Başkent Günlüğü / Necdet Buluz

e.mail: necdetes@mynet.com



“Güvenli bögeler” ama

nasıl?...



ABD Başkanı Trump’un “Suriye’de güvenli bölgeler oluşturacağız” açıklamasının yankıları sürüyor. Konu ile ilgili olarak Amerikan Savunma ve Dışişleri bakanlıkları üç ay içinde bir taslak hazırlayacak. İlk bakışta bu güvenli bölgelerde hedefin mültecilerin bu bölgelerde tutulması, Avrupa ve Amerika’ya gitmemeleri olarak düşünülebilir.

Ancak, oluşturulmak istenilen güvenli bölgelerin detaylarının neler olduğu bilinmiyor. Taslak hazırlandığında bunu daha net görebileceğiz.

Güvenli bölgelerin nerelerde kurulacağı, bunun nasıl finanse edileceği de bilinmiyor. İşin bizim için sıkıntılı ve düşündürücü tarafı bu güvenli bölgelerden birinin PYD’yi de içine alacak bir yapılaşmanın ortaya çıkmasıdır.

Güvenli bölgeyi yıllardır biz istiyoruz. Acaba, Trump ve yönetiminin düşündüğü bu bölgeler bizim istediğimiz şekilde de olacak?

Kaldı ki, bu görüşe ilk karşı çıkan Rusya oldu.

Doğrusunu söylemek gerekirse eğer Suriye’e böyle bir yapılaşmaya gidilecekse bunun Rusya, Türkiye ve İran gibi ülkelerle oturup konuşarak şekillendirilmesi gerekmez mi?

Öyle görünüyor ki Trump, Suriye ve bölgede yeni oyun kurucu olmaya çalışıyor. Daha önce Türkiye, Rusya ve İran’ın birlikte hareket edip, Amerika ve Batı’yı dışlayan politikalara karşı yeni bir hamle yapmaya hazırlanıyor. “Suriye ve bölgedeki politikaların oluşturulmasında ben de varım” demeye getiriyor.

İsrail’in güvenliğinin sağlanmasında Trump’un çok tehlikeli ve kendince cesur adımları atmaktan çekinmeyeceğini de özellikle söylemeliyiz.

Bizi göre tehlikeli bir oyun.

Burada bir restleşmenin olduğunu da görüyoruz.

Şimdi tabloya bakacak olursak gerek Suriye’de,gerekse bölgede Türkiye’nin işinin daha da zor olacağını görürüz.

Bizim için son derece önemli olan terördür. Terörü besleyen IŞİD, PKK,PYD gibi unsurlarla verdiğimiz mücadelenin hedefine ulaşmasıdır. TSK’nın Suriye’de aylardır sürdürdüğü savaş bu nedenle değil mi?

Eğer, Suriye’de oluşturulmak istenilen güvenli bölgeler PYD’yi de kapsar ise ne gibi bir politika izleyeceğiz, bu belaydan nasıl sıyrılacağız şimdi bunun üzerinde yeni politikalar oluşturmamız gerekecek.

Rusya’nın Suriye için hazırlanan yeni anayasada PYD’yi de içine alan bir Kürt federasyonunun oluşturulmasına ışık yakan yaklaşımı ile, Amerika’nın hazırlayacağı güvenli bölgenin PYD’yi de kapsaması ile sıkıntının büyüklüğünü düşünebiliyor musunuz?

Şu an için belki Amerika ve Rusya Suriye hatitası üzerinde karşı karşıya geliyor gibi bir görüntü vermiş olsalar bile bunun yanıltıcı olabileceğini görmek gerekiyor. Çünkü, PYD konusunda her iki süper güç aynı noktada birleşiyor. Sınırlarımızda gizli projelerin var olduğu izlenimi güç kaznıyor. Çok daha dikkatli ve duayrlı olmamız gerek bir döneme giriyoruz.

Yeni Başkan Trump, çok keskin, ani karar verici ve gerisini düşünmeyen bir yapıya sahip görünüyor. Amerika halkı bile bundan kuşku duyuyor. Hiçbir konuda arkasına bakmıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Trump’tan görüşmek için randevu bekliyor. Bu görüşme sağlamdığında bölgemizdeki ve Suriye’deki konular da masaya konulacak. Sıkıntılarımız anlatılacak.

Ancak, bunda ne kadar başarılı oluruz, Trump neler söyler, ortaya nasıl bir tablo çıkar bunları şu an için bilemiyoruz.

Amerika ile eski günlerimize dönemk için ortaya bir çaba konulacak. Bu ilişkiler Rusya ile olan yakınlaşmamızı da etkiler mi, bunu da bilemiyoruz. Bütün bunları alt alta koyduğumuzda sıkıntılarımızın bundan sonra daha da artabileceğini görmekteyiz.

Bizim Amerika’dan iki büyük beklentimiz vardı:

Bunlardan birisi, PKK’nın Suriye uzantısı PYD konusu, diğeri FETÖ terör örgütü lideri Gülen’in Türkiye’ye derhal iade edilmesiydi.

Dikkat edilecek olursa bu iki beklentimiz de askıda duruyor. Kaldı ki, özellikle PYD konusundaki beklentilerimiz daha tehlikeli boyutlarda karşımıza çıkacak gibi görünüyor. Gülen’in iadesi konusunda ise şu ana kadar yeni yönetimden “yeşil ışık” göremedik.

necdetbuluz@gmail.com

www.facebook.com/necdet.buluz