Türkiye ve Dünya da son dönemlerde artan terör olayları ülkeleri ve içinde yaşayan milletleri ekonomik ve sosyal açıdan baya etkilemektedir. Hal böyle olunca ülke yönetimleri yeni terörle mücadele konseptleri geliştirmek ve uygulamaya sokmak mecburiyetinde kalmaktadır. Terörle mücadele konusunda kararlılık gösteren ülkeler olduğu gibi terörden nemalanan ve özellikle gelişme gösteren ülkelerde istikrarı baltalamak isteyen teröre bu yönde destek veren ülkelerin sayısı da yabana atılacak kadar az değil ne yazık ki, Türkiye otuz yıldan beri terörle mücadele konusunda tek başına kalmış ve dış müdahalelere rağmen ciddi ve kararlı yöntemler geliştiren ülke konumundadır.

Türkiye’nin terörle mücadele konusunda izlediği her yeni yol haritasında ABD, İngiltere ve Avrupa ülkeleri tarafından yapılan endişe duyuyoruz, demokratik açıdan kaygı verici... demeçleri verilmekte terörü meşru, terörle mücadeleyi gayri meşru gösterme çabası içine girdikleri görülmekte kendi ülkeleri içinde meydana gelen en ufak terör olayında ise katı uygulamalar sergilemekten çekinmemektedirler. Yine Ortadoğu coğrafyasında domino etkisi yaratan ve uluslar arası ajanslarda demokratik hak ve hürriyet olarak yansıtılan arap baharı söylemleri bir çok arap ülkesini etkilemiş bir çok lider devrilmiş ve yerini Ortadoğu da yönetim boşluğuna bırakmıştır. Oluşan yönetim boşluğu ise nasıl oluştuğu nasıl güçlendiği soruları içinde taşeron bir örgüt olan daeş terör örgütü ile doldurulmuştur. Sadece Mısır da Muhammed Mursi hükümeti demokratik olarak başa geçmiş fakat burada da yapılan askeri darbe ile kendi istedikleri bir taşeron yönetim oluşturulmuştur. Anlaşılacağı üzere ABD,İngiltere ve Avrupa ülkelerinin demokrasi den ve terörle mücadeleden anlayışları tamamen kendi çıkarları doğrultusunda atılan adımlardır ve daeş terör örgütünün elinde bulundurduğu bölgelerde bu ülkelerin petrol şirketlerinin herhangi bir zarara uğramaması da manidardır.

Dünya da gelişmiş ülkelerin iç ve dış siyasetlerinde kalıcı çıkarlar doğrultusunda uygulamaya koydukları politikaların Türkiye’nin iç ve dış siyasetinde de hayata geçirilmesi gerekliliği görülmektedir. Gelişen teknoloji ve artan nüfus ile birlikte günümüzde bir köy haline gelen gezegenimiz tüm ülke ve milletlerin birbirine muhtaç olmasını zorunlu kılmaktadır. Bu ortamda hiçbir ülke diğer ülkelerden bağımsız bir yaşam ortaya koyamaz hale gelmiştir.Örnek olarak savunma gücü olarak gelişen Rusya ve ekonomik açıdan gelişme gösteren Çin dış siyasette güçlü görünebilir ama iç siyasetlerinde beslemek zorunda oldukları bir nüfusları vardır. Rusya,Abd ve Avrupa ülkeleri nin km’lerce yol gelip Ortadoğu da at koşturup parselleme çabaları da içinde bulundukları bu tür benzer kaygılardan dolayıdır. Bütün bu durumlar göz önünde bulundurulduğunda Türkiye nin atması gereken bir çok adım ortaya çıkmaktadır.

Türkiye de iç politika;

Türkiye nin iç politika da hayata geçirmesi gereken adımlar

-Siyaset te özellikle ülkeye ve millete yarar sağlayacak gerçek siyasetçilerin yetiştirilmesi ve milletin vekili olma görevini layikiyle yerine getirecek liyakat sahibi vekillerin seçim meydanlarına çıkarılmasıdır. Özellikle kamuda memur alımlarında uygulamaya konan güvenlik soruşturmasının vekil adayları içinde hayata geçirilmesi ve anayasal suç veya terör suçuna bulaşmış kişilerin ysk kanununda yapılacak değişiklik ile siyasete girmelerinin önü kapatılmalıdır. Ayrıca 15 Temmuz darbe girişiminden sonra gereklilik gösteren bir diğer konu da önümüzdeki süreçte bu çizgiler ışığında yenilenmeye gidilip erken bir seçim zorunluluğu görülmektedir.



