrikhanesi!



Tüm bu süreci dikkate aldığımızda Hrisostomos”un bu çıkışlarının perde gerisinde duran unsurların esas hedefi adadaki Türk egemenliğini ortadan kaldırmak olduğunu yine yeniden vurgulamak gerekmez mi? ! Anlayabilene...



7 Nis. 10





Emete GÖZÜGÜZELLİ CİVAN

Araştırmacı-Yazar(MA)

www.aysekocaturk.org







Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 41
Dün Tekil 1927
Bugün Tekil 1669
Toplam Tekil 4067803
IP 3.137.161.222






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























10 Sevval 1445
Nisan 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


T rk hakanlar ve T rkmen Padi ahlar devlet i lerinde hatunun fikirlerini st n tutar.
(N ZAM L-M LK)


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.287 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap

"Bu site en iyi mozilla firefox'ta 1280x960 çözünürlükte görüntülenir."

Turan Portal v1.3 | Tasarım TURAN-SAM , Kodlama Serkan Aygün

Turan Nedir?, Bilimsel Dergiler, En popüler Bilimsel Dergi, Endeksli Bilimsel Dergiler, Saygın Bilimsel Dergi, Türk Dünyasının en popüler ve en saygın Bilimsel Hakemli Dergisi, SSCI, SCI, citation index, Turan, Türk Devletleri, Türk Birligi, Türk Dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetler, Özerk Türkler, Öztürkler, Milliyetçi, Türkçü, Turancı, Turan Askerleri, ALLAH'ın askerleri, Turan Birliği, Panturan, Pantürk, Panturkist, Türk, Dünyası, Stratejik, CSR, SAM, Center for Strategical Researches, Araştırma, Merkezi, Türkiye, Ankara, İstanbul, Azer, Azeri, Azerbaycan, Bakü, Kazakistan, Alma-Ata, Astana, Kırgız, Bişkek, Kırgızistan, Özbekistan, Özbek, Taşkent, Türkmen, Türkmenistan, Turkmenistan, Aşxabad, Aşkabat, Ozbekistan, Kazakhstan, Uzbekistan, North, Cyprus, Kıbrıs, MHP, AKP, CHP, TURKEY, Turancılık, KKTC, Vatan, Ülke, Millet, Bayrak, Milliyet, Cumhuriyet, Respublika, Alparslan Türkeş, Atatürk, Elçibey, Bahçeli, Aytmatov, Bahtiyar Vahabzade, Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Gaspırinski, Nihal Atsız, Alptekin, Kürşad, Tarih, Kardeş, Xalq, Halk, Milletçi, Milliyetçi, Yürek, Ürek, Türklük, Beynelxalq, Arbitrli, Elmi, Jurnal, Nüfuzlu