BASIN BÜLTENİ Akıncı: “Hedef 5’li konferans” - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









BASIN BÜLTENİ Akıncı: “Hedef 5’li konferans”
Tarih: 09.09.2016 > Kaç kez okundu? 1021

Paylaş


New York’ta 26 Eylül’de yapılacak 3’lü zirvede temel hedefin, 5’li bir konferansa doğru yol almak olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Akıncı, “Hedef 5’li zirvedir ve bu zirvenin çok uzak bir tarihe ertelenmemesi gerekir. Tercihen ekimde de bu 5’liyi zirveyi gerçekleştirmemiz gerekir. Bizim anlayışımız budur” dedi.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, 48 yıldır süren müzakerelerde gelinen aşama dikkate alındığında, çözümsüzlüğün artık 8 ay bile sürmemesi gerektiğini söyledi.

Tatlısu Belediyesi’nin önceki akşam 11’incisini düzenlediği Uluslararası Harnup Festivali’nin açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, New York’ta 26 Eylül’de yapılacak 3’lü zirvede temel hedefin, 5’li bir konferansa doğru yol almak olduğunu vurguladı. Cumhurbaşkanı Akıncı, “Hedef 5’li zirvedir ve bu zirvenin çok uzak bir tarihe ertelenmemesi gerekir. Tercihen ekimde de bu 5’liyi zirveyi gerçekleştirmemiz gerekir. Bizim anlayışımız budur” dedi.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, 48 yıldır süren müzakerelerde gelinen aşama dikkate alındığında, çözümsüzlüğün artık 8 ay bile sürmemesi gerektiğini söyledi.

Akıncı, Kıbrıs’ta iki toplumun huzur içinde yaşamasının, barışın nimetlerini paylaşmasının hedef olması gerektiğini vurguladı. Akıncı, hiçbir sorunun ilanihaye süremeyeceğine dikkat çekerek, “Günü gelir, şu ya da bu nedenle yıllar önce yaratılmış olan sorunlar artık çözüm kıvamına gelir. Kıbrıs sorunu da nice yıllardır çözümsüzdür. 48 yıldır müzakereler sürmektedir. Bir 48 yıl daha müzakerelerin, hatta yılı bırakınız, 8 ay daha bile bu müzakerelerin sürmemesi gerekir” diye konuştu.

2016 yılı sonuna kadar çözümün gerçekleştirilmesi için, herkesin gerekli katkıyı yapması gerekliliğine işaret eden Cumhurbaşkanı Akıncı, Kıbrıs Türk halkının bu yönde samimiyetle uğraş verdiğini söyledi. “Sizlerin seçtiği, sizlerin bağrınızdan çıkan bir kardeşiniz olarak tüm iyi niyetimizle elbette haklarımızı sonuna kadar savunarak bir çözüm için uğraşımızı yürütmekteyiz” diye konuşan Akıncı, sürecin Türkiye ile de çok yakın bir ilişki ve diyalog içerisinde yürütüldüğünü vurguladı.

“Hayatta tek taraflı bir şey olmaz. Çözüm de iki taraflıdır. Karşılıklı uzlaşma, adalet anlayışı bunu gerektirir. Kuracağımız düzen bir kere daha bozulmasın diye bunun sağlanması şarttır” diyen Cumhurbaşkanı Akıncı, şöyle konuştu:

“Aynı tavrı ve yaklaşımı, gerçekçi ve makul bir yaklaşımı umarım güneyden de görürüz. Çünkü biz o çizgide olduk ve olmaya da devam edeceğiz. Kendi haklarımızı sonuna kadar korurken, elbette ki diğer toplumun da haklarını göz ardı etmeyeceğiz.”

Türkiye’nin çözüm sürecine yaptığı destek ve katkı kadar Yunanistan’ın da aynı desteği göstermesinin önemine değinen Cumhurbaşkanı Akıncı, çözüm süreci açısından 26 Eylül’de BM Genel Sekreteri ile New York’ta yapılacak üçlü görüşmenin önemli olduğunu anımsattı.