-Başkanlık sistemi; Bin yıllık tarihe ve töreye sahip olan Türk Milleti geçmişte kurmuş olduğu tüm ülke yönetimlerinde başkanlık sistemine benzer şekilde yönetilmişlerdir. Bu konu da merhum Alparslan Türkeş in Dokuz Işık Doktrini kitabında bahsettiği gibi üniter yapının zedelenmeyeceği bin yıllık gelenek ve göreneğimize ters düşmeyecek bir başkanlık modeli oluşturulması gereklilik arz etmektedir. Yeni dünya düzeninde günümüz ihtiyaçlarına bize özgü bir model ile cevap vermek gerekmektedir. Unutmayalım ki içerde siyasi birliği bozulmuş bir ülke dışarıda varlık gösteremeyeceği gibi dış müdahalelere de açık duruma gelir. Bu çerçevede oluşturulacak milli bir taslak halk oylaması ile birlikte yasal yürürlüğe konulabilir.



-Yeni anayasa çalışmalarının hızlandırılması ve günümüze cevap verecek yeni bir taslağın hazırlanması gerekliliği



-Suriye savaşından sonra ülkemize doğru oluşan göç sorunu içerde bir çok güvenlik zafiyeti açığa çıkarmıştır. Bu yönde yeni güvenlik önlemlerinin alınması ve özellikle Suriyeli mültecilerin ülke genelinde kayıt altına alınması gerekliliği ve bu yönde Suriyeli mültecilere caydırıcılık anlamında Türk Ceza Kanununa yeni maddeler eklenme zorunluluğu doğmuştur.



-Yabancı elçiliklerin Türkiye içinde yapmış oldukları çalışmaların denetlenmesi ve zarar verebilecek eylemlere karşı önlemlerin arttırılması



-Terörle mücadelenin ciddi ve kararlı bir şekilde devam ettirilmesi, cezaların caydırıcılık oranının arttırılması



-Tarım ve hayvancılık sektöründe reform, ihraç edilecek yeni ürünlere yönelme ve bu yönde çiftçilere gereken eğitim ve desteğin sağlanması



-Sağlık alanında oluşan yetersizliklerin tespiti, mültecilerin yoğun yaşadığı bölgelerde yerinde hizmetin gereği açısından yeni ve kullanışlı hastanelerin inşası ve hayata geçirilmesi ayrıca bölge hastaneleri yerine üniversite hastanelerine gerekli yatırımların yapılıp daha nitelikli hizmetin önünün açılması



Türkiye nin dış politika da hayata geçirmesi gereken adımlar

-Dış politika da matematiksel konumumuzun güvenlik açısından kırmızı çizgilerle belirlenmesi ve bu yönde tarafımıza gelebilecek her türlü terör eylemlerine karşı meşru müdafaa hakkımızın var olduğunu içerde ve dışarıda tüm kamuoyuna deklare etmek ve bu yönde en ufak bir ihlalde gerekli caydırıcı tedbirleri hayata geçirmek



-Özellikle geçmişte bizimle kan ve akrabalık bağı olan Halep, Musul ve Kerkük gibi iller ile gerekli iletişim kanalları oluşturulmalı ve orada yaşayan aşiretlerin özellikle daeş ve benzeri terör saldırılarında kamuoyu nezdinde Türkiye den yardım talebinde bulunmaları sağlanmalı



-Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin iç ve dış politikaları iyi analiz edilip bu yönde gerekli stratejik hamleler oluşturulmalıdır. Bu ülkelerin eksik taraflarını bizler tamamlamalı ve bu yönde gerek ekonomik gerek siyasi yarar sağlanmalıdır.



Eski bir İngiliz atasözünün dediği gibi, milletlerin kalıcı dostları ve kalıcı düşmanları yoktur. Ama kalıcı çıkarları vardır.







Mehmet TARHAN

Araştırmacı-Stratejist-Yazar