Türkiye-Ermenistan arasında mutabakata varılan protokollerle ilgili olarak Ermenistan Anayasa Mahkemesi”nin protokollere ilişkin verdiği kararla protokollerin Türkiye”nin Doğu Anadolu topraklarını "Batı Ermenistan" olarak tanımlayan ve Anayasa hükmü haline getirilen Bağımsızlık Bildirisinin ilgili maddesini değiştirmeyeceğini, Ermenistan-Türkiye sınırını belirleyen 1921 Kars Antlaşması”nı tanıdığı anlamına gelmediğini ve "1915 soykırımının" uluslararası planda tanınmasını amaçlayan milli devlet politikasını etkilemeyeceğini ortaya koyduğunu bildirdi. Ayrıca da protokollerin sadece iki ülkeyi ilgilendiren yükümlülükler getirdiğini, Dağlık Karabağ sorununun ve Ermeni işgali altındaki Azerbaycan topraklarının protokoller kapsamına girmediğini ve bu nedenle uygulamanın bu sorunlara bağlanamayacağını da vurguladı. Ermenistan”ın Protokollerin içeriği, kapsamı ve anlamı hakkındaki görüşleri de bu suretle resmen kayda geçirilmiş ve parlamento onayının bu anlayışla sonuçlandırılacağı hükmüne bağlamıştır.

AKP hükümeti, ABD”nin yoğun baskıları sonucu Ermenistan ile Türkiye arasındaki sorunları tek taraflı olarak çözümlemeye kalkışmakla ne kadar yanlış bir hareket tarzı içerisinde olunduğunu ve Türkiye”nin uluslar arası arenada itibarını yitirmiş bir ülke durumuna soktuğunu hepimiz üzülerek ve kızarak görmüş olduk. Bu protokoller konusuna bağlantılı olarak asıl yapılmak istenilen Ermenistan ile sözde soykırım yapılmıştırın ABD ve AB tarafından Türkiye”ye çeşitli baskılar ve aldatmacalarla kabul ettirilmesi konusuyla ilgili olarak ta;

Amerikan meclisine sunulan sözde Ermeni soykırımı yasa tasarısının ilk maddesindeki "1915-1919 yılları arasında" kısmı çıkarılmış onun yerine "1915-1923 yılları arasında" ibaresi gelmiştir. Bu değişiklik yenidir. Yani sözde soykırım yıllarının zamanı Kurtuluş savaşını da içine alan yıllar arasına çekilmiştir.

1919 yılını 1923 olarak değiştirmek kağıt üzerinde çok küçük ama tarihsel olarak cok büyük bir değişikliktir. Çünkü bu tarih değişikliğiyle birlikte Kurtuluş savaşı dönemi de kapsam içersine alınmış olunmaktadır. Kurtuluş savaşının başkumandanı kimdir? Atatürk”tür. Demek ki bu küçük tarih değişikliğiyle yapılmak istenilen Atatürk”ü bu olaylardan sorumlu tutarak katil damgasını vurmak ve bunu Türkiye”ye AKP hükümeti aracılığıyla kabul ettirerek tarih önünde mahkum ettirebilmektir.

Sarkisyan 24 Nisan”da ne demişti? : "Türk halkını sorumlu tutmuyoruz. O dönem baştakiler sorumludur". Tarih 1919”dan alınıp 1923”e taşınınca baştakinin kim olduğunu söylemeye gerek var mı?

Bu iki rakam değişikliğinden Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı”nın Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı”nın haberi yok mudur sizce? ABD”nin, AB”nin ve ülkemizde ki onların sözcüleri sözde aydın tayfasının Türkiye tarihiyle yüzleşmeli ve Ermenilere soykırım yapıldığı kabul edilmeli derken ve AKP hükümetinin de tarihimizle yüzleşmeliyiz derken neyi kastettiğini ve kastettiklerini biraz olsun anlayabildiniz mi acaba? Şimdi de yine aynı ülkeler ve ülkemizde ki onların köleleri olan sözcüleri sözde aydınlar Türk ordusu Kürtleri öldürdü ve öldürmeye devam ediyor diye yine aynı senaryo üzerinden hareketle Türkiye”yi ve asıl Atatürk”ü ve onun kurmuş olduğu sistemi mahkum etmeye çalışmaktadırlar. AKP hükümeti de bu projeye çanak tutmakla birlikte kendileri de bu projeye artılar katmak suretiyle hem Kurtuluş Savaşımızın meşruluğunu tartışmaya açarak başta Atatürk”ten ve hem de Cumhuriyet rejiminden öçlerini almaya çalışmaktadırlar.

Bu arada Türkiye ile Azerbaycan ilişkilerinin gerginleşmeye başlamasındaki asıl nedenin Aliyev”in "Türkiye Azarbaycan arasındaki ilişki Atatürk”ün bir mirasıdır" gibi demeçler vermesiyle birlikte Azerbaycan”da ki malum lideri ABD”de CIA korumasında olan cemaatin okullarını CIA ile işbirliği yaparak Azerbaycan”da ABD yanlısı etkili bir kitlenin oluşması için çalıştıklarından ve istihbarat faaliyetleri yürüttüklerinden ötürü bu okulları ülkesinden çıkarttığı içindir. Ülkemizde ki birçok insanımız bu okulların Türk Okulları olduğunu ve bu okullarda Türkçe eğitim verilerek Türk Bayrağının bu okulların bulundukları ülkelerde dalgalandırıldığını zannederek gururlanmakta ve de övmektedirler. Fakat, işin aslının öyle olmadığını ve perdenin arkasında ki gerçeğin midemizi bulandıracak kadar iğrenç olduğunu biraz araştırılırsa görüleceği de aşikardır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti şer olan bu malum cemaate ait Türk Cumhuriyetlerinde ki bütün okullarına el koymalı ve bu okulları Milli Eğitim Bakanlığına bağlamalıdır.

AKP hükümeti Ermenistan ile imzalanan protokolleri onay için sevk ettiği Türkiye Büyük Millet Meclisinden (TBMM) geri çekmesi, protokollerin Türkiye nezdinde geçersiz ve hükümsüz olduğunu resmen açıklamasıyla birlikte sayın Başbakan Türk milletinden özür dilemelidir.

Sağlıcakla kalın.

FİKRET ŞAHİN

27.01.2010