Akıncı, Duncan ve Doherty’i kabul etti



Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıs’ta temaslar yapmakta olan İngiltere Dışişleri Bakanlığı’nın AB ve Amerika İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Alan Duncan ve ABD’nin Lefkoşa Büyükelçisi Kathleen Doherty’i ayrı ayrı kabul etti.



Ertuğruloğlu : “Türkiye gerekmesi halinde tek taraflı müdahale edebilmeli”



Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu dün yaptığı bir kabulünde, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın, garantilerle ilgili yaptığı açıklamayı değerlendirdi.

Cumhurbaşkanı’na “Türkiye’nin olmadığı bir garanti sistemi olmaz” şeklindeki açıklaması için teşekkür eden Ertuğruloğlu, ancak bunu söylemenin tek başına yeterli olmadığını, bir adım daha önüne gidilmesi gerektiğini belirtti.

Ertuğruloğlu, Garantiler başlığının ancak, “Türkiye gerekmesi halinde tek taraflı müdahale hakkına sahiptir” maddesinin eklenmesi halinde garanti olarak kabul edilebileceğinin altını çizdi.

Bu konuda hassasiyet gösterilmemesi halinde garantinin varlığından bahsedilemeyeceğini ifade eden Ertuğruloğlu, bu iddiasına 1960 Cumhuriyet Anlaşması bağlamında 1974 Mutlu Barış harekatını örnek olarak gösterdi.

Tahsin Ertuğruloğlu, “20 Temmuz 1974’te Türkiye Kıbrıs’a müdahale edebilmişse bunun, Kıbrıs Cumhuriyeti kurulurken konulan müdahale hakkından kaynaklandığını söyledi. Ertuğruloğlu, “Bu hakkın asla elden çıkarılmaması gerekir. Kıbrıs Türk’üne global ifadelerle Türkiye’nin garantisi olacak mesajı verilerek tek taraflı müdahale hakkını göz ardı ederek bir müdahale hakkı yutturulmaya çalışılmasın” dedi.



Olgun ve Ertuğ’dan ortak açıklama: “Kaygı verici gelişmeler gözlemlemekteyiz”



Eski müzakereciler Ergün Olgun ile Osman Ertuğ, Rum lider Anastasiadis’in açıklamaları, Güney Kıbrıs’taki açıklama, haber ve iddiaları örnek göstererek, liderler düzeyinde yoğunlaştırılmış görüşmelerin yapıldığı 3’lü zirvenin öngörüldüğü ve 5’li toplantının hedeflendiği bir dönemde kaygı verici bir takım gelişmeler gözlemlediklerini belirttiler.

Olgun ve Ertuğ yaptıkları yazılı ortak açıklamada, kısmen bile doğru olsa, on yıllar süren müzakereler sonucu elde edilen Birleşmiş Milletler parametrelerinin açık bir ihlali veya sulandırılması anlamına gelen açıklama, haber ve iddiaların son derece kaygı verici olup, halk arasında büyük bir rahatsızlık yarattığını vurguladılar.

Ertuğ ve Olgun, bu açıklama ve iddialar karşısında Kıbrıs Türk liderliğinin sessiz kalmasının anlaşılabilir veya kabul edilebilir bir tutum olmadığını ileri sürdüler.

Ortak açıklamada hızlandırılmış görüşmelerin her birinden sonra açıklama yapılmaması konusunda varılan mutabakatı hiçe sayan Rum lider Anastasiadis’in, Kıbrıs Türk tarafının bu konudaki sessizliğini alabildiğine istismar etmekte olduğu belirtildi.

