TOPÇU: “NE BİLİYORSANIZ HEMEN AÇIKLAYIN!”

Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Yalçın Topçu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a ve Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’a çağrıda bulundu.

Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Yalçın Topçu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a ve Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’a çağrıda bulundu. Topçu, açıklamasında şunları kaydetti:







“Geçtiğimiz günlerde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan askeri tesislere başörtüsüyle girilememesi konusunda eleştiride bulunarak ‘Birçok şey yaşadım, bunları açıklarsam ciddi sıkıntılar olur’ şeklinde konuştu. Bugün de Genelkurmay Başkanı Sayın İlker Başbuğ bir gazeteye verdiği röportajda ‘Sabrımız taşarsa, biz de bildiklerimizi halkla paylaşacağız. Elimizde pek çok bilgi var. Bunları açıklamak zorunda kalacağız’ demektedir.







Bu iki açıklama esasında birbiriyle benzer açıklamalardır. Devletin zirvesindeki şahıslar, üstelik yürütmeden sorumlu devlet adamlarının birbirleriyle basın üzerinden konuşmaları ve aziz milletimizi de malzeme etmeleri ileri demokrasilerde olması mümkün olan işler değildir. Ne yazık ki bu ancak ülkemize mahsus bir usuldür. Büyük Birlik Partisi olarak bunu tasvip etmemiz mümkün değildir.







Zaten belirli periyotlarda görüşen bu kişiler birbirleriyle veya kurumlar arası uyumsuzluklar yaşıyorlarsa bunu kendi aralarında görüşmüyorlar mı? Bu ülkede her ay MGK toplanmıyor mu? Devletin zirvesi, haftalık, on beş günlük, aylık periyotlarda bir araya gelmiyorlar mı? Devletin güvenliği, milletin bekası bu toplantılarda konuşulmuyor da ne yapılıyor doğrusu merak ediyorum. Neden medya üzerinden birbirlerine mesaj gönderiyorlar. Üstelik bu mesajlar basit değildir. Direkt olarak devletin ve milletin bekasını ilgilendiren konulardır.







Devlet adamı tehdit etmez, devlet adamı şantaj yapmaz, devlet adamı bir konuyla ilgili yasal mevzuat neyse ona göre davranır ve gereğini yapar. Hele Genelkurmay Başkanı asla siyaset yapmaz, insanlar nasıl düşünür diye lafı evirip çevirmez, sıkıntısı neyse, nasıl bir baskı altındaysa, elinde sözünü ettiği gibi belgesi,bilgisi varsa hemen açıklar ve gereğini hukuk yerine getirir zaten. Aynı şey Sayın Başbakan için de fazlası ile geçerlidir.







Büyük Türk milletinin vicdanındaki tespit şudur: “Toplumu germenin, kurumları birbiriyle karşı karşıya getirmenin ve buradan siyasi olarak nemalanmanın devlet adamlığı sorumluluğuyla bağdaşır bir tarafı yoktur.”







Ülkemizin gündeminde güvenlik, özgürlük, refah meseleleri dururken halihazırda devlet, millet mutabıklı, insan öncelikli bir anayasa ihtiyacı ortadayken, adaletsiz seçim kanunu ve partiler kanunu ortadayken, 1671 çocuğumuz kayıpken, 20 milyon insanımız 577 lira ile geçinirken, bölücü eşkıya 8-15 yaş arası çocuklarımıza molotof kokteyli, taş verirken, devletin zirvesinin suni gündemler oluşturmasını anlamak mümkün değildir. Buradan Türk milletinin anladığı şudur: “Kimin eli kimin cebinde, kim kimin değirmenine su taşıyor belli değildir.







Büyük Birlik Partisi olarak projelendirdiğimiz Bizim Türkiye’miz anlayışıyla ülkemize, insanımıza güvenliği, özgürlüğü, refahı vaat ediyoruz. Sivil bir Anayasa ile yirmi dört saat kesintisiz demokrasiyi vaat ediyoruz. Üretimi artırarak yoksulluğu çözmeyi, kanunlarımızı değiştirerek yolsuzluğu engellemeyi vaat ediyoruz.







İnsanların siyasi kanaatlerini güdülemeye yönelik böyle operasyonel açıklamaları kimden gelirse gelsin doğru bulmuyoruz. Devlet adamlarımızın millete şantaj yapar gibi açıklamalarını ayıplıyoruz. Uğruna bir çok fedakarlıkta bulunduğumuz büyük devletimiz bu duruma düşürülmemeli ve halkımızın gözündeki müstesna yerine leke getirilmemelidir. Devlet ve siyaset adamlarının dikkat etmesi gereken husus budur.







Başbakan olsun veya Genelkurmay Başkanı olsun, nihayetinde bunlar görev ve sorumluluklarının gereği olarak ellerindeki bilgileri, belgeleri ve varsa suç isnat edilebilecek olayları adli mercilere intikal ettirmek zorundadır.







Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı olarak çağrıda bulunuyorum: “Sorumluluklarınızın gereğini yerine getirin. Büyük Türk milletinin sizden beklediği; yasama, yürütme ve yargının, milletin, devletin ve ülkenin menfaatine, yerli yerinde, kendi yetki ve sorumlulukları çerçevesinde işlerini yapmasıdır.”







Geçtiğimiz günlerde Meclis’te yaşadığımız iktidar muhalefet kavgası üzerine yapılan bu açıklamaların hem milletin moraline hem de ülke ekonomisine menfi etki yapacağını söyleyerek herkesi sorumluluğa davet ediyorum.”