Bir Şehit, Bir Gâzi Ve Bir Gâye.. - Aziz Dolu ATABEY - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









Bir Şehit, Bir Gâzi Ve Bir Gâye.. - Aziz Dolu ATABEY
Tarih: 23.03.2018 > Kaç kez okundu? 636

Paylaş


Enver Paşa, Türk-İslâm tarihi açısından başlı başına bir olaydır (fenomen) dostlar. Hayâlperest, aklı bir karış havada gibi sunulan (lanse edilen) bu gözü pek Türk subayı söz konusu olduğunda eller vicdanlara konulmalı; “Yiğidi öldür, ama hakkını yeme.” atasözü kulaklara küpe yapılmalıdır. Zira “Zaten mukadder olan ölümden korkarak köpek gibi yaşarsak hem geçmişlerimizin, hem de geleceklerimizin la’netlerine müstahak oluruz.” deyip ölüme meydan okuyarak, deli dolu bir hayat süren bu kahraman Türk çocuğuna edilecek hitap -bize göre- “delikanlı” sıfatıdır.



Söze Enver Paşa ile başlamaktan muradımız “söz büyüğün” düsturundan ilhâm alarak, yaş haddini göz önünde bulundurmamızdır elbette. Mustafa Kemal dendiğinde ise “Sarı Paşa” efsanesinin yazıya nasıl döküleceğine dair bir muamma şakaklarımızın zonklama sebebidir. Öncesi de olmakla birlikte, ülkenin kara bahtını aydınlatmak için Batı’dan, Gelibolu tepelerinin ardından doğan bir güneştir Mustafa Kemal.



Enver Paşa’nın eline silahını alıp Makedonya dağlarına çıkmasından; saraydan kız alıp “damat” olmasından bahsetmeyeceğiz canlar. Kemal Paşa’nın, dayısının çitliğinde karga kovalamasını; “Fikriye”sini de pelesenk etmeyeceğiz dilimize. Zaten tarih kitaplarımız bunları tekerrür edip durmaktadır. Biz yazılmayanlardan, üzeri örtülmeye çalışılan tarihî gerçeklerden söz edeceğiz sizlere. Çünkü ciğeri beş para etmezlere bile iade-i itibarı münasip gören yönetenlerimizin ve yönetilenlerimizin artık Enver Paşa’yı rahat bırakmalarının; Enver Paşa ile Mustafa Kemal’in dostluğuna, kardeşliğine gölge etmekten vazgeçmelerinin zamanı gelmiş de geçmiştir bile. Enver Paşa da artık saygıyla anılmalıdır bu topraklarda.



Bildiğiniz gibi Viyana bozgunu, 93 Harbi… diye giden süreç Osmanlı Devletinin zayıflamasına, gerilemesine yol açmıştır. Bir nevi yaralı aslana dönen Osmanlı’nın bu durumundan istifade etmek isteyen Batılı devletler ise sırtlanlar gibi saldırmıştır Osmanlı ülkesine. Bu hayâsızca akınlardan biri de İtalyanların, Trablusgarp (Libya) saldırısıdır. Osmanlı, hukukî temelden yoksun bu saldırıya ordusu ile müdahale edemez. Mısır’ı ilhak eden İngilizler, İtalya ile işbirliği yaparak, Osmanlı ordusunun kara harekâtına izin vermez. Kara ordusu olmadan, deniz harekâtının başarılı olması da mümkün görünmez. Yapılacak bir şey kalmıştır ve Osmanlı onu yapar. Bir orduya bedel on bir vatan evladını gönderir. Başlarında Enver (Paşa) vardır. Yoldaşları ise Mustafa Kemal (Paşa), Albay Neşet Bey, Kuşçubaşı Eşref, Nuri Conker, Ali Fethi Okyar, Enver Bey’in amcası Halil Kut, Enver Bey’in kardeşi Nuri Killigil, Süleyman Askerî ve diğer yiğitler… Teşkilat-ı Mahsusa üyesi bu bir avuç gözü pek subay, Trablusgarp’ta bulunan az sayıdaki Osmanlı askerini, oradaki Avşar Türk(men)lerini ve yerli Arapları örgütleyerek mücadeleye başlarlar. Öyle ki Libya’yı, İtalyanlara dar ederler. Kuzey Afrikalı Müslümanlar kazandıkları bu özgüvenle sonraki yıllarda millî bağımsızlık hareketlerini başlatıp; Emir Abdülkadirlerin, Abdülmaliklerin, Ömer Şeriflerin önderliğinde Batılı sömürgecileri (emperyalist) ülkelerinden defedeceklerdir.



Yeri gelmişken bir kahramanlık öyküsünden daha bahsedelim sizlere. Batı Trablus’ta (Trablusgarp), özellikle de Tobruk ve Derme’de muharebeler pek çetin geçmiştir. Yüzbaşı olarak başladığı muharebelere binbaşı olarak devam eden Mustafa Kemal, elinde Revolver marka tabanca ile sokak savaşı yaparken, bir el bombasının yakınında patlaması sonucu sol gözünden yaralanır. İlerleyen günlerde gözü kan çanağına dönüp, kör olma tehlikesi ile karşı karşıya kalınca, arkadaşlarının özellikle de Enver Paşa’nın zoruyla Bulgaristan’a giderek, Sofya’da Avrupaî usullerde yeni açılmış bir hastanede tedavi olur. Mustafa Kemal’in bir yıl kadar süren “ataşemiliterlik” görevinin içyüzü budur cancağızlar. Ne diyelim “deccal” diyenler utansın.