Anastasiadis’in, önce Annan Planı’nın beğenmedikleri maddelerde kendi lehlerine "iyileştirmeler" yapıldığı şeklinde bir açıklama yaptığı, masada karşı tarafın değil kendi önerileri zemininde müzakere yaptıklarını ifade ettiği, bunu müteakip tek yanlı olarak New York'ta öngörülen 3'lü görüşmenin tarihini açıkladığı, bunlarla da kalmayıp Güvenlik ve Garantiler başlığında öneriler teati edildiğini açıklayarak içerik hakkında ipuçları verdiği kaydedilen açıklamada, , Güney'deki bir siyasi partinin, garantilerin toptan reddedilmesini öngören bir karar tasarısını Rum Temsilciler Meclisi'ne sunacağının belirtildiğine dikkat çekti.

Güvenlik ve Garantiler konusunda olduğu gibi toprak konusunda da Kıbrıs Rum tarafının, "Güzelyurt verilmeden çözüm olmaz" şeklindeki ön şartları ileri sürmekte olduğu, , Güney’deki bazı kanaat önderlerinin Rum tarafının görüşülmek üzere 4 harita hazırladığı şeklinde yazılar yayınladığı buna ek olarak, bir çözüm çerçevesinde oluşturulması öngörülen Kıbrıs Türk Kurucu Devleti sınırları içinde özel statü bölgelerinin (kantonların) oluşturulacağından bahsedildiğine işaret edildi.

Diğer yandan açıklamada, Rum liderin “AB müktesebatının istisnasız Kuzey'de de uygulanacağı konusunda mutabakat bulunduğu” ve AB üyesi ülkelerde tartışılır hala gelip İngiltere’nin AB’den ayrılmasına sebep olan "dört özgürlüklerin" sınırlama olmaksızın uygulanacağı iddialarının, temel bir parametre olan iki kesimliliği ortadan kaldıracak ve Kıbrıs Türk Kurucu Devleti’nde bariz nüfus ve mülkiyet çoğunluğunun Kıbrıslı Türklerde olmasını imkânsız kılacak sonuçlar doğurabileceği belirtilerek, şu ifadelere yer verildi.

“Kısmen bile doğru olsa, on yıllar süren müzakereler sonucu elde edilen Birleşmiş Milletler parametrelerinin açık bir ihlali veya sulandırılması anlamına gelen bu açıklama, haber ve iddialar son derece kaygı verici olup, halkımız arasında büyük bir rahatsızlık yaratmaktadır. Bu açıklama ve iddialar karşısında kendi liderliğimizin sessiz kalması ise anlaşılabilir veya kabul edilebilir bir tutum değildir.

Özellikle garantiler konusunda Rum liderin yaptığı açıklama, bu konuda sessiz kalmakla ne kadar hatalı davranıldığının son günlerdeki en çarpıcı kanıtıdır. Sayın Cumhurbaşkanı Akıncı'nın bu konuda Anastasiadis'e vermek zorunda kaldığı yanıt ise güvenlik konusundaki kaygılarımızı gidermekten uzaktır.

Bir kere, baştan beri bu konuyu ele almanın doğru yeri olan 5'li toplantı dışında garantilerin tartışmaya açılması ve öneriler yapılmasının nedeni anlaşılamamıştır. İçerik konusunda ise, Sayın Cumhurbaşkanı'nın, en temel insan hakkı olan can güvenliğimizin yegâne teminatı olan Türkiye'nin etkin ve fiili garantisinin nasıl sağlanacağı konusunda ne düşündüğünü, Rum tarafına neyi önerdiğini vakit geçirmeden halkımızla paylaşması gerekmektedir. Bu bağlamda, 1963 ve 1974 çatışmalarını Kıbrıslı Türklerin başlatmadığı ve baştan beri çözümsüzlüğü sürdürenin Kıbrıs Türk tarafı olmadığı gerçeğinin akıllarda tutulması lazımdır. Şimdi ise, Kıbrıslı Rumların Kıbrıs’a hâkim olmalarını engelleyen ve Kıbrıslı Türklerin tek kanıtlanmış güvencesi olan garanti sistemini ortadan kaldırmaya çalışması bir kötü niyet ifadesidir”

Devam etmekte olan sürece destek çağrısı yapan Cumhurbaşkanı Akıncı’nın, halkı tam olarak neyi desteklemeye çağırdığını açıklaması gerektiği ifade edilen ortak açıklamada, “mevcut bilgi eksikliği ortada olup Kıbrıs Rum tarafı bundan yararlanarak tam bir algı operasyonuna girişmişken, Akıncı'nın insanlarımızı kendisine destek konusunda adeta açık çek vermeye davet etmesinin anlaşılabilir bir tutum olmadığı” savunuldu.

Cumhurbaşkanı Akıncı’nın olası bir planın halk tarafından değerlendirilebilmesi için yeterli zamanın verileceği şeklindeki sözlerinin bu konudaki kaygıları ortadan kaldırmaya yeterli olmadığı kaydedilerek, gerekli bilgilendirme şimdiden yapılmadığı takdirde verilebilecek taahhütlerin halkı ileride ciddi bir ikilemle karşı karşıya bırakacağı belirtildi.

Olgun ve Ertuğ, son derece kritik ve hassas bir noktaya ulaşmış bulunan müzakere sürecinde ağızlardan çıkan her sözün özellikle Kıbrıs Türk tarafı için bağlayıcı addedildiğinin bilinen bir gerçek olduğunu savunarak, son aşamada görüşülmesi gereken Toprak ve Garantiler gibi konuların "beyin fırtınası" veya "gayrı-resmi fikir teatisi" görüntüsü altında müzakereye açılmasının, karşı tarafın bir şey vermeden Kıbrıs Türk tarafından taviz koparma stratejisine hizmet etmekten başka bir işe yaramayacağını kaydettiler.

Ortak açıklamada, “Hükümet ortaklarının dahi süreçle ilgili ciddi kaygılar ifade ettiği bir dönemde, Sayın Cumhurbaşkanı ve ekibini müzakere masasında daha dik ve kararlı bir tutum sergilemesini; daha paylaşımcı bir ruhla halkı bilgilendirmesini; toplumu ‘hayırcı’ ve ‘evetçi’ kamplara ayırmadan konuların artıları ve eksileri ile ele alınabileceği sağlıklı/demokratik bir değerlendirme ortamı yaratmasını ve Rum iddialarını yanıtsız bırakmayarak yaratılmaya çalışılan algıları dengelemesini bekliyoruz” denildi.



Oğuz: “Hükümet kısa sürede, hedeflenen program doğrultusunda iyi işler yaptı”



Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Sekreteri ve Gazimağusa Milletvekili Dursun Oğuz, UBP-DP hükümetinin dört aydır görevde olduğunu ve hedeflenen program doğrultusunda iyi gittiğini söyledi.

Hükümetin, siyasi yönden zarar göreceği tedbirler de almak zorunda kaldığını belirterek, Toprak Ürünleri Kurumu’yla ilgili alınan kararı buna örnek gösteren Dursun Oğuz, hükümetin hedefinin önlem ve çareler üretmek olduğunu ve bunu yaptığını kaydetti.

Diyalog TV’de gündeme ilişkin soruları yanıtlayan Dursun Oğuz, dört aylık hükümetten 4-5 yıllık icraat beklenmemesi gerektiğini, ancak hükümetin kısa sürede iyi işler yaptığını ve yapmaya devam ettiğini belirtti.

Muhalefetin, özellikle de Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin (CTP) eleştirilerinin haksız olduğunu, CTP-UBP ortaklığında kurulan geniş tabanlı hükümetin devam edememesinin nedeninin CTP olduğunu öne süren Oğuz, “Herkes kendini eleştirsin” dedi.