Başkomutan Enver Paşa’nın, onlarca yıldır gerileyen, hırpalanan dahası dün kapısında yamak olan Balkan devletçiklerine bile yenilen Osmanlı ordusunu alıp birkaç yıl içinde şaha kaldırdığı tarihi bir vakadır. Zira bu ordu Kut’ül Amara’da İngiliz ordusunu esir almıştır. Bu ordu, Çanakkale’de destan yazmıştır. Kurtuluş Savaşını zaferle taçlandıran ruh biraz da Çanakkale’de kazanılan o ruhtur bize göre. Dahası Talat Paşa’nın, her yere yetişmeye çalışan Enver Paşa’ya “Sana bir şey olursa ne yapacağız?” demesi üzerine “Mustafa Kemal'den başkası bu orduyu idare edemez." diyerek, halefini işaret etmesi ile Sultan Vahideddin’in “Paşa, Paşa bu ülkeyi ancak sen kurtarabilirsin!” diyerek, Mustafa Kemal’e Anadolu’nun yanık bağrını göstermesinin tesadüf olmadığı da ortadadır. Zira Çanakkale’de doğan güneş Anadolu’yu ışıtmaya başlamıştır artık. Bir diğer güneş de Türkistan bozkırlarını aydınlatmak için yollardadır. Ve bir bayram sabahında, daha bayram namazını bile kılmaya fırsat bulamadan baskın yapan Rus birliklerine karşı savaşa girmiş; kimi kaynaklarda yalın kılıç, kimi kaynaklarda beylik tabancası ile gerçekte ise her ikisiyle birden Rusların makineli tüfek bataryasının üzerine at sürdüğü bir anda kalbine isabet eden bir kör kurşun onu, Hakk’ın rahmetine kavuşturmuştur. Çocuk yaşta tutulduğu vatan-millet aşkı için, delişmen kalbinden bir kez daha vurulmuş; bir Kurban Bayramında, vatan için kurban olmuştur. Enver Paşa şehit olmuştur.



Bize göre Enver Paşa ile Kemal Paşa iki kardeş, iki dost dahası bir elmanın iki yarısıdır. Onlar, son Osmanlı; son Osmanlı Paşalarıdır. Aralarında görev bölümü yaparak; biri Türkiye’nin, diğeri Türkistan’ın istiklâli (ve dahi Turan) için bütün varlığını ortaya koymuştur. Ve bu kutsal gaye uğruna biri şehit olmuştur, diğeri gâzi… Dahası Anadolu’da yokluklar içinde devam eden İstiklâl Harbine (Bağımsızlık Savaşı) destek sağlamak için Türkistan’da yardım kampanyaları tertip eden de yine Enver Paşa’dan başkası değildir. Ne diyelim, “hain” diyenler utansın.



Evet canlar! Gözünü budaktan sakınmayan bu iki vatan evladının; biri Gökoğuz (Gagavuz) diğeri Avşar olan, ikisi de Oğuz Kağan nesli bu iki kahramanın ruhlarının şad, mekânlarının cennet olması için birer Fatiha göndermeden önce sözü bu kez Gâzi’ye bırakalım:



—“Enver, bir güneş gibi doğmuş, bir gurûb (gurup, günbatımı) ihtişamıyla batmıştır, arasını tarihe bırakalım."





Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 44
Dün Tekil 1349
Bugün Tekil 1359
Toplam Tekil 4074635
IP 18.218.61.16






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























15 Sevval 1445
Nisan 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


Asil yetimler anadan babadan de il, ilim ve ahlaktan yoksun olanlard r. (HZ. AL )


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.192 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap

"Bu site en iyi mozilla firefox'ta 1280x960 çözünürlükte görüntülenir."

Turan Portal v1.3 | Tasarım TURAN-SAM , Kodlama Serkan Aygün

Turan Nedir?, Bilimsel Dergiler, En popüler Bilimsel Dergi, Endeksli Bilimsel Dergiler, Saygın Bilimsel Dergi, Türk Dünyasının en popüler ve en saygın Bilimsel Hakemli Dergisi, SSCI, SCI, citation index, Turan, Türk Devletleri, Türk Birligi, Türk Dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetler, Özerk Türkler, Öztürkler, Milliyetçi, Türkçü, Turancı, Turan Askerleri, ALLAH'ın askerleri, Turan Birliği, Panturan, Pantürk, Panturkist, Türk, Dünyası, Stratejik, CSR, SAM, Center for Strategical Researches, Araştırma, Merkezi, Türkiye, Ankara, İstanbul, Azer, Azeri, Azerbaycan, Bakü, Kazakistan, Alma-Ata, Astana, Kırgız, Bişkek, Kırgızistan, Özbekistan, Özbek, Taşkent, Türkmen, Türkmenistan, Turkmenistan, Aşxabad, Aşkabat, Ozbekistan, Kazakhstan, Uzbekistan, North, Cyprus, Kıbrıs, MHP, AKP, CHP, TURKEY, Turancılık, KKTC, Vatan, Ülke, Millet, Bayrak, Milliyet, Cumhuriyet, Respublika, Alparslan Türkeş, Atatürk, Elçibey, Bahçeli, Aytmatov, Bahtiyar Vahabzade, Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Gaspırinski, Nihal Atsız, Alptekin, Kürşad, Tarih, Kardeş, Xalq, Halk, Milletçi, Milliyetçi, Yürek, Ürek, Türklük, Beynelxalq, Arbitrli, Elmi, Jurnal, Nüfuzlu