TÜK ve yüzde 3 fon desteği kararıyla ilgili sorular üzerine Dursun Oğuz, TÜK’le ilgili kararların 2-3 yıl önce alınası gerektiğini, o zaman yaptıkları uyarıların hiç birinin dikkate alınmadığını ve bu noktaya geldiğini belirterek, “Biz bağırırken kimse umursamadı. TÜK’ün yaşaması gerekiyor. Piyasada belli bir denge unsuru var, TÜK o dengeyi sağlıyor. TÜK yaşatılacak” dedi.

Sağlıkta yaşanan sorunların da yılların ihmali olduğunu, dört aylık sürede, devlet hastanelerinin, yıllardır bekleyen sıcak su, elektrik ve diğer acil sorunlarının çözüldüğünü, bu konuların bunca yıl bekletilmesinin bir mantığı ve izahı olmadığını kaydeden Dursun Oğuz, Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nde lağım borusunun patlamasını eleştirenlerin, öncelikle, hastanede yıllardır sıcak suyun neden akmadığını sorgulaması gerektiğini söyledi.



Patates ihracatı yeniden başladı



Kuzey Kıbrıs’tan Güney Kıbrıs’a Yeşil Hat Tüzüğü kriterleri çerçevesinde patates ihracı yeniden başladı. Dün 300 ton patatesin güneye gönderildiği ve bayramdan sonra da ihracatın devam edeceği belirtildi.

Geçen hafta Güney Kıbrıs’a gönderilen ancak burada fanatik kesimlerin ithalatı yapan üreticiye saldırması sonucu meydana gelen sorunlar nedeniyle patates ihracatı durdurulmuştu.

Patatesin ihracatının yasaklanmasının ardından adanın her iki tarafında da tepkiler yükselmişti.

Konuyla ilgili güvenilir kaynaklardan edinilen bilgiye göre, müzakereler kapsamında geçtiğimiz gün bir araya gelen liderlerin bu konuyu görüştüğü ve Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın, Rum Lider Nikos Anastasiadis’e konuyu aktardığı belirtildi.

Anastasiadis’in de patatesin Yeşil Hat Tüzüğü kapsamında güneye geçmesinde bir sakınca olmadığını ifade ettiği ve bu sürecin ardından patateste yaşanan ihracat sorununun giderildiği kaydedildi.

Anastasiadis’in söz konusu üreticiye patatesi sorunsuz bir şekilde alabileceği güvencesini verdiği ve sözleşme gereği gönderilmesi gereken 550 ton patatesin de ihracatının dün yeniden başladığı ifade edildi.

Kuzey Kıbrıs’tan Güney Kıbrıs’a 150 ton patates ihraç edilmiş, yaşanan sorun nedeniyle 550 ton kalmıştı.

Toprak Ürünleri Kurumu (TÜK) Müdürü Ragıp Ratip de konuyla ilgili yaptığı değerlendirmede, yaklaşık 300 ton patatesin dün itibariyle Güney Kıbrıs’a gönderildiğini ve ihracatın bayramdan sonra da devam edeceğini söyledi.

Ratip, problemin çözülmesinde basının etkisinin büyük olduğunu belirterek, sözleşme çerçevesinde Güney Kıbrıs’la alışverişin süreceğini aktardı.

Yeşil Hat Tüzüğü kapsamında satışların devam edeceğini ifade eden Ratip, bu yıl Güney Kıbrıs’a toplam 900 ton civarında patates gönderildiğini açıkladı. (Kıbrıs Gazetesi)



AKEL Kıbrıslı Türklerin Rum Milli Futbol Takımının maçını ayrı bir bölümden izlemesine tepki gösterdi



Kıbrıslı Türklerin, geçtiğimiz Salı akşamı GSP stadyumunda, Rum Milli Futbol Takımı ile Belçika arasında oynanan maçı stadın ayrı bir bölümünden izlediği ve AKEL’in de bu duruma tepki gösterdiği haber verildi.

Rum yetkili makamlarının, Kıbrıslı Türklerin geriye kalan taraftarlarla birlikte oturmasına müsaade etmediğini yazan Rum Haravgi gazetesi, AKEL Basın Sözcüsü Stefanos Stefanu’nun, AKEL’in Kıbrıslı Türklerin maça gitmesinden memnuniyet duyduğunu, buna paralel olarak Rum yetkili makamlarının Kıbrıslı Türkleri ayrı bir noktaya yerleştirmesini ise talihsiz bir karar olarak addettiğini belirtti.

Gazeteye göre bunun olumsuz mesajlar göndermekte olduğunu savunan Stefanu, Kıbrıslı Türklerle Kıbrıslı Rumların maçı birlikte izlemesi için gerekli düzenlemelerin yapılmış olması gerektiğini ifade etti.

Öte yandan, Rum yetkili makamlarını bu kararı almaya iten sebeplerle ilgili herhangi bir tepki ortaya çıkmadığını yazan gazete, Rum polisinden edinilen bilgilerin, alana giren milliyetçi ve aşırı unsurların Kıbrıslı Türkler aleyhinde olay çıkarma ihtimalinden korkulduğu için bu ayrımın yapıldığı yönünde olduğunu ekledi.









Enformasyon Dairesi







Facebook





Twitter





Website





Instagram













Dışişleri Bakanlığı











Facebook





Twitter





YouTube





Websitesi













KKTC Dışişleri Bakanlığı

Enformasyon Dairesi



Tel: +90 (392) 228 3365 / 228 3241

Fax: +90 (392) 228 4847

E-Mail: pio_news@mfa.gov.ct.tr

Adres: Selçuklu Caddesi, Lefkoşa KKTC

via Mersin 10 / TURKEY



Twitter: @trnc_pio

Facebook: TRNC Public Information Office / KKTC Enformasyon Dairesi

Youtube: KKTCDisisleri





Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 29
Dün Tekil 1388
Bugün Tekil 1148
Toplam Tekil 4062539
IP 3.129.247.196






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























7 Sevval 1445
Nisan 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


K rler ar s nda ayna satma, sa rlar ar s nda gazel atma.
(MEVLANA)


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.382 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap

"Bu site en iyi mozilla firefox'ta 1280x960 çözünürlükte görüntülenir."

Turan Portal v1.3 | Tasarım TURAN-SAM , Kodlama Serkan Aygün

Turan Nedir?, Bilimsel Dergiler, En popüler Bilimsel Dergi, Endeksli Bilimsel Dergiler, Saygın Bilimsel Dergi, Türk Dünyasının en popüler ve en saygın Bilimsel Hakemli Dergisi, SSCI, SCI, citation index, Turan, Türk Devletleri, Türk Birligi, Türk Dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetler, Özerk Türkler, Öztürkler, Milliyetçi, Türkçü, Turancı, Turan Askerleri, ALLAH'ın askerleri, Turan Birliği, Panturan, Pantürk, Panturkist, Türk, Dünyası, Stratejik, CSR, SAM, Center for Strategical Researches, Araştırma, Merkezi, Türkiye, Ankara, İstanbul, Azer, Azeri, Azerbaycan, Bakü, Kazakistan, Alma-Ata, Astana, Kırgız, Bişkek, Kırgızistan, Özbekistan, Özbek, Taşkent, Türkmen, Türkmenistan, Turkmenistan, Aşxabad, Aşkabat, Ozbekistan, Kazakhstan, Uzbekistan, North, Cyprus, Kıbrıs, MHP, AKP, CHP, TURKEY, Turancılık, KKTC, Vatan, Ülke, Millet, Bayrak, Milliyet, Cumhuriyet, Respublika, Alparslan Türkeş, Atatürk, Elçibey, Bahçeli, Aytmatov, Bahtiyar Vahabzade, Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Gaspırinski, Nihal Atsız, Alptekin, Kürşad, Tarih, Kardeş, Xalq, Halk, Milletçi, Milliyetçi, Yürek, Ürek, Türklük, Beynelxalq, Arbitrli, Elmi, Jurnal, Nüfuzlu